Emsal Mahkeme Kararı Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/685 E. 2022/759 K. 25.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ

T.C.
ANKARA
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/685 Esas
KARAR NO : 2022/759

DAVA : Tazminat (Kira ilişkisinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/10/2022
KARAR TARİHİ : 25/10/2022
KARARYAZ.TRH: 25/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA:
Davacı vekilinin dava dilekçesi ile “… Davalı müvekkili tarafından kendisine 1 yıl süreyle kiralanan sürücüsü bulunduğu … plakalı araçla EK tutanakta görüldüğü üzere kavşakta yavaşlamayarak karıştığı alkollü kaza sonucu söz konusu araçta ciddi maddi hasarlı trafik kazasına sebebiyet verdiğini, kazada aracın perte çıktığını, davalının 16.08.2022 günü saat 20.50 sıralarında sevk ve idaresinde bulunan araçla trafik kazasına sebebiyet verdiğini, davalı sürücünün Trafik Kazası Tespit Tutanağından da anlaşılacağını olayda tam kusurlu olduğunu, müvekkili ile davalı arasında imzalanan EK sözleşme gereğince kiracı aracı kara yolları trafik kanunu mevzuatında yer alan hükümlere uygun kullanmak zorunda olduğunu, aksi durumlarda (alkol almış ya da alkol almış ya da uyuşturucu kullanmış halde araç kullanmak….) oluşturabilecek bütün maddi ve manevi zararın kiracıya ait olduğunu, ayrıca sözleşmeye göre kiracı Koca şirketlerinin uygulamış olduğu muafiyet ve aracın yattığı günlerin kira bedelini ödeyeceğini kabul ve beyan ettiğini, müvekkilinin uğradığı maddi zararın tazmini için bu davanın açıldığını, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 500 TL araç kasko bedeli ve 250 TL aracın kullanılamamasından kaynaklı zararlarının kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davallı taraftan tahsiline yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine, 1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 4667 Sayılı Kanunla değişik 164/son fıkrası uyarınca karşı taraf vekalet ücretinin Avukat olarak adlarına hükmedilmesine…, ” karar verilmesini istediği görülmüştür. ” karar verilmesini istediği görülmüştür.
SAVUNMA:
Tensiben karar verilmesi nedeniyle davalıya dava dilekçesinin tebliğe çıkmadığı , cevap verilmediği görülmüştür.
DELİLLER:
Davacı tarafça arabuluculuk son tutanağının, kira kontrat suretinin ,kaza tespit tutanak suretinin ibraz edildiği görülmüştür.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/8982 E, 2019/5233 K sayılı ilamında “… Davacı; mülkiyeti kendisine ait taşınmazın 17/12/2012 tarihli kira sözleşmesi ile davalıya kiraya verildiğini, kiracının dikkatsizliği sonucu kiralananda yangın çıktığını, davalı tarafından zararının tazmin edileceğinin söylendiğini, ancak bugüne kadar zararının giderilmediğini, tadilatın kendisi tarafından yaptırıldığını, davalının kusurlu olduğunu, aynı zamanda 2013 Ocak ayı kira bedelinin de ödenmediğini ileri sürerek; 8.000,00 TL tadilat masrafı ile 550 TL kira alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı; davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, 4752,00 TL zarar bedelinin davalıdan tahsiline , fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre; kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda “Sulh Hukuk Mahkemesi” görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır. Somut olayda; uyuşmazlık, kira ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Dava 08/01/2014 tarihinde açılmış olup, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 4/1-a maddesi uyarınca, dava değerine bakılmaksızın davaya bakma görevi Sulh Hukuk Mahkemesine aittir. Hal böyle olunca, mahkemece; uyuşmazlığın çözümünde Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir… ” denildiği, 2017/8536 E,2019/4395 K sayılı ilamında “…Davacı; davalının maliki bulunduğu taşınmazı düğün salonu ve park olarak işletmek üzere 18/02/2009 başlangıç tarihli 10 yıl süreli kira sözleşmesi ile kiraladığını, kira sözleşmesinin ilgili maddesi uyarınca, kiralanan park üzerine kira süresi sonunda kaldırılmak şartıyla kapalı alan veya müştemilatın yapılabileceğinin kararlaştırıldığını, bu maddeye istinaden söz konusu yere çelik konstrüksiyondan bir alan oluşturulduğunu, ancak, davalı idare tarafından her türlü zorlama ve baskı ile yapının yıktırıldığını; kiralanan taşınmazın ön cephesinin, davalı belediye tarafından kira sözleşmesine aykırı olarak yapılan inşaat nedeniyle kapandığını, davalı tarafından kiralanan taşınmazın tamamının kullandırılmadığını, bu sebeple işlerinde azalma meydana gediğini, uğramış olduğu zararlarının giderilmesi amacıyla davalı belediyeye yapılan başvuruların sonuçsuz kaldığını, davalının sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle maddi ve manevi zarar gördüğünü ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 90.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı; davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre; kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda “Sulh Hukuk Mahkemesi” görevlidir.Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır. Somut olayda; uyuşmazlık, kira ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Dava 01/06/2015 tarihinde açılmış olup, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 4/1-a maddesi uyarınca, dava değerine bakılmaksızın davaya bakma görevi Sulh Hukuk Mahkemesine aittir.Hal böyle olunca, mahkemece; uyuşmazlığın çözümünde Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir….” denildiği görülmüştür.
Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2017/8807 E,2018/7475K sayılı ilamında “… 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir.Somut olayda, taraflar arasında araç kiralama sözleşmesi olduğu konusunda ihtilaf bulunmayıp, uyuşmazlık kira ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Dava, 08/05/2015 tarihinde 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girmesinden sonra açıldığına göre görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir.Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.Hal böyle olunca, mahkemece; uyuşmazlığın çözümünde Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu yön gözardı edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir….” denildiği 2017/8336 E,2019/6596 K sayılı ilamında “… Somut olayda, taraflar arasında araç kiralama sözleşmesi bulunduğu hususu ihtilafsız olup uyuşmazlık bu kira sözleşmesi kapsamında verildiği iddia edilen senetten dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dava, 05.11.2014 tarihinde 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girmesinden sonra açıldığına ve kira ilişkisinden kaynaklandığına göre görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır….” Ankara Bam 15.Hukuk Dairesinin 2020/815 E,2020/709 K sayılı ilamında “…Davalı şirket temsilcisi; davanın rücuen alacak istemine ilişkin olduğunu, rücuen alacağın şartlarının oluşmadığını, Aysima Med. Bil. Sağlık Kayn. Gıda Tur. San Tic. Şirketinin Anonim şirket olduğunu , şirketteki hisse oranında yükümlülüğü olması gerekirken ve sözkonusu şirkette hissesi %10 bile değil iken şirketin borcunun tamamının tarafından talep edilmesinin hukuka ve Türk Ticaret Kanununa aykırı olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmelerde tarafına ait imza bulunmadığını, Şirketin diğer temsilcileri yetkili kişiler tarafından söz konusu sözleşmelerin imzalandığını, bilirkişi incelemesinin yetersiz olup, işin ehli olan bilirkişi tayin edilmediğini, sözkonusu şirketin 20 yıla yakın çalışma sürecinde ve şirketin işe başladığı tarihten itibaren şirketin temsilcisi olmadığını, kısa bir süre görev alıp ayrıldığını, davacının nedense şirketin temsilcilerine ve gerçek sahiplerine gitmeyerek tarafından haksız kazanç elde etme talebinin doğru olmadığının belirterek kararın kaldırılması için istinaf kanun yolu başvurusunda bulunmuştur. Dava, rücuen tazminat istemine ilişkin olup, taraflar arasında 04.02.2008 tarihli hasılat kira sözleşmesi bulunmaktadır. Kira sözleşmelerinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlıklarda HMK 4/1-a maddesine göre Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir. Görev dava şartı olup yargılamanın her aşamasında resen gözönüne alınması gerekir. Dava kira ilişkisinden kaynaklandığına göre, görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi olup, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından, davalı şirket temsilcisinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere mahalli mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur”, denildiği görülmüştür.
DEĞERLENDİRME:
Davacı tarafça kira ilişkisi içerisinde davalı tarafa kiralanan aracın trafik kazası neticesinde perte çıktığını belirterek araç kasko bedeli ile aracın kullanılamamasından kaynaklı zararının tazmini talep edilmiş olup;
6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girmesinden sonra açılan kiralama sözleşmelerinden doğan davalarda görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemeleri olduğu , mahkememizin görevsiz olduğu, HMK 4/1-a maddesi ve Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2017/8982 E, 2019/5233 K , 2017/8807 E , 2018/7475K, 2017/8954 E, 2019/5334 K sayılı ilamları ile anlaşılmakla HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine ve aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
Mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
Hükmün kesinleşmesi ve talep halinde dosyanın Ankara Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
Yargılama harç ve giderlerinin yetkili ve görevli Mahkemede dikkate alınmasına,
Davacı tarafça yatırılan gider avasından kullanılmayan bakiye kısmın HMK’nun 333 . Maddesi uyarınca hüküm kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
HMK’nun 20. Maddesi gereğince; Görevsizlik ve Yetkisizlik kararı hakkında, taraflardan biri tarafından süresi içinde kanun yoluna başvurulmaz ve işbu karar kesinleşir ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi durumunda dosyanın yetkili ve görevli mahkemesine gönderilmesine, aksi takdirde, davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
Dair Tensiben kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere tensiben karar verildi. 25/10/2022
Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.