Emsal Mahkeme Kararı Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/651 E. 2023/42 K. 24.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/651 Esas – 2023/42
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ

T.C.
ANKARA
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/651 Esas
KARAR NO : 2023/42

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/03/2014
KARAR TARİHİ : 24/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ: Davacı vekili 28.03.2014 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin işyerinde yangın sonucunda zararlar meydana geldiğini, zararların teminat kapsamına alındığını, sigorta şirketince binanın ahşap yapı olması nedeniyle ödeme yapılmayacağının bildirildiğini, binanın ahşap değil adi kâgir özelliğinde olduğunu, yangında mallar ve eşyaların hasar gördüğünü, ödeme yapılmaması nedeniyle işyerinin kapalı olduğunu, iş durması ve ödeme yapılmaması nedeniyle uğranılan zararların tazmini gerektiğini, yangın ve söndürme çalışmaları nedeniyle markette oluşan mal ve eşya zararları için 2.000TL iş durması nedeniyle kazanç kaybı için 2.000TL, iş yerinde temizlik onarım ve doğan zararlar için 1.000TL olmak üzere toplam 5.000TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 06/04/2021 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; 04/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda tazminat bedeli 14.048,32 TL olarak tespit edildiğini dava dilekçesinde bildirilen 5000,00 TL’lik taleplerini 9.048,32 TL arttırarak 14.048,32 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALININ CEVABI : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; işyerinin sigortalı olduğunu, sigortalının poliçe özel şartlarına riayet etmediğini, yangın ve akabinde hırsızlık sonucu hasarın meydana geldiğini, poliçede binanın yığma kagir olarak bildirildiğini ancak binanın ahşap olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin sözleşmeden caydığını, müvekkilince ahşap binaya teminat verilmediğinden rizikonun karşılanamayacağını, sigortalının gerçek durumu kasten gizlediğinin açık olduğunu, sigortalının doğru bildirim yükümlülüğünü ihlal etmiş ve poliçeden doğan haklarını zayi etmiş bulunduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla poliçe özel şartları ve muafiyetlerine riayet edilmesi gerektiğini, davacı yanın hırsızlandığını iddia ettiği malları listelediğinin tespit edildiğini, çalındığı iddia edilen malların adedinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, koruma yükümlülüklerinin ihlal edildiğini, davacı tarafından gerçek zarar miktarının ortaya konulamadığını, gerçek zararın tespit edilmesi zorunluluğu olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME:
Dava, işyeri sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkememizin davanın reddine dair verdiği karar yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 08.10.2019 tarih 2016/16571-2019/9058 sayılı kararı ile ” 6100 sayılı HMK’nun 266/1. maddesinde “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir” düzenlemesi benimsenmiştir. Somut olayda uyuşmazlık sigortalı işyerinin ahşap yapı mı yoksa yığma kagir bir yapı olup olmadığı noktasında toplanmakta olduğu, mahkemece hükme esas alınan raporda inşaat bilirkişisi bulunmadığı, konusunda uzman sigortacı ve inşaat mühendisi bilirkişiler aracılığı ile gerekirse mahallinde keşif yapılması suretiyle, dosya içerisindeki fotoğraflar, yanan bölüm, dışında kalan bölüm dikkate alınarak, davacının sigortalattırdığı market işyerinin bina özelliği belirlenerek ve denetime elverişli bir rapor alınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği” gereğine değinilerek bozulmuştur.
Mahkememizce bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonrası mahkememizce “Davanın kısmen kabulü ile 5.000,00TL nin temerrüt tarihi olan 27.03.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talep yönünden zamanaşımı nedeni ile davanın reddine” dair karar Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 21.02.2022 tarih 2021/23700-2022/2901 sayıyı kararı ile ” davaya konu edilen zararın poliçe teminatı kapsamında olduğuna ilişkin kabulde bir usulsüzlük görülmemesine; davaya konu edilen yangın olayından doğan zararın hüküm altına alındığı ve mahkemece yangın sonrası hırsızlıktan kaynaklanan zararın dava konusu olmadığı gözetilerek bu rizikoya ilişkin zarar hüküm altına alınmadığından, bu yöne ilişkin temyizde davalının hukuki yararının bulunmamasına; davalının temerrüt tarihinin usulünce belirlenmiş olmasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddine, 6100 sayılı HMK’nın 107/1.maddesinde “davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar yada değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir” düzenlemesine ve aynı maddenin 2. bendinde ise “karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacının, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabileceği” düzenlemesine yer verilmiş olduğundan ve davacı, davasını belirsiz alacak davası olarak 28/03/2014 tarihinde açmış ve bilirkişi raporuyla davaya konu edilen zarar miktarlarının hesaplanmasından sonra talebini artırmış; davacının talep artırım dilekçesini ıslah dilekçesi olarak kabul eden mahkeme, davalının ıslaha karşı zamanaşımı savunmasını haklı bularak, artırım dilekçesine konu edilen alacak bölümünün zamanaşımından reddine karar vermiştir. Oysa; belirsiz alacak davasının hukuki niteliği de dikkate alındığında, davacının HMK’nın 107/2. maddesine göre yaptığı artırım, bir ıslah olmadığı gibi, artırılan tutar bakımından zamanaşımı da söz konusu değildir. Belirsiz alacak davası niteliğini taşıyan davada, davacının alacağı bilirkişi raporuyla belirlendiğinden, davacının raporla belirlenen bu alacağını, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmadan talep ettiği 06/04/2021 tarihli artırım dilekçesi ve 04/04/2021 tarihli bilirkişi heyeti raporuna göre karar verilmesi gerekirken, artırılan kısım yönünden zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği ” gereğine değinilerek bozulmuştur.
Mahkememizce mahallinde keşif yapılarak taşınmazın ahşap yapı mi yoksa yığma kagir bina mı olduğunun tespitine karar verilmiş ancak davacı vekilinin yangından sonra binanın enkazının belediye tarafından kaldırıldığı, şu anda arsa üzerinde bina bulunmadığını bildirmesi üzerine dosya üzerinden dosyadaki mevcut resimler ve belgeler değerlendirilerek bilirkişi raporu alınmıştır.
Alınan bilirkişi raporunda özetle; Sigorta poliçesinin paket/birleşik vb adlarla tanımlanan birden fazla riski teminat altına alan sigorta poliçesi olarak düzenlenmiş olduğu, poliçede bina yapısının Yığma Kagir olarak belirtildiği, dava konusu uyuşmazlıkta yangın ve hırsızlık olmak üzere 2 ayrı hasar olayı bulunduğu, Yangın ve hırsızlık olayının meydana geldiği adres ile sigorta poliçesindeki riziko adresinin uyumlu olduğunun tespit edilmiş olduğu, Sigorta poliçesinin düzenlenmesine kaynak teşkil eden ve yangın riskini teminat altına alan Yangın Sigortası ve Hırsızlık Sigortas Genel Şartlarının ilgili maddelerine göre sigortalı binada/işyerinde meydana gelen olayın genel şartlardaki tanıma uygun olduğu ,dava dosyasına sunulan belgeler içeriğinde yapılan değerlendirmede sigorta genel şartlarında sayılan teminat dışı haller bulunmadığı,
Dosyada mevcut fotoğraflar, İtfaiye Yangın Raporu ve Sigorta Eksper Raporu dikkate alındığında Yapı tarzlarına ilişkin tanımlar çerçevesinde yapılan değerlendirmede dava konusu sigortalı binanın YARI KAGİR yapı tarzında olduğunun tespit edildiği, Dava konusu sigorta poliçesi yapı tarzı Yığma Kagir olarak düzenlendiği, sigorta poliçelerinin düzenlenmesinde, işyerinin faaliyet konusu, teminat bedelleri, hasar geçmişi vb. doneler değerlendirmekle birlikte binanın yapı tarzları da dikkate alınmakta ve bu bilgiler ışığında sigorta poliçesi primi tespit edildiği, sigorta poliçesindeki binanın yapı tarzındaki hatalı bilgi ve binanın gerçek yapı tarzı dikkate alındığında davalı sigorta şirketinin eksik prim aldığı sonucuna varıldığı ancak yapılan değerlendirmede, bina yapı tarzlarındaki Yığma Kagir ve Yarı kagir ayırımının sigortalı tarafından bilinemeyeceği ve bu konuda sigorta poliçesinin düzenlenmesine aracılık yapan acente/satış temsilcisi görevlisinin gerekli bilgilendirmeyi yaptığına ilişkin belge bulunmadığı dikkate alınarak sigortalının hatalı beyanda kastının bulunmadığı sonucuna varıldığı , sigorta genel şartlarının ilgili maddeleri gereğince bina yapı tarzının hatalı bildiriminden dolayı tazminat talebinin reddi yerine, alınması gereken primle alınan prim oranına göre tazminat tutarından indirim yapılarak ödeme yapılması gerekeceği görüşünde oldukları, gerçek yapı tarzı durumuna göre alınacak primin %25 oranında daha yüksek olacağı ,buna göre alınan primle alınması gereken prim oranına göre hasar tutarının %25 oranında indirim yapılması gerektiği ve buna göre davacının talep edebileceği toplam hasar bedelinin 14.048,32 TL olacağı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Davacı vekili tarafından 06/04/2021 tarihli dilekçe ile ıslah yapılarak 5000,00 TL’lik talebin 9.048,32 TL arttırarak 14.048,32 TL’ye çıkarılmış ve davalı vekili tarafından ıslah edilen kısım yönünden süresi içinde zamanaşımı definde bulunulmuştur.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı , bu nedenle davacının raporla belirlenen bu alacağını, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmadan arttırabileceği ve artırılan kısım yönünden zamanaşımı söz konusu olmadığından davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile 14.048,32TL nin temerrüt tarihi olan 27.03.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2- Alınması gereken 959,64TL peşin harçtan dava açılışında peşin yatırılan 85,40TL harcın düşülmesi ile eksik yatırıldığı anlaşılan 874,24TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına ,
3-Davacı tarafından bu yargılama nedeni ile yapılan 18 adet e tebligat gideri 113,00TL, 1 dosya kapağı 2,50TL, Bilirkişi ücreti olarak 2.700,00TL , 3 posta ücreti 217,70TL, 10 normal tebliğat ücreti 105,00TL olmak üzere toplam 3.138,20TL ile 85,40TL peşin harç ile 25,20TL başvurma harcı olmak üzere toplam 3.248,80TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4- Davacı davada kendini vekille temsil ettirmiş olduğundan, kabul edilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte olan Av. Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. Maddesi gereğince taktir edilen 9.200,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansının HMK’nın 333.maddesi uyarınca davacıya iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren mahkememize Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi’ne gönderilmek üzere verilecek dilekçe ile 15 günlük süre içinde temyiz yolu açık olmak üzere Davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.24/01/2023