Emsal Mahkeme Kararı Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/396 E. 2021/470 K. 26.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ

T.C.
ANKARA
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/396 Esas
KARAR NO : 2021/470

Av. … -…
DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/07/2019
KARAR TARİHİ : 26/05/2021
KARARYAZ.TRH : 26/05/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA:
Davacı vekilinin dava dilekçesi ile “… Müvekkili tarafından, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğünün…25. Kısım AT ve TİGH İşi ile ilgili olarak yüklenici… İnş. San. ve Tic. A.Ş.’ nin alt yüklenicisi olarak sözleşme gereği iş yapıldığını, müvekkilinin davalı şirket ile aralarındaki sözleşme gereği işini yüklenicinin talimatına uygun olarak eksiksiz ve zamanında bitirdiğini, yüklenicinin proje koordinatörün talimatı üzerine yapılan işlerin idare tarafından hatalı bulunarak iade edildiğini, Proje koordinatörünün anılan sözleşmenin “işin uygulanması” başlıklı 21. Maddesindeki; “… Proje koordinatörü tarafından iş akışı organize edilecek ve bu organize neticesinde yapılması gerekli işler Proje Koordinatörü doğrultusunda yapılacağını, taşeron sözleşmesi konusu bütün işlerin… İNŞAAT tarafından taşerona verilecek veya taşeron tarafından hazırlanıp… inşaat tarafından onaylanacak projelere ve detaylarına uygun olarak yapılacaktır.” hükümleri gereği verdiği talimatın ekte sunulduğunu, talimatta “Bu proje kapsamında 18 köyün toplululaştırma kararı alınmıştır.” denilerek 18 köyün işleminin yaptırıldığını, müvekkilinin bu doğrultuda çalışmalarını planlayıp ve teknik yönetmeliğe uygun çalışmalarını bitirdiğini, 10.04.2015 tarihinde Tarım Reformu Genel Müdürlüğünün 18 köyün muhtarlarına yer teslimi için yazıları yazıp gönderdiğini, Tarım Reformu Genel Müdürlüğü müvekkilinin çalışmalarını bitirmiş olduğu tüm projeleri tescil edilmek üzere…Kadastro Müdürlüğü’ne peyder pey 27.11.2015 tarihinde gönderdiğini, kadastro onay aşamasında birbirinden ayrılan köylere dair köy ayrımları tescil olmadan toplulaştırma yapılamaz denilerek yapılan çalışmanın idarece onaylanmadığını, Şanlıurfa Kadastro Müdürlüğü anılan projenin kontrollerine başladığını ve tüm dosyaları kadastro yönetmeliğine aykırı olduğunu, nedeninin ise; Anaköy’den ayrılan (İdari olarak) köylerin ayırım tanımı tapuda tescil edildikten sonra toplulaştırma çalışmaları yapılacaklarını genel bir yönerge ile belirlediklerini, 12 köye göre tekrar çalışma yapıldığını, 3 köy de kapsamdan çıkınca …. İş 9 köy olarak yapıldığını, 3 yıllık bir çalışma sonucunda kadastroya dosyaların peyderpey verildiğini, ve 31.08.2018 tarihinde de 9 ana köyün tapu tescilinin müvekkili tarafından yapıldığını, 12 Ana köyden 3 adedinin tüm çalışmalarının bitirildiğini ,… Reform İl Müdürlüğünün gerekçeli kararı ve Genel Müdürlüğünün olurları ile başka projeye devredildiğini, müvekkili şirketin bütün bu gelişmelerin üzerine kusuru olmaksızın bütünüyle davalının proje koordinatörünün talimatı nedeni ile aynı işi -ikinci kere- bir daha yaptığını ve idareye yine eksiksiz teslim ettiğini, işin kabulünün idarece yapıldığını, işin tekrar yapıldığı ve idareye sorunsuz teslim edildiğini gerek idaredeki ihale işlem dosyası, ilgili kayıtlar ve gerekse delil olarak sunacaklarını, davalı tarafından işbu dava açılış tarihi itibarıyla müvekkiline yaptırdığı 2. işle ilgili bir ödeme yapılmadığını, netice itibarıyla davalının proje koordinatörünün talimatı gereği hareket eden müvekkilinin işin yüklenicisine işi 2 kere yapmış olduğu halde, 2. Kez yaptığı işin ödemesi yapılmadığından işbu davayı açmak zorunda kaldıklarını, davanın kabulüne, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkiline ödenmeyen şimdilik 5.000,00 TL (BEŞBİN TL) alacağının işin teslim tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gider ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine…, ” karar verilmesini istediği görülmüştür.
SAVUNMA:
Davalı cevap dilekçesinde özetle “Müvekkili Şirket’in Ticaret Sicil’de kayıtlı yasal tebligat adresi ekli ticaret sicil gazetesinde… Mahallesi… . Sokak No:… Çankaya/ANKARA olduğunu, tebligatın bu adrese yapılmadığını, uyap sistemine kayıt yapıldıktan sonra farkedildiğini, tebligatın Süleyman Çetin isimli kişiye yapıldığını, Süleyman Çetin’in müvekkili şirketin çalışanı olmadığını, 26.08.2019 tarihinde yapılan tebliğin usulüne uygun bir tebliğ oladığını, süre uzatımı taleplerinin kabulüne ilişkin karar verilmesini, dava dilekçesinin taraflarına ulaştığı10.09.2019 tarihinden itibaren yasal süre içerisinde davaya cevap dilekçesini sunduklarını, cevap dilekçesinin kabulünü talep ettiklerini, tahkim yoluna başvurulması gerektiği, davaya konu alacağın kaynağı olarak gösterilen taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 42. Maddesinin ” Bu sözleşmeden doğan ve bu sözleşme ile ilgili veya bu sözleşmenin geçerliliği ile ilgili tüm ihtilaflar HUMK’nun tahkim kurallarına göre halledilir. Tahkim yeri Ankara olup, hakemlere verilecek ücret Milletlerarası Ticaret Odasının tespit ettiği tarifeye göre belirlenir.” hükmü ile imza altına alındığını, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği uyuşmazlığın, tahkim yolu ile çözülmesi gerektiğini, esasa ilişkin inceleme yapılmaksızın davanın usulden reddine karar verilmesini, esasa ilişkin sözleşme Açısından Taleplerin Değerlendirilmesini, davacı ile müvekkili şirket arasında 29.01.2010 tarihinde…25. Kısım AT ve TİGH Projesi kapsamındaki bir kısım işlerin yapılması amacı ile Taşeron sözleşmesi imzalandığını, dava dilekçesinde müvekkili Şirket proje koordinatörünün talimatı ile hareket ederek 2 kez aynı işin yapıldığından bahisle 2. Kez yapılan işin bedeli talep edildiğini, aşağıda belirtilen sözleşme maddeleri birlikte değerlendirildiğinde davacının bu talebinin haksız ve kötü niyetli olduğunun anlaşıldığını, davacı ile imzalanan sözleşmenin taşeronun genel sorumlulukları başlıklı 8. Maddesinde “Taşeron Sözleşmesi kapsamındaki işlerin her türlü sorumluluğu, tümüyle TAŞERON’a aittir. Bu neden ile TAŞERON, gerek kendi temin ettiği malzemenin kötülüğünden ve gerekse işlerin kusur ve eksikliklerinden dolayı ve/veya İdare tarafından gerekli görülecek bütün düzeltmeleri, geçici ve kesin kabule kadar ve geçici ve kesin kabul eksikliklerinin tamamlanması aşamasına kadar kendi hesabına yapmak zorundadır.” ve yine aynı sözleşme maddesinde yer alan ” İdare ve/veya… İNŞAAT tarafından gerekli görülen her türlü düzeltme ve yeniden yapım gibi işleri vaktinde bila bedel yapmak zorundadır.” hükümleri gereği davacı yeniden yapım işini de bedelsiz yapmakla yükümlü olduğu halde haksız taleple işbu davayı ikame ettiğini, taşeron sözleşmesi, uzmanlık gerektiren bir işin uzmanı tarafından yapılması amacıyla imzalandığını, davacı ile imzalanan sözleşmenin haritalama yöntemleri başlıklı 9. maddesinde “…’ın ve/veya İdarenin onayına bakılmaksızın taşeron, haritalama yöntemlerinin yeterliliği, stabilizesi ve güvenliği de dahil olmak üzere, işlerin tüm sorumluluğunu yükleneceğini, taşeron projelerindeki her türlü hata ve eksiklikten, taşeronun sorumlu olduğunu, yapılacak her işlem sonlandırılmadan… inşaat’ın proje koordinatörüne gösterilip onay alınacağını, taşeron tarafından hazırlanan ekli listedeki iş kalemlerinin… İnşaat’ca onaylandıktan sonra geçerli olacağını, ekli listedeki iş kalemlerinin… İnşaat’ca tasdik edilmiş olması projede gösterilip de uygun olmayan, yetersiz ve yanlış hususlara… İnşaat’ın itiraz etmemesi, taşeron’un bunlardan doğacak sorumluluklarını kaldırmayacağını, ve taşeron tarafından hazırlanan hesap ve projelerin uygun olmamasından… İnşaat’a hiçbir şekilde sorumluluk yüklenmez.” denildiğini, imzalanan sözleşmenin dava dilekçesinde de belirtilen “İşin Uygulanması” başlıklı sözleşme maddesi tamamen işin hangi sürede, hangi sırada ve ne zaman yapılacağının belirlenmesi açısından düzenlendiğini, sözleşme maddesinin devamında “İşlerin, onaylı uygulama projesi hazırlanmamış kısımlarına… İNŞAAT’ın izni olmadan başlanamaz. Ayrıca hatalı uygulama sonucu meydana getirilen işin bedeli de TAŞERON’a ödenmez.” ve “İşlerin devamı sırasında TAŞERON, proje uygulaması konusunda kendisine yapılan tebligatın sözleşme hükümlerine aykırı olduğu veya tebligat konusunun teknik ve sanat kurallarına uygun olmadığı kanısına varırsa, bu husustaki karşı görüşlerini… İNŞAAT’a bildirmek zorundadır.” denilerek asıl sorumluluğun davacıda olduğunun belirlendiğini, imzalanan sözleşme gereği davacı işin uzmanı olması nedeni ile proje koordinatörünün talimatının hatalı olması halinde işveren’e uyarısını yapmak, buna rağmen yine ısrarcı olunması halinde talimatı uygulamakla yükümlü olduğunu, Gerekli uyarıyı yapmaması halinde sonuçlarından tek başına sorumlu olacağı bu sözleşme maddesi ile düzenlendiğini, haksız davanın reddini…, arazi toplulaştırma projeleri, köylülerin parçalanmış, dağılmış ve bozuk şekildeki tarım arazilerinin birleştirilmesi ile birlikte yol, sulama, taş temizleme tesviye gibi tarla içi geliştirme hizmetlerinin de yapıldığı projeler olduğunu, davacının…25. Kısım Arazi Toplulaştırma işi kapsamında sözleşmenin eki niteliğindeki listede yer alan işleri gerçekleştirdiğini, bu işlerin toplamda 10 köyde (…,…, … , … , … , … , … , … , … , … köyleri) 22.500 Ha alan olarak gerçekleştirilmesinin planlandığını ve sözleşme de buna göre imza altına alındığını, davacının sözleşme ile yükümlendiği iş toplulaştırma öncesinde yapılan kadastral hazırlık işlemleri olup adet bazlı olarak her köy için bir defa yapıldığını, “kadastro parsellerinin sayısallaştırılarak alan kontrolünün yapılması ve otomasyonla çizilmesi” işlemi kadastrodan alınan verilerin sayısallaştırılması işlemi olduğunu, işlemin tamamlanmasıyla sayısal hale gelen veri sürekli kullanılabilir hale geldiğini, köy isimleri değişse dahi alan değişmeyeceğinden bu işlemin yeniden yapılması gerekmeyeceğini, imzalanan sözleşme ile toplulaştırma yapılan alan miktarı belli olduğundan o alan içerisinde yer alan köylerin isimlerinin değişmesi davacının yaptığı işin miktarını değiştirmeyeceğini, dava dilekçesi ile davacının da kabulünde olduğu üzere bazı köyler proje alanından çıktığını ve aslında sözleşme ile yüklendiği işten daha az miktarda işi tamamladığını, davacının birbirinden ayrıldığını iddia ettiği köylere ilişkin bilgilerin … tablodaki gibi olduğunu, davacının birbirinden ayrılan köyler için aynı işlemi iki kez yaptığı iddiası yukarıda teknik gerekçeleriyle açıklandığı üzere gerçeği yansıtmadığını, 26.08.2019 tarihinde yapılan tebligatın usulsüz olduğuna karar verilerek, müvekkili Şirket’in dava dilekçesinden 10.09.2019 tarihinde tebliğin gerçekleştiğine ilişkin karar verilmesi, bu doğrultuda cevap dilekçemizin kabulüne, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği uyuşmazlığın Tahkim yolu ile çözülmesi gerektiğinden, davanın esasına ilişkin inceleme yapılmaksızın davanın reddine, davacının sözleşme kapsamındaki işin iki kez yapıldığı iddiası asılsız olması nedeni ile davanın reddine, mahkeme aksi kanaatte ise sözleşme ile yeniden yapılacak işlemlerin bedelsiz yapılacağı belirlendiğinden davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin Davacı yana yüklenmesine karar verilmesini…, ” talep ettiği görülmüştür.
DELİLLER:
Davacı tarafça ibraz edilen taraflar arasında düzenlendiği belirtilen 29/01/2010 tarihli sözleşme aslının tetkikinde ilk iki sayfanın ve son sayfanın taraf şirketlerce kaşelendiği, ilk iki ve son sayfa arasında kalan toplam 19 sayfanın aslı gibidir kaşesi basılarak imzalandığı , ilk iki sayfadaki ve son sayfada aslı gibidir kaşesinin bulunmadığı, taraf kaşeleri altındaki imzaların aynı renk olduğu, aradaki 19 sayfadaki imzaların farklı renkte kalem ile atıldığı, sözleşmenin 44.maddesinde yer alan “…bu sözleşmeden doğan… İlgili tüm itilaflar HMK’nın tahkim kurallarına göre halledilir, tahkim yeri Ankara olup … Anlaşmazlık tahkim yolu ile çözülememiş ise anlaşmazlıkların hallinde Ankara icra ve mahkemeleri yetkilidir” düzenlemesinin bulunduğu görülmüştür.
Davacı tarafça ibraz edilen sözleşme uyarınca davalı tarafın tahkim itirazının mahkememizin 07/10/2020 tarihli duruşmasında ara kararı ile ” taraflar arasındaki sözleşmenin 44’de maddesinde yer alan bu sözleşmeden doğan… İlgili tüm itilaflar HMK’nın tahkim kurallarına göre halledilir, tahkim yeri Ankara olup … Anlaşmazlık tahkim yolu ile çözülememiş ise anlaşmazlıkların hallinde Ankara icra ve mahkemeleri yetkilidir” ibaresinin HMK 412 maddesi uyarınca kesin tahkim şartı niteliğinde olmadığı anlaşılmakla davalı tarafın tahkim itirazının reddine” karar verildiği görülmüştür.
Davalı tarafça ibraz edilen ve aslı mahkeme kasasına alınan 29/01/2010 tarihli sözleşme aslının tetkikinde sözleşmenin tüm sayfalarının taraf şirketlerce kaşelendiği ve tüm sayfaların aynı renk kalem ile imzalandığı, sözleşmedeki imzaların davacı tarafça ibraz edilen sözleşmenin ilk iki ve son sayfasındaki imzalar ile aynı renkte olduğu ve sözleşmenin 42.maddesinde ” Bu sözleşmeden doğan ve bu sözleşme ile ilgili veya bu sözleşmenin geçerliliği ile ilgili tüm ihtilaflar HUMK’nun tahkim kurallarına göre halledilir. Tahkim yeri Ankara olup, hakemlere verilecek ücret Milletlerarası Ticaret Odasının tespit ettiği tarifeye göre belirlenir.” düzenlemesinin bulunduğu görülmüştür.
Davalı şirketin ticaret sicil kaydı çıkartılmış, dava tarihinden önce 28/02/2019 tarihi itibariyle davalı sicil adresinin “… Mahallesi … Sk. No … Çankaya Ankara” olarak değiştirildiği görülmüştür.
DEĞERLENDİRME:
Davacı tarafça eser sözleşmesine dayalı olarak fazladan yapılan iş alacağının tahsili,davalı tarafça tahkim şartı bulunduğu belirtilerek davanın usulden reddi, mahkeme aksi kanaatte ile sözleşme gereği davacının fazla iş bedeli isteyemeyeceği belertilerek davanın esastan reddi talep edilmiş olup;
6100 Sayılı HMK’nun 412/2.maddesinde tahkim sözleşmesinin taraflar arasındaki sözleşmenin bir şartı veya ayrı bir sözleşme şeklinde yapılabileceği, 412/4. Maddesinde ise tahkim sözleşmesine karşı asıl sözleşmenin geçerli olmadığı veya tahkim sözleşmesinin henüz doğmamış olan bir uyuşmazlığa ilişkin olduğu itirazında bulunulamayacağı, 413.maddesinde ise tahkim sözleşmesinin konusunu oluşturan bir uyuşmazlığın çözümü için mahkemede dava açılmışsa karşı yanın tahkim ilk itirazında bulunabileceği, bu durumda tahkim sözleşmesi hükümsüz, tesirsiz veya uygulanması imkansız değil ise, mahkemenin tahkim itirazını kabul edeceği ve davayı usulden reddedeceği, aynı yasanın 422/1.madddesinde ise hakem veya hakem kurulu tahkim sözleşmesinin mevcut veya geçerli olup olmadığına ilişkin ilk itirazlarda dahil olmak üzere kendi yetkisi hakkında karar verebileceği, bu karar verilirken bir sözleşmede yer alan tahkim şartı sözleşmenin diğer hükümlerinden bağımsız değerlendirileceği hakem veya hakem kurulunun asıl sözleşmenin hükümsüzlüğüne karar vermesinin tahkim sözleşmesinin kendiliğinden hükümsüzlüğü sonucunu doğurmayacağı öngörülmüştür.
Taraflar arasında 29/01/2010 tarihli ” Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğünün…25. Kısım AT ve TİGH” İşi ile ilgili olarak alt yüklenicisi sözleşmesi düzenlendiği, davalı tarafça ibraz edilen tarafların kaşe ve imzasını içerir sözleşme aslının 42. Maddesi gereği taraflar arasındaki uyuşmazlıkların çözümünde tahkim şartının bulunduğu ve şartın geçerli olduğu, davacı tarafça ibraz edilen sözleşmenin ilk iki ve son sayfa arasında kalan toplam 19 sayfanın aslı gibidir onaylı olması , ilk iki sayfa ve son sayfasının sözleşme aslı olması ve davalı tarafça ibraz edilen sözleşme asılları ile aynı olması, sözleşmenin ilk iki ve son sayfasındaki taraf kaşeleri altındaki imzaların aynı renk olup, aradaki 19 sayfada ki imzaların farklı renk kalem ile atılması, ilk iki sayfa ve son sayfadaki imza renklerinin davalı tarafça ibraz edilen sözleşme ile aynı renkte bulunması nedeniyle davacı tarafça ibraz edilen sözleşmenin kabule şayan bulunmadığı, davalı tarafça ibraz edilen sözleşmenin kabul edilebilir olduğu, dosyaya taraflarca ibraz edilen sözleşme asılları ,taraf beyanları ve tüm dosya içeriği ile anlaşılmakla, dava dilekçesinde davalı adresinin yanlış gösterilmesi, yanlış adrese tebliğ yapılması nedeniyle,davalının cevap dilekçesi ve tahkim itirazı süresinde kabul edilerek aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
Tahkim itirazının kabulü ile davanın usulden reddine,
Alınması gereken 59,30.-TL harcın peşin alınan 85,39 TL den mahsubu ile fazla alınan 26,09-TL’nin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince maktu 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair Taraf vekillerini yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/05/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.