Emsal Mahkeme Kararı Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/175 E. 2021/270 K. 22.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ

T.C.
ANKARA
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/175 Esas
KARAR NO : 2021/270

DAVA : Tazminat (Ticari İşletme Kirası Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/03/2021
KARAR TARİHİ : 22/03/2021
KARARYAZ.TRH.: 23/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari İşletme Kirası Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA:
Davacı vekilinin dava dilekçesi ile “… Müvekkili şirketin …adresinde bulunan taşınmazı, davalı … Enerji şirketine 22/04/2015 tarihli kira sözleşmesi ile kiraya verildiğini, davalı şirketin, iş yerinde kromaj işi yaptığını, yaptığı iş sebebiyle gerekli tedbirleri almamaları nedeniyle kullandıkları malzemelerin (asit buharı vb) dükkanın iç cephesinde ve çatı malzemelerinde ciddi miktarda hasara sebep olduğunu, kiracının taşınmazı tahliyesinin ardından, müvekkili şirket yetkililerince hasarların görülmesi üzerine … Sulh Hukuk Mahkemesi’nde tespit talep edildiğini, … Sulh Hukuk Mahkemesi … D. İş sayılı dosyasında ise 01/11/2019 tarihinde tespit yapıldığını, ve 22/11/2019 tarihinde Bilirkişi raporu düzenlendiğini, inşaat mühendisi ve gayrimenkul değerleme uzmanı bilirkişilerce yapılan inceleme neticesinde 22/11/2019 tarihli rapor düzenlenmiş olduğunu, dava dilekçesi ekinde sunulduğunu, işbu rapor uyarınca dava konusu taşınmazda keşif tarihi 01/11/2019 tarihi itibariyle iskele, malzeme, nakliye ve işçilik dahil toplam 306.920,00-TL yapım işleri hesaplandığını, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda Dördüncü Bölüm Kira Sözleşmelerini düzenlemiş olup 316. maddesinde ise “Özenle kullanma ve komşulara saygı gösterme borcu” düzenlendiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 18. Maddesinde de kiracı, kiralanana verdiği zararları tazmin edeceğini kabul ettiğini, davalı yanın, meydana gelen zararı karşılamaması üzerine müvekkili tarafından 14/12/2020 tarihinde arabuluculuk başvurusu yapıldığını, 28/12/2020 tarihinde ise arabuluculuk görüşmeleri anlaşamama ile neticelenmiş olduğunu, elektronik imzalı tutanakların dava dilekçesi ekinde sunduklarını, müvekkilinin taşınmazında davalı yanın kusurları nedeniyle meydana getirilen zararların giderilmesi amacıyla işbu davayı açtıklarını, davalı yanın sebebiyet verdiği zararın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000-TL’nin, taşınmazın tahliye edildiği 31/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı müvekkiline ödenmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana yüklenmesine…, ” karar verilmesini talep ettiği görülmüştür. ” karar verilmesini istediği görülmüştür.
SAVUNMA:
Tensiben karar verilmesi nedeniyle davalıya dava dilekçesi tebliğe çıkmadığı ,cevap verilmediği görülmüştür.
DELİLLER:
Davacı tarafça … Sulh Hukuk Mahkemesinin … D iş sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporunun ibraz edildiği görülmüştür.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/8982 E, 2019/5233 K sayılı ilamında “… Davacı; mülkiyeti kendisine ait taşınmazın 17/12/2012 tarihli kira sözleşmesi ile davalıya kiraya verildiğini, kiracının dikkatsizliği sonucu kiralananda yangın çıktığını, davalı tarafından zararının tazmin edileceğinin söylendiğini, ancak bugüne kadar zararının giderilmediğini, tadilatın kendisi tarafından yaptırıldığını, davalının kusurlu olduğunu, aynı zamanda 2013 Ocak ayı kira bedelinin de ödenmediğini ileri sürerek; 8.000,00 TL tadilat masrafı ile 550 TL kira alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı; davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, 4752,00 TL zarar bedelinin davalıdan tahsiline , fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre; kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda “Sulh Hukuk Mahkemesi” görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır. Somut olayda; uyuşmazlık, kira ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Dava 08/01/2014 tarihinde açılmış olup, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 4/1-a maddesi uyarınca, dava değerine bakılmaksızın davaya bakma görevi Sulh Hukuk Mahkemesine aittir. Hal böyle olunca, mahkemece; uyuşmazlığın çözümünde Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir… ” denildiği, 2017/8536 E,
2019/4395 K sayılı ilamında “…Davacı; davalının maliki bulunduğu taşınmazı düğün salonu ve park olarak işletmek üzere 18/02/2009 başlangıç tarihli 10 yıl süreli kira sözleşmesi ile kiraladığını, kira sözleşmesinin ilgili maddesi uyarınca, kiralanan park üzerine kira süresi sonunda kaldırılmak şartıyla kapalı alan veya müştemilatın yapılabileceğinin kararlaştırıldığını, bu maddeye istinaden söz konusu yere çelik konstrüksiyondan bir alan oluşturulduğunu, ancak, davalı idare tarafından her türlü zorlama ve baskı ile yapının yıktırıldığını; kiralanan taşınmazın ön cephesinin, davalı belediye tarafından kira sözleşmesine aykırı olarak yapılan inşaat nedeniyle kapandığını, davalı tarafından kiralanan taşınmazın tamamının kullandırılmadığını, bu sebeple işlerinde azalma meydana gediğini, uğramış olduğu zararlarının giderilmesi amacıyla davalı belediyeye yapılan başvuruların sonuçsuz kaldığını, davalının sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle maddi ve manevi zarar gördüğünü ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 90.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı; davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre; kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda “Sulh Hukuk Mahkemesi” görevlidir.Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır. Somut olayda; uyuşmazlık, kira ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Dava 01/06/2015 tarihinde açılmış olup, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 4/1-a maddesi uyarınca, dava değerine bakılmaksızın davaya bakma görevi Sulh Hukuk Mahkemesine aittir.Hal böyle olunca, mahkemece; uyuşmazlığın çözümünde Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir….” denildiği görülmüştür.
DEĞERLENDİRME:
Davacı tarafça taraflar arasındaki işyeri kiralama sözleşmesi uyarınca kiralanan taşınmaza davalı tarafça verilen zararın tazmini talep edilmiş olup;
Taraflar arasında işyeri kira sözleşmesi akdedildiği, taşınmaza verildiği belirtilen zararın kira sözleşmesinden kaynaklı olduğu, 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girmesinden sonra açılan kiralama sözleşmelerinden doğan davalarda görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemeleri olduğu HMK 4/1-a maddesi ve Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2017/8982 E, 2019/5233 K sayılı, 2017/8536 E ,2019/4395 K sayılı ilamları ile anlaşılmakla HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine ve aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
Mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
Hükmün kesinleşmesi ve talep halinde dosyanın Ankara Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
Yargılama harç ve giderlerinin yetkili ve görevli Mahkemede dikkate alınmasına,
Davacı tarafça yatırılan gider avasından kullanılmayan bakiye kısmın HMK’nun 333 . Maddesi uyarınca hüküm kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
HMK’nun 20. Maddesi gereğince; Görevsizlik ve Yetkisizlik kararı hakkında, taraflardan biri tarafından süresi içinde kanun yoluna başvurulmaz ve işbu karar kesinleşir ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi durumunda dosyanın yetkili ve görevli mahkemesine gönderilmesine, aksi takdirde, davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
Dair Tensiben kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere tensiben karar verildi. 22/03/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.