Emsal Mahkeme Kararı Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/344 E. 2021/393 K. 21.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ

T.C.
ANKARA
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/344 Esas
KARAR NO : 2021/393


Av. … …
Av. …
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 08/12/2015
KARAR TARİHİ : 21/04/2021
KARAR.YAZ.TRH. : 22/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA:
Davacı vekilinin dava dilekçesi ile “… Ankara Valiliği’nde memur olarak çalışan müvekkili, T. … Bankası … Şubesi’nden kredi kullananı…’ya … ile birlikte kefil olduğunu, Borcun ödenmemesi nedeniyle davalı Banka Ankara …Müdürlüğü 2005/8254 E. sayılı takip dosyasından takip başlattığını, re’sen müvekkilinin maaşına el koyup tam tarihi bilinmemekle beraber 2008 ve 2009 Haziran ayına kadar 8 – 9 ay maaşını hiç vermeyerek ilgili icra takibi için 8.000,00 TL, ve Haziran 2009 ve Haziran 2010 tarihleri arası (12 ay aylık 500.00 TL olmak üzere) 6.000.00 TL olmak üzere toplam 14.000.00-TL aldığını, bu alım sırasında müvekkilinin maaşından hukuken başka icra dosyası içinde kesintisi yapılmakta olduğunu, müvekkilinin maaş hesabından alınan paralar ile ilgili dekontlarını fiş açıklamalı olarak davalı Bankadan talep Dilekçesine cevap vermediğini, tekit Dilekçesine de hukuka aykırı olarak belgelerin verilebilmesi için para talep ettiğini, davalı Bankanın bu tahsilatını icra dosyasına bildirmeyip, icra dosyasına Şubat 2008 tarihinden bu yana kesinti yaptırdığını, müvekkilinin maaşından yapılan kesinti toplamı 18.07.2013 tarihine kadar 15.504,16 TL olduğunu, davalı banka işbu icra dosyasından olan alacağını 29.11.2012 tarihi itibariyle….Yönetim A.Ş.’ne temlik ettiğini, bu Şirkete de 3.346,00 TL daha ödemesi sonucunda dosya borcu Şirketçe sonlandırıldığını, davalı banka müvekkilinin maaşından re’sen kestiği toplam 14.000,00 TL’yi icra dosyasına bildirmediğinden müvekkilinin zarara uğradığını, Banka ayrıca bu meblağı bildirmediği bir yana temlik tarihine kadar icra dosyasındaki paraları da alıp, ayrıca temlik anlaşması yaparak alacağı temlik ettiğini, müvekkilinin kefillikten dolayı sorumluluğu ve yapılan icra takibinde miktar itibariyle sorumluluğu takip miktarı kadar olmadığını, 10.000,00 TL kredi takip tarihi itibariyle 35.000,00 TL olduğunu, bunu da müvekkilinin anlayamadığını, bankanın tek taraflı, insan onur ve haysiyetine aykırı düşen hukuka aykırı işlemi nedeniyle müvekkilinin beş paraya muhtaç kalarak manevi üzüntü yaşadığını, ileri sürerek, 14.000,00-TL’nin kesinti tarihleri itibariyle avans faiz oranı ile birlikte ve 10.000,00-TL manevi tazminatın avans faiz oranı ile birlikte davalı Bankadan alınmasına, hükmolunmasına…, ” karar verilmesini istediği görülmüştür.
SAVUNMA:
Davalının cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
DELİLLER:
25.03.2004 tarihli 10.000,00 TL (10.000.000.0000 Eski TL) limitli Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi getirtilmiş, TL Taksitli Ticari Kredinin 4227 14011 29642 sayılı hesaptan 10.000,00 TL kredinin 24ay geri ödemeli olarak Dava dışı…’ya kullandırıldığı, Sözleşmede Davacı … ile Dava dışı … 10.000,00 TL miktarla sınırlı müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları görülmüştür.
Davacının kefil sıfati ile imzasının bulunduğu sözleşme Genel Kredi ve Nakdi Kredi Sözleşmesi’nin “Müşterinin Bankadaki Alacakları, Mevduatları ve Bunlar Üzerinde Bankanın Rehin, Hapis ve Mahsup Hakkı” başlıklı 62. Maddesinde “Müşterinin Bankada açtırdığı veya açtıracağı Alacaklı Cari Hesaplara faiz verildiği takdirde, bu faiz, Bankanın mevduat hesaplarına uyguladığı esaslara göre hesaplanacaktır. Müşteriye ait Alacaklı Cari Hesaplara işbu Sözleşmenin diğer hükümleri uygulanacaktır. Müşterinin Bankanın yurtiçi ve, yurtdışındaki şubelerinde mevcut olan ve olabilecek her türlü alacağı, mevduat hesaplan, Döviz Tevdiat, Hesapları, Yatırım Hesapları, bloke hesaplan, ithalat garantisi veya diğer krediler için yatıracağı marjlar, T.C. Merkez Bankası ’na yatırılan her türlü ithalat nakdi teminatları üzerinde, Banka, bu krediden dolayı ödemesi gereken paralar ile verdiği ve/veya vereceği teminat mektupları, ve/veya kontrgarantilerden, kefaletlerden; diğer garantilerden, kabul ve avallerden dolayı ödenmesi gereken paralar, ayrıca Müşterinin Bankaya karşı işbu Sözleşmeden ve/veya herhangi, bir sebepten/dolayı doğmuş ve doğacak alacakları için rehin hakkına ve Müşteri tarafından kendisine emaneten veya serbest depo suretiyle verilen veya herhangi bir zaman ve şekilde nezdinde /bulunabilecek olan bütün senetler, çekler ve emtiayı temsil eden belgeler, yürürlükteki ithalat mevzuatı gereğince Bankaya ibrazı gerekli belgeler, hisse senetleri, tahviller ve hamile ve nama yazılı mevduat sertifikaları, bunların kuponları, diğer kıymetli evrak, mal ve eşya üzerinde ve Müşteriye ait kiralık kasalar ve bunlar içindeki her türlü değerler üzerinde hapis hakkına sahiptir. Müşteri, bunların Bankaya rehnedilmiş olduğunu beyan eder. Ticari senetlerin ve diğer kıymetli evrakın bedellerinin Bankaca tahsili halinde, tahsil olunan bu bedeller üzerinde de Bankanın rehin hakta bulunmaktadır. Banka bu rehinleri İcra Müdürlüklerine veya diğer herhangi bir resmi makama başvurmak zorunluluğu olmaksızın dilediği anda ve uygun göreceği şekillerde açık artırmaya ve diğer kanun yollarına gerek kalmaksızın özel olarak paraya çevirmek ve bedelinden haklarını tahsil etmek yetkisine sahip olduğu gibi, bu şekilde rehni paraya çevirmeye zorunlu olmaksızın, alacaklı bulunduğu bütün tutarlar için dilediği anda Müşterinin her türlü mal vatlığına karşı haciz yoluyla takibe yetkilidir. Bankanın bu yollardan birini seçmiş olması diğerinden feragati gerektirmeyecek ve dilediği anda her iki yola birden başvurabilecektir. Bu merhun malların fiyat düşmelerinde veya diğer nedenler dolayısıyla yetersizliği Bankaca tahmin ve takdir edilip Müşteriye bildirildiği andan itibaren, aradaki farkı nakden veya Bankanın kabul edeceği diğer rehinlerle tamamlamayı veya yeni rehinlerle değiştirmeyi Müşteri kabul ve taahhüt eder. Banka, üzerinde rehin veya hapis hakkı bulunan her türlü alacaklar ve değerlerin bir bölümünü veya tamamım bloke hesaba alıp almamakta, bloke hesaba alınan paralara faiz yürütüp yürütmemekte ve faiz oranını tayinde serbesttir. Müşteri, T.C. Merkez Bankası’na yatırdığı ve yatıracağı nakdi teminatların, adına Bankaya iade edilmesini ve iade edilen teminat üzerinde de Bankanın rehin hakkının aynen devam edeceğini kabul ve taahhüt eder. Müşteri, üzerinde Bankanın rehin hakkı bulunan ve yukarıda sayılan alacakları, Bankanın onayı olmaksızın üçüncü şahıslara temlik edemez. Banka, alacaklarından -vadesi gelmiş olsun veya olmasın- herhangi birini veya hepsini uygun göreceği şekilde ve Müşteriye ihbarda bulunmadan Müşterinin Bankadan olan her türlü alacakları, mevduat hesaplan, Döviz Tevdiat Hesaplan, Yatının Hesaplan, bloke hesaplan, ithalat nakdi teminatları ve marjlarla veya Bankanın tahsil ettiği ve edeceği çek bedelleriyle takas ve mahsup veya bu kredi hesabına alacak kaydetmeye yetkilidir.” hükmünün bulunduğu görülmüştür.

Banka kayıtları getirtilmiş Ankara 4. Tüketici Mahkemesinin 2013 / 5095 E. Dosyasında aldırılan bilirkişi raporunda “…Davalı Bankanın Topraklı Şubesi’nce Dava dışı…’ya 25.03.2004 tarihli Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi’ne istinaden 25.03.2004 tarihinde aylık % 2,20 faiz, % 3 KKDF ve % 5 BSMV ile birlikte beheri aylık 551,50 TL’lık taksitler ile 24 ayda geri ödenmek üzere 10.000,00 TL’lık Taksitli Ticari Kredi kullandırıldığı, Genel Nakdi ve Gayrnakdi Kredi Sözleşmesi’ni 10.000,00 TL’lık kefalet miktarı ile Davacı … ile birlikte Dava dışı … müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, İlk 9 taksit ödendikten sonra müteakip taksitlerin ödenmemesi üzerine Davalı Banka Dava dışı asıl borçlu…, Dava dışı Kefil … ve Davacı Kefil …’e 17.05.2005 tarihinde Noterden keşide ettiği ihtarname ile 7.770,30 TL borcun derhal ödenmesini ihtar ettiği, İhtarname Davacı kefile 24.05.2005 tarihinde tebliğ edildiği, Dava dışı asıl borçluya tebliğ edilemediği, kefile asıl borçludan daha fazla sorumluluk yüklenemeyeceğinden yapılan ödemeler öncelikle BK’nun 84. Maddesi uyarınca faiz ve masraflardan tenzili suretiyle yapılan hesaplamamızda Davalı Bankanın alacak temlik ettiği….Yönetim A.Ş.’nin 11.07.2013 tarihi itibariyle Ankara …Müdürlüğü’nün 2005/8254 E. Sayılı Dosyasından toplam 14.794,84 TL alacağının bulunmasına rağmen borçlu ile harici anlaşma sonucu bu alacağından vazgeçtiği, Davacı Sn. Vekili Dava Dilekçesinde Davacı…’ya olan kefaletinden dolayı Davalı Bankanın … Şubesi müvekkiline re’sen 2008-2009 yıllarında Haziran 2009 ayına kadar 8-9 ay maaşını hiç vermediği bu şekilde icra dosyası için 8.000,00 TL aldığını, akabinde de Haziran 2009-Haziran 2010 tarihleri arası aylık 500,00 TL olmak üzere toplam 6.000,00 TL daha aldığını ileri sürerek iadesini talebiyle huzurdaki davayı açtığı, ancak yaptığımız incelemede 12.06.2009 tarihi itibariyle Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi sözleşmesi’nin 62. Maddesi dayanak bloke işlemine konu olan maaş miktarı 15.07.2008-12.06.2009 tarihleri arası 7.796,90 TL olduğu, 12.06.2009 tarihinde Davacı Davalı Bankanın … Şubesi’ne hitaben verdiği Dilekçesinde hesapta blokeli 7.646,90 TL’nın…’ya olan kefalet borcundan düşülmesini talep ettiği (Ek. 5), 12.06.2009 tarihinde bloke kaydının kaldırılarak Davacı talimatı doğrultusunda 7.796,90 TL…’ya olan kefalet borcuna mahsup edildiği, 12.06.2009 tarihinden sonra ise maaş hesap üzerine bloke işlemi uygulanmadığı yatan maaş tutarları Davacının Banka Kartı ile Bankamatik (ATM) den çektiği (Ek. 6), Yüksek Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19.12.2011 tarihli E. 2010/7418, K. 2011/17246 sayılı Kararında, “Davacının, imzaladığı tüketici kredi sözleşmesinin 11. maddesi ve bu sözleşmelere ek rehin ve temlik maddeleri ile maaş, ikramiye, temettü ve her türlü hak ve alacaklarım önceden davalıya ret ettiği, bankanın da alacağı nedeniyle davacının maaşının tamamı üzerinde bloke işlemi gerçekleştirdiği anlaşılmaktadır. Davacının, bu blokenin kaldırılması yönündeki talebi, dava tarihinden önceki dönem için, kesintilerin davacının borcu ve taahhütleri nedeniyle yapıldığı gerekçesiyle reddedilmiştir. İİK’ nün 82 ve 83 maddelerinde yazılı mal ve hakların haciz olunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar geçerli değildir. Ancak, davalı bankanın, muaccel alacağı nedeniyle, davacının memuriyet maaşına ilişkin hesabına yatırılan maaşın ¼ ‘ünü haczedebilmesi mümkündür. Bu durumda, mahkemece, davacının maaşının ¼ ‘ten fazlasının haczedilemeyeceği belirtilerek, buna göre hesap yapılıp hüküm kurulması gerekir.” denilmekte, Yüksek Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 31.03.2004 tarihli E. 2004/12-167, K. 2004/185 Karar sayılı Kararında, “İİK.83-a maddesi gereğince borçlunun, hacizden önceki bir dönemde haczi mümkün olmayan bir mal veya hakkın haczedilebileceğine dair alacaklıyla yapmış olduğu anlaşma geçerli değildir. Anılan maddenin amacını açıklayan gerekçesinde de “…borçlunun, hacizden önce sonuçlarını tahmin edemeyeceği cihetle, bir mal veya maaş yahut ücretin haczedilemeyeceği yolunda şikayette bulunmayacağını bildirmesinin, lehine olan yasa hükmünün uygulanmasından feragat etmesinin hükümsüz sayılacağı, zira, bir malın ne derece haczedilmez olduğunun, borçlunun ve ailesinin haciz anındaki durumlarına göre saptanabileceği” ifade olunmuştur. Bu durumda haciz sırasında yada haciz işleminin gerçekleşmesinden sonraki dönemde borçlu haczedilmesi mümkün olmayan mal ve haklarla ilgili olarak bu hakkından vazgeçebilir.” denilmekte, Yüksek Yargıtay içtihatları ile birlikte somut olay değerlendirildiğinde Davalı Bankanın yatan maaş miktarının 1/4’üne bloke koyarak borca mahsubu mümkün iken 15.07.2008-12.06.2009 tarihleri arasında yatan maaş tutarlarının tamamına bloke uygulamasına dayanak 62. Madde hükmü geçersiz ise de Davacının 12.06.2009 tarihinde verdiği Dilekçe ile hesapta blokeli 7.646,90 TL’nın kefalet borcuna mahsubunu taleple sonradan bloke işlemine muvafakat ettiği anlaşılmakla blokeye konu 7.796,90 TL’yi artık talep edemeyeceği, Haziran 2009-Haziran 2010 tarihleri arasında Davalı Bankaca gerçekleştirilen bir bloke işleminin sözkonusu olmadığı gibi yatan maaş tutarları Davacı tarafından Bankamatikten çekildiği anlaşılmakla 6.000,00 TL’lık alacak talebi de haklılık taşımadığı,” belirtildiği görülmüştür.
Mahkememizce 2015/808 E sayılı dosya üzerinden aldırılan 10/10/2016 tarihli raporda “… Dava dışı… ile davalı Banka arasında ; 25.03.2004 tarihinde 10.000 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi ve 17.05.2004 tarihinde 8.000 TL limitli Taşıt Kredisi ve Rehin Sözleşmesi olmak üzere 2 adet sözleşme akdedilmiş olup, davacının bu sözleşmelerden yalnızca Genel Kredi Sözleşmesinde 10.000 TL limitle kefaletinin bulunduğu,Davacının kefaletinin bulunduğu sözleşmeye istinaden kullandırılan krediden kaynaklı borçtan, kefalet limiti 10.000 TL ve kendi temerrüdünden kaynaklı faiz borcundan sorumlu bulunduğu,Diğer yandan, davacının kefaletin bulunmadığı 17.05.2004 tarihli 8.000 TL tutarlı krediden kaynaklı borçtan ise sorumlu tutulamayacağı, Ayrıntıları Raporumuzun 3.1. maddesinde belirtildiği üzere, davalı Bankaca davacının maaş hesabı üzerine bloke konulmak suretiyle kesinti yapılan tutarlar icra dosyasına bildirilmemiş olmakla birlikte, toplam kesinti tutarı olan 17.672,09 TL’nin; 2.250 TL’lik kısmının davacının kefaletinin bulunduğu bir başka kredi borcuna mahsuben, 15.422,09 TL’lik kısmının ise davacının dava dışı…’nın kredisine olan kefilliğinden kaynaklı takip borcunun anapara, temerrüt faizi ve BSMV’sine mahsuben tahsil edildiği, Davalı Bankanın davacının maaş hesabından kestiği, ancak icra dosyasına bildirmediği tutarların tamamı kefillikten kaynaklı borçlara aktarıldığı için, dava dilekçesinde ileri sürülen ” re’sen kesinti tutarı 14.000 TL’nin iadesine” yönelik davacı talebinde haklılık payı bulunmadığı, Davacının kefalet imzasının bulunduğu sözleşmeden kaynaklı takipteki alacağa 15.03.2007 tarihinden başlamak üzere 17.03.2008 tarihine kadar maaş hesabından aktarılan tutarlarla anapara borcunun 17.03.2008 tarihi itibariyle tamamen sıfırlandığı, Diğer yandan, anapara borcunun tahsilini müteakip davacının maaş hesabına yatan tutarlardan temerrüt faizi borcuna karşılık tahsilat yapıldığı, temerrüt faizi borcuna yapılan en son tahsilatın 12.06.2009 tarihinde gerçekleştiği, bu tarihten sonra gerek davacının hesabına yatan tutarlardan gerekse maaşından kesinti yapılıp icra dosyasına gönderilen tutarlardan, kefaletinin bulunduğu sözleşmeden kaynaklı takip borcuna herhangi bir tahsilat yapılmadığı, bu bağlamda, 12.06.2009 tarihinde yapılan tahsilat ile birlikte Bankanın temerrüt faizi alacağının da tamamen tahsil ve tasfiye edilmiş olması gerektiği, Dolayısıyla bu kredi alacağının….Şirketine devir rakamının ( gerek anapara gerekse faiz alacağı yönünden) sıfır bakiye olduğu, eş bir anlatımla, dava dışı… “ya kullandırılan kredilerden davacının kefalet imzasının bulunduğu sözleşmeye dayalı borç yönünden….Şirketine devredilebilir nitelikte bir alacak bulunmadığı, Davalı Bankanın, davacının maaş hesabı üzerine koymuş olduğu blokeyi 12.06.2009 tarihinde kaldırdığı, 12.06.2009 tarihinden sonraki dönemde hesap üzerinde herhangi bir bloke işlemi bulunmadığı, bu kapsamda, davacının 12.06.2009 tarihinden sonra hesabına yatan maaş tutarlarını şubeden veya ATM’den çekmek suretiyle serbestçe tasarruf ettiği, Bu nedenle, dava dilekçesinde ileri sürüldüğü şekilde Haziran /2009 – Haziran / 2010 ayları arasında maaş hesabından aylık 500 TL’den toplam 6.000 TL tutarında bir kesintinin mevcut olmadığı, bu nedenle, bu husustaki iddiada gerçeklik payı bulunmadığı, Davacının hesabına ilk bloke işleminin 22.02.2007 tarihinde konulduğu, bu tarihten 18.06.2008 tarihine kadar her ay itibariyle maaş yattığı tarihte blokenin kaldırılıp hesapta bulunan paranın takipteki borçlara karşılık olarak tahsil edildiği ve hemen ardından hesaba tekrar bloke konulduğu, dolayısıyla 22.02.2007 tarihi ile 18.06.2008 tarihleri arasında maaş hesabından davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığı,Hesap üzerine 18.06.2008 tarihinde konulan blokenin 12.06.2009 tarihine kadar kaldırılmadığı, bu nedenle 18.06.2008-12.06.2009 tarihleri arasında her ay itibariyle hesaba yatan maaş tutarlarının hesapta birikerek 12.06.2009 tarihinde 7.796,90 TL’ye ulaştığı, bu tarihte bu tutarın 150 TL’lik kısmı hariç kalanının temerrüt faizi ve BSMV borcuna mahsup edildiği,Bu bağlamda, davacının 22.02.2007 tarihinden 12.06.2009 tarihine kadar ki süreçte hesabına yatan maaş tutarlarından kendisine herhangi bir ödeme yapılmadığı, Davalı Bankanın davacının maaşının tamamı üzerine bloke koyması işlemi sözleşmenin 62. maddesine uygun olarak gerçekleştirilmiş ise de, bu işlemin İcra İflas Kanunu’nun 83. ve 83/a maddelerine aykırı olduğu, Davalı tarafça, davacının 12.06.2009 tarihinde vermiş olduğu dilekçe ile bloke işlemine muvafakat ettiğini ileri sürmüş olmasına karşın, olayın oluş biçiminden, davacının 22.02.2007 tarihinden 12.06.2009 tarihine kadar maaş alamamış olmasından kaynaklı tazyik altında ve maaşının kendisine ödenmesini sağlayabilmek amacıyla bu dilekçeyi verdiğinin açıkça anlaşıldığı, dolayısıyla, davacının 12.06.2009 tarihinde vermiş olduğu dilekçe ” Yasaya aykırı olarak yapılan bloke işlemine ” sonradan muvafakat edildiği anlamına gelmediği gibi, işlemin yasaya aykırılığını da ortadan kaldıracak bir nitelik arzetmediği,Bu nedenle, davalı Bankaca davacının maaşının tamamı üzerine uygulanmış ve yaklaşık 2,5 yıl boyunca sürdürülmüş bulunan bloke işlemi dolayısıyla, davacının maddi ve manevi olarak mağduriyete uğramış olması kaçınılmaz olarak değerlendirilmiş olup bu hususa yönelik manevi tazminat talebinin takdir ve değerlendirmesinin Sayın Mahkemeye ait olduğu, Davacının maaşından yapılan kesintilerden icra dosyasına toplam 17.564,16 TL tutarında para gönderilmiş olup bu tutarın; Reddiyat tutarı 1100 TL’den harç kesintileri sonrası kalan 1.038,40 TL ile reddiyat tutarı 230 TL’den , harç kesintileri sonrası kalan 217,20 TL’nin davacının Banka kayıtlarında izlenmekte olan takip borcuna,Reddiyat tutarı 6.225 TL’den, harç kesintileri sonrası kalan 5.889,10 TL’nin ise davacının kefalet imzasının bulunmadığı sözleşmeye istinaden kullandırılan krediden kaynaklı takip borcuna,mahsup edildiği,Reddiyat tutan 10.009,16 TL’den harç kesintileri yapıldıktan sonra kalan 9.852,66 TL’nin ise davalı banka/alacağı temlik alan …şirketi vekiline ödenmeyip 27.11.2013 tarihinde Ankara Valiliğinin TR05001000001000010005003 IBAN nolu hesabına ” haricen tahsil beyanı ile iade ” açıklaması düşülmek suretiyle EFT havalesi yolu ile iade edilmiş olduğu, Davacının maaş hesabından yapılan kesintilerden 6.225 TL’nin davacının kefalet imzasının bulunmadığı, dolayısıyla şahsen sorumlu olmadığı bir başka kredi borcuna aktarılması işleminde Davalı Bankanın Genel Kredi Sözleşmesinin 70. maddesine dayanmış olması gerekmekle birlikte, Yargıtay İçtihatları ile de sabit olduğu üzere, .kefilin imzası bulunmayan sözleşmelerden kaynaklı borçtan sorumlu tutulamayacağı, Bu bağlamda, davacının maaş hesabından kesilen ve fakat kefaletinin bulunmadığı sözleşmeden kaynaklı borçlara mahsup edilen toplam 6.225 TL’nin yasal bir dayanağı bulunmadığı cihetle davacıya iadesi gerektiği…” belirtildiği görülmüştür.
Mahkememizce 2015/808 E sayılı dosya üzerinden aldırılan 12/04/2018 tarihli raporda “…Davalı Bankanın Topraklı Şubesi’nce Dava dışı…’ya 25.03.2004 tarihli Genel Nakdi ve Gayrnakdi Kredi Sözleşmesi’ne istinaden 25.03.2004 tarihinde aylık % 2,20 faiz, % 3 KKDF ve % 5 BSMV ile birlikte beheri aylık 551,50 TL’lık taksitler ile 24 ayda geri ödenmek üzere 10.000,00 TL’lık Taksitli Ticari Kredi kullandırıldığı, Genel Nakdi ve Gayrnakdi Kredi Sözleşmesi’ni 10.000,00 TL Tık kefalet miktarı ile Davacı … ile birlikte Dava dışı … müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, İlk 9 taksit ödendikten sonra müteakip taksitlerin ödenmemesi üzerine Davalı Banka Dava dışı asıl borçlu…, Dava dışı Kefil … ve Davacı Kefil …’e 17.05.2005 tarihinde Noterden keşide ettiği ihtarname ile 7.770,30 TL borcun derhal ödenmesini ihtar ettiği, İhtarname Davacı kefile 24.05.2005 tarihinde tebliğ edildiği, Dava dışı asıl borçluya tebliğ edilemediği, kefile asıl borçludan daha fazla sorumluluk yüklenemeyeceğinden Dava dışı asıl borçla takiple temerrüde düştüğünden takip tarihine kadar akti faiz ve takipten itibaren temerrüt faizi uygulanmak ve yapılan ödemeler öncelikle BK’nun 84. Maddesi uyarınca faiz ve masraflardan tenzili suretiyle yapılan hesaplamamızda Davalı Bankanın alacak temlik ettiği….Yönetim A.Ş.’nin 11.07.2013 tarihi itibariyle Ankara …Müdürlüğü’nün 2005/8254 E. Sayılı Dosyasından toplam 13.301,88 TL alacağının bulunmasına rağmen borçlu ile harici anlaşma sonucu bu alacağından vazgeçtiği, Davacı Sn. Vekili Dava Dilekçesinde Davacı…’ya olan kefaletinden dolayı Davalı Bankanın … Şubesi müvekkiline re’sen 2008-2009 yıllarında Haziran 2009 ayına kadar 8-9 ay maaşını hiç vermediği bu şekilde icra dosyası için 8.000,00 TL aldığını, akabinde de Haziran 2009-Haziran 2010 tarihleri arası aylık 500,00 TL olmak üzere toplam 6.000,00 TL daha aldığını ileri sürerek iadesini talebiyle huzurdaki davayı açtığı, ancak yaptığımız incelemede 12.06.2009 tarihi itibariyle Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi sözleşmesi’nin 62. Maddesi dayanak bloke işlemine konu olan maaş miktarı 15.07.2008-12.06.2009 tarihleri arası 7.796,90 TL olduğu, 12.06.2009 tarihinde Davacı Davalı Bankanın … Şubesi’ne hitaben verdiği Dilekçesinde hesapta blokeli 7.646,90 TL’nm…’ya olan kefalet borcundan düşülmesini talep ettiği (Ek. 5), 12.06.2009 tarihinde bloke kaydının kaldırılarak Davacı talimatı doğrultusunda 7.796,90 TL…’ya olan kefalet borcuna mahsup edildiği, 12.06.2009 tarihinden sonra ise maaş hesap üzerine bloke işlemi uygulanmadığı yatan maaş tutarları Davacının Banka Kartı ile Bankamatik (ATM) den çektiği (Ek. 6), Davacının maaşının yattığı ve yapılan kesintileri gösterir hesap ekstresinden Davacının maaşından ilk kesintinin 15.03.2007 tarihinde 431,00 TL, Ankara …Dairesi’nin 2015/8254 E. sayılı dosyasından yapılan ilk kesintinin 25.02.2008 220,00 TL olarak gerçekleştirildiği, Ankara …Müdürlüğü’nün 2005/8254 E. Dosyasından takibe konu kredi borca kefaletinden dolayı Davacının maaş hesabından haricen kesinti yapılmasından yaklaşık 6 yıl 9 ay sonra, icra dosyasından kesinti yapılmaya başlandığından yaklaşık 5 yıl 9 ay sonra işbu davayı açtığı, her ne kadar 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu’nun 83. Maddesinde Maaşlar borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra müdürünce lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczolunabileceği, haczolunacak miktar bunların dörtte birinden az olamayacağı, maaşın haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber olmayacağı, ancak 15.03.2007-12.06.2009 tarihleri arası yaklaşık 2 yıl 3 ay yıl kesinti yapıldıktan ve borç konusunda haricen anlaşma yaptıktan sonra bu kesintinin haksız ve hukuka aykırı olduğundan bahisle alacağının temlik eden Davalı Bankadan yapılan kesintilerin iadesini talep etmesinin TMK’nın 2. Maddesi uyarınca dürüstlük kuralına aykırı olacağı, Keza, Davalı Bankanın yatan maaş miktarının 1/4’üne bloke koyarak borca mahsubu mümkün iken 15.07.2008-12.06.2009 tarihleri arasında yatan maaş tutarlarının tamamına bloke uygulamasına dayanak 62. Madde hükmü geçersiz ise de Davacının 12.06.2009 tarihinde verdiği Dilekçe ile hesapta blokeli 7.646,90 TL’nm kefalet borcuna mahsubunu taleple sonradan bloke işlemine muvafakat ettiği anlaşılmakla da blokeye konu toplam 7.796,90 TL’yi artık talep edemeyeceği, Haziran 2009 – Haziran 2010 tarihleri arasında Davalı Bankaca gerçekleştirilen bir bloke işleminin söz konusu olmadığı gibi yatan maaş tutarları Davacı tarafından Bankamatikten çekildiği anlaşılmakla 6.000,00 TL’lık alacak talebi de haklılık taşımadığı,” belirtildiği görülmüştür.
Mahkememizin 2015/808 E, 2018/627 K sayılı ilamı ile “… Dosyasından takibe konu kredi borca kefaletinden dolayı Davacının maaş hesabından haricen kesinti yapılmasından yaklaşık 6 yıl 9 ay sonra, icra dosyasından kesinti yapılmaya başlandığından yaklaşık 5 yıl 9 ay sonra işbu davayı açtığı, her ne kadar 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu’nun 83. Maddesinde Maaşlar borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra müdürünce lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczolunabileceği, haczolunacak miktar bunların dörtte birinden az olamayacağı, maaşın haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber olmayacağı, ancak 15.03.2007-12.06.2009 tarihleri arası yaklaşık 2 yıl 3 ay yıl kesinti yapıldıktan ve borç konusunda haricen anlaşma yaptıktan sonra bu kesintinin haksız ve hukuka aykırı olduğundan bahisle alacağının temlik eden Davalı Bankadan yapılan kesintilerin iadesini talep etmesinin TMK’nın 2. Maddesi uyarınca dürüstlük kuralına aykırı olacağı, Davalı Bankanın yatan maaş miktarının 1/4’üne bloke koyarak borca mahsubu mümkün iken 15.07.2008-12.06.2009 tarihleri arasında yatan maaş tutarlarının tamamına bloke uygulamasına dayanak 62. Madde hükmü geçersiz ise de, Davacının 12.06.2009 tarihinde verdiği Dilekçe ile hesapta blokeli 7.646,90-TL’nın kefalet borcuna mahsubunu taleple sonradan bloke işlemine muvafakat ettiği anlaşılmakla da blokeye konu toplam 7.796,90-TL’yi artık talep edemeyeceği, Haziran 2009 – Haziran 2010 tarihleri arasında Davalı Bankaca gerçekleştirilen bir bloke işleminin söz konusu olmadığı gibi yatan maaş tutarları Davacı tarafından Bankamatikten çekildiği anlaşılmakla 6.000-TL’lık alacak talebinin de haklılık taşımadığı anlaşılmakla davanın reddine” karar verildiği görülmüştür.
Davacı istinafı üzerine mahkememiz ilamının Ankara Bam … Hukuk dairesinin 2019/340 E,2020/624 K sayılı ilamı ile “…Davada, 6100 sayılı HMK’nın 110. maddesinde belirtildiği biçimiyle, aynı davalıya karşı, farklı hukuki sebeblere dayalı ve birbirinden bağımsız talepler bulunduğundan “davaların yığılması” mevcut olup, uyuşmazlık, davacı müteselsil kefilin davalı bankadaki maaş hesabından haksız kesildiği iddia olunan para nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tahsili istemlerine ilişkindir. Şu halde davada birbirinden bağımsız maddi ve manevi tazminat davası olmak üzere birbirinden bağımsız iki ayrı dava bulunduğuna göre HMK’nın 297. Maddesi gereği her bir dava yönünden davacının talepleri ayrı ayrı değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesince davacının aynı zamanda manevi tazminata yönelik bir istemi de bulunduğu gözetilmeksizin sadece maddi tazminat davasının değerlendirilerek karar verilmesi doğru görülmediği gibi, 14.000,00 TL maddi zararın ve 10.000,00 TL manevi zararın tazmini istemleriyle açılan maddi ve manevi tazminat davasında yukarıda belirtilen Harçlar Kanunu’nun 28.,30 ve 31. Maddeleri gözetilerek dava dilekçesinde her bir dava bakımından bildirilen dava değerleri üzerinden harcın tamamlanması için davacı tarafa süre verilmesi, süresi içinde harç yatırılmaz ise dosyanın işlemden kaldırılması, harç eksikliği tamamlanır ise yargılamaya devam edilerek davanın görülmesi gerektiği gözetilmeksizin harcı yatırılarak ortada usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığı halde ilk derece mahkemesince yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi de doğru görülmemiştir. Zira, yatırılması gerekli peşin harçlar yatırılmaksızın davanın görülmesi mümkün değildir. Harç kamu düzenine dair olup mahkemece gözetilmesi gerektiği gibi istinaf nedeni olarak ileri sürülmese bile Bölge Adliye Mahkemesi tarafından da dikkate alınması gerekir.Yukarıda açıklanan bu sebeple esasa yönelik diğer sebepleri incelenmeksizin davacının istinafının HMK’nın 110. Maddesi ve 297. Maddeleri ile Harçlar Kanunu’nun 28.30. ve 32. maddeleri gereğince dava şartlarında görülen eksiklik sebebiyle kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-4. Ve 6. maddeleri gereği kaldırılarak dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine” karar verildiği görülmüştür.
Eksik harcın mahkememizce ikmal edildiği görülmüştür.
Ankara Bam…Dairesinin 2019/2578 E, 2021/294 K sayılı ilamında “Dava dosyası içeriği, ilk derece mahkemesi gerekçesi ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun (değişik) 93/1. maddesi, sözleşme hukuku kapsamında tarafların iradesine ağırlık vererek, muvafakat yoluyla aylıklara bloke konulması ve kesinti suretiyle borcun başka teminatlara başvurulmadan ödenmesine imkan sağladığı, davacının davalı bankadan kullandığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödemesinin zorunlu olduğu, davacının kredi taksitlerinin emekli maaşından ödenmesini ihtirazi kayıtsız kabul edip daha sonra dava açıp kesinti bedelini geri istemesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu ve iyi niyet kurallarıyla bağdaşmadığı, davacının haklı neden olmaksızın sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedip ifası yapılmış bedellerin iadesini isteyemeyeceği, aksi halde kredi isteyen kişinin mali durumu ve maaş gelirine göre borcunu ödeyebileceği güvencesiyle kredi veren bankanın alacağının imkânsızlaşması ve kötü niyetli bir kredi borçlusunun borcunu hiç ödememesi gibi bir sonuç doğacağı, bu nedenlerle takas ve mahsuba ilişkin sözleşme hükmü ve talimatın haksız şart niteliğinde olmadığı, yargılama sırasında alınan hukuka uygun olarak düzenlenen bilirkişi raporuna göre, davacının emekli maaşından hesaba yatan paranın kredi taksit ödemelerine mahsup edilmesinin hukuka uygun olduğunun bildirildiği anlaşılmakla davacının istinaf başvurusunun esastan reddine,” karar verildiği görülmüştür.
DEĞERLENDİRME:
Davacı müteselsil kefil tarafından davalı bankadaki maaş hesabından 2008-2009 döneminde kesilen 8.000,00 TL ile 2009-2010 döneminde kesilen 6.000,00 TL olmak üzere 14.00,00 TL nin haksız kesildiği belirtilerek haksız kesilen bedelin iadesi ve manevi zararın giderilmesi talep edilmiş, davalı tarafça savunmada bulunulmaması davanın inkarı olarak değerlendirilmiş olup;
Dava dışı… ile davalı banka arasında düzenlenilen 25.03.2004 tarihli 10.000,00 TL limitli Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi ile 10.000,00 TL kredinin 24 ay geri ödemeli olarak kullandırıldığı, Sözleşmede Davacı’nın 10.000,00 TL limitle sınırlı müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, ilk 9 taksit ödendikten sonra müteakip taksitlerin ödenmemesi üzerine davalı Bankanın Dava dışı asıl borçlu…, Dava dışı Kefil … ve Davacı Kefil …’e 17.05.2005 tarihinde Noterden keşide ettiği ihtarname ile 7.770,30 TL borcun derhal ödenmesini ihtar ettiği, İhtarın Davacı kefile 24.05.2005 tarihinde tebliğ edildiği, Dava dışı asıl borçluya tebliğ edilemediği, davacı kefile asıl borçludan daha fazla sorumluluk yüklenemeyeceğinden Dava dışı asıl borçlu takiple temerrüde düştüğünden takip tarihine kadar akti faiz ve takipten itibaren temerrüt faizi uygulanmak ve yapılan ödemeler öncelikle BK’nun 84. Maddesi uyarınca faiz ve masraflardan tenzili suretiyle yapılan hesaplama ile Davalı Bankanın alacağı temlik ettiği dava dışı….Yönetim A.Ş.’nin 11.07.2013 tarihi itibariyle Ankara …Müdürlüğü’nün 2005/8254 E. Sayılı Dosyasından toplam 13.301,88 TL alacağının bulunmasına rağmen, borçlu ile harici anlaşma sonucu bu alacaktan vazgeçildiği, Davalı banka tarafından davacı ve asıl borçlu hakkında Ankara 31 İcra Müd 2005/8254 E sayılı dosya ile 12/07/2005 tarihinde icra takibine başlanılan 12.06.2009 tarihi itibariyle Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi sözleşmesi’nin 62. Maddesi dayanak bloke işlemine konu olan maaş miktarının 15.07.2008-12.06.2009 tarihleri arası 7.796,90 TL ı olduğu, davacının 12.06.2009 tarihinde Davacı Davalı Bankanın … Şubesi’ne hitaben verdiği Dilekçesinde hesapta blokeli 7.646,90 TL’nın…’ya olan kefalet borcundan düşülmesini talep ettiği, davalı bankaca 12.06.2009 tarihinde bloke kaydının kaldırılarak talimat doğrultusunda 7.796,90 TL sının Vedat Yaralı’ya olan kefalet borcundan mahsup edildiği, 12.06.2009 tarihinden sonra ise maaş hesap üzerine bloke işlemi uygulanmadığı, yatan maaş tutarlarını da davacının Banka Kartı ile Bankamatik (ATM) den çektiği, 2009-2010 döneminde maaş hesabından yapılan kesinti bulunmadığı, Davacının maaşından ilk kesintinin 15.03.2007 tarihinde 431,00 TL, Ankara …Dairesi’nin 2015/8254 E. sayılı dosyasından yapılan ilk kesintinin 25.02.2008 tarihinde 220,00 TL olarak gerçekleştirildiği, sözleşmenin 62. Maddesindeki bloke hakkı ve davacının yazılı olarak verdiği maaş hesabında bloke edilen miktarın kefalet borcundan düşülmesi talimatı dikkate alındığında blokeye konu dava konusu miktarı (8.000 TL) talep etmesinin mümkün olmadığı, davaya konu (6.000,00 TL ) Haziran 2009 – Haziran 2010 tarihleri arasında Davalı Bankaca gerçekleştirilen bir bloke işleminin de söz konusu olmadığı gibi yatan maaş tutarlarının da Davacı tarafından Bankamatikten çekildiği anlaşılmakla 6.000,00 TL’lık alacak talebinin de haklılık taşımadığı, bu kapsamda davacının manevi tazminat talibinin de haklı temellere dayanmadığı gibi davalı bankanın eylemlerinin davacının kişilik haklarına saldırı niteliği taşınmaması nedeniyle manevi tazminat koşullarının da gerçekleşmediği birbirini doğrulayan Ankara 4. Tüketici Mahkemesinin 2013 / 5095 E. Dosyası üzerinden alınan bilirkişi raporu ile mahkememizce alınan tahsil edilen paranın BK’nun 84. Maddesi uyarınca faiz ve masraflardan tenzili suretiyle yapılan hesaplamaya dayalı 12/04/2018 tarihli bilirkişi raporu , taraflar arasındaki davacının kefili olduğu sözleşme ve tüm dosya içeriği ile anlaşılmakla davanın maaş hesabından fazladan kesilen paranın iadesine yönelik alacak ve manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
Davacının maaş hesabında fazladan kesilen meblağın iadesine yönelik davasının reddine,
Davacının manevi tazminat talebinin reddine,
Alacak ve manevi tazminat talebi yönünden 59,30 ar TL den 119,60 TL red harcının peşin ve ıslah yolu ile alınan harçtan mahsubu ile fazladan alınan 380,70 TL nin davacıya iadesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,hükmün kesinleşmesi halinde bakiye avansın yatırana iadesine,
Av.As.Üc.Ta. Uyarınca Alacak talebi yönünden hesaplanan 4.080,00 TL, manevi tazminat talebi yönünden hesaplanan 4.080,00 TL olmak üzere 8.160,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair Taraf vekillerini yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/04/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.