Emsal Mahkeme Kararı Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/725 E. 2023/737 K. 06.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/725 Esas – 2023/737
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2023/725 Esas
KARAR NO : 2023/737

HAKİM : ….
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. ….

DAVA : Sözleşmenin Uyarlanması
DAVA TARİHİ : 02/11/2023
KARAR TARİHİ : 06/11/2023
KAR.YAZ.TARİH : 06/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmenin Uyarlanması davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA:
Davacı vekilinin dava dilekçesi ile “… Müvekkili şirket ile ….. ilçesinde 04/08/2018 tarihinde geçici kabulü yapılan …. üretim tesisi için verilen 19/04/2018 tarih ve …. numaralı üretim lisans sözleşmesi imzalandığını, sonra ki süreçte müvekkil şirket ile …. arasında 04/12/2018 tarihinde imzalanan ortak tesis ek sözleşmesi ile barajda oluşan suyun bırakılmasına ilişkin olarak üretim rejimine ….. ihtiyaçları ve çalışma şartlarınında eklendiğini, üretim faaliyetleri başlatıldıktan sonra müvekkili şirket ile davalı idare arasında daha önce 25/10/2016 tarihinde Su Kullanım hakkı ve işletme esaslarına ilişkin anlaşmanın 23. Maddesine göre belirlenen ortak tesis bedeli ödemesinin 1. Taksitinin iptal edildiğini, TBK’nın 138. Maddesi gereğince aşırı ifa güçlüğünün giderilmesi hükmü kapsamında sözleşmeden dönme fesih imkanının söz konusu olmadığını, sözleşmenin uyarlanması ve bu suretle taraflar arasında ki muarazanın giderilmesi ve talep edilen ödemelerin katlanılabilir miktarlara indirilmesi zorunluluğu ortaya çıktığını, mahkeme tarafından bilirkişi raporu alındığında Üretim Faaliyetleri sürecinde …. tarafından müvekkili şirkete verilen çalışma programlarında yaz aylarında 10 m3/sn, kış aylarında ise 17-18 m3/sn’nin geçilmemesi hesaplanarak üretim optimizasyonu yapıldığını, yaz aylarında çalıştırdıkları 10m3/sn su debisi ile 0,9 MWh, kış aylarında çalıştırdıkları 18m3/sn SU DEBİSİ İLE 1,4 MWh üretim yapılabildiğini, müvekkili şirketin …… tarifesine girilememesi dolayısı ile oluşan mağduriyetin 2019 yılında 2.431.521,65-TL için ÜFE uygulanmış olarak günümüzde 11.883.336,89-TL, 2020 yılında 3.402.285,29-TL için ÜFE uygulanmış olarak günümüzde 14.822.280,52-TL, 2021 yılında 660.110,58-TL için ÜFE uygulanmış olarak 1.999.067,65-TL ve günümüz itibariyle toplam 28.704.685,07-TL finansal kaybı söz konusu olduğunu, HMK 389. Maddesi kapsamında gecikmesinde ciddi zararlar oluşacağından, su kullanım hakkı anlaşmasında belirtilen hisse oranlarının kullanım oranı dikkate alınarak su kullanım anlaşması 23. Madde de yer alan %4.4 enerji hissesinin %1,179’a düşürülmesi buna göre haziran 2023 itibariyle toplam ödenmesi gereken enerji hissesi bedelinin 18.264.173,00-TL’ye ve ödenecek ilk taksitin 1.217.611,53-TL’ye azaltılması hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini istediğini, müvekkili şirketin ihale ile belirlenen işlerde ön görülen mevcut kapasitenin yaklaşık %18 ile %28 arasında çalıştırabildiklerini, sözleşmenin su kullanım hakkı anlaşmasının 23. Maddesinde belirtilen tesis ortaklığı hissesinin %4,4’ten %1,179’a uyarlanmasını, yapılan ödemelerin uyarlanan oran üzerinden hesaplanması ile fazla ödemelerin sonra ki ödemelerden mahsubuna, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini…” talep ettiği görülmüştür.
SAVUNMA:
Tensip aşamasında karar verildiğinden cevap dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.
DELİLLER:
Davacı tarafça davalı idare arasında düzenlenilen sözleşme suretlerinin, ihale şartname ve eklerinin ibraz edildiği görülmüştür.
…. sayılı ilamında “…Somut olaya gelindiğinde; davacının sigortalısı ile davalı arasındaki hukuki ilişki de haksız fiilden doğmuştur. Sigortalı araç otomobil olup sigortalı tacirdir. Davalı … ise tacir olmayıp TTK’nun 4/1 maddesindeki nisbi ticari dava koşulları oluşmadığı gibi iş bu davanın aynı maddede düzenlenen mutlak ticari dava niteliği de bulunmamaktadır. Bu durum karşısında, haksız fiilden doğan davada genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemeleri davaya bakmakla görevlidir. TTK’nun 6335 sayılı kanun ile değişik 5/3 maddesi uyarınca 01/07/2012 tarihinden itibaren asliye ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp, görev ilişkisi haline dönüştürülmüştür. Mahkemenin görevli olması ise, HMK’nun 114/1.c maddesi uyarınca dava şartlarından olup, anılan kanunun 115. maddesi uyarınca da davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılır.
Hal böyle olunca, davacının halefiyete dayalı olarak açtığı iş bu tazminat davasında asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde işin esasına girilerek hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir. …” denildiği görülmüştür.
DEĞERLENDİRME:
6102 sayılı TTK’nun 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya uyuşmazlık konusu iş tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce yargılamanın her aşamasında re’sen incelenir.
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 6. maddesi ve 6100 sayılı HMK 2. Maddesi gereğince, genel görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Asliye Ticaret Mahkemeleri ise özel mahkeme niteliğindedir.
TTK. nun 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmış ve sayılmış olup bu maddeye göre her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmemiz yargı işleri tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılır. Ayrıca TTK.nun da düzenlenen hususlar ile Medeni Kanun ve Borçlar Kanunuda düzenlenen bazı dava türlerinin ticari dava olduğu belirtilmiştir. TTK. nun 5. maddesinde ise ticari davalara ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu düzenlenmiş ve Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi arasındaki ilişkinin görev ilişkisi niteliğinde olduğu belirtilmiştir.
Somut olayda; Davacı tarafça sözleşmenin uyarlanması talep edilmiş ise de davalı … hükmi şahsiyeti haiz olmakla birlikte tacir sıfatı bulunmadığı, bu kapsamda davanın mutlak veya nispi ticari dava niteliğinde olmadığı, görevli mahkemenin genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu , görev ile ilgili hususların kamu düzenine ilişkin olması ve mahkemece re’sen dikkate alınması gerektiği gözetilerek, mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yoktuğu nedeniyle HMK. 114/c ve 115/2 maddesi uyarınca usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
Mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
Hükmün kesinleşmesi ve talep halinde dosyanın görevli …. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
Yargılama gideri ve harç konusunun yetkili ve görevli Mahkemede dikkate alınmasına,
Davacı tarafça yatırılan gider avasından kullanılmayan bakiye kısmın HMK’nun 333 . Maddesi uyarınca hüküm kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
Kararın bir örneğinin taraflara tebliğine,
İhtiyati tedbir kararının görevli mahkemece değerlindirilmesine,
HMK’nun 20. Maddesi gereğince; Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde başvurulması halinde dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesine, aksi takdirde, davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
Dair Tarafların yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde…..Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere tensiben karar verildi. 06/11/2023

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim ….
¸e-imzalıdır.