Emsal Mahkeme Kararı Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/111 E. 2021/725 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/111 Esas – 2021/725
T.C.
ANKARA
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN MAHKEMEMİZCE VERİLEN KARAR

ESAS NO : 2018/111 Esas
KARAR NO : 2021/725

BAŞKAN ….
ÜYE : …
ÜYE :….
KATİP :….

DAVACI :….
VEKİLİ : Av. ….
DAVALI :….
VEKİLİ : Av….

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/02/2018
KARAR TARİHİ : 13/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı şirket ile davalı yan arasında 2015 yılında taşeronluk sözleşmeleri imzalandığını, sözleşmelerin davacı tarafından haklı nedenlerle Ankara … Noterliğinin 31.01.2018 tarih ve 04895 Yevmiye no.lu ihtarnamesi ile fesih edildiğini, davalıya son kez yazılı ihtarda bulunulduğunu, davacının alacaklarının ve ödenmemiş fiyat farkı alacakları ile zararlarının tazminin ödenmesi için süre verildiğini, ancak başından bu yana basiretli bir iş adamına yakışmayan hal ve tavırlar sergileyen davalı şirket yöneticilerinin davacı şirketin zarar ve mağduriyetini gidermediklerinden dolayı davacı tarafından sözleşmenin fesih edildiğini, 2015 yılında Bursa Bölgesinde davalı ile taşeronluk sözleşmesi olan dava dışı… Elektrik firması sahibi davacı ile görüşme talebinde bulunduğunu, yapılan görüşmede davalı yana yapmış olduğu işin hak edişindeki gecikmeden dolayı para alamadığını, çalışanların ücretlerini verebilmek için davacı şirket sahibinden para isteyerek söz konusu işte ortaklık teklifinde bulunduğunu, davacının ortaklık için parası olmadığı cevabını verdiğini, akabinde söz konusu şahsın davalı yana yapmış olduğu görüşmede teminat mektubu karşılığında para ödeyeceklerini belirtmeleri üzerine davacı şirketin teminat mektubu karşılığında sözleşmeyi tamamıyla devralmayı teklif ettiğini, davalı yanın bu teklifi kabul ettiğini bildirmesi üzerine davacı yetkilisinin teminat mektubu ile birlikte davalı yan ile görüşme yapmaya giderek ilk etapta sözleşmeyi devralacağını, ancak… firmasının alacak-borç durumunu öğrenmek istediğini ve davalı şirketin finans müdürü söz konusu firmanın 30.000,00 TL borçlu olduğunu ve 150.000,00 TL onayda bekleyen hakedişinin olduğunu, tahakkuk etmesi halinde de 120.000,00 TL alacağın olduğunu beyan ettiğini, bu doğrultuda sözleşmenin devri işlemlerinin gerçekleşmesini isteyen davacının, davalı yanca gerekli hazırlıkların yapıldığını ve imza yetkilisi gelince sözleşmenin imzalanacağını taahhüt ettiklerini, bunun üzerine müvekkil sözleşmenin devri ile 250.000,00-TL tutarındaki teminat mektubuna karşılık … firmasına 120.000,00 TL tutarında çek teslim edildiğini, dava dışı… firmasının aslında 400.000,00 TL borçlu olduğunu bunun kabul edilmesi halinde sözleşmenin imzalanabileceğinin söylendiğini, eski firmanın 30.000,00 TL borçlu olduğunu söyleyerek müvekkilden teminat mektubu aldığını ve sonrasında da borcun 400.000,00 TL olduğunu söyleyerek davacı şirketten hileli yollarla faydalanmaya çalıştıklarını, davacının Bursa’da teslim aldığı işi layıkıyla sorunsuz bir şekilde tamamladığını ve yaklaşık 120.000,00 TL ve fiyat farkı bedeli kapsamında davalı yandan alacaklı olmasına rağmen bu kez de davalı yanca karşılanmayan malzemeler de müvekkile şirkete fatura edilerek davacının hakedişinden haksız ve yolsuz kesintiler yaparak müvekkilin alacağını 50.000,00 TL’ye düşürdüğünü, tüm haksız kesintilerin yanı sıra… Elektrik ile problemlerin çözülemediği bahanesi ile söz konusu firmaya ödenen 120.000,00 TL ‘yi de davacı şirkete yansıttığını ve 70.000,00 TL borçlu gösterdiğini, davalı hileli yollarla davacıdan teminat mektubu almakla kalmadığı gibi davacı şirketin zararını telafi etmek için verdikleri işten de hileli yollarla ve aynı taktikle davacının müzayaka halinden faydalanarak mağduriyetine sebebiyet verdiklerini, davalı yanın davacı şirketin alacaklarını ödemek yerine haksız ve hileli yollarla borçlandırdığını ve tahsil ettiği bedelin davacıya ödenmesi gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca malzemeyi davalı şirketin davacı taşerona yansıtma bedeli fatura edeceğini, davacı taşeronun da kendisinin de malzeme temin edebileceği de hükme bağlandığını, davalı yüklenicinin malzeme temin edemediği durumlarda davacı taşeron temin ettiği, geçici kabuller esnasında yapılan iş ile malzeme oranlanarak davacının dışarıdan temin ettiği malzemeler de davalı yanca temin edilmiş gibi faturalara yansıtıldığı, davalı yanın vermediği malzemenin parasını kestiği, hem müvekkili mağdur ettiği, hem de iş sahibi idareyi kandırarak haksız kazanç sağladığı, davalı yükleniciden müvekkile gelen her bir malzeme irsaliye evrakları ile sabit olup, verilen malzeme ve kesilen faturalar arasındaki fark açıkça ortaya çıkacağı, davacıya teslim edilen malzemelerin faturalarına 02 oranında yansıtma yapılması şeklindeki sözleşme hükmünün adeta davalı yanın üzerinde rahatça oynayabildiği bir hüküm haline geldiği, davalı yanın hiçbir şekilde resmi faturaları davacı şirket yetkilisine göstermediği, cevaben de ortalama bir hesap yapıyoruz şeklinde yuvarlak cümleler kurarak davacı şirketi bu durumdan uzak tutmaya çalıştıkları, davalı yanca düzenlenen aynı tarihli aynı malın faturalardaki bedellerinde alenen göze çarpan değişiklikler dahi hukuka aykırı şekilde hareket edildiğinin göstergesi olduğu, söz gelimi, davalı yanın malzeme faturası tanzim ederken 12.12.2017 aynı tarihli faturalarda; 1. Faturada:1600 KVA 33KVv/ 0,4 Dâhili Tip Hermetik Trafonun birim fiyatını 35.090.04 TL olarak gösterildiği, aynı tarihli faturada birebir aynı ürünü 36.709.80 TL olarak gösterdiği, çok sayıda haksız ve yolsuz şekilde malzeme yansıtma bedelinin tahakkuk ettirildiğini tespit ettiklerini, davacı şirket dışındaki firmalardan almış olduğu ya da kendi deposunda var olan malzemeleri dahi davalı yanca temin edilmiş gibi fatura ederek hem müvekkilin alacağını gasp ettiklerini hem de ihale makamına asılsız faturalar ibraz etiklerini, diğer yandan sözleşme uyarınca malzemeyi yüklenici davalı şirketin davacı taşerona yansıtma bedelini fatura edeceğini, davacı taşeronun da kendisinin de malzeme temin edebileceğinin hükme bağlandığını, davalı yüklenici malzeme temin edemediği durumlarda davacının temin ettiğini, ancak geçici kabuller esnasında yapılan iş ile malzeme oranlanarak davacının dışarıdan temin ettiği malzemelerde davalı yanca temin edilmiş gibi faturalara yansıtıldığını, davacı şirkete verilen …İlçesi Merkez MO1 31,5 kV Dönüşüm Bölgesi Elektrik Tesis İşi’ne ilişin sözleşmeye Mahmutlar Deplase İşi ve Kestel Orta Refüje Aydınlatma İşi eklendiğini, aynı sözleşme ekine Mahmut Seydi Dutluk Elikesik Köyleri, Telekom Kavşağı Aydınlatma, Ticaret Kavşağı Aydınlatma, Çevreyolu Kavşağı Aydınlatma İşleri de eklendiğini, davacı şirketin söz konusu eklenen işlerin ilk verilen işten farklı olduğunu, aynı bedelle yapılamayacağını, farklı bir sözleşme yapılmasını istendiğini, davalı yanca söz konusu işlerin acele olduğu bir an önce başlanması gerektiğini daha sonra fiyatlandırmada düzeltmeler yapılacağının belirtildiğini ancak yerine getirilmediğini, ayrıca davacıya gerek 2016 yılında yaptığı işlerden gerekse de 2017 yılında yapmış olduğu işlerden hiçbir şekilde fiyat farkı ödenmediğini, davacı şirket hâlihazırdaki işlerden kar etmek bir yana zarar ederken ülkede oluşan dolar ve avroda meydana gelen artışlar davacı şirkete yansıtılırken bundan doğan fiyat farkının yansıtılmadığını, işin temel malzemeleri olan kablo, trafo, bakır, beton direk, demir direk, aydınlatma direği vb. hemen hemen tüm malzemelerin fiyatlarında en az 030 ile 070 oranında artış meydana geldiğini, malzemeleri davacıya fatura eden davalı yan bu durumun gayet bilincinde olmasına ve defalarca davacı şirketin irtibata geçerek düzeltmeler talep edilmişse de ihale makamından davalı yanca alınan fiyat farkını davacıya yansıtmayarak davacı şirketin acze düşmesine sebebiyet verildiğini, davacının fiyat farkı alacağı da sözleşmeye ve mukaveleye dayanmasının yanı sıra aksi halde dahi malzemeden kaynaklı fiyat farkının müvekkile ödenmesi gerektiğini, piyasa şartlarında meydana gelen ciddi değişiklikler halinde herhalükarda sözleşme uyarlanabilir nitelikte olduğunu, keza YİBK’na göre idareler ile yükleniciler arasında doğan fiyat farkı uyuşmazlıklarına ilişkin olarak kararnameler ve sözleşmeler fiyat farkı verilmese dahi MK.2 doğrultusunda değerlendirme yapılarak sonuca gidilmesinin öngörüldüğünü, davalı yanın müvekkile ödemekle yükümlü olduğu malzeme fiyat farkının ödenmediği, 2016 yılına ilişkin malzeme fiyat farkı bedeli ile buna ek olarak, 2017 yılında davacıya verilen ek işlerden kaynaklı olarak da fiyat farkının ortaya çıktığı, taahhüt edilen bedelin ödenmemesi sonucunda davacının zarara uğratıldığı, davalı yan yetkililerince davacı şirketi mağdur ettiği bilincinde olduklarını ve bu durumdan ettiği zararı başka bir iş ile telafi edeceklerini belirterek davacı şirkete Antalya bölgesinde Alanya’daki işleri verdikleri, öncelikle davacı şirkete verilen …İlçesi Merkez MO1 31,5 kV Dönüşüm Bölgesi Elektrik Tesis İşi’ne ilişin sözleşmeye Mahmutlar Deplase işi ve Kestel Orta Refüje Aydınlatma işi eklenmiş, yine aynı sözleşme ekine Mahmut Şeydi Dutluk Elikesik Köyleri, Telekom Kavşağı Aydınlatma, Ticaret Kavşağı Aydınlatma, Çevreyolu Kavşağı Aydınlatma işleri de eklendiği, Müvekkil şirketin söz konusu eklenen işlerin ilk verilen işten farklı olduğunu, aynı bedelle yapılamayacağını, farklı bir sözleşme yapılması istemiş, davalı yanca söz konusu işlerin acele olduğu bir an önce başlanması gerektiği daha sonra fiyatlandırmada düzeltmeler yapılacağının belirtildiği, davacı şirkete verilen bu taahhüdün de yerine getirilmediği, öyle ki, söz gelimi müvekkile 900 TL’ye fatura edilen malzeme karşılığında 450 TL hakediş yapıldığı, halihazırda davalı yanca bilinen bu durum hiç önemsenmemiş ve davalı yanın düzeltme yapmaksızın müvekkili ciddi zararlar ile karşı karşıya bırakarak haksız kazanç elde ettiği tüm bu hususlara ek olarak 2016 ve 2017 yılında davacı şirketin taşeronluğunu yapmış olduğu iş sahasında iki iş kazası meydana geldiğini, 2016 yılında gerçekleşen iş kazasında kazazede şirket çalışanı olmadığını, dışarıdan anahtar teslimi şeklinde çalışan bir ustanın çalışanı olduğunu, davacı şirketten habersiz şekilde sahada çalıştığı esnada kaza geçirdiğini, bir başka deyişle adli mercilerce dahi davacıya atfedilecek bir kusurun bulunmamasına rağmen asıl işveren olarak ileride şirketinize karşı dava açılamasına izin vermeyiz şekilde karşı şahsın 3. kişi olduğu gerekçesi ile … sigortasından faydalanamayacağını ve her şekilde tazminat ödemesi gerektiği şeklinde davacıya baskı yapılarak tazminat ödemek zorunda bıraktığını, 3. şahsa yapılan ödemeyi de sigortanın karşılayacağını belirten davalı davacının hakedişinden kesinti yaptıktan sonra karşı şahsın 3. kişi olduğu (sigortalı çalışan olmadığı) gerekçesi ile ali risk sigortasından faydalanamayacağını ve her şekilde tazminat ödemesi gerektiği şeklinde davacıya baskı yapılarak ödetilen bedelini müvekkile ödemediği (2017 yılında gerçekleşen iş kazasında kazazede davacı şirketin sigortalı çalışanı olmamasına ve … sigortasından yararlanma koşulları oluşmasına rağmen kazazedeye ödenen bedelin hepsinden sigorta şirketinin sorumlu olması gerekirken ödenen bedelin yarısı müvekkile yükletildiğini, her ay hukuka aykırı şekilde davacı şirketten kesinti yapıldığını), davalı yan davacının hakediş bedelinden kesinti yaparak kazazede 3. kişiye ödemeyi yaptığı, bahsi geçen ödeme davalının hileli hareketleri ve baskıları sonucu gerçekleştiği, davacının yapmış olduğu ödemeyi sigorta tarafından kendisine geri ödeneceği zannıyla kazazede 3. şahıs ile anlaşıldığı, davacıdan … sigortası kapsamında her ay kesinti yapılmış olup, müvekkilin yasal olarak sigortadan faydalanabileceğinin de aşikar olduğu, 2017 yılında gerçekleşen ölümlü iş kazasında kazazede, davacı şirketin sigortalı çalışanı olmasına ve … sigortasından yararlanma koşulları oluşmasına rağmen kazada ölen şahsın ailesine ödenen bedelin hepsinden sigorta şirketinin sorumlu olması gerekirken, ödenen bedelin yarısı davacıya yükletildiğini, davalı yanın kaza sonucu vefat eden şahsın ailesi ile müvekkilin anlaşmasını … sigortasının bozulmasını istemediğini, kendisine yapılan hakedişten ödemeyi yapmasını ödeme yapıldıktan sonra faturayı ibraz ettiğinde yapmış olduğu tazminat ödemesini kendisine yapacaklarını belirttikleri, müvekkil 1 yıl önce yaşananların aynısı yaşamak istemediğini söyleyince de davalı yanın kendi hesabından 3. Kişiye para aktarılmasının sorun yaratacağını, davacıya ödeme yapılmasında sorun çıkmayacağını aksi davranması halinde hakedişlerinde gecikmeler ve bir şekilde kesintiler yapacakları şeklinde mali yönden tehditte bulunduğu, davacı şirket yetkilisinin davalının amacının sigorta poliçesinin bozulmaması olduğunu düşündüğü ve maalesef ki şirketin halihazırdaki mali sorunlarının daha da artmaması için bu durumu kabul etmek zorunda kaldığı, ancak davalı yanın bu kez de taahhüdünü yerine getirmediği, davacının ödemiş olduğu 100.000,00 TL’nin sadece 50.000,00 TL’sini davacıya ödediğini, davacı tarafından haklı nedenlerle Ankara …. Noterliğimin 31.01.2018 Tarih ve 04895 Yevmiye no.lu ihtarnamesi ile feshedildiğini ve davacının alacakları ve teminat senedinin iadesi için işbu davayının ikame edildiğini, akabinde davalı yanın davacı tarafından sözleşmeye istinaden verilmiş bulunan teminat senedinin önce Ankara…Ticaret Mahkemesi’nin 2018/46 D.İş sayılı dosyası ile ihtiyati haciz kararı alarak söz konusu senedin Ankara … Müdürlüğü 2018/1756 E. Sayılı dosyası ile takibe koyarak talimat ile de mal kaçırırcasına davacı şantiyesinde bulunan tüm malların haczedildiğini, ancak ne var ki, davalı şirketin takibe koymuş olduğu senedin “teminat senedi” olup, kambiyo vasfı taşımadığı, bu nedenledir ki, takibin iptalinin gerektiği, söz konusu Ankara … Müdürlüğü 2018/1756 E. Sayılı icra takibi huzurdaki davadan sonra açıldığı, davanın teminat senedinin icra takibine konu edilmesi nedeniyle, menfi tespit istemli Ankara … Müdürlüğü 2018/1756 E. Sayılı icra takibinin ve senedin iptaline çevrildiği, taraflar arasında yapılan sözleşmede taşeron olan davacının hakedişlerinden teminat kesintisi yapılacağı ve ayrıca kesin teminat alınacağına dair ibare açıkça yer aldığı, Sayın Mahkemeye sunmuş oldukları sözleşme metninden de davacının söz konusu senedi teminat olarak verdiğinin ortaya çıkacağı, davacının teminat vermesi gerektiğine ilişkin taşeronluk sözleşmesinin 11. ve 12. maddeleri uyarınca davalının talep etmiş olduğu 300.000,00 TL’lik teminat senedi davalı yana tevdi edildiği, önemle belirtmek gerekir ki, davalı yanca takibe konulan teminat senedinin düzenleme ve vade tarihi sonradan, tam da davacının taşeronluk sözleşmesinin akabinde doldurulduğu, Mahkemeye sunulan ve davalı şirketin imza ve kaşesinin de bulunduğu senette vade ve düzenleme tarihi bulunmadığını, tarafların söz konusu senedin teminat senedi olmasından dolayı bu alanları boş bıraktıkları, davalı yanın haklı olarak sözleşmeyi feshedeceklerine dair ihtarnameyi tebliğ alır almaz elindeki teminat senedinin vadesini anlaşmaya aykırı şekilde 05.02.2018 olarak doldurduğu, aynı şekilde düzenleme tarihi de anlaşmaya aykırı şekilde doldurulduğu, davacının davalı yan nezdinde tek bir senedi olduğunu, onu da sözleşmeye istinaden ve teminat olarak verdiği, keza taraflar arasındaki sözleşme ve davalının göndermiş olduğu cari hesap tablosunda da her hakedişte teminat kesintisi yapıldığı da aşikar olduğu, Davalı şirketin kötü niyet taşıyan hal ve hareketlerinin davacıdan haksız kazanç sağlamaya yönelik olduğu, söz konusu senedin bizzat teminat senedi olduğuna dair davalı şirketin göndermiş olduğu mail ekran görüntüsünde davalı yanın müvekkil şirkete son cari hesap tablosunu davacıya mail olarak gönderdiği, söz konusu mailde davacıya yaklaşık 39.000 TL civarında borçlu konumda olduğu ve en sonunda 911.04.01.001.-Merkez Alınan Teminat Mektubu ve Senet Borç Karş. 300.000,00 TL yazdığı, davalı yanın bizzat kendi ikrarında olan ve yazılı delil niteliği taşıyan bu belgede de takibe koydukları senedin teminat senedi olduğuna açıkça atıfta bulunarak bir kez daha senedin teminat senedi olduğunu kanıtladığı, söz konusu senedin teminat senedi olduğu senetten bağımsız bir belge olan Ek’te sunulu davalıya ait ayrı yazılı bir belge ile mevcut olduğu, davalı yanın göndermiş olduğu cari hesap tablosunda söz konusu teminat senedini keyfiyetle irat kaydettiklerinin apaçık ortada olduğu, sözleşmeye göre sözleşmenin feshi halinde söz konusu teminat senedinin davacıya iade edilmesi gerektiği, senedin ihdas bölümünün boş bırakıldığı, öyle ki teminat olarak verildiği için malen ya da nakden yazılmadığı, Davalı yanın ise senedi takibe koyarken ihdas bölümünü kasıtlı olarak boş bıraktığı, öyle ki, her iki halde de gerek ticari kayıtlar gerekse de sözleşmeler gereğince haksız çıkacaklarının farkındalığı ile hareket ettikleri, senedin, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 776/1-b maddesine göre; “kayıtsız şartsız muayyen bir bedeli ödeme vaadi” unsurunu taşımadığı, dolayısıyla alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirdiğinin açık olduğu, (Yargıtay …. Hukuk Dairesi Esas No:2015/17567 Karar No:2015/31351 K. Tarihi:11.12.2015-E. 2016/22773 K. 2017/14014 T. 13.11.2017) tüm bu hususlara ek olarak, müvekkil tarafından davalı lehine tanzim edilen 300.000,00 TL tutarındaki vade ve ödeme tarihi bulunmayan senedin gerçeğe aykırı doldurularak yasal işleme konu edilmesi sebebiyle özel/resmi belgede sahtecilik, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık ve sair suçlardan dolayı savcılığa şikayette bulunulduğu, şikayetlerinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 2018/44388 soruşturma numaralı dosyası ile işlem görmekte olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, 1.000,00 TL 2015 (23.10.2018 tarihli dilekçesinde 2016 olarak değiştirilmiştir.) yılında iş devri esnasında yapılan haksızlıktan kaynaklı bedelin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 1.000,00 TL iş bitiminde malzeme mutabakatında haksız ve yolsuz şekilde kesilen bedelin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 1.000,00 TL 2016 yılında yapılan işlerden dolayı ortaya çıkan fiyat farkının aşkın zararı ile birlikte ve avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 100,00 TL 2016 yılında haksız bir şekilde kazazedeye ödetilen bedelin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 1.000,00 TL 2017 yılında yapılan işlerden dolayı ortaya çıkan fiyat farkı alacağının ve sonradan eklenen işlerden dolayı fiyatların revize edilmemesinden kaynaklı oluşan zararların aşkın zararı ve avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 100,00 TL 2017 yılında gerçekleşen iş kazası sonucunda sigortanın sorumluluğunda olmasına rağmen davalı yanca müvekkil şirketten yapılan kesintilerin avans faiz ile birlikte davalıdan tahsiline, 100,00 menfi zararın avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalı yana verilen sözleşmeye bağlı teminat senedinin davalı yanca müvekkile iadesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafından açılan davada alacakların ödenmesi ve haksız kesilen teminatların iadesi ile fiyat farkı alacağını talep etmekte ise de iddiaların 6098 sayılı Borçlar Kanununun 28. Maddesine dayandırdığını, davacının anılan maddeyi gerekçe göstererek ileri sürdüğü iddiaların tümünün gerçek dışı olduğu gibi kabul anlamına gelmemek üzere bu iddiaların ileri sürülmesi için zamanaşımının bir yıl olduğunu, bu nedenle 2016 yılında meydana geldiği iddia edilen hususların kabulünün mümkün olmadığını, davacı taşeronluğa 2016 yılında başladığını, davacının dava dışı önceki taşeronlarla görüşmesinin pazarlıklar yapmasının ve mali konuların dava ile ilgisinin olmadığını, davacı tarafın işi önceki firmadan işi devir alması sırasında önceki firmanın davalı şirkete olan borçlarını Ankara 56. Noterliğinin 29.06.2016 tarih ve 10721 sayılı taahhütnamesi nedeniyle ödeyeceğini, devir ile ilgili görüşmeler ve sonuçlarının tümü davacı ile dava dışı firmalar arasındaki ilişki olduğu, bu ilişkiden kaynaklanan alacak borç ilişkisi nedeniyle iddia ettiği mağduriyetlerden müvekkil şirketin sorumlu tutulması ve bundan dolayı uğradığını iddia ettiği zararları davalı şirketten talep etmesinin kabul edilebilir olmadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 4 ve 5. maddelerinde davacı, fiyat farkı talep etmeden işi malzemeli olarak yapmayı taahhüt ettiği, zaman zaman malzemeyi davalı şirketten aldığını, buna ilişkin fiyatlandırma da TEDAŞ ve AKEDAŞ fiyatları nazara alınarak belirlemeye gidildiği, davacı tarafın iddia ettiği fiyat farkı kararnamesiyle ilgili Yargıtay kararının bu olayda nazara alınması mümkün olmadığı, zira taraflar arasında bu hususun hüküm altına alındığı, ayrıca fiyat farkı kararnamesinin piyasa koşullarında meydana gelebilecek aşırı dalgalanmalarda söz konusu olduğu, davacıya ait senedin icra konulması hakkındaki iddialarının mahkemeye intikal ettirildiği ve mahkemenin davacı tarafın davasını reddettiği, davacı taraf ile davalı şirket arasında düzenlenen sözleşmelere dayandığını, davalı şirketin sözleşme hükümlerine uygun bir şekilde hareket etmesine ve edimlerini yerine getirmesine, davacı tarafa yapılan ödemelere rağmen edimlerini yerine getirmediğini, davacının davalı şirketten alacağı olmadığı gibi davalı şirketin yaptığı ödemeler ile davacının yaptığı iş birlikte değerlendirildiğinde davalı şirketin alacaklı olduğunu, davalının fiyat farkı talebinin yersiz olduğunu, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca işlemlerin yapıldığını, davalı tarafın meydana gelen iş kazaları nedeniyle yaptığı ödemelerin de sözleşme hükümleri çerçevesinde olduğunu, bu konular ile ilgili olarak davalı tarafın ödemeyi kabul ettiği tazminatların arabulucu huzurunda düzenlendiğini ve imza altına alındığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir.
Davacı, UYAP üzerinden gönderdiği feragat dilekçesinde tarafların karşılıklı anlaştığını ve sulh protokolü hazırladıklarını belirterek davadan feragat ettiğini bildirmiş, yapılan incelemede vekaletnamede feragate yetkinin bulunduğu, davalı vekilinin beyan dilekçesi ile vekalet ücreti yargılama gideri talep etmediğini bildirdiği anlaşılmıştır.
HMK’nın 307 ve devamı maddeleri davadan feragati düzenlemiştir. Buna göre, feragat davacının talep sonucunda kısmen veya tamamen vazgeçmesi olup, dilekçe ile ya da yargılama sırasında sözlü olarak yapılabilir. Feragatin hüküm ifade etmesi karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Feragat ve kabul kayıtsız ve şartsız olmalıdır. Hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilen feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Feragat beyanında bulunan taraf dava da aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerine mahkum olur.
Dava dosyasında davacı vekilinin davadan feragat ettiği, tarafların karşılıklı yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmediği anlaşıldığından davacının davasının feragat nedeni ile reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 73,44 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 14,14 TL’nin davacıya iadesine,
3-Taraflarca tarafından yapılan yargılama giderlerinin yapan üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı vekili feragat dilekçesinde vekalet ücreti talebi olmadığını bildirdiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-HMKnın 333. maddesi uyarınca yatırılan gider avansında karar kesinleştiğinde kalan kısmın yatırana iadesine,
İlişkin, tarafların yokluğunda oy birliği ile verilen karar tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/10/2021

Başkan …
E-imzalı.
Üye ….
E-imzalı.
Üye ….
E-imzalı.
Katip …
E-imzalı.