Emsal Mahkeme Kararı Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/37 E. 2022/961 K. 25.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/37
KARAR NO : 2022/961

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ…
DAVALI : … …

DAVA : Adi Ortaklığın Tasfiyesi, Alacak
DAVA TARİHİ : 27/01/2016
KARAR TARİHİ : 25/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Adi Ortaklığın Tasfiyesi, alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TALEP : Davacı vekili İş Mahkemesine verdiği dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Şubat 2009 tarihinden 01/03/2011 tarihine kadar davalıya ait işyerinde, “Yenifoça İletim Hatları ve Şebeke İnşaatı” işinde “Koordinatör ( Proje Müdürü)” olarak çalıştığını, müvekkiline çalıştığı süre içinde hak kazandığı ücretlerin ödenmediğini ve iş sözleşmesinin davalı işverence haksız feshedildiğini, piyasada emsal (Proje Müdürleri, Koordinatörler) gibi görevlerde bulunan deneyimli ve kariyer sahibi mühendislere 7.500,00-TL aylık ücret ödendiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin ve daha başka her türlü hukuksal hak ve talebi saklı kalmak kaydıyla şimdilik iş akdi feshedilen ve işten çıkartılan müvekkili için ödenmeyen işçilik ücreti alacağı olarak şimdilik 1.000,00 TL’nın akdin haksız feshi ve işten çıkarma tarihinden itibaren işletilecek en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili firmanın bir alt yapı müteahhidi olduğunu, davacı ile müvekkili şirket arasında iş hukukunun tanımladığı şekilde bir hizmet ilişkisi bulunmadığını, herhangi bir iş sözleşmesi bulunmadığını, bu ilişkinin bir ticari iş ilişkisi olduğunu, davacı ile müvekkili şirketin İZSU Genel Müdürlüğü tarafından açılan bir ihaleyi birlikte kazandıklarını ve aralarındaki anlaşmaya göre ilgili ihaleye ilişkin kar ve zarar ortaklıklarının bulunduğunu, bu işin zararla neticelendiğini, zararın ortaklaşa karşılanması gerekmesine rağmen davacı tarafın kendi imkanları ile yaptığı harcamaların tamamını müvekkilinden talep ettiğini, taraflar arasındaki ticari nitelikteki bu işten kaynaklanan alacak davasına bakma görevinin Ticaret Mahkemelerine ait olduğunu savunarak görevsizlik kararı verilmesini talep etmiştir.
H U K U K İ N İ T E L E N D İ R M E – G E R E K Ç E :
Ankara 36. İş Mahkemesinin 01/03/2016 tarih 2016/143 Esas 2016/82 Karar sayılı ilamı ile “taraflar arasındaki ilişkinin adi şirket ortaklığı sözleşmesi” olarak değerlendirilmek suretiyle, görevsizlik kararı verilerek dosyanın… Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiği, hükmün davacı tarafından temyiz edildiği, kararın Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 20/10/2016 tarih, 2016/17521 Esas 2016/23596 Karar sayılı ilamı ile onanarak 20/10/2016 tarihinde kesinleştiği, dosyanın mahkememize tevzi edilerek yukarıdaki esasa kaydedildiği görülmüştür.
İzmir Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/439 Esas sayılı dosyası uyap üzerinden istenmiş ve dosyaya kazandırılmış, İzmir Belediyesi İZSU ya yazılan müzekkere cevapları gelmiş, dosya arasına alınmıştır.
Davacı vekili, mahkememize verdiği 24/04/2017 tarihli beyan dilekçesinde; feshedilen adi ortaklık ilişkisi sebebiyle müvekkilinin bu iş için verdiği emek ve mesaisinin karşılığı ile yapmış olduğu harcamaların tutarından şimdilik 1.000,00-TL’nın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Dosyanın geldiği aşamada dava; adi ortaklığın tasfiyesi ve ortaklıktan kaynaklı alacak isteğine ilişkindir.
Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
31/08/2018 tarihinde hesap uzmanı bilirkişi Esra Şimşek Ermanav ve SMMM bilirkişi Bayram Altaş’tan aldırılan bilirkişi raporunda özetle; “1. Davalı yasal defterinde yapılan incelemede; davacı …’a ait bir kaydın tutulmadığı,
2. Taraflar arasındaki adi ortaklığa ilişkin dosyada hiçbir bilgi ve belge bulunmadığı için davacı alacağına istinaden bir alacak hesaplamasının yapılamadığı,
3. Yargıtay ilamına istinaden adi ortaklığın tasfiyesi prosedürünün uygulanmasına ilişkin takdirin mahkemeye ait olduğu” rapor edilmiştir.
08/03/2019 tarihinde hesap bilirkişi Çiğdem Karayel’den aldırılan bilirkişi raporunda özetle; “Adi ortaklık tasfiyesi hükümleri çerçevesinde davacının alacağının bulunup bulunmadığına ilişkin hesaplamanın, adi ortaklığın tasfiyesinin hangi tarihte yapıldığının belirlenebilir ve sonuçta adi ortaklığın tasfiyesi neticesinde mümkün olabileceği değerlendirmesi ile bu aşama da davacının alacağının bulunup bulunmadığına ilişkin hesaplama yapılamayacağı” rapor edilmiştir.
11/05/2020 tarihinde hesap bilirkişi Çiğdem Karayel’den aldırılan bilirkişi EK raporunda özetle; “Adi Ortaklık Sözleşmesi bulunmadığı, tarafların hisse oranlarının belirlenemediği ve davacının çalışmasına son verilmesinin ortaklık tasfiye prosedürü uyarınca yapılmadığı, bu sebeple kök rapor sonucundan farklı bir sonuca varılamadığı; ancak Sayın Mahkeme tarafından davacının talebinin adi ortaklık hükümlerine dayandığının kabulü halinde; davacının ihale edilen işe emeği ile katılmış olacağı kabul edilerek, ortaklıktan çıkarılan ortağın tasfiye payının, orfaklık sıfatının sona erdiği tarih itibari ile, mali işlerde uzman bir kişiye hesaplattırılacağı hükmü uyarınca ancak alanında uzman mali müşavir bilirkişi tarafından hesaplama yapılabileceği” rapor edilmiştir.
Davacı tarafça bilirkişi raporlarına itiraz dilekçesi verilmiştir.
13/10/2021 tarihinde Hesap bilirkişi Gülşah Yıldırım Akyüz’den aldırılan bilirkişi raporunda özetle; “Takdiri Sayın Mahkemenize ait olmak üzere, işin sona erdiği 01.03.2011 tarihi itibariyle, davacının ücretini beyanı üzerine 7.500-TL olduğu dikkate alınarak yapılan hesaplamada 187.500-TL net ücret alacağı olabileceği; tarafımızca yapılan ücret araştırması neticesinde TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İnşaat Mühendisleri Ücret Hesap Tablosu dikkate alınarak yukarıda yapılan ayrıntılı hesaplama sonucunda, davacının 175.604,55-TL net ücret alacağı olabileceği hususu” rapor edilmiştir.
Davalı taraf son bilirkişi raporuna itiraz ederek yargılamaya adi ortaklığın tasfiyesi hükümlerine göre devam edilmesi istemiştir.
Yerleşik Yargıtay kararlarına göre; mahkemece; yargılama sırasında 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalıdır.
Ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar. Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir. Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Diğer bir anlatımla tasfiye memuru tarafından yapılacak bir arıtma işlemi olup; hesap ve işlemlerin incelenip, bir bilânço düzenlenerek, ortaklığın aktif ve pasifi arasındaki farkı ortaya koymaktır. Ortaklar, tasfiye işlerini yürütmek üzere tasfiye görevlisi atayabilirler. Bu konuda anlaşamamaları hâlinde, ortaklardan her biri, tasfiye görevlisinin hâkim tarafından atanması isteminde bulunabilir. Tasfiye görevlisine ödenecek ücret, sözleşmede buna ilişkin bir hüküm veya ortaklarca oybirliğiyle verilmiş bir karar yoksa tasfiyenin gerektirdiği emek ile ortaklık malvarlığının geliri göz önünde tutularak hâkim tarafından belirlenir ve ortaklık malvarlığından, buna imkân bulunamazsa, ortaklardan müteselsilen karşılanır. Tasfiye usulüne veya tasfiye sonucunda her bir ortağa dağıtılacak paya ilişkin olarak doğabilecek uyuşmazlıklar, ilgililerin istemi üzerine hâkim tarafından çözüme bağlanır. Mahkemece yapılacak iş; yasa hükümlerine göre, ortaklık sözleşmesinde bu hususta hüküm bulunmadığından ortakların anlaşarak tasfiye memuru belirlemelerini istemek; bu konuda anlaşamamaları halinde ise hakim tarafından tasfiye işlemini gerçekleştirecek (ortaklığın faaliyet alanına göre konusunda uzman bir veya üç kişiyi) tasfiye memuru olarak re’sen atamak olmalıdır. Bundan sonra ise, tasfiye işlemleri; hakim tarafından öngörülecek üçer aylık (uyuşmazlığın mahiyetine göre süreler uzatılıp kısaltılabilir) dönemlerde tasfiye memuru tarafından 3 aşamada gerçekleştirilmelidir.
Birinci aşamada; ortaklığın sona erdiği tarih itibariyle ortaklığın tüm malvarlığı (aktif ve pasifi ile birlikte) belirlenmeli, yönetici ve idareci ortaktan ortaklık hesabını gösterir hesap istenmeli, verilen hesapta uyuşmazlık çıktığı takdirde, taraflardan delilleri sorularak toplanmalı, tasfiye memurunun belirlediği malvarlığı bilânçosu taraflara tebliğ edilmeli, bu husustaki itirazları da karşılanıp, toplanacak delillere göre değerlendirilmelidir.
İkinci aşamada; ortaklığın malvarlığına ilişkin satış ve nakde çevirme işlemi (TMK’nun 634. vd. maddelerinde düzenlenen resmi tasfiye işlemi kıyasen uygulanmak suretiyle) gerçekleştirilmeli, şayet bu mallar mevcut değilse değerleri bilirkişi marifetiyle saptanmalıdır.
Üçüncü ve son aşamada ise; yukarıdaki işlemler sonucu oluşan değerden, öncelikle ortaklığın borçları ödenmeli ve ortaklardan her birinin, ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve katılım payı geri verilmeli, bundan sonra bir şey artarsa, bu kazanç veya (ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse) zarar da belirlenerek ortaklara paylaştırılmak üzere son bilânço düzenlenmelidir. Bu aşamalardan sonra ise; tasfiye memurunun yaptığı tasfiye işleminin sonuç bilançosuna göre hakim, (HMK’nun 297.maddesi uyarınca) tarafların hak ve yükümlülüklerini saptayıp, tasfiye işlemini sonlandırmalı ve bu doğrultuda hüküm oluşturmalıdır.
Bundan ayrı olarak, yargıtay kararlarında belirtilen sıra ve yöntem doğrultusunda, tasfiye memurunun yaptığı tasfiye işleminin sonuç bilançosuna göre hakim, (HMK’nun 297 inci maddesi uyarınca) tarafların hak ve yükümlülüklerini saptayıp, tasfiye işlemini sonlandırmalı ve bu doğrultuda hüküm oluşturmalıdır. Adi ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesinin ayrı ayrı hukuki işlemler olduğu, tarafların sona eren ortaklığın tasfiyesi hususunda anlaşamadıkları gözetilerek, ortaklığın sona ermesinin yasal sonucu olan tasfiyenin de mahkemece yukarıda açıklanan ve maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek bizzat yaptırılması ve ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir.

Bütün bu açıklamalar ışığında, yukarıda açıklanan ve maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek çözüme kavuşturulması için adi ortaklığın yaptığı işe ilişkin yaptığı işin bedeli bulunup masraflar düşülmesi ve ayrıca tasfiyeye esas değerlerin belirlenmesinde karara en yakın tarihlerin dikkate alınması gerektiğinden, mahkemece yargılama sürecinde bunun için İzmir Belediye İZSU dan adi ortaklığın yaptığı işle ilgili kazançları ve masrafları ile ilgili evraklar toplanarak yeniden bilirkişilere verilmesi ve tasfiye memuru atanması gerekmiş, ancak davacı ve davalı vekilleri 25/11/2022 tarihli oturumdaki imzalı beyanları ile bilirkişi ücretini yatırmayacaklarını bildirmişlerdir.
Dosya kapsamından anlaşılacağı üzere; mahkememizce, 17/06/2022 tarihli oturumda bilirkişi incelemesi için ara karar kurulduğu ve toplam 2.000,00-TL bilirkişi ücretinin davacı gider avansından karşılanmasına karar verildiği, ancak davacın bir daha ki celseye kadar bilirkişi ücretini yatırmadığından dosyanın bilirkişiye verilemediği, davacı vekilinin 21/10/2022 tarihli oturumda bilirkişi incelemesine gerek olmadığı beyanı üzerine dosyanın bu açıdan incelemeye alındığı, daha sonraki 25/11/2022 tarihli celsede hem davacı vekilince hem de davalı vekilince bilirkişi ücreti yatırmayacaklarını beyan ederek beyanlarını imzaladıkları, davacının yemin deliline dayandığı beyanında da bulunmadığı, bu haliyle davacının bilirkişi incelemesi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı, bu nedenle davacının davasını ispatlayamadığı gözetilerek davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE;
2) Dava açılışında alınan 21,15 TL peşin harcın alınması gereken 80,70 TL harçtan düşülmesi ile bakiye 59,55 TL harcın DAVACIDAN ALINARAK HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
3) Davalının yargılamada vekil ile temsil edildiği anlaşıldığından yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 1.000,00 TL vekalet ücretinin DAVACIDAN ALINARAK DAVALIYA VERİLMESİNE,
4) Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,
5) Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avansının HMK’nin 333. maddesi uyarınca karar kesinleştikten sonra Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi dikkate alınarak YATIRANLARA İADESİNE,
İlişkin,taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde… Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/11/2022

Katip …

Hakim …

“Bu Evrak 5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre UYAP Sistemi Üzerinden Elektronik Olarak İmzalanmıştır.”