Emsal Mahkeme Kararı Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/528 E. 2021/293 K. 14.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.

12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN MAHKEMEMİZCE VERİLEN KARAR

ESAS NO : 2017/528 Esas
KARAR NO : 2021/293

DAVA İHBAR OLUNAN : ……

DAVA :Tazminat (Satın alma Sözleşmesinden Kaynaklanan )
DAVA TARİHİ : 18/07/2017
KARAR TARİHİ : 14/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Taraflar arasında 09.12.2016 tarihinde “Avusturya Menşeli İthal Besilik Sığır Satış Sözleşmesi” imzalandığını, davalı kurumun istemi üzerine Sözleşmenin 8/3 maddesi gereği davacıdan Ankara 54. Noterliğinden 07.12.2016 tarih ve 49240 yevmiye nolu taahhütname alındığını, taahhütnamede: Bakanlığın ithal edilen besilik sınıflarla ilgili mevzuatına uyulacağı …ve Bakanlıktan herhangi bir hak talebinde bulunulmayacağı, karantina süresi içinde Bakanlık talimatlarına uyulacağı, iş bu taahhütnameyi ihlal ettiğinde sığırların ithal tarihinde fatura değeri kadar ceza ödeyeceğini kabul ettiğini, sözleşmenin 5/1 maddesine göre besilik sığırların canlı ağırlıkları Türkiye Limanlarında tartılmak kayıt ve şartı ile besilik sığırın azami ağırlığı olan 350 kg üzerinden 500 adet besilik sığırın toplam ağırlığı karşılığında, besilik sığırın kilosu 4.60 $/kg birim fiyat üzerinden 805.000,00 $ (ABD doları)nı davalı kurumun banka hesabına mal tesliminden önce ödediğini , davalı kurum sözleşmenin 4/1 maddesinde belirtilen özellikleri taşıyan:
– Kastre edilmemiş,
– Canlı ağırlıkları 160 ile 350 kg arasında olacak olan,
– Etçi kültür ve kombine ırkların saf ve melezleri (….) ırklardan olan,
– Yaşları 12 aylıktan küçük olan özelliklerde besilik sığırları davacıya teslim etmediğini, bu özellikleri taşımayan kasaplık sığırları teslim almak zorunda bırakıldığını, 27.12.2016 tarihinde 376 adet 21.01.2017 tarihinde de 124 adet olmak üzere toplam 500 adet sığırın teslim ediliğini bu sığırlardan 60 adedinin teslimden önce taşıdığı hastalıklar ve gemide bakımsız kalmış olmaları nedeni ile karantina öncesi ve karantina süresi içinde öldüğünü, ölen sığırlar haricinde geri kalan 440 adet sığırı ise mevcut hali ile davacının davalı kuruma verdiği taahhütname gereği besiye alınmak zorunda bırakıldığını, davacının peşin ödemiş olduğu 805.000.00 $’dan para iadesi yapılacağı söylenmesine rağmen davacının zararlarının karşılanmadığını, Polatlı Sulh Hukuk Mahkemesi 2017/15 D.lş sayılı dosyasında uzman bilirkişiler marifetiyle yapılan tespitte 425 adet sığırın kasaplık sığır olduğunu, 60 adet sığırın da karantina süresi içinde ve karantinadan önce ahırda ölmüş olduğunu tespit edildiğini, karantina öncesi ve karantina süresi içinde ölen 60 adet sığırdan dolayı davacı zararının KDV hariç 78.927.00 $ olduğunu, besilik sığır yerine kasaplık sığır tesliminden dolayı da davacının zararının 114.019.55 $ olarak hesaplandığını, ancak gerçek zararın daha fazla olduğunu belirterek;
– Karantina öncesi ve karantina süresi içinde ölen sığırlardan dolayı 3.400.00 USD ,
– Müzayaka halinde olan davacıya besilik sığır yerine kasaplık sığırları vüksek fiyattan satış yaparak aşırı yararlanma (gabin) nedeni ile 3.400.00 USD nin ,
– 425 adet kasaplık sığırın beside gerekli randımanı vermemiş olması sebebiyle meydana gelen zarardan dolayı 3.400.00 ABD dolar tazminatın ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline,
– … Sulh Hukuk Mahkemesi 2017/15 D.İş tespit dosyasına ait 4.632.00 TL yargılama giderinin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Davalı kurumun bir iktisadi devlet teşekkülü olduğunu, Bakanlar Kurulu tarafından kendisine verilen tarife kontenjanı kapsamında besilik sığır ithalatı yaptığını, sözleşme gereği 500 adet sığırın … limanında davacıya teslim edildiğini, hayvanların teslimi anında herhangi bir itirazı kayıtın bulunmadığını, teslim ile birlikle sözleşmeye konu hayvanların mülkiyetinin davacıya geçtiğini, 2016 yılı içerisinde besicilere teslim edilen hayvanlara dair şikayet dilekçelerine binaen, davalı kurumca bir komisyon oluşturulduğunu, davacı tarafça 2016 yılında teslim aldığı hayvanların ayıplı olduğuna dair davalı kuruma sunulan herhangi bir şikayet dilekçesinin bulunmadığını, sözleşmenin 8.5 maddesi gereğince hayvanların besiciye teslimine kadar sorumluluğun ESK’ya ait olduğunun, teslimattaki sonraki tüm aşamalarda ve karantina işletmesindeki sorumluluğun besiciye ait olduğunu , ayrıca 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 220. Maddesi “Hayvan satışında satıcı, yazılı olarak üstlenmedikçe veya ağır kusuru olmadıkça ayıptan sorumlu olamaz” hükmüne amir olduğunu. 224. Madde de “Hayvan satışında satıcının sorumlu olacağı süre yazılı olarak belirlenmemiş ve ayıp da hayvanın gebeliğine ilişkin değilse satıcı, ancak ayıbın devrin yapıldığı veya alıcının devralmada temerrütünün gerçekleştiği günden başlayarak dokuz gün içinde kendisine bildirilmesi ve ayrıca, hayvanın bilirkişilerce gözden geçirilmesinin aynı süre içinde yetkili makamdan istenmesi halinde sorumlu olur” hükmünün yer aldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE:
Dava sözleşmeye aykırı mal teslimine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı …- Tetik Besicilik ile davalı Et ve Süt Kurumu arasında Avusturalya menşeli 500 baş kastre edilmemiş 12 aylıktan küçük yaşta ve 160-350 kg canlı ağırlığında olan besilik erkek dana alımı için 09.12.2016 tarihinde sözleşme imzalandığı ve davacıya hayvanların … Limanında teslim edildiği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki satın alma sözleşmesinden doğmakta olup, davacı ticari amaçla hayvan alım satımı yapan bir tacir, davalı da özel hukuk hükümlerine tabi bir İktisadi Devlet Teşekkülü olup, 6102 Sayılı TTK’nın 16/1. maddesi gereği tacir sayıldığından dava şartlarının tamam olduğu kabul edilerek tahkikata başlanmıştır.
Uyuşmazlık, Kanundaki yasal süre içinde dava açılıp açılmadığı, hayvanların sözleşmedeki şartları taşıyıp taşımadığı, teslimden sonra ölen hayvanlardan doğan zarardan davalının sorumlu olup olmadığı , sözleşmedeki sorumsuzluk hükümlerinin bağlayıcı olup olmadığı, sözleşmenin imzalanması sırasında ve teslim sırasında müzayaka halinin olup olmadığı noktasındadır.
Hayvandaki ayıbı üstlenme borcu kural olarak sorumsuzluk anlaşmasıyla kaldırılabilir ve bu durumda satıcı, artık ayıptan sorumlu olmaz. Eğer satıcı, satılan hayvanı ayıplı olarak devrederken ağır kusurlu ise, sorumluluğu sınırlandıran veya kaldıran sözleşme kesin hükümsüzdür.
Türk Borçlar Kanunu’nun 224. maddesi; “Hayvan satışında satıcının sorumlu olacağı süre yazılı olarak belirlenmemiş ve ayıp da hayvanın gebeliğine ilişkin değilse satıcı, ancak ayıbın devrin yapıldığı veya alıcının devralmada temerrüdünün gerçekleştiği günden başlayarak dokuzgün içinde kendisine bildirilmesi ve ayrıca, hayvanın bilirkişilerce gözden geçirilmesinin aynı süre içinde yetkili makamdan istenmesi hâlinde sorumlu olur” şeklinde düzenlenmiştir.
Türk Ticaret Kanunu ve ilgili mevzuat, hayvanlara özgü bir muayene ve ihbar süresi belirtmediği için genel ihbar ve muayene sürelerine bakılması gerekir. Türk Ticaret Kanunu’nun 23. maddesinin birinci fıkrasının c bendi uyarınca tacirler arasında ticari satışlarda hayvanın ayıplı olduğunun teslimi sırasında açıkça belli olduğu hallerde tacir, durumu iki gün içinde satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Söz konusu iki günlük süre malın teslim alındığı tarihi izleyen günden itibaren hesaplanır . Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre satılan hayvanın ayıplı olduğunu teslim sırasında anlamak mümkün değilse alıcı, malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek ve gene bu süre içerisinde durumu satıcıya ihbar etmekle yükümlüdür. Bu ihbar sekiz günlük süre içinde yapılmazsa, alıcı hayvanı ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır.
Davacı hayvanların besilik değil kasaplık hayvan olduğu iddiasını dava açılmadan önce yaptırdığı delil tespiti bilirkişi raporuna dayandırmıştır.
Davalının yokluğunda yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi ile karar verilemeyeceğinden HMK nın 266. Maddesi uyarınca yeni bir rapor alınmasına karar verilmiştir.
12.04.2019 tarihli bilirkişi raporu: Davalı Kurum tarafından davacı şirkete satılıp teslim edilen 500 adet hayvandan (besilik sığır), 270 adedinin “12 aylıktan küçük” kriterine uymadığı, 150 hayvanın “350 Kg.ın üstünde olmayacak kriterine uymadığı, 157 hayvanın da “160 Kg.ın altında olmayacak” kriterine uymadığı, dolayısıyla hayvan teslimatının bağlayıcı-geçerli etkiyi haiz hükümler içeren Sözleşme ve Teknik Şartname ve uygun olmadığını, gerek ayıp ve sözleşmeye aykırılıktan dolayı meydana gelen zararın KDV hariç 114.019,55 $ olarak tespit edilmiş, davalı Kurumun % 8,7’lik bir kar ile davacıya hayvan sattığını davacı şirketin gabin (aşırı yararlanma) iddiasının maddi dayanağının bulunmadığı belirtilmiştir. 22/07/2019 tarihli ek raporda da itirazlar değerlendirilmiş bilirkişilerin kanaatleri değişmemiştir.
28/11/2019 tarihli Bilirkişi raporu:
Davacıya 376 baş hayvanın 26.12.2016 tarihli 9 adet sevk irsaliyesiyle teslim edildiğini, 124 baş hayvanında 20.01.2017 tarihinde 3 adet sevk irsaliyesiyle teslim edildiğini ve teslim edilen hayvanların ortalama canlı ağırlıklarının 285,04 kg olduğunu , Resmi Veteriner Hekim Selçuk Eyyüp tarafından 01.06.2017 tarihinde düzenlenen tutanakta 20 baş hayvanın karantina başlangıç tarihi olan 06.01.2017 tarihinden önce ölmüş olduğu belirtildiğini, … Limanından …’e ait Polatlı ilçesindeki işletme arasının yaklaşık 500-550 km olduğunu hayvan naklinin en fazla 24 saat içinde tamamlanması gerektiğini, sevk irsaliyesi düzenleme tarihiyle karantina başlangıç tarihi arasında yaklaşık 11 günlük bir süre olduğu göz önünde bulundurulduğunda yolda veya işletmede karantina başlangıcı öncesinde ölmüş olan 20 baş hayvan için otopsi raporu veya labaratuvar analiz teşhis raporu bulunmadığından hayvanların hastalıktan mı yoksa nakil esnasındaki hayvan refahına uyulmadığından dolayı mı öldüğü kanaatine varılamayacağını, işletmede ölen … acil kesim kararı verilen hayvanların ölüm nedenlerinin net bir şekilde belli olmadığını, Polatlı Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/15 D.iş sayılı dosyasındaki 07.06.2017 tarihli bilirkişi tespit raporunda 22-31.05.2017 tarihleri arasında …’e ait işletmede yapılan tespitlerde; 270 baş hayvanın 2 yaş ve üzeri olduğunun tespit edildiğini, teslim tarihiyle tespit tarihi arasında yaklaşık 150 günlük bir süre olduğunu da göz önünde bulunduracak olursak söz konusu 270 baş hayvanın yaş kriterine uymadığının görüldüğünü, besilik etçi ırk sığırların bakım besleme koşullan ( hayvan refahı, hazırlanan rasyonun özellikleri, hayvanın ırkı, işletmenin fiziki durumu vb nedenler) uygun olan işletmelerde besi süresi içerisinde ortalama günlük 1-1,8 kg canlı ağırlık artışı sağlanabileceğini, etçi ırk sığırların kassal gelişimi hızlı olduğundan 18-24 aylık süre içerisinde ideal ağırlık artışı sağlanacağını, 24 aylık yaştan sonra kassal gelişim yavaşlayacağından ırk özellikleri de dikkate alınarak kassal gelişimde yavaşlama ve yağlanma görülerek et veriminde ve kalitesinde düşüş meydana geleceğini, günlük canlı ağırlık artışının azalacağını, yemden yararlanma oranı düşeceğini, (yemden yararlanma oranı : 1 kg yem ile sağlanan canlı ağırlık artışı) etçi ırk vc melezlerinin 24 aylık yaş üzerinde besisinin yapılması yetiştirici açısından ekonomik olmayacağını, tespit raporunun 150 baş hayvanın 470-700 kg aralığında ve 157 baş hayvanın 264-334 kg aralığında olduğunu; teslim tarihiyle arada yaklaşık 150 günlük sürenin geçtiğini de göz önünde bulundurulduğunda bakım besleme koşullarına bağlı olarak günlük canlı ağırlık artışında oluşabilecek farklılıklardan dolayı söz konusu hayvanların sözleşmedeki kg kriterine uygun olup olmadıkları konusunda kanaat belirtmek mümkün olamadığı mütalaa edilmiştir.
02/10/2020 tarihli Bilirkişi raporu: Taraf defterleri ve dava dosyası üzerinde yapılan inceleme yapılmıştır. Raporda karantina öncesi ve karantina süresince toplam 60 (altmış) adet besilik sığırın öldüğünu, ölen hayvanlann ilk partide olduğunu toplam 60 (altmış) adet hayvanın ölümüyle uğranılan zarann KDV hariç toplam 75.129 $ ABD Doları olduğunu, kilo kriterine uymama konusunda, … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/15 D.iş Esas sayılı dava dosyasında bulunan bilirkişi raporunda; yüksek kilolu hayvanlar sebebiyle uğranılan zararın KDV hariç toplam 114.019,55 $ (ABD Doları) olduğu belirtilmiş itiraz üzerine alınan 16/03/2021 tarihli ek raporda, kök rapordaki değerlendirme ve sonuç bölümünde davalı vekilinin itirazları ile değiştirilecek bir husus bulunmadığı belirtilmiştir.
Bilirkişi raporunda ayrıca, Tarım ve Orman Bakanlığının mevzuatı gereği karantina süreci uygulanarak karantina tamamlandıktan sonra ithal edilen hayvanlann millileşmesi gerektiğini, ithalatta karantina süresinde ortaya çıkacak ve T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı birimlerince menşei ülkeden kaynaklandığı tespit edilen bulaşıcı hastalıklarla ilgili uygulanan tüm test ve analiz ücretleri ile bulaşıcı hastalıklar sebebiyle ortaya çıkacak hayvan ölümleri ile mecburi kesime ilişkin doğan zarardan satıcı ihracatçının sorumlu olduğunu, davalı kurumun resmi belgelere güvenerek ithal hayvanları yerel besicilere teslim etmesinin hayvanların millileşmesi için yeterli görülmediği için karantina uygulandığını, aynı şekilde davacı tarafından teslim anında hayvanların sözleşmeye aykırı olduğuna dair hiçbir bilgi ve belge ibraz edilmemesinin de hayvanların millileştirilmesi için yeterli görülmediği için karantina uygulandığını, gümrükten karantina işletmesine nakli ve karantina sürecince hayvanlarda ölüm ve hastalık görüldüğünün rapor ve tutanaklarla belirlendiğini, ancak ölüm ve hastalık nedeninin kapsamlı bir inceleme yapılarak tam olarak ortaya konulamadığını, davalı Et ve Süt Kurumu personelinin de söz konusu hayvanlar ile ilgili raporlarında hayvanlarda ölüm, hastalık görüldüğünü, kilo kriterine uygun olmayan hayvan bulunduğuna dair beyanların yer aldığını, nakliye ve karantina sürecinde ölen … hasta olan hayvanların ölüm nedenlerinin kapsamlı bir inceleme ile tam olarak ortaya konularak menşei ülke kaynaklı olmadığının da ortaya konulmadığını, nakliye ve karantina sürecinde ölen hayvanların ölüm nedenlerinin besici kaynaklı olmasının öngörülmediğini, ithalat süreci tamamlanmadığından nakliye ve karantina sürecinde davacı besiciden kaynaklandığı yönünde delil olmayan ölüm ve hastalık nedeniyle oluşan zararın satıcı tarafından karşılanmasının besiciyi mağdur etmemek için makul ölçüde genel karantina önlemi olduğunun öngörüldüğünü, ikinci bilirkişi kurul raporunda resmi veteriner hekim tarafından düzenlenen tutanaklarda ölen hayvanların belirlendiğini, fakat ölüm nedenlerinin tam olarak ortaya konulamadığını, hayvanların bir kısmının yaş ve kilo kriterine uymadığının belirtildiğinin bildirildiği görülmüştür.
Dosyaya delil olarak sunulan Ankara 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/483 Esas 2020/337 Karar sayılı dosyasından da anlaşıldığı üzere aynı tip sözleşme ile aynı parti ile davalıdan satın alınan canlı hayvanların bir kısmının yolda, bir kısmının karantinada öldükleri, canlı hayvanların sözleşmedeki yaş, kilo ,cins evsaflarını taşımadığına dair davalar açıldığı anlaşılmaktadır.
6098 sayılı TBK’nın “Borcun İfa Edilmemesi” başlığı altındaki 112. Maddesinde “Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hüküm, borç ilişkisinden doğan her türlü yükümlülüğün ihlaline uygulanacak genel bir kural niteliğindedir.
TBK nun 219. Maddesine göre, “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliğini etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan belediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur.
Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.
6098 sayılı TBK’ nın 227. maddesinin 1. fıkrasına göre ayıplı ifa durumunda alıcıya 4 seçimlik yetki tanınmıştır. Söz konusu maddeye göre;
“Satıcının satılanın ayıplarında sorumlu olduğu hallerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme,
2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme,
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme,
4. İmkan varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.”
Bu 4 seçimlik hakkın yanı sıra, aynı maddenin 2. fıkrasında yer alan hükümde de alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklı tutulmuştur.
Ayıba karşı tekeffül hükümleri satım sözleşmesinde 2 yıllık zamanaşımı, kötü ifa ile eksik ifa durumlarında ise genel hüküm olan TBK m. 112 uygulanacağından genel zamanaşımı süresi olan 10 yıllık zamanaşımı süresi söz konusu olacaktır.
Davacı ödemeyi teslimden önce yapmıştır. Davacı … davalı arasında imzalanan sözleşmenin 8.2 maddesinde besiciye hayvanların gümrük noktasında tartımı yapıldıktan sonra teslime edileceği kararlaştırılmış iken Hayvanlar … Limanından araçlara yüklenmiş, davacıya hayvanları seçme, tartma imkanı sağlanmamıştır. Bu durum dinlenen tanık beyanları ile de ispatlanmıştır. Davalı da davacıya teslimden önce hayvanların tek tek tartıldığını ileri sürmemiş, hayvan toplam sayısının ortalamasının sözleşmedeki ortalama kilogramı karşıladığını savunmuştur. Sözleşmenin 8.5 maddesinde karantina sürecindeki ölümlerden besicinin sorumlu olduğu belirtilmiştir. Her ne kadar alım satım işi ticari bir iş gibi görünse de davacı kamu kurumu niteliğinde özel hukuk tüzel kişisidir. Sözlemenin hazırlanması ve uygulanmasında baskın taraftır. Davalının sözleşmeyi değiştirme yetkisi dahi bulunmamaktadır. Zira şartnameler, sözleşmeler iki tarafın açık iradesi ile değil idare tarafından tip sözleşme olarak hazırlanmaktadır.
Sözleşme özgürlüğü tarafların diledikleri koşullarda sözleşme yapabilme özgürlüğünü kapsar. Bunun sonucu olarak, taraflar sözleşmenin koşullarını ve karşılıklı olarak edimlerini diledikleri gibi belirleyebilirler. Ancak tarafların bu koşulları ve karşılıklı edimlerini tayin ederlerken, diğer tarafın içinde bulunduğu olumsuz koşullardan yararlanılmış, bu olumsuz koşullar nedeniyle bir taraf haksız yararlar temin etmişse buna rağmen sözleşmenin geçerli olduğunu iddia etmek adalet duygusunu sarsabilir. Gabin, tarafların karşılıklı edimleri tayin edebilme konusundaki sözleşme özgürlüklerine getirilmiş olan bir sınırlamadır. Burada taraflardan birinin içinde bulunduğu olumsuz koşullardan yararlanmak suretiyle sözleşme özgürlüğünün kötüye kullanılmasının yani olumsuz koşullar içinde bulunan kişinin sömürülmesinin yaptırımı söz konusudur.
Gabinden söz edilebilmesi için şu üç koşulun bulunması gerekir.
-Nesnel (objektif) koşul; edimler arasında açık bir oransızlık bulunması gerekir.
-Öznel (subjektif) koşul; taraflardan biri zor durumda (müzayaka) veya düşüncesizlik yahut deneyimsizlik içinde bulunmalıdır.
-Karşı taraf, yukarıdaki nesnel ve öznel koşullardan bilerek ve isteyerek yararlanmalıdır.
YHGK’nın 30.09.1972 tarih ve 1972/229-765 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, “gabin” ancak, zaruret halinin ve mazeret sebeplerinin bulunduğu bazı durumlarda uygulanması gereken istisnai bir hükümdür. Her ne kadar davalının sözleşmeye müdahale etme ve değiştirme imkanı yoksa da edimler arasında açık oransızlık olmadığı gibi, davalı da bu konuda tüm alıcılara aynı davranmış özelde davacının zararına hareket etmediğinden gabin hali bulunmamaktadır.
Davacı taraf ağırlıklı olarak müzayaka halini göstermiş ise de Müzayaka halinde sömürülen kişi zor durumda olduğu için sözleşme yapmış ise, bu koşul gerçekleşmiştir. Muzayaka, yani zor durumda bulunma kişinin bu ağır koşulları kabul etmesinin içinde bulunduğu çaresizliğe dayanmasını ifade eder. Kişinin bu durumdan kurtulabilmesi için, sözleşmede öngörülen ağır koşulları kabul etmekten başka çaresi olmamalıdır. Somut olayda müzayaka hali yoksa da davacı tarafından sözleşme imzalanmadan önce Noterden verilen tazminat talep edilmeyeceğine ilişkin taahhüt kabul edilebilir niteliktedir.
Ayıbın ihbarında yazılı şekil şartı bulunmamaktadır. Satın alınan hayvanlar birkaç partide teslim edilmiş, en son teslim 28.12.2017 tarihinde yapılmıştır. Davacı davalı kurumun müdürünü telefonla aradığını ve bizzat makamına gidip durumu anlattığını ileri sürmüştür. Dosyadaki delillerden de davalının durumdan haberdar olduğu, 10.01.2017 tarihinde inceleme komisyonu kurduğu komisyonun yerinde inceleme yaptığı 19.01.2017 tarihli İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu Raporu hazırlayarak davalı kuruma sunduğu anlaşılmaktadır. Bu raporda içlerinde davacınında bulunduğu farklı şehirlerden 11 (onbir) adet işletme yerinde incelenmiş ve sayısal tespitler yapılmış, bazı hayvanların yaş kriterini karşılamadığı, hasta / özürlü hayvan olduğu, kilo kriterlerini karşılamayan hayvanların olduğu ,işletmelerin fiziki şartlarının uygun olduğu tespit edilmiştir. Bu rapor davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesi ekinde delil olarak sunulmuş, davalı raporun varlığını inkar etmemiştir. Komisyon raporu ekindeki 16.01.2017 tarihli veteriner hekim raporunda 28.11.2016- 06.01.2017 tarihleri arasında Başkent Et Kombinasına getirilen 15 adet hayvanın akciğerlerinde hastalık, eklemlerinde iltihap tespit edilmiş ve gıda olarak tüketilmesi uygun görülmemiştir. Davalının komisyon kurması davacının davalıya ihbarda bulunduğunun kanıtı mahiyetindedir.
Davacının gabin ve müzayaka iddiası mahkememizce kabul edilmemiştir. Teslimden sonra ölen hayvanlar bakımından ölüm sebeplerine ilişkin kesin delil niteliğinde tahlil yada veteriner hekim raporu sunulmadığından bilirkişilerce de ölen hayvanların teslim sırasında hasta olduklarına ve bu hastalıktan dolayı öldüklerine dair kesin tespit yapılamadığından davacının bu konudaki ıslahla 78.800 USD ye artırılan tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Delil tespiti raporunda çiftliğe gelen hayvanların 21 gün karantinada kaldıklarını, birinci parti gelen hayvanların karantinalarının 17.01.2017 tarihinde, ikinci partide gelen hayvanların karantinalarının 11.02.2017 tarihinde sona erdiği, Çiftliğe gelişinden itibaren tespit tarihine kadar olan sürede hayvan bazında ortalama ağırlık artışları tespit edilmiş, her hayvanın mevcut ağırlığından aldığı kilo çıkarılarak ilk günkü kilosu tespiti cihetine gidilmiştir. Irk yaş ve kilo bakımından sözleşme şartlarına uymayan 425 hayvan tespit edilmiş, bazı hayvanların hem yaş hem kilo kriterine uymadığı tespit edilmiştir. Kilo kriterine uymayan 150 hayvan için her hayvanın alım maliyeti ile canlı kasaplık değeri arasındaki fark bulunarak zarar tespiti yapılmıştır. Rapor ekindeki denetlenebilir tablodan da anlaşıldığı üzere bu zarar 114.019,55 USD olarak hesap edilmiştir. Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporları da bu hesaplamaya itibar etmişlerdir. Davacı dava dilekçesindeki 3400 USD talebini 114.000 USD ye çıkarmış ve bu miktar üzerinden ıslah etmiştir.
Davalı taraf savunmasında hayvanların alınıp satılırken sabit bir kilosu olmadığını sözleşmede de belli bir aralık içinde ortalama ağırlık taahhüt ediliğini, davalının da hayvanları alırken tek tek tartıp almadığını savunmuş ise de bu savunmaya itibar edilmemiştir. Zira alınan hayvanları kg ortalaması değil, her hayvanın tek tek sözleşmedeki asgari ve azami ağırlık aralığındaki kriterlerini karşılaması gerekmektedir. Davalı hayvanların yaşının sözleşemeye aykırılık iddiasının dava konusu yapılmadığını taleple bağlılık ilkesi gereği bu iddianın incelenemeyeceğini ileri sürmüş ise yaş önemli bir nitelik olup sözleşmenin ayrılmaz parçasıdır. Hem komisyon raporunda hem veteriner hekim tespitlerinde kilo yanında yaş kriterinde de uyulmadığı anlaşılmaktadır. Sözleşmede belirtilen cins, yaş ve kilo (canlı ağırlıkları 160 ile 350 kg arasında olacak olacak ) kriterine uyulmadığı (delil tespitinde 150 baş hayvanın 470-700 kg aralığında ve 157 baş hayvanın 264-334 kg aralığında olduğu) tespit raporu ve bir kısım bilirkişi raporları (500 adet hayvandan (besilik sığır), 270 adedinin “12 aylıktan küçük” kriterine uymadığı, 150 hayvanın “350 Kg.ın üstünde olmayacak kriterine uymadığı, 157 hayvanın da “160 Kg.ın altında olmayacak” kriterine uymadığı, dolayısıyla hayvan teslimatının bağlayıcı-geçerli etkiyi haiz hükümler içeren Sözleşme ve Teknik Şartname ve uygun olmadığı ) ve Ankara … .Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan emsal davada alınan bilirkişi raporları ile de anlaşıldığından davacının besilik sığır yerine kasaplık sığır verildiği iddiası ile talep edilen tazminat talebinde haklı olduğu kabul edilerek bu konuda açtığı davanın kabulüne, 114.000,00 USD’nin 3.400,00 USD’sinin dava tarihi olan 18/07/2017 tarihinden, kalan 110.600,00 USD’nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsiline karar verilmiştir. Delil Tespiti masraflarının da yargılama giderlerine dahil edilmesine kabul red oranına göre paylaştırılmasına karar verilmiştir.
Vekalet ücreti hesabında davacının davasının 114.000,00 USD talebinin kabul , ( 78.800 USD +3400 USD) 82.200 USD talebinin reddine karar verildiği gözetilerek , dava tarihindeki Merkez Bankası USD Efektif satış kurları esas alınarak yapılan hesaplama ile aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1)Davacının davasının KISMEN KABULÜNE,
114.000,00 USD’nin 3.400,00 USD’sinin dava tarihi olan 18/07/2017 tarihinden, kalan 110.600,00 USD’nin ıslah tarihi olan 21/12/2017 tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasanın 4/A maddesi gereğince kamu bankalarının ABD Doları cinsinden açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanmak suretiyle davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
Delil tespiti masraflarının yargılama gideri hesabına dahil edilmesine,
2)Alınması gereken 27.645,06 TL harçtan peşin alınan 700,18 TL peşin harç ve 12.211,00 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 14.733,88 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 36.779,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4)Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen kısım için AAÜT gereğince 28.876,70 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5) (a) Dava açılışında alınan 700,18 TL peşin harç ile yargılama sırasında yatırılan 12.211,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 12.911,18 TL harcın yargılama gideri olarak kabulü ile DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
(b) Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu 31,40 TL başvurma harcı, 11.300,00 TL bilirkişi ücreti, 510,50 TL posta gideri, 1.150,00 9TL kayyım ücretim, 4.988,00 TL diğer giderler (delil tespit dosyası posta, bilirkişi, keşif araç ücreti, sarf kararı ve harçları) olmak üzere toplam 17.979,90 TL yargılama giderinden davanın kabul oranı dikkate alınmak suretiyle 10.447,04 TL’sinin DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE, fazlasının davacı üzerinde bırakılmasına
6) Davalının yargılama sırasında yapmış olduğu 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 22,50 TL posta gideri, olmak üzere toplam 1.022,50 TL yargılama giderinden davanın kabul red oranı dikkate alınmak suretiyle 428,38 TL’sinin DAVACIDAN ALINARAK DAVALIYA VERİLMESİNE, fazlasının davalı üzerinde bırakılmasına,
7)HMK 333 maddesi gereğince yatırılan gider avansından kalanın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İlişkin, taraf vekillerinin yüzlerine karşı oy birliği ile verilen karar tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/04/2021Başkan …
E-imzalı.
Üye …
E-imzalı.
Üye …
E-imzalı.
Katip …
E-imzalı.
“Bu Evrak 5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre UYAP Sistemi Üzerinden Elektronik Olarak İmzalanmıştır.”