Emsal Mahkeme Kararı Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/439 E. 2022/600 K. 06.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T. C.
A N K A R A
ASLİYE 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN MAHKEMEMİZCE VERİLEN KARAR

ESAS NO : 2016/439
KARAR NO : 2022/600

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : …( TCNO…
VEKİLİ : Av. …..
DAVALI …. …..
VEKİLİ : Av. … ….

DAVA : Ticari Şirket Fesih Ve Tasfiyesi
DAVA TARİHİ : 10/05/2016
KARAR TARİHİ : 06/07/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/07/2022
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket Fesih Ve Tasfiyesi davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının, davalı …’nin 100/400 hissesine sahip olduğunu, şirketin kurulduğu 1998 yılından bu yana kar payı dağıtılmadığı, davalı şirket kurulduğundan bu yana devamlı gelişme gösterdiği özvarlığı ve karlılığının devamlı arttığı, buna rağmen kar payı ödemediğini, ilk kez … sayılı dosyasında açtığı dava ile kar payı ödenmesi talebinde bulunulduğu, mahkemece talep haklı görülerek şirketin karlı olduğu belirlendiği, ancak sırf kar dağıtmamanın yeterli olmadığı, şirketin kar payı dağıtmamada direngen olmadığından bahisle davanın reddine karar verildiği, ikinci kez…. sayılı dosyası ile davalı şirketin 30.08.2014 tarihli 2013 yılı Olağan Genel Kurulunun 3.maddesiyle davacının talebi doğrultusunda kar payı dağıtılması hususu görüşüldüğü ve davacının muhalefetine rağmen kar payı dağıtılmamasına karar verildiği, açılan dava bu kararın iptali talebine yönelik olduğu ve derdest olduğu, pay sahibinin kar payı hakkı bertaraf edilemez bir hak olup hiç kar dağıtılmamasına ilişkin genel kurul kararı müktesep hakkın ihlali niteliğinde olduğunu, davacının pay sahipliği sıfatını kazandığı 1998 yılından bu yana sürekli kar payından mahrum bırakılmasının Limited şirket kuruluş amacı ile bağdaşmadığını, kanun ve esas sözleşme hükümlerine aykırı olduğunu, davalı şirketin davacı dışındaki ortakları çoğunluk gücünü kötüye kullanmak sureti ile davacının ortaklıktaki payını küçültmek amacı ile sürekli sermaye artırım kararı aldıkları, davalı şirketin 27.02.2010 tarihinde 10.000,00 TL olan sermayesini 2.500.000,00 TL ya çıkarma kararı aldığını, …. sayılı dosyası ile sermaye artırım talebinin iptalini talep ettiği , mahkemece sermaye artışının yapıldığı 27.02.2010 tarihi itibariyle davalı şirketin sermaye artırımına ihtiyaç duyduğu ancak sermayenin 250 kat artırılarak 2.500.000,00 TL ya çıkarılması şirketin çıkarları ve ihtiyaçları için zorunlu olmadığını , sermayenin 2.500.000,00 TL ya çıkarılması halinde davacı ortağın şirketteki sahip olduğu % 25 lik ağırlığını koruyabilmesi için 622.500,00 TL sermaye taahhüdünde bulunması gerektiği aksi takdirde ağırlığının %0,1 oranına düşeceği ve davacı ortağın çıkarlarının zedeleneceği, bu sermaye artırımında çoğunluğun amacının sermaye artırımından ziyade davacı ortağın şirketteki ağırlığının %0,1 oranına düşmesi olduğu, bu durumun da dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil edeceğinden davanın kabulü ile sermaye artırım kararının iptaline karar verildiği, davalı şirketin yine 02.12.2015 tarihinde şirket sermayesinin 1.500.000,00 TL çıkarılması yönünde sermaye artırım kararı aldığı, bu kararın iptali için ….sayılı dosyası ile dava açıldığı ve halen derdest olduğu, bu sermaye artırım kararlarının şirketin sermayesinin yeterli olması , öncelikle özkaynaklar kullanılmak suretiyle yapılacak sermaye artırımının yeterli olması, şirket sermayesinin iç kaynaklardan karşılanmasının ortaklar menfaatine daha uygun olması , davalı şirketin gerçek mal varlığının esas sermayenin çok üstünde olması , gerçek sermayesi ( malvarlığı) borçları, kar zarar durumu göz önünde bulundurularak sermaye artırımının iç kaynaklardan karşılanmasının mümkün olması söz konusu ise sermaye artırımının iç kaynaklardan yapılması gerekliliği ilkeleri birlikte değerlendirildiğinde sermaye artırım kararları sırf davacının ortaklıktaki payını küçültme ve davacıyı ızrar kastı taşıdığı, davalı şirket ortaklar kurulu 22.07.2010 tarihinde 2010/11 sayılı ortaklar kurulu kararı ile davacının ortaklıktan çıkarılmasına karar verdiği ve …. sayılı dosyası ile ortaklıktan çıkarma davası açtıkları, bunun üzerine davacı tarafından A…. sayılı dosyası ile çıkarma karanının iptali talebi ile dava açıldığı ve bu davalar birleştirildiği, bu davalarda davacı lehinde ortaklıktan çıkarma talebinin reddi ve birleşen davada da ortaklıktan çıkarma kararının iptaline karar verildiği, davalı şirketin davacı dışındaki ortaklarının, sahip oldukları ….merkezleri …. vasıtası ile haksız rekabet yaptıkları, davalı şirketi zarara uğrattıkları TTK 636/3 md haklı sebeplerin varlığında her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebileceği mahkemece istem üzerine davacı ortağın payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir bir çözüme hükmedebileceği hükmü ve TTK a göre ; şirketteki hakim çoğunluk ortaklığın varlık ve kaynaklarını , kendisine , yakınlarına, şirketlerine aktarması, azınlığın bilgi alma, denetleme, inceleme haklarını engellemesi, kar payı alma hakkının ihlali, azınlığın yönetimden uzaklaştırılması, şirketin şirkete yabancı olan menfaatlerin elde edilmesi için kullanılması kişisel farklılıklar olarak tanımlandığı, bu nedenlerle davalı Şirketin haklı nedenle feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının haklı sebeple şirketin fesih talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğu, Limited şirketlerde haklı sebeple feshi düzenleyen TTK 636 maddesi gereğince mahkeme fesih talebi ile bağlı olmayıp alternatif kararlar verme imkanına sahip olduğu, Limited şirketin feshine hükmedilmesi için, şirketin devamını sağlayan unsurların ortadan kalktığının belirlenmiş olması gerektiği, Feshin ancak davacı ortağın ileri sürdüğü sebeplerin, diğer kişilerin şirketin devamı konusundaki menfaatlerini aşması halinde söz konusu olacağı, haklı sebebin bu denli ağır olmaması durumunda şirketin feshine karar verilemeyeceği , kurulduğu günden bu yana bünyesinde yaklaşık 200 kişi çalıştıran davalı şirketin feshini talep etmek davacının dava konusu ettiği menfaatten çok daha önemli olduğu, özellikle TTK 636 maddesinde şirketin feshi yerine davacı ortağın çıkarılması veya kabul edilebilir başka bir çözüme hükmetme olanağı dikkate alındığında haklı sebebin ağır olması gerektiği, davalı şirketin kurulduğundan beri hiçbir ortağa kâr dağıtımı yapmadığı doğru olduğu ancak kâr dağıtımının genel kurul kararına bağlı olduğu ve yapılan tüm genel kurullarda hiçbir ortağa kar dağıtılmaması gerçekleşen karın şirketin büyümesi için yatırıma yönlendirilmesi karar altına alındığı, davacı ortak ve diğer ortaklar kardan mahrum edilmediği, şirketin büyümesi için sadece kar payı dağıtımı ertelendiği, davacı şirketin hiçbir sorunu ile ilgilenmeyip, genel kurula bizzat katılmayıp, önerilen ticari hedefleri gerçekleştirmeyip sadece kar payı talebinde bulunduğu, küçük bir sermaye ile kurulan şirket ticari performansına uygun ve benzer şirketlerle rekabet gücünü artırabilmek için sermaye artırım kararı almak zorunda olduğu , sermaye artırım kararına tüm ortaklar hissesi oranında katılmak durumunda kalacakları, 1998 yılında 10.000,00 TL sermaye ile kurulan şirket ….Market” ismi ile zincir marketler biçiminde ticari faaliyet yürüttüğü, şirketin Ankara’nın değişik semtlerinde faaliyet gösteren bir genel merkezi, 9 adet şubesi ve 1 adet de deposu bulunduğu, toplamda 198 kişi istihdam ettiği, bu büyüklükteki şirketin 10.000,00 TL ana sermaye ile devam etmesinin mümkün olamayacağı, TTK açısından mevcut sermayenin artırılması bir zorunluluk olduğu, çünkü şirketin amaç, faaliyet büyüklüğü ile orantılı olarak sermayesinin var olması gerektiği , eksik sermaye ile çalışmak vergi mevzuatı özellikle kurumlar vergisi , VUK açısından örtülü sermaye sorunu doğurduğu, Genel Kurul kararında ve öz varlık raporunda şirket sermayesinin 1.500.000,00 TL’ye çıkarılmasının karar altına alındığı, artırılan 1.490.000,00 TL nın 440.000,00 TL’sinin şirket ….varlıklarından karşılanması, geriye kalan miktar olan 1.050.000,00 TL’nin ise ortaklar tarafından nakden karşılanması yönünde tespit yapıldığı ve bu yönde karar alındığı, genel kurulda davacı adına vekil olarak bulunan ve bu kararları bildiği varsayılan davacının, tüm sermaye artırımının nakden karşılanmasına yönelik karar alınmadığını da bilmesi gerektiği, davacının haksız rekabet iddiasının yerinde olmadığı davacı şirket Yonca Marketler işletme adıyla faaliyet gösterdiği davacının bahis konusu yaptığı şirket ise …. olduğu ve bu şirketin faaliyet alanı inşaat taahhüt ve araç kiralama olduğu, market zinciri faaliyetleri ile ilgisi olmadığı, yasal statü olarak sermaye şirketi olmasına rağmen aile şirketi olan davalı şirkette davacının hissesi %25, ortaklardan …’ın hissesi %25 ve diğer %50 hisse diğer 6 ortak arasında paylaşılmış olduğu, şirketin en büyük hissedarlarından olan davacı ortak şirketin bugünkü hale gelmesinde ne gibi çabalar gösterildiğini bilmediği, davacı hiçbir genel kurul toplantısına bizzat katılmadığı gibi şirketin gelişmesi ve büyümesi için alınan her kararda gerekçe göstermeden ve alternatif sunmadan muhalefet etiği şirkete katkı sunmadığı gibi davalar açtığı resmi olan ve resmi olmayan kurum ve kuruluşlar nezdinde şirketi küçük düşürdüğü itibarsızlaştırdığı ve zarara uğrattığı bu nedenlerle şirketin haklı nedenle feshi davasının reddine karar verilmesini talep ve cevap etmiştir.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, limited şirketin haklı nedenle feshi ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
Davalı şirketin sicil özeti celp edilip incelendiğinde ; 24.03.1998 tarihinde kuruluğu ,… ,…, …, … , … , … ve … olduğu , faaliyet konularının ünvanın da yazılı alanlarda olduğu , yine dava dışı…. sicil özeti incelendiğinde, 26.09.2003 tarihinde kurulduğu , faal olduğu ortaklarının …, …, … , … ve … ve … , faaliyet konusunun ünvanında yazılı alanlar olduğu görülmüştür.
Davacının dilekçesinde bildirdiği mahkeme dosyaları celp edilip incelendiğinde; davacının, … sayılı dosyasında kar payı dağıtılmaması yönündeki kararın iptalini talep ettiği, talebin reddine karar verildiği ,…. sayılı dosyası ile davalı şirketin 30.08.2014 tarihli 2013 yılı Olağan Genel Kurulunun 3.maddesiyle kar dağıtımı talebinin reddi kararın iptalini talep ettiği , mahkemece yapılan yargılama neticesinde talebi reddettiği , yine …. sayılı dosyası ile sermaye artırım talebinin iptalini talep ettiği mahkemece talebin kabulüne karar verilerek sermaye attırımının davacı ortağın pay oranının azaltılmasına yönelik olduğu kabul edilerek kararı iptal ettiği , yine davalı şirketin 02.12.2015 tarihinde şirket sermayesinin artırım kararı aldığı, bu kararın iptali için Ankara 14. Asliye Ticaret mahkemesinin 2016/49 sayılı dosyası ile dava açtığı ve yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verildiği, bu kararın kesinleştiği görülmüştür.
Yine dosya kapsamına yansıyan bilgilerden davalının …. sayılı dosyası ile davacı aleyhinde ortaklıktan çıkarma davası , davacı tarafından da ….sayılı dosyası ile çıkarma karanının iptali talebi ile dava açıldığı, her iki davanın birleştirilerek yapılan yargılama neticesinde davaların reddine karar verildiğini,davacının.. Mahkemesi’nin ….K sayılı dosyasında davalı şirketin davacı aleyhinde ortaklıktan çıkma davası açtığı, davanın reddedildiği, … ortaklar arası hisse devri işleminin iptali istemeyle davacının davasını açtığı ve derdest olduğu görülmüştür.
Ayrıca….sayılı soruşturma dosyasında; davacının , davalı şirketin diğer ortaklarının şirket hakkında ilgiyi yerlere yanlış bilgi vermek den dolayı cezalandırılmaları istemiyle şikayet bulunduğu görülmüştür.
Şirketin bağlı bulunuğu vergi dairesine, davalı şirketin 1998 ve sonraki yıllarına ilişkin gelir vergisi beyannamelerinin celep edilmiş ,şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde mahkememizce oluşturulan bilirkişi heyetinden alınan raporda 20.11.2019 tarihli raporda ; Şirketin yıllar itibariyle şube sayısı ve ciro yönünden gelişme göstermekte olduğu, gerek personel sayısı, şube sayısı ve iş polansiyeli açısından, kaydi değerler üzcerinde bir değere ulaşmış olduğu, şirket ana sözleşmesinde belirlenen konular içerisinde sayılan Gıda ve Gıda Ürünleri ticaretine yönelik amacını gerçekleştirmede, ana sözleşmede zikredilen diğer konulara nazaran yüksek bir değer üretmiş olduğu, davacı dışındaki ortakların kurmuş oldukları…. nin fiili olarak inşaat sektöründe , davalı şirket ise fiili olarak gıda -marketçilik sektöründe faaliyet gösterdiğinden rekabet yasağına aykırı bir durumun olmadığı , davalı şirketin kurulduğu tarihten itibaren ortaklarının hiç birisine, ücret, huzur hakkı kâr payı vs. adlar altında hiçbir ödeme yapmadığı, şirket ana sözleşmesinin 14. Maddesinin son cümlesinde “Kârın bir kısmının hissedarlara dağıtılması sermayesinin en az %51’ini temsil eden hissedarların kararına bağlıdır.” hükmü bulunduğu, doğmuş bulunan kâr’ın dağıtılmamasının, şirkei sermayesinin %75’ini temsil eden hissedarların bu yönde verdikleri oy çokluğu ile kararı sonucu olduğu, davacı ile davalı arasında, kâr dağıtımı yapılmaması, sermaye artırımı kararlarına karşı ve haklı sebeplerden kaynaklanan fesih davası ile Cumhuriyct Başsavcılığına Şikayet üzerine soruşturma başlatılması, bu hukuki süreçlerin birden çok fazla olması ve ısrarlı bir şekilde yıllar boyunca devam etmiş olması, taraflar arasında ciddi anlaşmazlık ve güven bunalımına yol açmış olduğunun tespit edildiği bildirilmiştir.
6102 sayılı TTK’nun “Limited Şirketin Sona Ermesi Ve Sonuçları” başlıklı 636. maddesinde; Limited şirketin, şirket sözleşmesinde öngörülen sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesiyle, genel kurul kararı ile iflasın açılması ve kanunda öngörülen diğer hallerde sona ereceği, uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, müdürleri dinleyerek şirketin, durumunu Kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirleyeceği, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verileceği, haklı sebeplerin varlığında, her ortağın mahkemeden şirketin feshini isteyebileceği, mahkemenin, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebileceği, fesih davası açıldığında mahkemenin taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabileceği, düzenlemesi yer almaktadır.
Limited şirketin haklı sebeplerle feshi veya şirket ortaklığından çıkma için haklı sebep teşkil edecek nedenlerin hangi haller olduğu TTK ‘nun da sayılmamış ise de, …. Dairesinin süreklilik azeden içtihatlarında bunların, “şirketin kötü yönetilmesi ve ortaklar arasında ciddi anlaşmazlıklar bulunması,” “şirketin kuruluş gayesini gerçekleştirmesinin imkansız olması,” “şirket varlıklarının yanlış kullanılması veya israf edilmesi,” “azınlığa karşı fiili veya manevi güç baskı uygulanması,”, “azınlığın meşru taleplerinin devamlı olarak reddedilmesi” ve ” pay sahiplerinin şirketteki hareket kabiliyetinin ortadan kalkması,” gibi nedenlerin şirketin feshi açısından haklı sebep olarak örnek olarak sayılmıştır.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile dosya kapsamından feshi istenen davalı şirketin faal olduğu ve kar elde eden , gelişen bir şirket olduğu anlaşılmakla, TTK nun 636. Maddesinin verdiği takdir hakkına dayalı olarak TTK’nun 641. Maddesi gereğince davacının rayiç hisse değerinin / çıkma payının hesabı yönünde oluşturulan bilirkişi heyetinden alınan 05.02.2021 tarihli raporda ; Yapılan incelemelerde geçmiş yıl karları 1.296.318,09 TL ve dönem net karı 115.350,50 TL olmak üzere (30.09.2020 tarihi itibariyle) toplam 1.411.668,59 TL dağıtılabilir karın olduğu, 2.454.740,47 TL geçmiş yıl zararı mahsup edildiğinde, (1.411.668,59-2.454.740,47= -1.043.071,88TL) davalı şirketin dağıtılabilecek bir karın kalmadığı, davacı şirket orağı …. ‘ın %25 hissesine düşen kar payının – 260.767,97 TL ( zarar ) olduğu, davalı şirketin 30.09.2020 tarihli rayiç değer bilançosuna göre özvarlığı 7.782.350,89 TL olup bu tutardan % 25 hisse sahibi olan davacı şirket ortağının davalı şirket hisselerine isabet eden Öz Varlık Alacağı 1.684.819,75 TL olarak hesaplanmıştır.
Taraf vekillerinin itirazları üzerine, şirketin özellikle son 10 yıllık kayıtları incelenerek itirazların değerlendirilmesi için aynı heyetten alınan 27.05.2021 tarihli raporda ise ; 31.03.2021 tarihli mizana ilişkin hazırlanan bilanço ve gelir tablosu nazara alınmak suretiyle yapılan incelemelerde geçmiş yıl karları 1.296.318,09 TL olup dönem net karı bulunmadığı, 31.03.2021 tarihi itibariyle1.296.318,09 TL dağıtılabilir kar, 2.902.887,49 TL geçmiş yıl zararı ve 901.436,28 TL dönem net zararı olmak üzere toplam 3.804.323,77 TL zarar mahsup edildiğinde , (1.296.318,09 – 3.804.323,77 =-2.508.005,68 TL) -2.508.005,68 TL hesaplandığı ve davalı şirketin dağıtılabilecek bir karının kalmadığı, davacı şirket ortağı Mustafa Aydın’ın hissesine düşen %25 kar payının – 627.001,42 TL ( zarar )olduğu, davalı şirketin 31.03.2021 tarihli rayiç değer bilançosuna göre hesaplanan özvarlığının 16.244.227,59 TL olduğu, bu tutardan %25 hisse sahibi olan davacı şirket ortağı …’ın şirket hisselerine isabet eden Öz Varlık Alacağı 3.434.055,48 TL olarak hesap edilmiştir.
Taraf vekillerinin bu rapora itirazları ve davalı şirket adına tescilli markaların bildirilmesi için TPE yazılan müzekker cevabı sonrasında , stok miktarının ne şekilde belirlendiği , gerçek durumu yansıtıp yansıtmadığı ve gelen yazı cevapların da nazara alınarak, karar tarihine en yakın çıkma payı hesaplanması için aynı heyetten alınan 18.01.2022 tarihli raporda; Mahkemece, davacının ortaklıktan çıkma
payının hesaplanması istenilmiştir. Kök raporumuzda davacı şirket ortağının hisse
payı hesaplanmış iken bu defa Sayın Mahkeme tarafından verilen görev kapsamında,
davacının ortaklıktan çıkma payının gerçeğe en yakın değerinin tespit edilebilmesi
için, şirketin şüpheli olmayan yani tahsil kabiliyeti olan alacakları (şirket yetkilileri
tarafından teyit edilen), aktifinde kayıtlı gayrimenkuller, stoklar, araçlar ve
demirbaşlar rayiç değerleri üzerinden tespit edilerek rayiç değer bilançosuna aktarılmıştır.
Diğer taraftan şirket marka değeri de “Firmanın Net Bugünkü Değerini” yakın
değeri “Net Aktif Değerleme Yöntemi” ile hesaplanmıştır.
Yapılan tespitler sonrasında (TTKm.641) davacının esas sermaye payının gerçek
değerine uyan ayrılma akçesi (payı) hesaplanmıştır. Buna göre davacının ortaklıktan
çıkma payı 11.170.855,13 TL x %25 = 2.792.713,78TL’si olarak hesaplanmıştır.
Rapora tarafların itirazı üzerine mahkememizce aynı heyette itirazları karşılar ek rapor alınmıştır. Bu ek raporda her bir itiraz cevaplanarak önceki görüş ve raporlarında değişikli yapılmasını gerektiren bir durum bulunmadığı belirtilmiştir.

Davacı vekili çıkma payı yönünden nispi harcı 2.792.713,78 TL üzerinde tamamlamıştır. Tüm dosya kapsamı , dava ,cevap , davalı şirketin sicil özeti ile taraflar arasındaki husumetin varlığı ve derinliğini gösteren mahkeme dava dosyaları ile … soruşturma dosyası , bilirkişi heyetlerinden alınan rapor ve ek raporlar bilirlikte değerlendirildiğinde ; davacın %25 oranında payına sahip olduğu davalı şirketin diğer ortakları ile aralarında, şirketin kurulmasında sonraki dönemde yıllara sarih çekişmelerin ve davaların bulunduğu, ortaklık ilişkisinin devamının mümkün kılmayacak şekilde güven ortamının sarsıldığı, bu nedenle şirketin haklı nedenle fesih şartının gerçekleştiği , ancak şirketin faaliyetin devam ettiği , büyüdüğü ve geliştiği , kar elde ettiği ,diğer ortaklarında menfaatleri nazar alınarak şirketin feshi yerine, TTK’nun 636 .maddesinde tanına takdir hakkı çerçevesinde ,davacının çıkma payının ödenerek şirketten çıkmasına izin verilmesine karar vermek gerektiği kanısına varılarak , aşağıdaki şekilde davacının davasının kabulü yönünde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KABULÜ İLE; davacının , davalı … ortaklığından çıkmasına izin verilmesine, 2.792.713,78-TL çıkma payının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Alınması gereken 190.770,28-TL harçtan peşin alınan 29,20-TL peşin harç ve 47.820,00-TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 142.921,08-TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AÜT gereğince 114.093,85-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olarak 29,20-TL başvurma harcı, 29,20-TL peşin harç, 4,30-TL vekalet harcı, 47.820,00-TL ıslah harcı, 416,20-TL posta ve tebligat gideri, 34.750,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 83.048,9‬0‬-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-HMK 333 maddesi gereğince yatırılan gider avansından kalanın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli karar tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde ….Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/07/2022

Başkan …
✍e-imzalıdır

Üye …
✍e-imzalıdır
Üye …
✍e-imzalıdır

Katip …
✍e-imzalıdır