Emsal Mahkeme Kararı Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/276 E. 2021/713 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ

T.C.
ANKARA
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/276 Esas
KARAR NO : 2021/713
DAVA : İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/04/2015
KARAR TARİHİ : 29/09/2021
KARARYAZ.TRH : 30/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA:
Davacı vekilinin dava dilekçesi ile “… borçluya yönelik … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile ilamsız takibe geçildiğini, icra takibine borçlu tarafından itiraz edilmiş ve … İcra Hukuk Hakimliğince itirazın kaldırılması talebinin reddedildiğini bu kararın kesinleştiğini, icra dosyasının yetkili Ankara icra Müdürlüğüne gönderildiğini ve … Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, borçlu vekilince tekrar icra emrine itiraz edildiğini, icra takibinin durdurulmasına karar verildiğini, davalının itirazlarının yerinde olmadığını, takip konusu senedin zamanaşımına uğradığının iddia edildiğini, senedin incelendiğinde 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığının anlaşılacağını, davalı … ile müvekkillinin kardeş olduğunu, davalının … ilçesi, Yelek Köyünde bulunan taşınmazların devri karşılığında takip konusu senedi müvekkiline verdiğini, takip tarihine kadar müvekkilini oyaladığını ve takip konusu senedi ödemekten kaçındığını, müvekkilinin senetli alacağın genel zamanaşımı süresi olan 10 yıllık süre geçeceği kaygısıyla icraya intikal ettidiğini ve borçlu aleyhine takip başlattığını, davalı vekilinin müvekkilinin okuma yazması olmadığını iddia ettiğini ve senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığını beyan ettiğini, davalının sosyal statüsü gereği emekli olduğunu, emekli bir insanın imza atmayı bilmemesi veya okuma yazması olmadığını beyanı tutarılı bir beyan olmadığını belirterek davanın kabulüne karar verilmesini , icra inkar tazminatına hükmedilmesini…, ” karar verilmesini istediği görülmüştür.
SAVUNMA:
Davalı cevap dilekçesinde özetle ” takibe karşı icra dosyasına sunulan itirazlarını tekrar ettiklerini, zamanaşımı süresinin dolduğunu, müvekkilinin okur yazar olmadığını, imza kullanamayan müvekkilinin böyle bir senet imzalamasının söz konusu olmadığını, müvekkilinin böyle bir para almadığını, davalının senedin düzenleme sebebinin … İlçesi, Yelek Köyünde bulunan ve babadan kalan taşınmazların devri karşılığında takip konusu senedin müvekkiline verildiğini belirttiğini senedin düzenlenme tarihi olan 02/08/1988 tarihinde tarafların arasında miras taksiminin varlığının ileri sürüldüğünü, yazılı delil başlangıç kabul edilebilecek olan senet metnin böyle bir ızahı haklı göstermediğini, senedin nakit karşılığı olduğu açıkça belirtildiğini, açılan davanın alacak davası olmayıp itirazın iptali davası olduğunu, takip dayanağı dışında bir sebeple hak iddia edilemeyceğini belirterek açılmış bulunan itirazın iptali davasının reddine, haksız takip yapan davacının %20 tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini…, ” talep ettiği görülmüştür.
DELİLLER:
… Hukuk Mahkemesinin …. K sayılı ilamı ile “Dava, bonoya dayalı olarak başlatılan takip de itirazın iptali/alacak istemine ilişkindir. Davacı vekili tarafından müvekkili borçlu aleyhine kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibi başlatıldığı, borçlunun borcunu ödemediği, icra takibine haksız olarak itiraz ettiği, borçlunun itiraz istemi üzerine … İcra Hukuk Mahkemesince itirazın kaldırılması talebinin reddedildiğini, icra dosyasının yetkili Ankara İcra Müdürlüğüne gönderildiğini, Ankara … Müdürlüğünce takibe geçildiğini, davalının tekrar icra takibine itiraz etmesi üzerine haksız itirazın iptali ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesi istemi ile bu dava açılmıştır. Davalı davanın reddini istemiştir. Uyuşmazlık , davanın çözümünde öncelikle görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi mi yoksa asliye ticaret mahkemesi mi olduğu noktasında toplanmaktadır. Davacı vekili tarafından 01/08/1988 tanzim tarihli, 20/10/2004 vade tarihli, 20.000 DM bedelli bono alacağından kaynaklı davanın açıldığı anlaşılmıştır. Ankara … Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelemesinde; … vekili tarafından … aleyhine 01/03/2015 tarihinde 28.560,00 TL asıl alacak, 28.560,00 TL toplam alacak ve asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte , 01/08/1988 tanzim ,20/10/2004 vade tarihli 20.000 DM bedelli bononun 01/08/2014 tarihi itibariyle 1 Euro=2,856 TL, 1DM= 1,428 TL ye tekabul etmekte olup, alacak miktarı olarak belirlenen 28.560,00 TL bedelle ilişkin takip başlatılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 3. maddesine göre; “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” Bono veya emre yazılı senet 776 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. TTK.nın 4. maddesinde genel olarak ticari davalar çekişmesiz yargı işleri ve delilleri sayılmıştır. Aynı kanunun 5. maddesinin 3. fıkrasına göre “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” Dava konusu uyuşmazlık takip konusu bonodan kaynaklı icra takibinin iptali/alacak istemine ilişkindir. TTK.nın 5. maddesinin 3. fıkrasına göre asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişki görev ilişkisi olduğundan ve dava konusu olan uyuşmazlığa bakmakla görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi olduğundan” denilerek dosyanın görevsizlik kara ile mahkememize gönderildiği görülmüştür.
Mahkememizin …. K sayılı ilamı ile “…Davacı tarafça zaman aşımına uğramış bonodan kaynaklı alacak için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali,davalı … tarafından davanın reddi istenilmiş olup;Davalı …’un davanın açılmasından sonra yargılama sırasında 22/09/2017 tarihinde vefaat ettiği, geride mirasçıları olarak davalı eşi … ve çocukları … ve …’un kaldığı, yasal mirasçılarında … Sulh Hukuk mahkamesinin … K ilamı ile mirası red ettikleri, ilamın 20/06/2018 tarihinde kesinleştiği ,yasal mirasçı davalıların mirası reddi nedeniyle söz konusu alacağın dahili davalılardan talep edilemeyeceği incelenen dosya kapsamı ile anlaşıldığından davacının davasının reddine…” karar verildiği görülmüştür.
Mahkememiz dosyasının istinaf edilmesi üzerine Ankara Bam 23 Hukuk Dairesinin ….K sayılı ilamı ile “…Dava, zamanaşamına uğramış bonoya dayalı takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Davalı, senedin zamanaşımına uğramış olması nedeniyle davacının bu senet nedeniyle tüm haklarının ortadan kalktığını, davacının alacağını ispat etmekle yükümlü olduğunu savunmuştur. Uyuşmazlık konusu bono 20.10.2004 vade tarihli olup takip tarihi (05.08.2014) itibariyle 3 yıllık zamanaşımına uğramıştır. Bununla birlikte uyuşmazlık konusu olan bonoda davacı lehtar, davalı ise keşideci konumundadır. Dava konusu bono zamanaşımına uğramış ise de taraflar arasında temel ilişki bulunduğundan söz konusu senet yazılı delil başlangıcı niteliğinde olup davacı – alacaklı alacağını tanık dahil her türlü delil ile ispat edebilir. Bu durumda davacı-lehtar davalı-keşideci ile aralarındaki temel ilişkiye dayanarak iddiasını ispat edebileceğinin gözetilmemesi doğru olmamıştır. HMK’nın 33. maddesi gereği hukuki ilişkinin vasıflandırılması hakimin görevindedir. Somut olayda mahkemece hukuki ilişkinin vasıflandırılmasında hataya düşülerek işbu davanın zamanaşımına uğrayan bono nedeniyle temel ilişkiye göre açılmış bir dava olarak değerlendirilmesi gerekir. Asliye Ticaret Mahkemeleri 5235 sayılı Kanunun üçüncü fıkrasında düzenlenmiştir ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesinin 1 numaralı bendi uyarınca bu mahkemeler, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bir davanın ticari nitelikte olup olmadığı, bir diğer ifade ile asliye ticaret mahkemesinde görülüp görülmeyeceğinin belirlenmesi işi de Türk Ticaret Kanununun 4.maddesinde gösterilen ilkelere göre yapılmalıdır. Öğretide de benimsenen görüşe göre ticari davalar mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrılmaktadır. Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinin 1. bendinin (a) alt bendi uyarınca bu Kanunda düzenlenen hukuk davaları mutlak ticari davalardır. Nispi ticari davalar ise konusu ne olursa olsun, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarıdır (TTK.m.4/1). Kanuni düzenleme uyarınca sadece mutlak ya da nispi ticari davalar asliye ticaret mahkemesinde görülürken, bunlar dışında kalan davalar (istisnalar saklı kalmak kaydıyla) asliye hukuk mahkemelerinde görülmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki itirazın iptali davaları takip hukuku kaynaklı, icra takibine sıkı sıkıya bağlı ve alacağın varlığını maddi hukuk kuralları çerçevesinde belirlemeye yarayan kendine özgü davalardır. Dava ile takip arasındaki bu sıkı ilişki nedeniyle dava konusu, ancak takip talepnamesinde yazılı alacak dayanağı, tutar ve benzeri talepler olabilir ve kural olarak ispat vasıtaları da bu çerçevede değerlendirilir.Somut olaya dönüldüğünde davacı yanca davalı aleyhine girişilen ilamsız haciz yolu ile icra takibinde alacağın kaynağı olarak 01.09.1988 tanzim tarihli, 20.10.2004 vadeli tarihli ve 20.000,00.- DM (Alman Mark) bedelli bonoya dayanılmıştır. Ödeme emrinin tebliği üzerine davalı borçlu vekili tarafından bonoda yazılı borcun doğmadığı ileri sürülerek borca itiraz edilmiştir. Takibe yönelik bu itiraz üzerine açılan eldeki davada davacı vekili müvekkilinin takip konusu bonoyu aldığını, davalının keşideci olması nedeniyle zamanaşımı süresinin geçmesi ve zamanaşımına uğramış bononun alt ilişki bakımından yazılı delil başlangıcı sayılacağının gözetilmesi gerekir. Takip talepnamesinde gösterilen borç kaynağına, iddia ve savunma içerikleri ile özellikle bononun zamanaşımına uğradığının sabit olmasına ve tarafların benimsemesine göre takip konusu alacağın bonoya dayanmayıp, temel ilişkiye dayandığı tartışmasızdır. Zamanaşımına uğramış bononun medeni usul hukuku anlamında yazılı delil başlangıcı olduğunda tartışma bulunmamaktadır. Dosya kapsamına göre davacı bonoya bir kambiyo senedi olarak değil bir ispat vasıtası olarak dayanmakta, davalı da bu çerçevede borçlu olmadığı savunmasında bulunmaktadır. Bu durumda somut olay bakımından zamanaşımına uğramış bono ile ilgili Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin tartışılması ve değerlendirilmesi gerekmemektedir. Kaldı ki dava, Türk Ticaret Kanununun 778. maddesi atfıyla bonolar için de uygulanan ve poliçelerde sebepsiz zenginleşmeyi düzenleyen 732.maddesine dayalı bir istemi de içermemektedir. Bu haliyle somut uyuşmazlık temel ilişkinin tespit edilerek karşılıklı edimlerin ifa edilip edilmediği, uyuşmazlığın çözümünde hakim kambiyo senetlerine ilişkin kuralların tartışılmayacağı, zamanaşımına uğradığı için bono vasfını kaybetmiş belgeyi taraflar arasındaki temel ilişkinin delili olarak değerlendirerek bir sonuca varılması gerekir. Bu belirlemeye göre uyuşmazlığın münhasıran bonoya dayanmadığı ve davanın da mutlak ticari dava sayılamayacağı sonucuna varılmaktadır. Tarafların tacir olup olmadığı ve tarafların Türk Ticaret Kanununun 12.maddesinde ifadesini bulan tanıma göre bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işletip işletmediği, uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığı, davanın ticari dava olup olmadığı da tespit edilerek görev hususu da değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir (YHGK., 09.11.2016 tarih, 2014/19-1241 Esas, 2016/1033 Karar).Açıklanan nedenlerle; görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, istinaf nedeni olarak dayanılmasa dahi HMK’nun 355.maddesi gereğince re’sen istinaf incelemesi yapılması gereken bir husus olduğundan, istinaf başvurusunun bu gerekçelerle kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, mahkemenin görevli olup olmadığı hususunun tespitiyle gerekli araştırmayı yaparak bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir….” denilerek mahkememize iade edildiği görülmüştür.
DEĞERLENDİRME:
Davacı tarafça zaman aşımına uğramış bonodan kaynaklı alacak için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali, davalılar murisi … tarafından davanın reddi istenilmiş olup;
Davacı tarafça takip tarihi itibariye zaman aşımına uğramış bonodan kaynaklı alacak için ilamsız icra takibi başlatılmış, zamanaşımına uğramış bono medeni usul hukuku anlamında yazılı delil başlangıcı niteliğinde olup dosya içeriği ile davacı tarafın bonoya bir kambiyo senedi olarak değil bir ispat vasıtası olarak dayandığı, ev satışına dayalı olarak bono düzenlendiğinin iddia edildiği, davalı tarafça da davacıdan para yada taşınmaz alınmadığı, bono düzenlenmediği, imzanın davalıya ait olmadığı savunulmuş bu çerçevede tarafların tacir sıfatının da bulunmadığı gibi taraflar arasında ticari ilişki de bulunmadığı, somut olay bakımından zamanaşımına uğramış bono ile ilgili Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin tartışılması ve değerlendirilmesi gerekmeyip, Talep Türk Ticaret Kanununun 818/1m maddesi atfıyla bonolar için de uygulanan ve poliçelerde sebepsiz zenginleşmeyi düzenleyen 732 nci maddesine dayalı bir istemi de içermemektedir. Bu haliyle somut uyuşmazlık davalının davacıya borçlu olup olmadığında yoğunlaşması , uyuşmazlığın çözümünde kambiyo senetlerine ilişkin kuralların tartışılmayacak olup, zamanaşımına uğradığı için bono vasfını kaybetmiş belgenin taraflar arasında borç doğuran ilişkinin delili olarak değerlendirilerek karar verilecek olması, icra takibine dayalı itirazın iptali davalarının takip talebi ile sıkı sıkıya bağlılığı, davacı tarafça takip talebi ve dava dilekçesi ile ticari alışverişe dayanılmaması, davanında mutlak yada nispi ticari dava vasfında bulunmaması nedeniyle , bu tür alacak davalarına bakmaya görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu tüm dosya içeriği ve Ankara Bam 23 Hukuk Dairesinin …K sayılı ilamı ile anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
Mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
Hükmün kesinleşmesi ve talep halinde dosyanın görevli … HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
Mahkememiz ve … Hukuk Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğundan istinaf yoluna müracaat edilmeksizin hükmün kesinleşmesi halinde görevli mahkemenin belirlenmesi için dosyanın İstinaf Mahkemesine gönderilmesine,
Yargılama gideri ve harç konusunun yetkili ve görevli Mahkemede dikkate alınmasına,
HMK’nun 20. Maddesi gereğince; Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde başvurulması halinde dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesine, aksi takdirde, davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
Dair Taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/09/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.