Emsal Mahkeme Kararı Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/522 E. 2022/39 K. 25.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/522 Esas – 2022/39
T.C.
ANKARA
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
ESAS NO : 2021/522 Esas
KARAR NO : 2022/39

DAVA : İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/09/2021
KARAR TARİHİ : 25/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVACININ TALEBİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete sigortalı … plakalı aracın 19/09/2020 tarihinde davalıya ait … plakalı aracın yanması sonucunda hasar gördüğünü ve araçta meydana gelen hasarın müvekkili sigorta şirketi tarafından ödendiğini, hasar davalıya ait aracın yanması sonucunda meydana geldiğinden müvekkili şirketin ödediği tazminata rücuen talep hakkı doğduğunu ve Ankara … Dairesinin … sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını takibe itiraz üzerine takibin durduğunu bildirerek , davalının haksız itirazının iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ CEVABI : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 6102 sayılı TTK halefiyet başlığı adı altında düzenlenen 1472. Maddesi gereğince sigortalısının halefi konuma geldiğini ileri süren davacının sigortalıya yapılan ödemenin müvekkilinden talep edebilmesi için hukuken rücu şartlarının oluşması gerektiğini, talep edilen 51.300,00TL bedelin fahiş olduğunu ve kabul etmediklerinden davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME:
Dava, kasko poliçesinden kaynaklanan ve halefiyet ilkesi gereğince ödenen bedelin rücuen tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı sigorta şirketi tarafından hasar bedeli ödenen … plakalı araç kullanım şekli yük nakli – hususi olarak dava dışı Hasan Kaya adına kayıtlı olup 03.03.2020 tarihinde tanzim edilen Genişletilmiş Artı Kosko Sigorta Poliçesi ile davacı sigorta şirketi tarafından 03.03.2020- 03.03.2021 tarihleri arasında davacı sigorta şirketi tarafından sigortalanmıştır.
Yargıtay İBK’nın 22.03.1944 gün ve 37 E, 9 K sayılı kararında, “…Sigortacının, sigortacılık mutlak bir ticari muameledir diye kanuni halefiyetine istinaden açacağı rücu davası için dava ikamesi icap eder, denecek olursa, menşei, mahiyeti ve illeti aynı olan ve haksız fiil faili için tecezzisi mümkün bulunmayan bir borç için, iki ayrı kaza merciinde birden dava açılmış olabileceği kabul edilmiş olur. Bu ise kanuna ve hukuka uygun düşmez.
Bu itibarla, sigortacının, sigorta poliçesinden münbais olmayıp, kanundan aldığı selahiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği davada hukuk mahkemesine başvurulması gerekir.” denmiştir.
Buna göre, TTK’nın 1472. maddesine dayalı rücuen tazminat davaları sigorta poliçesinden doğmayıp, ödeme suretiyle sigorta şirketince sigortalının halefi sıfatıyla açılır. Bu davalarda görevli mahkeme davacı sigorta şirketinin halefi olduğu sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki hukuki ilişkinin niteliğine göre belirlenir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 29.11.2016 gün ve 13158 E., 9204 K.; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 11.02.2016 gün ve 1084 E., 1497 K ile aynı dairenin 20.09.2016 gün ve 6280 E., 7990 K sayılı kararları da aynı yöndedir.
Somut olayda dava dışı sigortalı tacir olmadığı gibi dava dışı sigortalı ile davalı arasında her hangi bir ticari ilişki bulunmadığından, davacı sigorta şirketi sigortalının haklarına halef sıfatıyla dava açılmış olduğundan ve taraflar arasındaki ihtilafa ilişkin davanın görülme yerinin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşıldığından 6102 sayılı Kanunun 4.maddesi ile HMK 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince mahkememizin görevli olmadığı ve Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli oluğuna aynı yasanın 114/1-c maddesi gereğince görev dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında dikkate alınacağından ve dava şartı gerçekleşmediğinden görev yönünden davanın usülden reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle davanın HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince davanın usulden reddine ,
2-Ankara Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna,
3-HMK 20/1 md. uyarınca süre içerisinde kanun yolunda başvurulmayarak kesinleşmiş ise kesinleştiği tarihten ; kanunun yoluna başvurulup red edilirse bu kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurarak dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiği, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği
Kararın kesinleşmesinin ardından belirtilen süre ve şekilde başvuru gerçekleştiğinde dosyanın görevli Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
4-Harç ve yargılama giderlerinin HMK 331/2 md. Gereğince görevli mahkeme tarafından dikkate alınmasına,
Dair, davacı vekilinin yokluğunda ve davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nun 341 ve devamı maddeleri gereğince kararın tebliğinden itibaren Mahkememize Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine gönderilmek üzere verilecek dilekçe ile iki haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/01/2022