Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2021/539 Esas – 2023/404
T.C.
ANKARA
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/539 Esas
KARAR NO : 2023/404 Karar
DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21.09.2021
KARAR TARİHİ : 02.06.2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07.06.2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacı taraf … İli … ilçesi … köyü Mevki olan iş yerinde ilk defa 05.10.2012 tarihinde imzalanan sözleşmeyle özel güvenlik hizmetlerini yüklendiğini takip eden yıllarda bu işin devam ettiğini söz konusu sözleşmenin başlangıç 05.10.2012 tarihinde başladığını işin bitiş tarihi 31.10.2013 tarihi gösterildiğini, davacı olarak yükümlüklerini yerine getirdiğini ticari ilişki devam ettiğini 07.10.2013 tarihli 01.11.2013 işe başlama 31.10.2014 işin bitim tarihli sözleşme 01.11.2014 işe başlama 31.10.2015işin bitim tarihli sözleşme 27.10.2015 tarihli 01.11.2015 işe başlama 31.05.2016 tarihli işin bitiş tarihli işin bütün edimlerini yerine getirdiğini davalının ödemelerini düzenli yapmadığını email sürekli hatırlatmalarda bulunduğunu müvekkilinin , cari hesap ekstrelerini her defasında davalı şirkete email yoluyla ulaştırdığını, ekli fatura ve ekstre incelendiğinde yapılan ödemeler asıl alacaklardan mahsup edilerek yıllar içerisinde sürdürüldüğünü, ancak sözleşmenin 4.3 maddesi gereği davacı müvekkil faturaları tanzim ettiği tarihten sonraki 10 gün hak ediş onay tarihi olarak kabul edildiğini, dolayısıyla müvekkili yönünden her ay tanzim edilen fatura alacağı yönünden fatura tanzim yönünden faturaya takip eden 11. Gün itibariyle alacağı faiziyle isteme hakkı doğduğunu 155.970,70 TL alacağının davalı taraftan tahsiline ayrıca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir .
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle : Davacının talep sonucunun ve dava dilekçesindeki açıklamaları soyut ifadelerden oluşmakta olup, davacının somutlaştırma yükümlülüğü kapsamında alacak taleplerini somutlaştırması gerektiğini, bu nedenle; davacı vekilinin dava dilekçesinde “davacının hak etmiş olduğu alacağın tespiti”, “düzenlenen faturaların tespiti”, “işleyecek faizi”, âsıl ve faizli alacaktan mahsup edilmesi” gibi tamamen soyut talepler ileri sürmesi sebebiyle, HMK m.119, f.1, ğ bendi gereğince, her bir sözleşme yönünden talebin hangi vakıa veya nedene dayandırıldığı, açıkça hangi sözleşmeye ve bu sözleşmelerden dolayı hangi faturalara dayanıldığını , açık bir şekilde hangi sözleşmeye ve faturalara dayanıldığı belirtilerek ne kadar asıl alacak veya ne kadar faiz talep edildiği, konularında belirsizlik bulunduğunu, davanın öncelikle bu nedenden dolayı HMK m.119 gereğince reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı taraf somutlaştırma yükümlülüğü kapsamında davasını somutlaştırdığı, hangi sözleşme, hangi fatura, faiz ve faiz başlangıç tarihi konularında açıklamada bulunup evraklarını sunduğu zaman; bu sunulan faturaların müvekkili tarafından kabul edilip edilmediği, düzenlenen bu faturaların sözleşmeye uygun olarak hazırlanıp hazırlanmadığı, müvekkili tarafından bu faturalara istinaden ödeme yapılıp yapılmadığı konusunda bir inceleme yapılması gerektiğini, müvekkilinin davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını, dava konusu edilen bu sözleşmeler davacı ile müvekkili arasında özel güvenlik hizmetinin sağlanması için tesis edildiğini, bu sözleşmelere göre müvekkilinin davacı şirkete çalıştırılan her bir güvenlik personeli için belli bir ücret ödemesi gerektiğini, bu ödemelerin gerçekleşmesi için davacı tarafın güvenlik personelinin ücretlerinin ödendiğine dair …, … ve vergi ödenti belgelerinin her ay müşteriye ibra etmesi gerektiğini, çalışan işçilerin ücretlerinin her ne kadar davacı taraf sorumlu olsa da … ve vergi gibi kesintilerden kanun gereği müvekkilinin sorumlu olduğunu, sözleşmede davacı tarafın bu ödemelerden tek sorumlu olduğu kararlaştırıldığını ve bu ödemelere ilişkin belgeleri müvekkiline her ay sunmak zorunda olduğunun belirtildiğini, bu anlamda davacı tarafça faturalara ve sözleşmelere ilişkin açıklamalardan sonra alacak durumunun bu açıklamalarımıza göre de değerlendirilmesi gerektiğini, davacı taraf sözleşme kapsamında hak ve yükümlülüklerini yerine getirdiği zaman alacak talebinde bulunabileceğini, sadece fatura düzenlemek ve fatura tarihinden itibaren 10. günün sonunda alacağın muaccel olacağının düşünülmesinin bu nedenle sözleşme ve kanun gereğince yasal bir dayanağı bulunmadığını, davacı tarafın alacağının muaccel hale gelebilmesi için davacının işçilerin ücret, prim, vergi, … gibi evraklarını müvekkil şirkete sunması gerektiğini, buna ilişkin sözleşmelerin ilgili maddelerinde hüküm bulunduğunu ” FİRMA, güvenlik personeli ücretlerini ödediğine dair … ile … ve vergi ödenti belgelerini her ay MÜŞTERİYE ibra etmekle yükümlüdür””İş bu sözleşmede kararlaştırılan güvenlik hizmeti ile ilgili olarak FİRMA; gerek kendisi gerekse kendi personelinin …, her türlü vergi, rüsum, harç, mükellefiyet, … hükümleri çerçevesinde kendisine ait olan yükümlülükler ile bunlara uyulmaması nedeniyle doğabilecek hata, noksan ve kusurlu işlemlerden doğan zararın ( FİRMA’nın personeli ile ilgili olarak FİRMA adına tecelli edenlerde dahil) kanuni ölçülerde ve sorumluluğu dahilinde tazminden sorumlu olacaktır. ” Bu maddeler kapsamında müvekkilinin her işçi için aylık ücreti davacı şirkete ödeyebilmesi için, davacı tarafın işçilerin tüm ücretlerini, … primlerini ve vergisini ödeyip buna ilişkin belgeleri müvekkiline ibra etmesi gerektiğini, ayrıca zaman aşımı itirazında bulunduğunu, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini , ayrıca iki taraf arasında bir ticari ilişkinin varlığı kabul edilse dahi burada müvekkili ile davacı arasında cari işleme dayalı bir ticari ilişki söz konusu olacağını, bu doğrultuda müvekkili ile davacı arasındaki ticari ilişki tekil olaylar üzerinden değil belli dönemlerde kesilen toplam rakamlar üzerinden yürütülmesi gerektiğini, dönem sonunda tüm alacak/borç kalemlerinin hesaplanıp mahsup edildikten sonra kalan bakiye miktar üzerinden hareket edilmesi gerektiğini, cari hesap ekstresinin ileri sürülebilmesi için taraflar arasında cari hesap sözleşmesi olması gerektiğini, 6102 sayılı TTK’nun 89 ve devamı maddelerinde cari hesap düzenlendiğini, cari hesap sözleşmesinin tanımı yapılmış, sözleşmenin şartları, cari hesaba kaydının nasıl olacağı ve alacak miktarlarının nasıl isteneceği ve cari hesap sözleşmesinin yazılı olması gerektiğini , çünkü kanuni olarak malın tesliminden veya hizmetin tamamlanmasından önce fatura düzenlenebilmesi ve cari hesap ekstresi düzenlenebilmesinin mümkün olmadığını, dolayısı ile cari hesap ekstresine konu faturayı düzenleyen tarafın aradaki ilişkiyi ve malın teslimini ya da işin gerektiği gibi yerine getirildiğini kanıtlama yükümlülüğünün bulunduğunu, temerrüt faizi borçlunun para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı boyunca varlığını sürdüren, alacaklının zararının varlığını, miktarını ve borçlunun kusurunu ispat zorunda kalmaksızın borçlunun ödemesi gereken miktarı yasalarla belirlenmiş asgari bir tazminat olduğunu, borçlunun temmerüdünden söz edebilmek için, öncelikle borcun muaccel hale gelmesi gerektiğini, davacı tarafından müvekkil şirket temerrüde düşürülmediğini, müvekkilinin davacı tarafa borcunu ödediğini belirtilen nedenlerle davanın reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir .
YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava; Taraflar arasında akdedilen …sözleşmeleri kapsamında alacak istemine davasına ilişkindir.
… tarafından gönderilen dava dışı … ‘ın hizmet döküm cetvelleri mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
… valiliği tarafından gönderilen dava dışı işçiler ile ilgili davalı … Ltd. Şti ya da davacı … Ltd. Şti. yönetmelik hükümleri uyarınca isim ve personel bilgilerine ilişkin bildirimine ilişkin bilgi ve belgeler mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
…tarafından gönderilen davalı şirketin BS formları mahkememiz dosyası arasına alınmıştır .
…tarafından gönderilen davacının BA formları mahkememiz dosyası arasına alınmıştır .
Bilirkişi kök ve ek raporunda özetle; Davacı tarafından alacağın istenmesi ile ilgili davalıya ihtarname vb. gönderildiğine ilişkin dosyada belge bulunmadığı, 2012-2017 Yılları arasında davacı tarafından düzenlenen fatura, davalı tarafından ödeme tarihleri ve dava tarihleri dikkate alınarak faiz hesaplanması yapılmış 137.645,21 TL işlemiş faiz olduğu ,taraflar arasındaki ticari defterlerin birbirini doğrulamadığı nedeni davacı ticari defter kayıtlarında bazı ödemelerin toplu olarak girilmesinden kaynaklandığı ( Örneğin 31.03.2015 tarihinde davalı tarafından 239.083.61 Ödemesi var iken davalı ticari defter kayıtlarına fatura bazındı olduğu ) Davacı ticari defter kayıtlarında davalının 51.958,53 TL ödemesinden kaynaklandığı anlaşıldığı ( 155.970,69-51.958,53)=104.012,16 TL Davacının ticari defter kayıtlarına göre davalıdan alacaklı göründüğü, Kök raporda : Tarafların muavin kayıtları birbirini doğrulamadığı, Davacının ticari defter kayıtlarına göre davalıdan 104.012,16 TL alacaklı olduğu davalının ticari defter kayıtlarına göre davacıya 155.970,69 borçlu olduğu iki ticari defter kayıtları arasında (104.012,16-155.970,69)=51.958,53 TL fark olduğu farkın nedeni Tarafların muavin kayıtları birbirini doğrulamadığından kaynaklandığı anlaşılmıştır görüşü beyan etmiştir DAVALININ davacının alacağı miktar kadar Ödeme Yaptığına ilişkin dekontları mahkemeye ibraz etmesi durumunda davacıya borcu Olmadığı taraflar arasında düzenlenen Sözleşmenin 4.3 Maddesi ( Firma tarafından her ayın 30 (otuzuncu) gününde kesilecek olan maliyetler müşteriye fatura edecektir. Fatura tarihinden sonraki 10 gün fatura hak ediş onay tarihi kabul tarihidir.) maddesi bulunduğu sözleşmede fatura hak ediş onay tarihinden geç ödenmesi halinde temerrüt ibaresi ve faiz oranı bulunmadığı yönündeki kanaatini belirtmiştir.
Somut olayda taraflar arasında 05.10.2012, 07.10.2013, 01.11.2014, 27.10.2015 tarihlerinde birbirlerinin devamı niteliğinde …sözleşmesi akdedildiği, davacı tarafça sözleşme kapsamında özel güvenlik hizmeti verildiği, verilen hizmetlerin sözleşmenin 4.3 maddesi uyarınca her ayın 30 uncu günü fatura edildiği, davalı tarafça fatura bedellerinin ödendiği anlaşılmaktadır. Eldeki uyuşmazlık sözleşmenin 4.3 maddesi gereği fatura tanzim tarihinden sonra 10. Gün hak ediş onay tarihi olarak kabul edilmesi nedeniyle 10 uncu günden sonra yapılan ödemeler nedeniyle faiz alacağına ilişkindir.
Faiz, yan edim olup, hukuki niteliği itibariyle asıl alacağı genişleten bir yan haktır. Bu nedenle, faiz borcunun varlığı ve devamı, asıl alacak hakkının varlık ve devamına bağlıdır. Asıl alacak hakkı doğmamışsa, faiz borcu da doğmaz. Faiz borcu asıl alacak devam ettiği sürece devam eder. Faiz, asıl alacağa bağlı yan hak olduğu için asıl alacak sona ererse, faiz de sona erer (TBK. M.131/1). Alacaklı, asıl alacak sona erince , işlemiş faiz alacaklarını isteyebilmek için, bu hakkını saklı tutmak zorundadır. TBK m.131/2 inci maddesine göre, daha önce işlemiş olan faizleri isteme hakkını saklı tuttuğunu bildirmiş veya durumun özelliğinden anlaşılmış olmadıkça, bu faizler istenemez. Yine TBK m.152 inci maddesine göre, asıl alacak zamanaşımına uğradığı zaman, işlemiş faizde zamanaşımına uğramış olur. Faiz alacağı yan hak olmakla birlikte asıl alacaktan bağımsız niteliği sebebiyle bağımsız olarak talep ve dava konusu edilebilir. Faiz alacağı 5 yıllık zamanaşımına tabi olup, asıl alacak yönünden kesilen zamanaşımı, faiz alacağı yönünden de zamanaşımının kesilmesi sonucunu doğurmaz (….).
Bu açıklamalar kapsamında dava konusu uyuşmazlık incelendiğinde, sözleşmede hüküm bulunmasa da tacirin faiz isteme hakkının bulunduğu da dikkate alındığında, dava dilekçesinde ödemelerin asıl alacaktan mahsup edildiği, faiz alacağının talep edildiği, davalı tarafça fatura bedellerinin ödendiği, yapılan ödemelerin taraf ticari kayıtlarında belirlendiği, yapılan ödemeler kapsamında davacı tarafın faiz alacağını saklı tuttuğuna dair dosya kapsamında bilgi, belge bulunmadığı, akdedilen sözleşme süresi dikkate alındığında (05.10.2012-31.05.2016) davalı tarafça asıl alacak bedellerinin ödendiği, sonraki dönem faturalarında faiz alacağına dair alacak kaleminin bulunmadığı hususları da birlikte değerlendirildiğinde davacının durumun özelliğinden de faiz alacağını saklı tuttuğu anlaşılamayacağından asıl alacak sona erdiğinden dolayı faiz alacağınında sona erdiğinin kabulü gerekir. Diğer taraftan faiz alacaklarının da 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu da dikkate alınarak asıl alacak sona erdiğinden dolayı faiz alacağının da sona erdiği anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE;
2-Alınması gerekli 179,90-TL harcın, peşin alınan 2.663,59-TL harçtan mahsubu ile kalan 2.483,69-TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra davacı tarafa iadesine,
3-Davalı davada kendini vekille temsil ettirmiş olduğundan, red edilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte olan Av. Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. Maddesi gereğince taktir edilen 24.395,61-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/A ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-13. maddesi uyarınca alınması gereken 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irât kaydına,
5-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansından HMK’nın 333.maddesi uyarınca davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nun 341 ve devamı maddeleri gereğince kararın tebliğinden itibaren Mahkememize Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine gönderilmek üzere verilecek dilekçe ile iki haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02.06.2023
Katip …
☪e-imzalı
Hakim …
☪e-imzalı