Emsal Mahkeme Kararı Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/494 E. 2022/822 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
ESAS NO : 2020/494
KARAR NO : 2022/822

DAVA : Tazminat – Alacak
DAVA TARİHİ : 13/10/2020
KARŞI DAVA : Alacak
KARŞI DAVA TARİHİ : 03/11/2020
KARAR TARİHİ : 10/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların tasfiyesi tamamlanmış “… Maatbaacılık ve Yayıncılık Ltd. Şti”nin yüzde 50’şer hissedarları olduğunu, davalının, şirkete ortak olmadan önce şirketin kiracı olarak faaliyetini sürdürdüğü “….ANKARA” adresindeki taşınmazın maliki ve 01/02/1992 tarihli kira sözleşmesindeki kiralayanı olduğunu, davalı tarafından Ankara …Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …olu dava dosyasında şirket aleyhine açılan tahliye davasının mahkemece reddedildiğini, temyiz üzerine 17.3.1999 tarihli Yargıtay kararı ile kararın onandığını, daha sonra davalının şirkete %50 oranında hisse almak suretiyle ortak olduğunu, ortaklar kurulu kararı ile davalının on yıllığına temsil ve ilzam yetkisiyle şirket müdürlüğüne seçildiğini, davalının şirket ortağı ve yetkilisi olmasındaki asıl amacın bundan sonra ortaya çıktığını, önce taşınmazından dava ile tahliye ettiremediği şirketin mecurdan tahliyesi için, şirketi temsil ve ilzam yetkisi dahi henüz gerçekleşmeksizin, 15/02/1999 tarihli tahliye taahhütnamesi düzenlediğini, ardından şirketin diğer %50 hissedarı olan müvekkiline bilgi dahi vermeksizin, ortaklar kurulu kararı olmaksızın ve eylemsel olarak 13.9.1999 tarihinde şirketin matbaa makineleri ile birlikte “…ANKARA” adresine taşındığını, bu adresin matbaanın çalışması için zorunlu sanayi elektriğinin bile olmadığı bir depo olduğunu, ortaklar kurulu kararına dayanmayan şirket adresinin değişiminin yasal olmadığını, davalı ortağın, tahliyeyi yasadışı yol ve yöntemlerle gerçekleştirdiğini, işçilerini işten çıkartarak şirketi gayri faal bıraktığını, taahhütlü işlerini dahi yapamaz duruma düşürdüğünü, mevcut müşteri portföyünü dağıttığını ve nihayetinde sektöründeki kurumsal kimliği ve itibarını yok ederek ticari hayatını bitirdiğini, davalı bununla da yetinmeyerek, şirketin zamanın ileri teknolojisine sahip üstün özellikli ve değeri milyonlarca lira olan matbaa makinelerini, ‘batan geminin malları’ mantığıyla yok pahasına üçüncü şahıslara satarak elden çıkarttığını, şirkete ait müşteri çeklerini cirolayarak kendisine ait şirketlerin yararına kullandığını, bilerek ve isteyerek şirketi fiilen iflas ettirdiği gibi, bizatihi demirbaşlarını da satarak şirketi fiilen bitirdiğini, müvekkili tarafından öncelikle Ankara ….Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş Sayılı dosyasından yaptırılan delil tespitinde, şirketin keyfi taşındığı ve yeni adresinde hiçbir faaliyetinin olmadığı, son derece hassas olan ve periyodik bakım isteyen milyonlarca değeri olan bu matbaa makinelerinin gelişigüzel yerleştirildiği için zarar gördüğü ve bu makinelerin çürümeye terkedildiği, bütün işçilerin işten çıkartıldığının tespit edildiğini, müvekkili tarafından Ankara ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas Sayılı dava dosyasında, davalının yasa dışı işlem ve eylemlerinden dolayı müvekkilinin ortak sıfatıyla uğradığı şahsi zararların tazmini istemli dava ile yine Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin….Esas Sayılı dosyasında, …md.549/4 ve 551 uyarınca şirketin feshi ve tasfiyesi için tasfiye memuru atanması talebiyle dava açıldığını Mahkemece … Esas Sayılı dosya üzerinde davalar birleştirilerek yürütülen yargılama neticesinde, Yargıtay 11.HD. tarafından da onanarak kesinleşen kararıyla, fesih ve tasfiye talebi yerinde bulunarak şirketin tasfiyesine karar verildiğini, diğer şahsi zarar tahsili istemlerinin ise borç-alacak durumunun tasfiye sonrasında ortaya çıkacağı ve ondan sonra bu talepte bulunulabileceği gerekçesiyle reddedildiğini, davalının tüm belge gizlemeleri, şirketin kayıtlarına ulaşılmasını engellemesi ve tasfiye sürecinin uzamasına yönelik tavırlarına rağmen uzunca bir süre devam eden şirketin tasfiyesinin tamamlandığını, Mahkemenin 15/11/2019 tarihli ara kararı ile tasfiyenin kapatıldığını, 26/12/2019 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlanarak şirketin sicilden terkin edildiğini, gerek tespit raporlarında, gerek asıl davadaki yargılamada ve gerekse tasfiye sürecinde, şirkete ait ticari defter ve kayıtları elinde bulunduran davalının engellemeleri ve savsaklamaları nedeniyle gerçekçi bir irdeleme ve değerlendirme ile inceleme yapılamadığını, sadece zorunlu olarak üzerinde tek taraflı ve kötü niyetli her türlü düzenlemeleri yaptığını düşündükleri kayıtlar üzerinden sonuca ulaşıldığını, davalının yapmış olduğu haksız eylem ve işlemlerle müvekkilini maddi zarara uğrattığını belirterek, müvekkilinin uğradığı tüm müspet ve menfî zararların güncellenerek tespitiyle, şirketin aktiflerinin kaybından ve beklenen ticari kayıplarından müteşekkil maddi zararlarına mahsuben, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00.-TL’nin avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, tasfiye süresince ve tasfiye için yapılan tüm giderlerin müvekkili tarafından yapıldığını ve tasfiye memurunun tüm ücretlerinin müvekkili tarafından ödendiğini, belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 49.924,00.-TL miktarındaki giderlerin tamamının, kusuru aşan kasıtlı işlem ve eylemleri ile buna sebebiyet veren davalıdan tahsiline, yerinde görülmez ise şirketteki %50 hissesi oranında avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın uğradığını ileri sürdüğü zararın üzerinden her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak 10 yıl geçmiş olduğundan davanın zaman aşımı nedeniyle reddi gerektiğini, davacı tarafından aynı konuda açılan Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. K. Sayılı dava ile bu davayla birleşen Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….K. Sayılı dosyalarından verilen 19.10.2000 tarihli kararda da açıkça hükme bağlandığı üzere; müvekkili davalının, tek taraflı olarak şirketi zarara uğrattığına dair delil sunulmadığından davalının kusurlu davranışı sonucunda verdiği zarar belirlenemediğinden davanın reddine karar verildiğini, bu mahkeme kararının davacı tarafından temyiz edildiğini, Yargıtay 11. Hukuk dairesinin 02.12.2004 tarih ve… K. Sayılı kararında “davalı ortağın tek yanlı olarak şirketi zarara soktuğu iddiasının ispatlanamadığı konusunda hüküm tesis edilerek asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne dair verilen kararı ” davacının şirket adına değil kendi adına tazminat istemekle, tesis edilen hüküm gereğince şirketin tasfiye payı dolayısıyla kişisel zararı olduğu takdirde bu iddiasını o zaman ileri sürebileceğinden yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına karar verildiğini, müvekkilinin kusurlu davranışı sonucunda şirketi zarara uğrattığının ispat edilemediğini, şirketin tasfiye aşamasında … Asliye Ticaret mahkemesi’nin 15.11.2019 tarihinde verdiği “Ara Karar” da belirtildiği üzere; tasfiye memurlarının 15.11.2011 tarihli dilekçesi ile mahkememizin fesih ve tasfiye hakkındaki kararını ticaret sicil gazetesinde tescil ve ilan edildiğini, şirketin borcu ve alacağı bulunmadığı, vergi borçları ve cezaları ile tasfiye giderlerinin şirket ortağı … tarafından ödendiği, şirketin tasfiyesi aşamasında şirket ortakları arasında ortaklık payları ile ilgili bir talepte bulunulmadığı, tasfiye halindeki şirketin geldiği bu aşama itibarıyla devren gelen hesaplar ile aktif/pasif değer ifade eden hesapların nasıl tasfiye edildiği hususunda açıklamalı olarak düzenlenen rapor ve bilanço ile gelir tablosunun şirket ortaklarına …yevmiye sayılı ihtarname ile 22.10.2019 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarnamede tanınan 10 günlük süre içerisinde ortaklar tarafından her hangi bir itirazın bulunmadığı anlaşıldığından tasfiyenin kapatılmasına karar verilmesi gerekmiştir” denildiğini, dolayısıyla davacı tasfiye aşamasında tasfiye payı nedeniyle alacağı olduğundan bahisle veya ortaklık payları ile ilgili olarak hiç bir talepte bulunmadığı gibi rapor ve bilanço ile gelir tablosunun kendisine tebliğinden itibaren 10 günlük süre içerisinde her hangi bir itirazda da bulunmadığını, tasfiye dolayısıyla davacının her hangi bir zarara uğramadığını, bu aşamadan sonra davacının zarara uğradığını ileri sürerek tazminat talep etmesinin mesnetten yoksun, usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının davasında ileri sürdüğü yapmak zorunda kaldığı masraflardan kaynaklı olarak talep ettiği 49.924,00.TLnin zorunlu arabuluculuk aşamasında ileri sürülmediğinden davacının bu talebinin usulden reddine, kaldıki; şirketin tasfiye aşamasında …. Asliye Ticaret mahkemesi’nin 15.11.2019 tarihinde verdiği “Ara Karar” da belirtildiği üzere; tasfiye memurlarının 15.11.2011 tarihli dilekçesi ile mahkememizin fesih ve tasfiye hakkındaki kararını ticaret sicil gazetesinde tescil ve ilan edildiğini, şirketin borcu ve alacağı bulunmadığı, vergi borçları ve cezaları ile tasfiye giderlerinin şirket ortağı … tarafından ödendiğinin açıkça belirtildiğini, bu karara karşı davacının her hangi bir itirazı olmadığını, davacının zorunlu masrafları kendisinin yapmış olduğu iddiasının gerçekle bağdaşmadığını belirterek davanın reddine,
Karşı davada; şirketin tasfiye aşamasında …. Asliye Ticaret mahkemesi’nin 15.11.2019 tarihinde verdiği “Ara Karar” da belirtildiği üzere vergi borçları ve cezaları ile tasfiye giderlerinin şirket ortağı olan müvekkili tarafından ödendiğini, bu konuda davacı karşı davalının hiç bir itirazı bulunmadığını, dilekçe ekinde sundukları 10 adet vergi dairesi makbuzundan da açıkça anlaşılacağı üzere “… Matbaacılık ve Yayıncılık Ltd. Şti. Ne ait toplam 51.154,65.-TL. Vergi borcu Yenimalle Vergi Dairesi Servis Şefi Mehmet Yamaner’in makbuzlarda ki imzalı ve kaşeli beyanı 11.06.2019 tarihinde müvekkili tarafından ödendiğini, söz konusu ödeme makbuzlarının 11.06.2019 tarihinde tasfiye memuru …’a teslim edildiğini, müvekkilinin zorunlu olarak ödemek zorunda kaldığı 51.154,65.-TL. vergi borcunun yarısı olan 25.577,33.-TL’yi, “… Matbaacılık ve Yayıncılık Ltd. Şti. nin %50 hissedarı olan davacı/karşı davalı …’ ün ödemek zorunda olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 25.577,33.-TL.nin davacı-karşı davalıdan dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Asıl dava, davalı şirket ortağının davacı şirket ortağını zarara uğrattığı iddiasıyla tazminat ve tasfiye memurunun yapmış olduğu giderlerinin ödenmesi nedeniyle şirket ortağından rücuen alacak, karşı dava, şirketin vergi borçlarının ödenmesi nedeniyle davalı şirket ortağının payına düşen tutarın rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Taraf vekilleri delillerini bildirmişler, Ankara … Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası fiziken getirtilmiş, bilirkişi kurulundan rapor alınmıştır.
Ankara … Ticaret Mahkemesinin…. Karar sayılı kararın incelenmesinde; Davacı … tarafından … aleyhine 27.12.1999 tarihinde açılan davada; Davalı … ile … Matbacılık Ltd.Ştinin %50 hisse İle ortağı oldukları, davanın şirketin … yetkili müdürü olduğu, davalının ortaklar kurulu kararı almadan şirket adresini değiştirdiği, taşınma işinin yapıldığı, 13/09/1999 tarihinden itibaren şirket faaliyetlerinin durduğu, davalının bu tutumu ile ticari ilişkilerin yok edildiğini, bütün müşterilerin kaybedildiğini, şirketin zarara uğradığını, şirketin feshi için ayrıca dava açıldığını, matbaaya ait makinelerin hasar gördüğünü, çürümeye terk edildiğini, davalının iyi niyetli davranmadığını, işçilerin işten çıkarıldığını, şirkete ait çekleri kendisinin kullandığını, matbaanın taahhütlerini yerine getirmediğini belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL alacağın tahsilini talebi ile dava açıldığı, birleşen Ankara ….Asliye Ticaret Mahkemesinin … sayılı dosyasında davacı vekili tarafından … Matbaacılık…şirketinin davalı … ın kötü yönetimi nedeniyle zarara uğratıldığını, ortaklar arasında güvenin kalmadığını belirterek … Matbaacılık Ltd.Şti.nin fesih ve tasfiyesi talebi ile dava açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucu bilirkişi heyetinden alınan rapora itibar edildiği belirtilerek ”davalının tek taraflı olarak şirketi zarara soktuğu konusunda mahkemeye delil sunulmadığı, şirket defterlerine göre meydana gelen borç alacak durumu tasfiye sonucunda ortaya çıkacağı, bu tasfiye sonucunda ayrıca davalının kusurlu davranışı ile şirketin zarar gördüğü ortaya çıkar ise davacının talep hakkı bulunduğu, …549/4.ve 551.maddelerinde gösterilen şartlar gerçekleştiğinden, şirket ortakları arasında güven kalmadığından, şirketin tasfiyesine ve tasfiye memuru atanmasına, bu aşamada davalının kusurlu davranışı sonucunda verdiği zarar belirlenemediğinden alacak isteminin reddine karar verilmiştir.” gerekçesiyle asıl davada davanın reddine, birleşen davada davanın kabulüne karar verildiği,
Taraf vekillerinin temyiz etmesi sonucu Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 02/12/2004 tarihli kararı ile Ankara ….Asliye Ticaret Mahkemesinin kararının onanmasına karar verildiği, Yargıtay kararında asıl davaya ilişkin olarak özetle; ”davacının şirket adına değil, kendi adına tazminat istemekle, tesis edilen hüküm gereğince şirketin tasfiyesinden sonra tasfiye payı dolayısıyla kişisel zararı olduğu takdirde bu iddiasını o zaman ileri sürmesi olanaklı hale gelebileceğinden, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi gerektiği” görüşünün belirtildiği anlaşılmıştır.
Ankara ….Asliye Ticaret Mahkemesinin yukarıda anılan dosyasına sunulan 15/11/2019 tarihli tasfiye memuru raporunda özetle; şirketin üçüncü şahıslara borcunun bulunmadığı, alacak talebinde bulunulmadığı, kamu kurum ve kuruluşlarına tasfiye öncesi ve tasfiye dönemine ait borç bulunmadığı, şirket ortakları arasındaki borç alacak durumu nedeniyle tarafına bir talepte bulunulmadığı, şirketin tasfiye dönemi gider ve tasfiye memuru ücretlerinin şirket ortağı … tarafından karşılandığı, şirketin 2005-2008 döneminden kalan vergi ve gecikme cezaları toplamı olan 51.154,61 TL’nin şirket ortağı … tarafından ödendiği, 17/10/2019 tarihli bilanço gelir tablosu ve kati tasfiye işlemlerine ortaklardan herhangi bir itiraz gelmemiş olması nedeniyle kati tasfiyeye engel bir durumun kalmadığı, mahkemece kati tasfiyenin tescil ve ilanın yapılmasına dair karar verilmesi halinde şirketin sicilden silinmesinin sağlanabileceğinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Ankara ….Asliye Ticaret Mahkemesinin 15/11/2019 tarihli kararı ile tasfiye memuru isteminin kabulüne, … Matbaacılık ve Yayıncılık Ltd.Şti.nin tasfiyesinin kapatılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce bilirkişi heyetinden alınan raporda özetle; daha önceki yargılama safhalarında da olduğu gibi ticari defterlerin sunulmadığı, dosya içeriği bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere davacı iddialarının ispatlanması kapsamında ticari defterlere ihtiyaç duyulduğunu,
Ankara …. Asliye Ticaret Mahkemesi …. K.. Sayılı kararında; “Şirketin adresinin değişmesinde önceki bina yönetiminin rıza göstermemesi hususu belirtilmiş, 33 çekten 31 adedinin usulüne uygun olarak şirket lehine ticari defterlere kaydedildiği belirlenmiş ve davalının tek yanlı tasaruffu ile şirketi zarara uğrattığına ilişkin somut bir delil ibraz edilmediği belirtilmiştir. Davalının tek taraflı olarak şirketi zarara soktuğu konusunda bir delil sunulmamış olmakla birlikte yine kararda şirket defterlerine göre meydana gelen borç alacak durumunun tasfiye sonucunda ortaya çıkacağı, ayrıca davalının kusurlu davranışı ile şirketin zarar gördüğü ortaya çıkar ise davacının talep hakkı bulunacaktır.” denildiği, dosyaya bu süreçten sonrada herhangi bir şekilde mali bir veri sunulmadığı gibi tasfiye memuru raporlarında da bu hususta bir tespit bulunmadığı, Tasfiye Memuru … tarafından sunulan tasfiye memuru raporunda; ” Şirketin bulunabilinen resmi defter kayıtları çerçevesinde oluşturulan 12.12.2011 tarihli tasfiyeye giriş bilançosu ve tasfiyeye giriş ticaret sicil gazetesi de eklenerek Ankara 25. Noter 25.01.2012 tarih ve 02449 yevmiye numaralı ihtarname ile ortaklara gönderildiği, ihtarnamede açıklanan hususlar ve bilanço hesaplan ile ilgili ortaklardan bir itiraz gelmediği, yine aynı raporda mahkemece mahallinde keşifle alınan bilirkişi raporuna göre; şirketin bilinen adresinde hiçbir makine ve teçhizatın demirbaş ve diğer varlığının bulunmadığı tespiti yapılmıştır. Bu hususların ortaklara tebliğ edildiği ve ortaklardan belirtilen süre içerisinde bir dönüş yapılmadığı tasfiye memuru raporunda belirtilmiştir. Bu kapsamda kati tasfiye işlemi yapılmıştır.” denildiği, Ankara …. Asliye Ticaret Mahkemesinde verilen karar doğrultusunda tasfiye raporuna intikal eden ortaklar arası ihtilafa ilişkin bir tespit bulmadığı, dosya içeriğinde de yeni bir belge ve defter sunulmadığı, davacının davalıya çektiği bir ihtar, defter inceleme talebi, yapılan işlemlere zamanında bir itirazı vs rastlanılmadığı, davacının dava dilekçesinde belirttiği, şirketin %50 ortağı ve tek yetkilisi olan davalının, ortaklar kurulu kararı olmaksızın kişisel çıkarları uğruna yasa dışı ve şahsi işlem ve eylemleriyle şirketi gayri faal hale getirerek fiilen iflasa sürüklediği iddiasıyla şirket ortağı olarak müvekkili davacının uğradığını iddia ettiği müspet ve menfi zararlara ilişkin dosya içeriği belgeler kapsamında tespit yapılamadığı, tasfiye sürecine ilişkin tasfiye memurunca da tespit yapılamadığı ve bilançoya itiraz edilmediği de dikkate alındığında davacının zarar iddialarına ilişkin herhangi bir belge tespit edilemediği, davacının tasfiye aşamasında yaptığı masrafların talep edilebileceği kabul edilmesi halinde yapılan incelemede davacının yaptığı masrafların 59.995.00TL olarak hesaplandığı 10.071,00 TL sini davadan sonra ödemiş olduğu, davacının dava dilekçesindeki talebinin 49.924.00TL olduğu, bu meblağın davacının diğer zararlar talebi kapsamında nazara alınıp alınamayacağının takdirinin mahkemeye ait olduğu, davalı karşı davacı …’ın 2005-2008 döneminden kalan vergi borcu nedeniyle 51.154,65 TL ödemiş olduğunun tespit edildiği bildirilmiştir.
İtirazlarda dikkate alınarak bilirkişi kurulundan alınan ek raporda özetle, asıl dava ve karşı davada kök raporda belirttikleri görüş ve kanaatlerin değiştirecek bir hususun bulunmadığı bildirilmiştir.
Dosya kapsamına, toplanan delillere ve bilirkişi heyeti raporuna göre, tarafların Ankara ….Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/09/2003 tarihli, ….ile fesih ve tasfiyesine karar verilen, kesinleşen karar sonucu Mahkemece atanmış olan tasfiye memuru tarafından tasfiye işlemleri sonuçlandırılıp ticaret sicilinden terkin edilen … Matbaacılık ve Yayıncılık Ltd.Şti.nin %50’şer paya sahip ortakları oldukları,
Asıl davada davacı vekili, davalı …’ın şirket müdürü ve tek yetkilisi olduğu dönemde şirketin mecurdan tahliyesi için, şirketi temsil ve ilzam yetkisi dahi henüz gerçekleşmeksizin, 15/02/1999 tarihli tahliye taahhütnamesi düzenlediği, ardından şirketin diğer ortağı olan davacıya bilgi vermeksizin, ortaklar kurulu kararı olmaksızın ve eylemsel olarak 13.9.1999 tarihinde şirketin matbaa makineleri ile birlikte “….Karşıyaka/ANKARA” adresine taşındığını, bu adresin matbaanın çalışması için zorunlu sanayi elektriğinin bile olmadığı, bir depo olduğu, davalı ortağın, şirketin işçilerini işten çıkartarak şirketi gayri faal bıraktığı, taahhütlü işlerini dahi yapamaz duruma düşürdüğü, mevcut müşteri portföyünü dağıttığı, sektöründeki kurumsal kimliği ve itibarını yok ederek ticari hayatını bitirdiği, şirketin zamanın ileri teknolojisine sahip üstün özellikli ve değeri milyonlarca lira olan matbaa makinelerini,demirbaşlarını, yok pahasına üçüncü şahıslara satarak elden çıkarttığı, şirkete ait müşteri çeklerini cirolayarak kendisine ait şirketlerin yararına kullandığını, şirketi fiilen bitirdiği, davalının yapmış olduğu haksız eylem ve işlemlerle müvekkilini maddi zarara uğrattığını belirterek, müvekkilinin uğradığı tüm müspet ve menfî zararların güncellenerek tespitiyle, şirketin aktiflerinin kaybından ve beklenen ticari kayıplarından müteşekkil maddi zararlarının tahsilini talep etmiş olup, yukarıda anılan Ankara … Ticaret Mahkemesinin kararı ve Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin onama kararı içeriğine göre davalı … vekilinin zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı,
Ankara … Ticaret Mahkemesinin… Esas sayılı dosyasında atanan bilirkişilerce ve mahkememizin iş bu dosyasında atanan bilirkişilerce; davacının uğradığını iddia ettiği müspet ve menfi zararlara ilişkin dosya içeriğinde bulunan belgeler kapsamında tespit yapılamadığı, tasfiye sürecine ilişkin tasfiye memurunca da tespit yapılamadığı ve tasfiye memurunca hazırlanan bilançoya itiraz edilmediği de dikkate alındığında, davalı şirket müdürünün kusurlu davranışı ile davacı şirket ortağının müspet ve menfî zarara uğradığına ilişkin iddialarını sunulan delillerle kanıtlayamadığından davacı tarafın tazminat taleplerin yerinde olmadığı,
Davacı tarafın tasfiye memurun işlemleri sırasında yapmış olduğu tasfiye giderlerini, aynı şekilde davalı karşı davacının karşı davada talep etmiş olduğu vergi borcu ve cezası nedeniyle tasfiye kapanışı yapmadan ödemiş olduğu tutarların şirket hesabına işlenip, şirketin alacak borç durumunun buna göre belirlenerek tasfiye sürecinin tasfiye memurunca tamamlanması gerektiği, şirket ortaklarının şirketin tasfiyesi ve borcu için yapmış oldukları masraf ve ödemeleri şirketin tasfiye kapanışı yapmış olması nedeniyle rücuen diğer ortakta talep etmelerinin yerinde olmadığı kanaatine varıldığından asıl davanın ve karşı davanın reddine dair aşağıda yazılı kararın verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl davada davanın REDDİNE,
a-Alınması gerekli 80,70 TL harcın peşin alınan 1.023,36 TL harçtan mahsubu ile 942,66 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra talebi halinde davacı tarafa iadesine,
b-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
c-AAÜT uyarınca belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
d-HMK 333. maddesi uyarınca artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
2-Karşı davada davanın REDDİNE,
a-Alınması gerekli 80,70 TL harcın peşin alınan 491,20 TL harçtan mahsubu ile 410,50 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra talebi halinde davacı tarafa iadesine,
b-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
c-AAÜT uyarınca belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin karşı davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacı karşı davalıya verilmesine,
d-HMK 333. maddesi uyarınca artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İşbu mahkeme kararına karşı HMK 341 ve 345. maddesi uyarınca taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yoluna başvuru yapma hakkı bulunduğuna dair taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile karar verildi.10/11/2022

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza