Emsal Mahkeme Kararı Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/360 E. 2023/74 K. 01.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/360 Esas – 2023/74
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ

T.C.
ANKARA
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/360 Esas
KARAR NO : 2023/74

HAKİM : Adnan YILMAZ 34108
KATİP : Gülsen ÜNLÜ 168543

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/05/2022
KARAR TARİHİ : 01/02/2023
KARARYAZ.TRH: 06/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA:
Davacı vekilinin dava dilekçesi ile “… Davalı şirketin Ankara 18. İcra Müdürlüğü’nün 2022/7416 E. Sayılı dosyası ile müvekkili şirket aleyhinde başlattığı icra takibinde 14.801,10.-TL. “194” numaralı e-fatura, 9.594,00.-TL. “217” numaralı e-fatura ve 2.320,00.-TL. Faiz alacağı olmak üzere 26.715,10.-TL. Sözde alacak istemiyle icra takibi başlatıldığını, müvekkili şirketin başlatılan icra takibinde gönderilen ödeme emrinin usulsüz olarak tebliği hasebiyle yasal süresi zarfında icra takibine itiraz etme imkanı olmadığını, ödeme emrinin usulsüz olmasına binaen icra takibine muttaliyet tarihine göre itirazda bulunulmuş ve ödeme emri tebliğ tarihinin tashihi adına Ankara 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2020/526 E. Sayılı dosyasında gecikmiş itiraz davası ikame edilmişse de halihazırda cebri icra işlemlerinin durdurulmasına ilişkin verilen bir tedbir kararı olmadığından ve yine tetkik merci tarafından verilen kararların maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediğinden işbu davayı açtıklarını, müvekkili şirket kayıtlarında yapılan inceleme ve değerlendirmede davalı şirket tarafından 918,00.-TL. Bedelli “135” numaralı e-fatura, 13.696,80.-TL. Bedelli “176” numaralı e-fatura ve 9.594,00.-TL. Bedelli “217” numaralı e-fatura olmak üzere toplamda 24.208,80.-TL. Bedelli üç adet e-fatura tanzim edildiğini ve müvekkili şirket tarafından dilekçe ekinde yer alan dekontlardan da anlaşılacağını davalı şirkete toplam 53.918,00.-TL. Ödeme yapıldığını, tüm bu hususları gösterir dilekçeyi ekte sunduklarını, muavin deftere göre davalı şirketin müvekkili şirketten alacaklının mümkün olmadığını, müvekkili şirketin göndermiş olduğu avans mahiyetindeki ödemelere binaen davalı şirketten 29.709,20.-TL. alacaklı olduğunun belirli bulunduğunu, mahkeme eliyle yürütülecek muhakamede tarafların vergi dairesi kayıtlarının celp edildiğinde ve tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesinde iddialarının yerinde olduğunun görüleceğini, üç adet e-fatura haricinde davalı şirkete ait müvekkili şirket kayıtlarında yer alan başkaca bir fatura yer almadığını mezkur üç adet e-faturada belirtilen hizmet dışında davalı şirket tarafından müvekkili şirkete verilmiş başkaca bir hizmet de bulunmadığını, davalı şirketten müvekkili şirketten faiz isteminde bulunabilmesi de söz konusu olmadığını, davalı şirketin müvekkili şirketi icra takibinden evvel mütemerrit duruma düşürmesi söz konusu olmadığını, taraflar arasında kararlaştırılmış kesin bir vade de bulunmadığını, davalı şirketin takip öncesi faiz talebi de haksız ve hukuka aykırı olduğunu, İİK. hükümleri uyarınca huzurda ikame edilen menfi tespit davasının müvekkili şirket aleyhinde başlatılan icra takibini tek başına durdurmaya yeterli olmadığını, Ankara 18. İcra Müdürlüğü’nün 2022/7416 E: sayılı dosyasında takip çıktı tutarı olan 26.715,10.-TL.’nin %15’ine karşılık gelen 4.007,27.-TL’nin taraflarınca teminat gösterilmesi karşılığında, İİK.’nun 72/3. maddesi mucibince ivedi olarak icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini…, müvekkili şirketin Ankara 18. İcra Müdürlüğü’nün 2022/7416 E. Sayılı dosyasından dolayı davalı şirkete borçlu olmadığının tespitini, müvekkili şirket aleyhinde haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine girişen davalı şirket aleyhinde takip konusu alacağın %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini ve vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına…,” karar verilmesini istediği görülmüştür.
SAVUNMA:
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle “… Müvekkili şirket ile davacı şirket arasında sözlü olarak yapılan anlaşma gereğince, müvekkili şirket tarafından davacı şirkete ait mevsimlik işçilerin çalıştıkları fabrikalara nakli konusunda anlaşma yapılması üzerine, müvekkili şirket tarafından davacı şirketin çalışanlarının servis işini 2020 mayıs ayından itibaren yapmaya başlamış ve her ayın sonunda o aya ilişkin taşımaya ilişkin fatura kesilmek suretiyle davacı şirketten alacağını bildirdiğini, davacı şirkette aylık dönem sonunda kesilen faturayı takip eden ay içerinde müvekkili şirketin hesabına havale yoluyla ödediğini, bu şekilde servis işini yaptığını, davacı şirket ile 2021 yılı içerisinde mevsimlik işçilerin servisi konusunda sözlü olarak anlaşıldığını, servis işini 2021 yılı haziran ayı itibariyle başladığını, eylül ayı sonu itibariyle sona erdiğini, müvekkili şirket tarafından davacı şirkete 2020 yılı haziran ile kasım ayları dönemi için topları 7 adet fatura tanzim edilmiş, 2021 yılı haziran- eylül ayları dönemi için toplam 4 adet fatura tanzim edildiğini ve davacı şirkete e arşiv fatura olarak ulaştırıldığını, müvekkili davalı şirketin toplam fatura alacağının 174.313,10 TL olduğunu, davacı şirket tarafından müvekkil şirkete 10.06.2020 tarihinden başlamak üzere değişik tarihlerde yapmış olduğu banka havalesi ile toplam 144.918,00-TL ödeme yapıldığını, müvekkili şirketin şu an davacı şirketten faiz hariç bakiye 29.395,10-TL servis/taşıma ücret alacağının olduğunu, davacı vekili tarafından dava dilekçesinde kendilerinde olduğunu iddia ettiği 2021 yılında müvekkili tarafından kesilen 4 adet faturanın üçünü dava dilekçesinde bahse konu ettiğini, 194 numaralı 31.08.2021 tarihli faturadan bahsetmediğini, ticari ilişkinin 2020 de başladığını, bu 7 yıl içerisinde davacı şirkete mayıs 2020 den başlamak üzere 7 adet fatura tanzim edildiğini, bu faturaların davacı ve davalının vergi kayıtlarında ve defterlerinde mevcut olduğunu, davacı tarafından müvekkili şirkete yapılan ödemelerin, davacı vekilinin dava dilekçesinde belirttiği gibi ve miktarda avans ödemesi olmadığını, müvekkili şirket tarafından taşıma işlemi yapılıp faturası kesilen döneme ait sonradan yapılan ödemeler olduğunu, davacı şirket tarafından müvekkiline ödenen 53.918,20 TL olmadığını, müvekkilinin banka hesabına yapılan toplam ödeme 144.918,00 TL olduğunu, davacı vekilinin gerçekle ilgisi olmayan beyanlar ileri sürerek davasını dayanak aradığını, mevsimlik işçi taşımacılığında avans ile servis hizmeti verilmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafından açılmış olan bu dava tamamen hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, sırf müvekkili tarafından tahsil edemediği alacağının icra marifetiyle tahsilini yapmak için icra takibine geçmesinin ve takibin kesinleşmesi neticesinde, paranın müvekkili tarafından tahsilinin geciktirilmesi için kötü niyetle açılmış olan bu davanın reddini, davacı tarafın %100’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesini, davacı vekili tarafından açılmış olan davada verilin ihtiyati tedbir avacı vekili tarafından açılmış olan davada verilin ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini. davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini…,” talep ettiği görülmüştür.
DELİLLER:
Davacı vekilinin 31/01/2023 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiklerini belirttiği, vekaletnamede feragate yetkisinin bulunduğu görülmüştür.
Davalı vekilinin 13/01/2023 tarihli dilekçesi ile davacının davasından feragat ettiğini, kendilerinin de yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını belirttiği görülmüştür.
DEĞERLENDİRME:
Feragat müessesi 6100 sayılı HMK’nın 309/1’de “Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır.” 309/2’de “Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. ” şeklinde tanımlanmıştır.
Yine aynı Kanun’un 310/1.maddesinde de; “Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir” hükmü düzenlenmiştir.
Davacı tarafçatakibe konu fatura alacaklarından sorumlu olunmadığı belirtilerek menfi tespit talebinde bulunulmuş isede davacı vekilinin davasından feragati nedeniyle HMK 309-310 maddeleri gereğince davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
Feragat nedeniyle davacının davasının reddine,
492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL harcın, dava açılışında alınan 456,23 TL peşin harcın düşülmesi ile fazla alındığı anlaşılan 276,33 TL harcın davacıya iadesine,
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/A ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-13. maddesi uyarınca alınması gereken 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Talep gereği taraf vekilleri lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avansının HMK’nin 333. maddesi uyarınca karar kesinleştikten sonra Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi dikkate alınarak yatıranlara iadesine,
Dair tarafların yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu. 01/02/2023