Emsal Mahkeme Kararı Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/107 E. 2021/911 K. 26.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/107 Esas
KARAR NO : 2021/911

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/02/2021
KARAR TARİHİ : 26/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı Sınırlı Sorumlu … Konut Yapı Kooperatifin müvekkili ile ticari mal alım satım neticesinde 06/05/2010 tarihli A 339525 sıra nolu 17.109,40 TL bedelli fatura ve 10/05/2010 tarihli A 339527 sıra numaralı 13.938,00 TL bedelli fatura düzenlendiğini, davalı satın aldığı malları … plakalı araç ile kooperatife götürmek üzere borçlu kooperatifin temin ettiği araç şoförü davalı … tarafından teslim alındığını ancak borcun ifa edilmediğini, bu sebeple borçlu kooperatif adına Ankara … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını takibe yapılan itiraz üzerine Ankara … Asliye Ticaret mahkemesinin .. esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını ancak davanın reddine karar verildiği ve bunun üzerine Ankara …. İcra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile diğer davalı … adına icra takibi başlatıldığını ve davalının 17/09/2020 tarihinde takibe konu olan borca itiraz ettiğini davalıların icra takibine haksız ve kötüniyetli itiraz ettiğini, itirazın iptaline karar verilmesini, vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:
Davalı Sınırlı Sorumlu …Konut Yapı Kooperatifi vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Alacaklı olduğu iddiasında olan davacı şirketin kesin hüküm yönünden itirazlarının bulunduğunu Ankara …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. Sayılı dosyası üzerinden görülen davanın reddine karar verilmiştir . Anılan dava dosyasından farklı olarak sadece , nakliye konusu aracın şoförü olduğunu iddia ettiği diğer davalı …’i eldeki davada hasım olarak göstermiş ise de ; bu durumun müvekkil kooperatif açısından herhangi bir hukuki bağlayıcılığı olmamakla birlikte HMK 303 ve ilgili hükümler kapsamında kesin hüküm yönünden , zamanaşımı yönünden, davanın reddine karar verilmesini ayrıca kesin hüküm yönünden itirazına konu edilen ve taraflar arasında aynı hukuki sebep ve ihtilafa yönelik olduğunu, davacının TTK ilgili hükmü kapsamında ‘ basiretli bir tacir gibi davranma ‘ yükümlülüğü altındadır. Bu itibarla aradan geçen 10 seneden fazla bir süre sonra , konu ile ilgili olarak kesin hüküm bulunan bir konuda , alacak iddiasında bulunarak dava açmak , ticari hayatın olağan akışı içerisinde kabul edilebilir bir durum olmadığını basiretli bir tacire uyan bir davranış değildir. MK 2 maddesi kapsamında kötü niyetli olan davacı , tüm iddia ve talepleri yönünden ispat yükümlülüğü altında olduğunu belirtilen nedenlerle davanın usulden reddine karar verilerek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir .
YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava ; Alacak (fatura alacağından kaynaklanan) davasına ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde ticari davalar tanımlanmış ve sayılmıştır. Bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları”, “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ve “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması; ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması ya da açılan davanın maddede 6 bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesinde kooperatifler “Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını iş gücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklar” olarak tarif edilmiştir. Maddede kooperatifin ortaklık (şirket) olduğu belirtilmiş ise de, bu ortaklığın “ticari nitelikte bir ortaklık” olduğu yönünde bir açıklama ve belirleme yapılmamıştır.
Maddedeki tariften anlaşılacağı üzere kooperatiflerde amaç, diğer ticaret şirketlerinden farklı olarak kazanç elde etmek ve bunu ortakları arasında paylaşmak olmayıp, ortakların ekonomik menfaatlerini, özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını iş gücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak ve gidermektir. Kooperatifler, kâr zarar amacından ziyade sosyal yönü ağır basan ortaklıklardır. Bu tanıma göre kooperatiflerin tacir kabul edilmesi ve tacir sıfatının sonuçlarıyla sorumlu tutulması mümkün değildir.
6102 sayılı TTK’nın 124/1. maddesinde “kooperatifler” ticaret şirketleri arasında sayılmış ise de, aynı maddenin 2. bendinde kooperatifler “şahıs şirketleri” ve “sermaye şirketleri” arasında gösterilmemiştir. TTK’nın 124. maddesinin 1 ve 2. bentleri ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesi birlikte değerlendirildiğinde kooperatiflerin “ticaret şirketi” olmadığı, sosyal niteliği ağır basan kendine özgü bir ortaklık olduğu anlaşılmaktadır. Benzer hükümler, 6762 sayılı eski TTK’da da bulunmasına rağmen (md 18, 136), Yargıtay’ın kararlılık kazanan uygulamasında kooperatifler tacir olarak kabul edilmemiştir. (İzmir BAM 22 H.D.2020/763E.2021/907 K.)
Somut olaya bakıldığında davacının tacir olduğu davalı Sınırlı Sorumlu … Konut Yapı Kooperatifi (tasfiye) mal alım satımı karşılığında fatura kestiğini ancak davalı Sınırlı Safir Kent Konut Yapı Kooperatifinin niteliği gereği ve diğer davalının da tacir sıfatına haiz olmadığı, bu kapsamda tarafların sıfatı ve davanın niteliğine göre nispi ya da mutlak nitelikteki bir ticari davadan söz edilemeyeceği anlaşıldığından davada görevli mahkeme, Asliye Ticaret Mahkemesi değil, genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla , mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan HMK. 114/c ve 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla 6100 sayılı HMK 114/1-c 115/2 maddeleri gereği davanın usulden REDDİ ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE ,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde müracaat halinde dosyanın görevli Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine ,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde dosyanın görevli Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi için talepte bulunulmadığı taktirde HMK 20/1 hükmü uyarınca davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğinin taraflara ihtarına ,
4-Harç , yargılama gideri ve vekalat ücretinin HMK 331 gereği görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine
Dair, tarafların yokluğunda verilen karara karşı, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun istinafa ilişkin 341 vd. Hükümleri doğrultusunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre dahilinde Mahkememize yahut başka bir yer Mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve harcı ile gerekli giderlerinin tamamını ödemek suretiyle Ankara Bölge Adliye mahkemeleri nezdinde istinaf kanun yoluna başvurulabilir 01/12 /2021

Katip …
☪e-imzalı

Hakim …
☪e-imzalı