Emsal Mahkeme Kararı Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/515 E. 2022/816 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/515 Esas – 2022/816
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ

T.C.
ANKARA
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/515 Esas
KARAR NO : 2022/816
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit)
DAVA TARİHİ : 10/09/2021
KARAR TARİHİ : 09/11/2022
KARARYAZ.TRH: 10/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA:
Davacı vekilinin dava dilekçesi ile “… müvekkili … TUZ A.Ş.’nin 2019 yılında tür değiştirmiş olduğunu, önceki türün limited şirket ve unvanının … Tuz Gıda Maden Pazarlama Nakliyat İnşaat İthalat İhracat San. Ve Tic. Ltd. Şti. Olduğunu, şirketin tür değiştirmeden önceki, hissedarlarından … …’ ın yetkili olduğu dönemde davalı bankanın Ulus Ankara şubesi, Çankaya Şubesi ve Çankırı Şubelerinden ve diğer şubelerinden çek yaprakları kullandığını, … …’ın şirketteki tüm hisselerini Haziran 2017 tarihinde devrettiği ve sonrasında müvekkili şirketin tür değiştirerek Anonim şirkete dönüştüğünü, hissedarların … …” in yetkili olduğu dönemde … Bankasının Çankırı Şubesi, Aksaray Çarşı Şubesi ve Ulus Ankara şubesi ve diğer şubelerden kullanmış olduğu çek koçanlarının tüm aramalara rağmen bulunamadığını, Çek koçanlarının boş olarak kayıp olduğundan iptal ve zayi davası açılamadığını, boş çek koçanları nedeniyle müvekkili şirketin bankalarda riskinin bulunduğunun belirtilerek şirketin ticari faaliyetleri ve bankalardan kredi kullanmasının kısıtlandığını, bankaya kredi başvurusu yapıldığında bankaya sunulmayan çek kaçanlarının tümünün banka sorumluluk tutarlarının nakit olarak bankaya depo edilmesinin davalı banıka tarafından talep edildiğini, bu konuda müvekkil şirket ve önceki yetkilisi … … tarafından … Bankası Çankaya Şubesine gönderilen …. yevmiye nolu ve 05.02.2021 tarihli ihtarnamesi ile banka nezdinde görünen riskin silinmesi ve blokenin kaldırılmasının talep edildiği, davalı tarafından ihtara cevap verilmediği, davalı banka tarafından müvekkiline bildirilen listede koçanları bankaya iade edilmeyen ve bu nedenle de müvekkil şirket yönünden risk oluştuğu bildirilen toplam yüz beş adet çek bilgisi verildiği, Bankadan temin edilen listenin ekte sunulduğu, bu listede bildirilen çeklerden otuz iki tanesinin … Bankası Ankara Ulus Şubesi’ne ait olduğu, Banka tarafından liste halinde bildirilen çeklerin basım tarihinin 2015 yılından önce olup üzerinden beş yıldan fazla zaman geçmesine rağmen bankaya ibraz edilmediğinden Çek kanunun 3. Maddesinin b.9 hükmü gereğince “ Çekin üzerinde yazılı baskı tarihinden itibaren beş yıl içinde ibraz edilmemesi halinde muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğu sona erer” hükmüne göre banka nezdinde risk olduğu bildiriler ve basım tarihi üzerinden beş yıl geçmiş olan ve bu sürede bankaya ibraz edilmeyen çek kaçanları nedeniyle müvekkil şirketin borçlu olmadığının tespiti için başvuruda bulunma zorunluluğu doğduğu belirtilerek, öncelikle banka nezdinde müvekkili şirket yönünden risk göründüğü bildirilen ve kaybolması nedeniyle iade edilmeyen çeklerin tespitini, tespit edilen tüm çekler yönünden de talep hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik davalı bankanın Ankara Ulus Şubesi ‘nden kullanılan ve boş olarak kaybolduğu için iade edilmeyen çekler üzerinden beş yıl geçmekle ibraz edilmediğinden işbu çekler nedeniyle bankanın banka sorumluluk tutarını ödemekle yükümlü olmadığının ve dolayısıyla da müvekkili şirketin bankaya borçlu olmadığının tespiti ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine…, ” karar verilmesini istediği görülmüştür.
SAVUNMA:
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle “… müvekkili Bankaya husumet yöneltilemeyeceği, davacının boş olarak kaybettiğini iddia ettiği çeklerin kambiyo senedi vasfına haiz olmadığını, huzurdaki davanın açılmasında da herhangi bir hukuki menfaati bulunmadığını, somut uyuşmazlıkta boş olarak kaybedildiği belirtilen bu çekler yönünden banka tarafından gerçekleştirilen herhangi bir ödeme işlemi söz konusu olmadığını ; Bankaca çek yaprak sorumluluk tutarı açısından da davacıdan depo edilmesi yönünde herhangi bir talepte bulunulmadığını, Bankanın da herhangi bir şekilde çek yaprak sorumluluk tutarı ödemesini gerektirecek bir durum da bulunmadığını, boş ve imzasız bir çekin, kambiyo senedi vasfını haiz olmadığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Sayın Başkanlığı’nın 2015/1867 E., 2015/8208 K. ve 12.06.2015 tarihli kararında; “Mahkemece, iddia ve dosya kapsamına göre, keşidecinin iptal kararı almakta hukuki yararı bulunmadığı, dava konusu boş çeklerin unsurları itibariyle kambiyo senedi vasfı taşımadığı gerekçesiyle, açılan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verildiğini, kararı, davacı vekilinin temyiz ettiğini, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışıldığını, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.” denilerek usul ve yasaya uygun bulunan Yerel Mahkeme hükmünün onandığını, yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Sayın Başkanlığı’nın 2005/9416 E., 2006/10018 K. Ve 09.10.2006 tarihli kararında; ” …çek karnesinden 24 adet çek yaprağının boş ve imzasız kaybedildiğini ileri sürerek, anılan çekler için ödeme yasağı konulmasını ve çeklerin iptal edilmesini talep ve dava ettiğini, mahkemece, toplanan kanıtlara dayanılarak, keşide tarihi yazılmamış imzasız boş çek yaprağının TTK.” nun 692 ve 693 üncü maddeleri uyarınca kambiyo senedi niteliği taşımadığından çek iptali davası açma hakkının olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir….” şeklindeki usul ve yasalara uygun Yerel Mahkeme hükmünün onandığını, Yüksek Mahkemenin yerleşik içtihatlarından da görüleceği üzere, henüz doldurulmayan ve boş olarak kaybedilen çeklerin kambiyo senedi vasfını haiz olmadığını, dolayısıyla kambiyo senedi vasfını dahi haiz olmayan boş çek yapraklarının kaybedildiği iddiası ile borçlu olunmadığının tespitinin talep edilmesinde de hukuki menfaat bulunmadığını, Baskı tarihinden itibaren getirilen 5 yıllık zamanaşımı süresinin yeni çekler için söz konusu olduğunu, davaya konu edilen çeklerin basım tarihi olmayan 2010 tarihinde teslim edilen eski çekler olduğunu, dava dilekçesinde ve Banka kayıtlarından dava konusu edilen çeklerin 2010 tarihinde teslim edilen çek defterleri olduğunun anlaşılacağını, 03.10.2012 den sonraki çekler için basım tarihi olduğunu, Çek Kanunu’nun Geçici 3/4., maddesi gereğince; basım tarihi olmayan bu çeklerle ilgili bankanın karşılıksız çek yaprak sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünün 30/06/2018 tarihinde sona erdiğini, davacı taraftan herhangi bir şekilde çek yaprak sorumluluk tutarı ödenmesi istenmediğini ya da herhangi bir bloke uygulanmadığını, huzurdaki davanın neden ikame edildiğinin anlaşılamadığını, davacının çek taahhüt tutarı da bulunmadığına dair görüntüye aşağıda yer verildiğini, bankaların çek yaprak sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünün sona ermesinin de çeklerin geçerli olmasına etkili olmadığını…, davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini…, ” talep ettiği görülmüştür.
DELİLLER:
Davalı bankaya yazılan müzekkereye verilen 23.03.2022 tarihli, 927/220646563 sayılı Çek Yaprak Durumu Listesinde Ulus/Ankara Şubesinde; 6297510 nolu hesabında Yaprak Durumu Boş (Kullanılmamış) olan 0818534- 0818551 nolu iki adet ve 6297569 nolu hesabında 0818253 nolu bir adet olmak üzere 3 adet boş kullanılmamış çek yaprağı,Çankırı Şubesinde; 9299482 nolu hesabında 0010901-0010950 numaraları arası 50 adet boş-kullanılmamış çek yaprağı ve Aksaray Çarşı Şubesinde; 6297715 nolu hesabında 007979-00800 numaraları arasında 22 adet boş- kullanılmamış çek yaprağı olmak üzere 75 adet boş-kullanılmamış çek yaprağı bulunduğunun Ankara -Ulus Şubesindeki 3 adet çekin basım tarihinin 28.01.2011 olarak bildirildiği görülmüştür.
Davacı tarafça davalıya gönderilen ….yevmiye nolu ihtarının tetkikinde “… …’ın … Tuz Gıda firmasının Haziran 2017 tarihine kadar hissedarı olup, bu dönemde şirket adına almış oldukları bir kısım çek kaçanlarının şirket bünyesinde kaybolduğunun ve tüm aramalara rağmen bulunamadığının, Çeklerin aradan geçen sürede ibraz edilmediğinin, ancak çek koçanları boş olarak kaybedildiğinden yasal olarak zayi ve iptal davası açılmasının mümkün olmadığını, Çek basım tarihlerinin 2015 yılından önce olup üzerinden beş yıldan fazla zaman geçmesine rağmen bankaya ibraz edilmediğinden Çek Kanunun 3, Maddesinin b.9. hükmü gereğince bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğü bulunmadığının, Müvekkili … …’ın her ne kadar … Tuz Gıda firmasındaki hisselerini devretmiş ise de kendisinin yetkili olduğu dönemde alınan çekler olduğundan şirket ve kendisi için risk görünmesinin ticari açıdan sorun teşkil ettiğinin,zBu sebeplerle, 2015 yılından evvelki dönemde alınan ve kaybolan boş çek koçanları nedeniyle zamanaşımı sürelerinin de dolduğu nazara alınarak banka nezdinde görünen riskinin teminat istenmeksizin sistemden silinmesini, var ise blokelerin kaldırılmasını, aksi takdirde yasal yollara başvurulacağının” ihtar edildiği …. nolu ihtarnamesinin tetkikinde “Banka cevap yazısında 22.06.2010 tarihinde 3 adet çek karnesinin müvekkili şirkete teslim edildiğinin bildirildiği, Yapılan araştırmada, söz konusu çek yapraklarına ilişkin olarak, Seri numarası 10876’dan başlayıp 10900’a kadar olan 25 adet çek yapraklarının kullanıldığını ve bankadan ödendiğini, Seri numarası 10901’den başlayıp 10925’e kadar olan 25 adet ve seri numarası 10926’dan başlayıp 10950’ye kadar olan 25 adet çek yapraklarının toplam 50 adet ise kullanılmadığı ve herhangi bir şekilde keşide edilmediğinin tespit edildiğini, 50 adet çek yaprağının boş olarak zayi edilmiş olmaları ve kıymetli evrak niteliğinde olmamaları nedeniyle yasal yollarla iptal edilmelerinin söz konusu olmadığı, bu nedenlerle, 6299482 nolu şirket hesabına ait 10901-10950 ‘ye kadar (50 adet) olan çeklerin herhangi birinin bankaya elden veya takas yoluyla ibraz edilmesi halinde mutlaka imza ve ciranta kontrolü yapılmasını, Teyit alınmadan ödeme veya karşılıksız işlem yapılmaması ve kendilerine bilgi verilmesinin, Söz konusu çeklerin bankaca ödenmesi zorunlu yasal yükümlülük süresinin dolması nedeniyle risk düşümlerinin yapılmasını, Çek heşabı hariç diğer tüm hesapların kapatılmasının ” ihtaren bildirdiği görülmüştür.
Davalı banka Çankırı Şubesinden davacıya gönderilen 12/10/2020 tarihli e-mail tetkikinde “Bankamız (Çankırı Şubesine) iadesi gerçekleşmemiş 2 adet çek karnesi (toplam 50 çek yaprağı ) mevcut olduğundan çek hesabı kapatılamamaktadır. çek listesi eklidir” denildiği görülmüştür.
Davalı bankadan taraflar arasında sözleşme suretleri ve hesap dökümleri getirtilmiş bilirkişi incelemesi yaptırılmış alınan raporda “…Davacı … Tuz Gıda Md. Paz. Nak. İnş. İth. İhr. San. ve Tic, Ltd. Şti.’nin davalı bankadan almış olduğu ve henüz bankanın ilgili Şubelerine ibraz ya da iade edilmemiş olan boş- kullanılmayan toplam 75 adet çek yaprağı bulunduğu, Ankara-Ulus Şubesinde davacıya ait 0818534 numaralı 0818551 numnaralı ve 0818253 numaralı 3 adet boş-kullanılmamış çek yaprağı bulunduğu, Ankara -Ulus Şubesindeki 3 adet çekin basım tarihinin davalı banka tarafından verilen müzekkere cevabında 28.01.2011 olarak bildirildiği, bu tarihte basılan çekler üzerinde basım tarihlerinin henüz yer almadığı, dolayısıyla bu çeklerle ilgili taahhüt bedeli ödeme yükümlülüğünün beş yıllık süreyle ilgisinin bulunmadığı, Ankara-Ulus Şubesindeki 3 adet çekle ilgili olarak, bankanın çek karnesi başına ödemekle yükümlü olduğu bedeli ödeme yükümlülüğünün 30.06.2018 tarihinde sona erdiği, bankanın söz konusu çeklerle ilgili davacıdan taahhüt bedeli talep edemeyeceği, Davalı bankanın, davacının banka nezdinde taahhüt bedeli içeren çek adet ve taahhüt tutarının bulunmadığını, bakiyelerin O (sıfır) olduğunu ve davacıdan herhangi bir şekilde taahhüt bedeli talep edilmediğini bildirdiği, 31,.1.2012 tarihli yasal düzenleme ile üzerinde çek basım tarihi olmayan eski tarihli çeklerin 3167 Sayılı Kanuna tabii olduğu ve ibraz edilmeleri halinde bu yasa hükümlerine göre işlem yapılması gerektiği….”belirtildiği görülmüştür.
Yargıtay11.Hukuk Dairesinin 2016/14372 E,2018/5240 K sayılı ilamının tetkikinde “… Davacı vekili, davacı şirketin tasfiye sürecinde olduğunu, tasfiye süreci devam ederken davalı banka nezdinde davacıya ait hesapta bulunan paraya bloke konulmuş olduğunu öğrendiklerini , yaptıkları araştırma neticesinde hesabın 1994-1996 ve 1998 tarihli çek hesaplarına ait olduğunu ve davalı banka tarafından ibraz edilmediği iddia edilen çek yapraklarının teminatı olarak paraya bloke konulduğunu tespit ettiklerini ancak davacının o tarihlerde bankaya ibraz etmediği herhangi bir çek yaprağının bulunmadığını, 48 adet çekin karşılığı olarak toplam 29.520,00 TL’nin haksız bir şekilde banka nezdinde tutulmasının şirketin hak kaybına ve davalı yanın haksız yere zenginleşmesine sebep olduğunu ileri sürerek 29.520,00 TL’nin ilk bloke edildikleri tarihten itibaren yıllara göre en yüksek reeskont faizi ile birlikte hesaplanarak davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının kredi müşterilerinden olduğunu ve taraflar arasında akdedilmiş 21.02.1997 tarihli genel kredi sözleşmesi bulunduğunu, davacının iddiasının aksine davalı banka Harbiye şubesi nezdindeki 42911938 no.lu hesapta dava konusu çek riski nedeniyle bloke edilmiş olan tutarın 29.520,00 TL değil 21.000,00 TL olduğunu, davacının, dava konusu hesabın “kar sağlamak amacı ile oluşturulmuş, gizli bir hesap” olduğu yönündeki iddia ve değerlendirmelerinin tümüyle haksız olduğunu zira bankanın, davacı hesabında bulunan, dolayısı ile tasarruf hakkı bulunmayan bir para üzerinden ticari kazanç sağlamasının da mevzu bahis olamayacağını, 3167 sayılı yasanın 10. maddesi ve taraflar arasındaki kredi sözleşmesi hükümlerine göre, bankanın mevcut veya muhtemel alacakları bakımından, nezdindeki mevcut, müstakbel ve muhtemel tüm haklar üzerinde rehin ve hapis hakkına sahip olduğu, dava konusu bedeli bu kapsamda bloke etmesinde hukuka ve sözleşmeye aykırı bir yön bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Mahkemece iddia savunma ve bilirkişi raporu doğrultusunda, davacı şirketin dava konusu çekleri teslim aldığı, bu konuda bir uyuşmazlık bulunmadığı, bu çeklerin 1994 ve 1998 tarihleri arasında davacıya teslim edildiği, davacı tarafından çeklerin davalıya iade edildiğine ilişkin bir delil sunulmadığı, dayanağını 3167 sayılı Yasa 10.maddesinden alan çek tazminatı yönünden zamanaşımı süresinin, banka ile çek hesabı sahibi arasında çek hesabı açılırken düzenlenen gayri nakdi kredi sözleşmesinin atipik bir sözleşme olması nedeni ile BK 125.md.deki 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, talep tarihi itibari ile bu zamanaşımı süresinin dolmadığı, açıklanan nedenlerle davacının davalı bankadan 21.000,00 TL alacağı bulunduğu ve davacının haksız mahsup uygulama tarihi 24/07/2011 tarihinden borç tamamen ödeninceye kadar 21.000,00 TL matrah üzerinden artan ve azalan oranlarda avans faizi talep edebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne 21.000,00 TL alacağının 24/07/2011 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1-) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.2-) Dava, davacının, davalı banka nezdinde bulunan hesabına konulan blokenin kaldırılmasına ve blokeli tutarın iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece, yukarıda özetlendiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Mülga 3167 sayılı ‘’Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanunun ‘’ 10. ve 5941 sayılı Çek Kanunun 3. maddesine uyarınca , muhatap banka süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması halinde yasal sorumluluk miktarı kadar ödeme yapmakla yükümlüdür. Aynı maddede ödeme yükümlülüğü ile ilgili hususun hesap sahibi ile muhatap banka arasında yapılmış dönülemeyecek bir kredi sözleşmesi olduğu açıklanmıştır. Bankaların verilmiş olan çek yaprakları sebebiyle 3. kişilere karşı olan ödeme yükümlülüğü zikredilen yasa hükümlerinden kaynaklanmakta olup, 5941 sayılı Çek Kanunu geçici 1. maddesinin 3. fıkrasıyla, bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak, 3167 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı ve aynı yasanın geçici 3. maddesinin 3. fıkrasıyla ise mülga 3167 sayılı Kanun hükümleri gereğince düzenlenmiş olan eski çeklerin hukukî geçerliliğinin devam edeceği hususları hüküm altına alınmıştır. Ayrıca Yargıtay HGK’nın 21.09.2011 tarih, 2011/17-513 Esas, 2011/549 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, ödeme külfeti yukarıda zikredilen yasa hükümleriyle bankalara yükletilmiş olduğundan bankaca müşterisine verilen her çek yaprağı için müşterinin bankadaki mevduatının , her bir çek yönünden yasal sorumluluk miktarı ile sınırlı olarak banka lehine rehinli olduğunun kabulü zorunludur. Toplanan delillerden dava konusu çeklerin davacıya teslim edildiği ancak davacı tarafından bankaya iade edilmediği, davalı banka tarafından iade edilmeyen çekler sebebiyle davacıya ait hesapta bulunan paraya 24.07.2011 tarihinde bloke konulduğu anlaşılmıştır. Somut olayda dava konusu çeklerin davacıya verildiği hususunda bir uyuşmazlık bulunmamakta olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık, bankaların, vermiş oldukları eski çek defterleri nedeniyle yetkili hamillere karşı hangi süreyle sorumlu olduğu noktasında toplanmaktadır. Muhatap bankanın sorumluluğunun hangi süre ile sınırlı olduğu başka bir anlatımla hamilin muhatap bankadan ödeme yapmasını hangi süre içinde istemesi gerektiği hususunda çeklerin verildiği tarih itibariyle somut olaya uygulanması gereken mülga 3167 sayılı Yasa’da açık bir düzenleme bulunmamakla birlikte 5941 sayılı Çek Kanunu’nun geçici 3. maddesinin 4. fıkrasına 6273 sayılı Yasa’yla, 31.12.2012 tarihinde eklenen hükümle ,bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak, 5941 sayılı Yasa’nın 3/3. maddesine göre ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğunun 30/6/2018 tarihinde sona ereceği düzenlenmiştir. Verilmiş olan eski çek defterleri sebebiyle çek hamillerine karşı sorumlu olunan ödeme yükümlüğünün 30.06.2018 tarihine kadar devam edecek olması ve zikredilen sorumluluğu … altına almak için çek hesabı sahibinin bankada bulunan mevduatının banka lehine rehinli olduğunun kabulünün zorunlu olması nedeniyle davalı bankanın davacıya ait hesapta bulunan paraya bloke koymasında hukuka aykırı bir durum olduğundan söz edilemeyeceğinden davacının, dava tarihi itibariyle, hesabında blokeli olarak bulunan paranın iadesini istemekte haklı olmadığı anlaşılmıştır. Belirtilen nedenlerle davanın tümüyle reddi gerekirken hatalı değerlendirmeler içeren bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir.
DEĞERLENDİRME:

Davacı tarafça Davalı Bankanın Ulus Şubesinden alınan 28.01.2011 basım tarihli iade edilmeyen ve zayi olan 3 adet çek yaprağı nedeni ile davalıya çek sorumluluk tutarı nedini ile borçlu olunmadığının tespiti ,davalı tarafça davanın reddine karar verilmesi talep edilmiş olup;
Davacı firmanın davalı banka ile çek sözleşmeleri yaptığı, 28.01.2011 basım tarihli çek koçanların davacı tarafça alındığı,davacının Ankara-Ulus Şubesinden alınan 0818534 , 0818551 0818253 numaralı 3 adet boş-kullanılmamış çek yaprağını bulunduğu, bu çek yapraklarının 3. Kişiler tarafından davalı bankaya ibraz edilmediği, davacı tarafçada boş çek yapraklarının iade edilmediği, çeklerin basım tarihi dikkate alındığında mülga 3167 sayılı Yasa’da açık bir düzenleme bulunmamakla birlikte 5941 sayılı Çek Kanunu’nun geçici 3. maddesinin 4. fıkrasına 6273 sayılı Yasayla, 31.12.2012 tarihinde eklenen hükümle ,bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak, 5941 sayılı Yasa’nın 3/3. maddesine göre ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğunun 30/6/2018 tarihinde sona erdiği, bu tarih itibariyle davalının çek yaprakları nedeniyle sorumluluğunun kalktığı , davacının da bu kapsamda davalıya karşı sorumluluğundan bahsedilemeyeceği , bilirkişi raporu 5941 sayılı Yasa’nın 3/3.m maddesi ve tüm dosya kapsamı ile anlaşılmakla bankanın e-mail cevabı da davacının dava açmadaki hukuki yararı yönündengözetilerek aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
Davacının davasının kabulüne,
Davacının davalı … Bankası Ulus Şubesinden davacıya verilen ve iade edilmeyen 0818534, 0818551, 0818253 numaralı 3 adet çek nedeniyle davalıya çek sorumluluk tutarları nedeniyle borçlu olmadığının tespitine,
492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL harçtan, dava açılışında alınan 59,30TL peşin harcın düşülmesi ile eksik alındığı anlaşılan 21,40 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu 127,10 TL harç , 1,200,00 TL bilirkişi üçreti, 53,55 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 1.380,65 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avansının HMK’nin 333. maddesi uyarınca karar kesinleştikten sonra Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi dikkate alınarak yatıranlara iadesine,
Davacının yargılamada vekil ile temsil edildiği anlaşıldığından yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine

Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/11/2022