Emsal Mahkeme Kararı Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/437 E. 2021/37 K. 18.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/437 Esas
KARAR NO : 2021/37 Karar

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/09/2020
KARAR TARİHİ : 18/01/2021
KARAR YZL. TRH. : 18/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların murisi …’ın 27.02.2019 tarihinde vefat ettiğini, vefatından önce … Bank A.Ş. … Şubesinden kullanmış olduğu 30.03.2018 tarihli 145.000,00-TL kredinin teminatı olarak davalı şirket ile 22864701 sertifika nolu, 30.03.2018 başlangıç tarihli 30.03.2019 bitiş tarihli “kısa konut grup hayat sözleşmesi sertifikası” tanzim ettiğini, kendisinden kredi temin edilmek istenen … Bank A.Ş. yetkilileri ise murise anlaşmalı olduğu davalı şirket aracılığı ile zorunlu olarak kredili hayat sigortası yapılması gerektiğini ifade ettiğini, bunun sonucunda 30.03.2018 tarihinde davalı şirketin “sigortacı”, kendisinden kredi temin edilen … Bank A.Ş.’nin ise “ Sigorta Ettiren” olduğu; “kısa konut grup hayat sözleşmesi sertifikası”, “ … Hayat ve Emeklilik A.Ş. Kredi bağlantılı Sigortalar Bilgi Formu “, sigortalı sıfatıyla …’a imzalatıldığını, 27.02.2019 tarihinde sözleşmenin sigortalısı …, kredi çektikten sonra tespit ve teşhis edilen karın fıtığından 14.11.2018’de ameliyat olduğunu, yaklaşık 10 gün sonra muris …’ın taburcu olduğunu, taburcu olduktan sonra murisin kontrolleri sırasında murisin dikişlerinde (ameliyat yerlerinde) açılma olduğunun tespit edildiğini, tekrar hastaneye kaldırılması neticesinde …’ın tekrar operasyon geçirdiğini, murise bu operasyon sonucunda “diren” takıldığını, diren takılı bir vaziyette murisi taburcu etmeleri sonucunda murisin fenalaşması sonucu … enfeksiyon kaptığını ve yaşamını yitirdiğini, …’ın vefatından sonra hayat sigortasının ödenmesi için davacıların, davalı sigorta şirketine başvuruda bulunduğunu, davalı şirketin müvekkillere gönderdiği 11.04.2019 tarihli yazı cevabında “murisin siroz hastalığının olduğunu ve bunun sigortalı tarafından bilindiği halde bildirim yapılmadığı” şeklinde cevap verildiğini, bunun üzerine davacıların … Bankası A.Ş. den alınan krediyi mirasçı olmaları sebebi ile kendileri ödemek zorunda kaldıklarını, davalı şirketin murisin vefatı üzerine hayat sigortası kapsamında mevcut yaşam kaybı teminatına ilişkin … Bankası A.Ş. ye herhangi bir ödemede bulunmadığını, davacıların annelerinden /eşinden kalan borçları bu güne kadar ödediklerini ve ödemeye de devam ettiklerini, davalı şirketin ödemede bulunması için 28.11.2019 tarih-… arabuluculuk numarası ile arabulucuya müracaat ettiklerini olumsuz sonuçlandığını, …’ın Ankara Şehir Hastanesinde fıtık sebebi ile geçirdiği ameliyat sonrasında oluşan enfeksiyon sebebi ile yaşamını yitirdiğini ve bu yönde rapor alınmasını talep ettiklerini, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile başlangıç olarak 20.000,00-TL hayat sigortası tazminatının ödenmesini davacıların borçlu olmadığının tespiti için ve bakiye kredinin davalı tarafından bankaya ödenmesini, davanın kabulüne karar verilmesini, T.C. Merkez Bankası’nca mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesini, bakiye kredi borcunun davalı sigorta şirketi tarafından T.C. Merkez Bankası’nca mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte bankaya ödenmesine karar verilmesini, tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; şirket unvanının 24.08.2020 tarihli Genel Kurul kararı ve ilgili kararın 24.08.2020 tarihinde tasdiki ile 04.09.2020 tarihli Türk Ticaret Sicili Gazetesi’nde (EK-2) ilanıyla değiştiğini, eski unvanı ”… Hayat ve Emeklilik Anonim Şirketi” olduğunu, yeni unvanın ”…” olduğunu, davanın tüketici mahkemesinin görev alanına girdiğini, tüketici mahkemesinin bakması gerektiğini, hayat sigortalarının, mal veya zarar değil, meblağ sigortaları hükmünde olduğunu, bu tür sigortalarda para ile ölçülebilen bir menfaatin sigorta güvencesine alınmadığından, tarafların sigorta sözleşmesi akdedilirken kararlaştırdıkları sigorta bedelinin ödenmesi gereken tazminatın miktarını belirlediğini, sigortalının vefat tarihi ve poliçelerdeki vefat teminatı tutarının açıkça belli olduğunu, vefat tarihindeki teminat tutarı toplamının 145.812,00-TL olduğunu, davanın başlangıç olarak 20.000,00-TL harca esas değer ile açıldığını, davanın 145.812,00-TL üzerinden açılması gerekirken 20.000,00-TL üzerinden açılan davanın Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu gereğince reddine karar verilmesi gerektiğini, sertifika üzerinde bireysel kredi grup hayat sigortası yazılı olmasının, sigortanın maddi menfaate dayalı olduğunu ortaya koyduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, davanın usulden reddi gerektiğini, davacının poliçe gereği bildirim yükümlülüğünü süresi içerisinde yerine getirmediğini, 6102 sayılı TTK 1420 maddesine göre sigorta alacaklarında zamanaşımı süresinin 2 yıl olduğunu, Hayat Sigortası Genel Şartlarının zamanaşımını düzenleyen C.13 maddesine göre sigorta sözleşmelerinden doğan tüm taleplerin 2 yılda zamanaşımına uğrayacağının hüküm altına alındığını, sigortalının bankaya olan borcunun ödenip ödenmediğinin, kredi borcunun kapatılıp kapatılmadığının araştırılmaksızın hüküm kurulmasının hukuken mümkün olmadığını, sigortalı …’ı vefat riskine karşı güvence altına alan 22864701 poliçe no.lu hayat sigortası akdedildiğini, sigortanın sigortalı olan …’ı vefat riskine karşı güvence altına alan hayat sigortası olduğunu, teminat kapsamının grup kredi hayat sözleşmesi, özel ve hayat sigortası genel şartlarına tabi olduğunu, …’ın vefatından sonra mirasçıların davalı şirkete başvurduklarını, rizikonun gerçekleşmesi sebebiyle sigorta tazminatı için talepte bulunduklarını, mirasçılardan riziko değerlendirme için gerekli evrakların talep edildiğini, evrakların incelenmesi akabinde sigortalı …’ın sözleşmelerinin başlangıç tarihinden önce gelen, mevcut bulunan SİROZ hastalığını 22864701 nolu poliçesinin başlangıç tarihi olan 30/03/2018 tarihinden önceki sağlık beyan formunda beyan etmemesi nedeniyle tazminat talebinin reddedildiğini, sigortalıya ait sağlık kuruluşlarından alınan sağlık raporlarının dosya kapsamında incelendiğini, sigorta başlangıcından evvel sigortalının SİROZ hastalığının mevcut olduğunun görüldüğünü, müteveffa sigortalı …’ın sigortanın başlangıcından önce siroz hastalığının bulunduğunu ve uzunca bir süre de tedavi gördüğünü, SİROZ hastalığını beyan etmediğini, gizlediğini, şirketi yanılttığını, bu nedenle davacılara herhangi bir ödeme yapılmasının hukuken mümkün olmadığını başvurunun reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin başvurucular üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, murisçe kullanılan kısa konut kredisi nedeniyle düzenlenilen hayat sigorta sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit, tazminat istemine ilişkindir.
Halkbank tarafından gönderilen T.C. … Kimlik Numaralı …’a yapılan ödemelere ilişkin bilgi ve belgeler Mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-(k) maddesinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler “tüketici”; 3/1-(l) maddesinde ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemler “tüketici işlemi” olarak kabul edilmiş ve Tüketici Kanunu’nun kapsamı esaslı şekilde genişletilmiştir.
Aynı Kanun’un 73/1. maddesinde “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilirken; 83/2. maddesinde de “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilmiştir.
Davacılar, davalı sigorta şirketi ile hayat sigorta sözleşmesi imzalayan murisin mirasçılarıdır.
Somut olayda uyuşmazlık, bir tarafı tüketici olan sigorta sözleşmesinden kaynaklanmakta olup; dava, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra,22/01/2018 tarihinde açılmıştır. Bu kanunun yürürlüğe girmesinden sonra açılan davalarda görevli mahkeme, tüketici mahkemeleri olacaktır. Bu itibarla mahkememizin görevsizliği sebebiyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
2-Süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren taraflardan birinin 2 hafta içerisinde mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli ve yetkili Ankara Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, aksi takdirde dosyanın resen ele alınması ile davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-Yargılama gideri ve harç konusunun yetkili ve görevli Mahkemede dikkate alınmasına,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda HMK 341 ve devamı maddeleri gereğince kararın tebliğinden itibaren Mahkememize Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine gönderilmek üzere verilecek dilekçe ile 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
E-İMZALIDIR

Hakim …
E-İMZALIDIR