Emsal Mahkeme Kararı Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/21 E. 2021/406 K. 27.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
ESAS NO : 2021/21 Esas
KARAR NO : 2021/406




DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 12/01/2021
KARAR TARİHİ : 27/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVACININ TALEBİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 21/09/2010 tarihinde dava Dışı sürücü… sevk ve idaresindeki … plakalı aracın müvekkiline çarptığını , olayın meydana gelişinde müvekkilinin kusurunun bulunmadığını , bu kazadan dolayı müvekkilinin %23 oranında daimi sakatlığının olduğunu aracın davalı … tarafından sigortalandığını olduğunu 16/04/2019 tarihinde sigorta şirketine başvuru yapıldığını sigorta şirketince ödeme yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin şimdilik 50,00TL geçiçi iş görmezlik tazminatı ve 50,00TL sürekli iş görmezlik tazminatı olmak üzere toplam 100,00TL maddi tazminatın sigorta şirketine yapılan başvuru tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ CEVABI : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın zamanaşımına uğradığını ve öncelikle zamanaşımı nedeni ile reddi gerektiğini , ayrıca davacının dava açılmadan önce müvekkili sigorta şirketine usulüne uygun başvuruda bulunmadığını, bu nedenle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini , … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından sigortalandığını müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında ve poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu bu nedenle davacının maluliyet oranları ile kusur oranlarının tespitinin gerektiğini , geçici iş görmezlik giderlerinin müvekkilinin sorumluluğunda olmadığını, zaman aşımı nedeniyle davanın reddini talep ettiklerini, kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirketin ödeme yükümlülüğünün dava tarihinde muaccel hale geldiğini faize hükmedilmesi halinde bu tarihten itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME:
Dava, trafik kazasından doğan maddi tazminat davası niteliğindedir.
Dosyada mevcut kaza tespit tutanağından Tunceli ili … ilçesinde 21.09.2010 tarihinde … sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın şoförün aracın direksiyon hakimiyetini kaybetmesi üzerine kaza yaptığı ve kazada araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı , sürücü… ‘ın ise vefat ettiği anlaşılmıştır.
… Cumhuriyet Başsavcılığınca araç sürücüsünün kazada hayatının kaybetmiş olması nedeni ile 28.10.2010 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verdiği anlaşılmıştır.
BK.’nun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararın tazmini istemi ile açacağı davaların, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğu belirtilmiştir.
2918 sayılı KTK.nun 109/I. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmüne, yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir.
2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür (HGK’nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705 ve HGK’nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir).
2918 sayılı KTK’nın 109. maddesinin ikinci fıkrasındaki düzenleme ile ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin tazminat talebiyle açılacak davalar için de geçerli olabilmesi, sadece eylemin ceza kanunlarına göre suç sayılması koşuluna bağlanmıştır. Zira sonuçta; haksız eylemin cezayı gerektiren bir fiil teşkil etmesi durumunda o fiil için öngörülen ceza zamanaşımı süresi hukuk yargılamasında da uygulanacaktır.
Aracı kullanan… olay sırasında olay yerinde ölmüş olduğundan ölen sürücünün eylemi bir bütün olarak ele alındığında, ölen sürücünün eylemi kendisi dışarıda tutulduğunda TCK 89. Maddesinde düzenlenen taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma sucunu oluşturmaktadır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “ taksirle yaralama ” başlıklı 89/1. Maddesinde ” taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının veya algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi , üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır “
89/4. Maddesinde ” fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur ” düzenlemeleri bulunmaktadır.
TCK ‘nın 66/ e Maddesi gereğince beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlı para cezasının gerektiren suçlarda ceza zamanaşımı 8 yıl olduğundan ve olay tarihi ile dava tarihi arasında 8 yıldan fazla zaman geçmiş olduğundan davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar vermek gerekmiştir. (HGK 09.04.2019 tarih 2017/1103-2019/423 sayılı kararı )

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Zaman aşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30-TL harç peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına ,
3–Davalı davada kendilerini vekille temsil ettirmiş olduğundan, red edilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte olan Av. Askeri Ücret Tarifesinin 13/2. Maddesi gereğince taktir edilen 100,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Dava açılmadan önce arabuluculuk aşamasında yapılan 1.320,00 TL giderin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansından HMK’nın 333.maddesi uyarınca davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı ve davalı vekilinin yokluğunda HMK’nun 341 ve devamı maddeleri gereğince kararın tebliğinden itibaren Mahkememize Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine gönderilmek üzere verilecek dilekçe ile iki haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/04/2021

Katip …
E-İmza

Hakim …
E-İmza