Emsal Mahkeme Kararı Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/85 E. 2023/201 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ

T.C.
ANKARA
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/85 Esas
KARAR NO : 2023/201

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …

VEKİLİ : Av. …
DAVA : İstirdat
DAVA TARİHİ : 14/11/2011
KARAR TARİHİ : 15/03/2023
KARARYAZ.TRH: 17/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA:
Davacı vekilinin dava dilekçesi ile “… davacı ile davalı arasında gerçekleşen bir ticari ilişki nedeniyle davalının davacıya 22/02/2010 düzenleme tarihli, vade tarihi bulunmayan 30.000 Avro bedelli bir adet bono verdiğini, davacının davalı ile aralarında bulunan akrabalık ilişkine güvenerek vade tarihi bulunmayan senedi kabul ettiğini ancak bononun karşılığının ödenmediğini, … Müdürlüğünün 2011/6895 sayılı icra dosyasında bonoyu takibe koyduğu ancak davalının takibe bir yıllık sürenin geçtiğinden bahisle itiraz edip … Mahkemesinin 2011/677 esas sayılı dosyasında takibin iptaline karar verdirttiğini, TTK 644 maddesi hükümleri çerçevesinde bu davanın açılmasının gerektiğini belirterek 30.000 Avronun ticari reeskont faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine…, ” karar verilmesini istediği görülmüştür.
SAVUNMA:
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle ” davalı ile davacının akraba olduğunu, davalının üniversiteyi bitirdiğini, yurt dışında yabancı dil eğitimi aldığını, … ‘ye döndüğünde davacının iş teklifinde bulunduğunu, davalının da ekonomik zorluklar çeken şirkete aylık 2.000,00-TL lik maaş ve şirketin %20 ‘sinin bedelsiz olarak verilmesi karşılığında bu işi kabul ettiğini, davalının çabaları ile şirketin iyi konuma geldiğini, ekipman ve araçlar alındığını, ancak kendisine vadedilen hissenin uzun süre devredilmediğini, daha sonra 2010 yılında yapılan şirket devir sözleşmesi ile şirket hisselerin devredildiğini, taraflar arasında anlaşmazlıkların oluştuğunu, davacı …’un senedi zorla imzalattığını, bununla ilgili …na suç duyurusunda bulunduğunu, daha sonra şirket yetkilisi davacı tarafında işine son verilerek, zorla alınan senedin … Müdürlüğünün 2011/6895 sayılı dosyasıyla takibe konduğunu, bu takibin … Mahkemesinin 2011/677 sayılı dosyası ile iptal edildiğini, davacının şirket hisseleri nedeniyle kendisine hiç kar payı ödemesi yapmadığını, yine davacının altı adet kısa mesaj göndererek davalıya hakaret ettiğini belirterek davanın reddini…” talep ettiği görülmüştür.
DELİLLER:
Taraf delilleri toplanılmış, mahkememizin 2011/480 E,2013/392 K sayılı ilamı ile “… Dava; alacak davası niteliğindedir. Dava açılırken davacı eski TTK’nın 644. maddesine ( TTK 732 ) dayanmış ise de gerek icra takibindeki bonodan gerekse İcra Mahkemesi kararından anlaşıldığı üzere vade tarihinin bulunmaması ayrıca düzenlenme tarihinde oynama bulunması nedeniyle dayanak belgenin bono niteliğinde bulunmadığı bu nedenle TTK 732. madde (eski 644. madde) ‘nin uygulama imkanı bulunmadığı, bu nedenle davanın hisse senedi alım satımı nedeniyle oluşan alacak nedeniyle açılan dava olduğu değerlendirilmiştir. Taraflar arasındaki borç ikranını içeren senedin içeriği tartışılmamaktadır. Ancak davacı bu belgenin hisse senedi alım satımı nedeniyle verildiğini iddia etmekte, davalı ise bononun zorla alındığını belirtmektedir. Buna ilişkin olarak … tarafında yürütülen 2010/97991 sayılı soruşturma evrakını göstermektedir. …nın 2010/97991 sayılı dosyasının inceleme sonucunda; yapılan soruşturma sonucu yeterli delil bulunmaması sonucu takipsizlik kararı verildiği anlaşılmıştır. Söz konusu bu takipsizlik kararının içeriğinden de anlaşılacağı üzerine davacının zorla dayanak belgeyi aldığı ispatlanamamıştır. Bu nedenle davalının bu yöndeki iddiaları yerinde görülmemiştir. Davacı söz konusu belgenin hisse devir sözleşmesi karşılığında verildiğini belirtse de sunulan 23/02/2010 tarihli 2408 sayılı hisse devir sözleşmesinde hisse devirine ilişkin bedelin peşin olarak ödendiği belirtilmektedir. Bu durumda davacı bu iddiasını ispatlayamamıştır. Kaldı ki taraflar Noter önünde düzenlenen bu belgenin gerçeği yansıtmadığını da iddia edecek durumda değillerdir. Çünkü taraflar muvazaalı işlemlerine dayanak hak iddia edemezler. Dayanak senet tek başına alacağın varlığını ispatlayabilir nitelikte değildir. Dava davacının iddiası gibi TTK 644. maddesi uyarınca açılmış bir dava olarak kabul edilse bile söz konusu belge delil başlangıcı niteliğinde olup, başka delillerle bu alacağın varlığının kanıtlanması gerekmektedir. Davacı yan delillerle alacağını ispatlayamamıştır. Tüm bu nedenlerle …Davanın reddine,” karar verildiği görülmüştür.
Mahkememiz ilamının temyizi üzerine … Dairesinin 2015/480 E, 2015/1576 K sayılı ilamı ile ” …Hükmün onanmasına” karar verildiği” karar düzeltme talebi üzerine, 2015/6569 E,2015/13908 K sayılı ilamı ile “… Dava, TTK’nın 644. maddesine dayalı olarak açılmış olup davacı vekili 26.07.2012 tarihli dilekçesinde dava konusu bononun davacının dava dışı … San. Ltd. Şti’deki hisselerinin bir kısmının davalıya devri karşılığında verildiğini belirtmiştir. Dosyada mevcut …. Noterliği’nin 23.02.2010 tarih … yevmiye nolu limited şirket hisse devir sözleşmesi incelendiğinde davacı …’un dava dışı … San. Ltd.Şti’ndeki 2 hissesini 1.000,00 TL karşılığında davalı …’ya devrettiği görülmektedir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, şirket hissesinin müvekkili …’ya bedelsiz olarak verildiğini, dava konusu senedin de zorla imzalatılarak alındığını, bedelsiz olduğunu savunmuştur. Bu savunma karşısında davacı vekili davalının savunmasının aksine dava konusu senedin şirketin %20 hissesinin devri karşılığında verildiğini senedin arka yüzüne davalı tarafından kendi el yazısı ile “Şirketin %20 hissesine karşılık verilmiştir” ibaresinin yazıldığını iddia etmiştir. Mahkeme gerekçesinde “dava konusu bononun vade tarihinin bulunmaması” ve “düzenlenme tarihinde tahrifat olması” nedeniyle bono niteliğinde bulunmadığı kabul edilmiş ise de dava konusu bononun 1 yıllık ibraz süresinin geçirildiği sabit olmakla birlikte düzenleme tarihinde tahrifat olduğu hususu yargılamanın hiç bir aşamasında taraflarca ileri sürülmemiştir. Dava konusu senedin arka yüzündeki “Şirketin %20 hissesine karşılık verilmiştir” ibaresinin davalıdan sadır olduğunun anlaşılması halinde devir bedelinin …. Noterliği’nin 23.02.2010 tarihli hisse devir sözleşmesinde yazılan 1.000 TL olmayıp senet bedeli kadar olduğu, bu taktirde de hisse devir bedelinin ödenmediği anlaşılmış olacaktır. Yine davacının ibraz ettiği senedin arka yüzündeki yazının davalıdan sadır olması halinde senet açıkça davalının borç ikrarını içerdiğinden ayrıca başka delillerle borcun varlığının ispatı da da gerekmeyecektir. Bu durumda mahkemece, HMK’nın 207. madde hükmü de nazara alınmak suretiyle dava konusu senedin arka yüzündeki yazının davalıya ait olup olmadığı araştırılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken tarafların iddia ve savunmaları ile dosya kapsamına uygun düşmeyen yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 09.02.2015 günlü, 2015/64 Esas-2015/1576 K sayılı onama ilamının kaldırılarak, mahkemece verilen kararın davacı yararına BOZULMASINA” karar verildiği görülmüştür.
… Dairesinin 2015/6569 E,2015/13908 K sayılı Bozma ilamı ilamı üzerine Mahkememizin 2016/340 E,2016/397 K sayılı ilamı ile “…Mahkememizce verilen kararda belirtildiği üzere; kişiler haklarını kullanırken objektif iyi niyet kurallarına uygun davranmak zorundadırlar. Somut olayda davacı ve davalının limited hisse satışındaki gerçek değeri gizleyerek bir satış gerçekleştirdikleri kabul edilse bile, gizlenen gerçek sözleşme miktarının davalı yolu ile istenebilmesi mahkememizce iyi niyet kurallarına aykırı görülmüştür. Tarafların hile yolu ile gizledikleri işlemi hukuki koruma sağlanması hukuk düzenince korunmamalıdır. Kaldı ki; limited hisse devirleri şekle tabi bir işlemdir. Gerek sözleşmenin yapıldığı, 2010 yılında yürürlükte bulunan TTK’nın 520/son maddesinde, gerekse 6102 sayılı TTK’nın 595/1 maddesinde limited şirketin hisse devrinin yazılı şekilde yapılmış olması ve sözleşmeyi yapanların imzasının noter ile tasdik ettirilmiş olmasını öngörmektedir. Hatta sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte olan TTK’nın 520. maddesinin son fıkrasının son cümlesi bu şekilde yapılmayan işlemin ilgililer arasında dahi hüküm ifade etmeyeceği açıkça belirtilmiştir. Somut olayda limited şirket hisse devrini içeren bedelin yani gizlenen anlaşmanın geçerli olabilmesi için yine resmi şekilde yapılması gerekir. (… Dairesi 20/11/1978 tarih, 1235 esas, 12862 karar sayılı ilamı) Oysa gizlenen bedel veya gizlendiği iddia edilen bedel şekle uygun olarak yapılmamış, kambiyo senedi şeklinde vücut bulmuştur. Bu nedenle kambiyo senedi ile belirlendiği iddia edilen bedelin mutlak butlan ile sakat olduğu buna göre işlem yapılamayacağı sonucuna varılarak… Davanın reddine,” karar verildiği görülmüştür.
Davacı temyizi üzerine dosyamızın … Hukuk Genel Kurulunun 2017/011-2905 E,2021/1214 K sayılı ilamı ile “… davacı ile davalı arasında dava dışı … Mam. San. Tic. Ltd. Şti.’nin %20 sermaye hissesinin devri için 23.02.2010 tarihinde noter onaylı sözleşme imzalandığı, anılan sözleşmede devir bedelinin 1.000TL olarak belirlendiği, davalı tarafından davacıya anılan hisse devir bedeli olarak verildiği iddia olunan 22.02.2010 keşide tarihli ve 30.000 Euro bedelli senedin arka yüzünde “Şirketin %20 hissesine karşılık verilmiştir.” ibaresinin bulunduğu, dava dışı … Mam. San. Tic. Ltd. Şti.’nin bahse konu hisse devrinin şirketin ortaklar kurulu kararıyla onaylandığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafça hisse devir bedelinin noter onaylı sözleşmede belirtilen bedelden farklı olarak dava konusu senet bedeli kadar olduğuna dair iddiası, niteliği itibariyle bedelde muvazaaya ilişkin olup bu yöndeki iddianın ispatı ancak yazılı delil ile mümkündür. Dolayısıyla limited şirket hisse devir sözleşmesinin resmî şekilde yapılmış ve sözleşmede belirli bedelin gösterilmiş olması, bedelde muvazaaya dair iddianın ileri sürülmesine engel oluşturmayacağı gibi taraflarca muvazaalı şekilde gizlendiği iddia olunan bedele ilişkin anlaşmaya dair ileri sürülen hak iddiası, iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil etmez. Ancak önemle belirtilmelidir ki; resmî şekilde yapılması kanunen zorunlu olan limited şirket hisse devir sözleşmesinde bedelde muvazaa iddiasının yazılı delille ispatına ilişkin koşul, geçerlilik koşulu olmayıp ispata ilişkin bir koşuldur. Bu bağlamda taraflar arasında imzalanan görünürdeki sözleşmenin yapılmasında tarafların iradelerinin, hisse devir sözleşmesi yapma yönünde birbirine uygun olması nedeniyle salt bedele ilişkin gizli anlaşmanın geçerliliği, görünürdeki sözleşmenin geçerlilik şartlarına tabi değildir. Bu kapsamda davacı tarafça limited şirket hisse devir sözleşmesinin bedelindeki muvazaa iddiasına ilişkin dava konusu senedin arka yüzündeki “Şirketin %20 hissesine karşılık verilmiştir.” ibaresine dayanılarak anılan ibarenin davalının eli ürünü olduğu, bu sebeple hisse devir bedelinin 1000TL olmayıp senet bedeli olan 30.000 Euro olduğu iddia edilmiştir. Ancak dava konusu senedin arka yüzündeki ibare altında herhangi bir imza bulunmamaktadır. Bu nedenle anılan ibarenin davalının eli ürünü olduğunun tespiti durumunda bu ibare; limited şirket hisse devir bedelinin resmî şekilde yapılan sözleşmede gösterilen bedelden ziyade dava konusu senet bedeli kadar olduğuna dair iddiayı tamamen ispata yeterli olmamakla birlikte, söz konusu iddiayı muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse tarafından verilmiş bir belge olarak kabul edilebilir. Başka bir anlatımla dava konusu senet arkasındaki “Şirketin %20 hissesine karşılık verilmiştir.” ibaresinin davalı eli ürünü olduğunun tespiti hâlinde bu belge, şirket hisse devir sözleşmesinin senet bedeli kadar olduğuna dair iddia bakımından bir yazılı delil başlangıcı niteliğindedir. Bu doğrultuda senet arkasındaki ibarenin davalıdan sadır olduğunun belirlenmesi durumunda yazılı delil başlangıcı niteliği kazanacak olan bu belgeye dayanılarak limited şirket hisse devir sözleşmesindeki bedelde muvazaa iddiasının tanıkla ispatı mümkün hâle gelecektir. Bu itibarla mahkemece ilk aşamada, dava konusu senet arkasındaki “Şirketin %20 hissesine karşılık verilmiştir.” şeklindeki ibarenin davalının eli ürünü olup olmadığı belirlenerek, anılan ibarenin davalı eli ürünü olduğunun tespiti hâlinde bu ibarenin yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge olarak kabulüyle limited şirket hisse devir sözleşmesindeki bedelde muvazaa iddiasının tanıkla ispatının mümkün hâle geleceği göz önüne alınarak senet arkasındaki ibare ve tanıkla yapılacak ispat faaliyeti sonrasında yapılacak değerlendirme sonucu hâsıl olan sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir.. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; dava konusu senedin arkasındaki yazılı beyanla birlikte bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği, senetteki imzanın inkâr edilmediği, senet arkasındaki ibarenin davalıdan sadır olduğunun tespiti hâlinde hisse devir bedelinin senet bedeli kadar olduğunun sabit olacağı, bu yazılı beyanın borç ikrarı niteliğinde olup ayrıca başka delillerle borcun ispatına gerek bulunmadığı, anılan yazılı beyanın bedelde muvazaa iddiasını ispata yeterli olduğu, senedin ön yüzüyle birlikte değerlendirildiğinde davalının imzasının mevcut olduğu, bu nedenle direnme kararının Özel Daire kararında gösterilen nedenlerle bozulması gerektiği yönünde görüş ileri sürülmüş ise de bu görüş, yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir. Hâl böyle olunca; direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA” karar verildiği görümüştür.
Davalının dosyada bulunan bononun arka yüzündeki yazılar uyarınca yazı örnekleri alınmış, davalının yazı örneklerinin bulunduğu bankalardan yazı örnekleri getirtilmiş alınan bilirkişi raporunda “…Dava konusu belgede bulunan yazı ve imzalar ile samimi yazı ve imza kabul edilen belgelerde bulunan yazı ve imzalar arasında belge inceleme kriterleri açısından birebir yapılan karşılaştırmalarda; …’nın kullanmakta olduğu imza ile tetkik konusu imzalar arasında genel şekilleri yönünden büyük benzerlikler olduğu, imzanın tersimi, meyil ve istikameti, seyir ve işlekliği, ebat, büyüklük, kalem kaldırma, çekişler, başlangıç ve bitiş noktalarında benzerlikler olduğu tespit edilmiştir. Yazı incelemesinde samimi yazı örneği ile dava konusu yazılar arasında büyük benzerlikler olduğu, harflerin tersimi ve kullanımı, harflerin tersiminde özellikle süslemeler konusunda büyük benzerlikler bulunduğu belirlenmiştir. Dava konusu belgede bulunan imzanın …’nın ELİ ÜRÜNÜ OLDUĞU” belirtildiği görülmüştür.
DEĞERLENDİRME:
Davacı tarafça taraflar arasındaki ticari ilişki ve akrabalık ilişkisine güvenerek , vade tarihi bulunmaksızın davalıdan alınan 30.000 Euro’ luk bono bedelinin ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibinin davalı şikayeti üzerine İcra Hukuk Mahkemesince ibraz için 1 yıllık sürenin geçtiği gerekçesiyle iptal edilmesi nedeniyle davalının sebepsiz zenginleştiği ileri sürülerek TTK’nın 644’üncü maddesi uyarınca 30.000 Euro’nun ticari reeskont faizi ile birlikte tahsili, davalı tarafça davanın reddi talep edilmiş olup;
Dava, TTK’nın 644. maddesine dayalı olarak açılmış olup davacının dava dışı … San. Ltd. Şti’deki hisselerinin bir kısmının davalıya dosyada mevcut …. Noterliği’nin 23.02.2010 tarih … yevmiye nolu limited şirket hisse devir sözleşmesi ile şirketteki 2 hissesini devrettiği ,davaya konu olan bononun düzenlendiği, bononun arka yüzüne davalı tarafından kendi el yazısı ile “Şirketin %20 hissesine karşılık verilmiştir” ibaresinin yazıldığı, bonodaki imzanın davalıya ait olmadığı iddiasının bulunmadığı gibi bononun zorla alındığının davalı tarafça da ispat edilemediği, dava konusu senedin arka yüzündeki “Şirketin %20 hissesine karşılık verilmiştir” ibaresinin davalıdan sadır olduğu ve borç ikrarını içerdiği, devir bedelinin …. Noterliği’nin 23.02.2010 tarihli hisse devir sözleşmesinde yazılan 1.000 TL olmayıp senet bedeli kadar olduğu ve hisse devir bedelinin ödenmediği bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriği ile anlaşılmakla davacının davasının kabulü ile aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
Davacının davasının kabulüne 30.000,00-EUROnun dava tarihi olan 14/11/2011 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun uyarınca devlet bankalarınca EURO cinsinden açılan 1 yıl vadeli mevduat hesaplarına uyguladığı en yüksek faiz oranı ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 4.974,88 TL harçtan, dava açılışında alınan 1.081,50 TL peşin harcın düşülmesi ile eksik alındığı anlaşılan 3.893,38 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu 1.536,40 harç, 800,00 TL bilirkişi ücreti,257,90 TL tebligat ücreti, olmak üzere toplam 2.594,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının yargılamada vekil ile temsil edildiği anlaşıldığından yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 11.652,48 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avansının HMK’nin 333. maddesi uyarınca karar kesinleştikten sonra Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi dikkate alınarak yatıranlara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde …’da temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
15/03/2023
Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.