Emsal Mahkeme Kararı Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1449 E. 2021/514 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ

T.C.

11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
ESAS NO : 2014/1449
KARAR NO : 2021/514

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 25/07/2011
KARAR TARİHİ : 10/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kooperatifin ortaklarını konut sahibi yapmak amacı ile kurulmuş bir yapı kooperatif olduğunu, …. sayılı parsellerin malikleri ile 14.09.1998 tarihinde …. yevmiye sayılı Ankara …. Noterliğince düzenlenen arsa karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığı, arsa sahiplerine ait taşınmazlar üzerinde yapılacak inşaatın % 25’inin arsa sahiplerine ait olacağının kararlaştırıldığını, bu % 25’lik hissenin … parsel üzerinde yapılacak binadan karşılanması hususunda arsa sahipleri ile anlaşıldığını, arsa sahiplerinin bilahare … numaralarını alan arsaların kooperatife ait olacağının bu sözleşme ile kabul edildiğini, davalı kooperatifin edimini yerine getirmesi üzerine … nolu arsaların kooperatife mal edildiğini, 18.01.1997 yılında yapılan genel kurulda yönetim kuruluna seçilen davalılardan …, … ve …’ın genel kurula yanlış malumat verdiklerini, genel kurulu yanıltarak, evvelce alınmış kararlara ve kooperatif ana sözleşmesine aykırı olarak, yetkileri olmadığı halde 65 nolu parseli diğer davalılar …, … ve …’e, 58 nolu parseli ise … ve …’e aralarından iş ve el birliği ederek kooperatifi tasfiyeye sokacak şekilde düşük bedelle sattıklarını, kooperatif yöneticisi davalıların, satış parasını bir kısım üyelere ellerinden ibra alarak dağıttıklarını,kendilerine de ibraname verildiği takdirde parayı vereceklerini belirttiklerini, söz konusu paranın vadeli bir hesaba yatırılması konusunda ihtarname keşide edildiğini, müvekkili adına ayrılan paranın 11 ay davalıların ellerinde kaldığı, bu durumda da müvekkilinin daire alabilme hakkının engellendiğini, davalıların iş ve el birliği ederek kooperatifin ana sözleşmesine, yasalara aykırı eylemleri ile müvekkillerinin zararına sebebiyet vermeleri nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik toplam 15.000.000.000-TL. nin ihtarname tarihinden itibaren TC Merkez Bankasının kısa vadeli kredilere uyguladığı reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA : Davalılardan …, … (…), …, … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; iddia edildiği gibi satıcılarla müvekkillerinin işbirliği ve elbirliği ederek taşınmazları almadıklarını, normal şartlarda yapılmış bir alış veriş olduğunu, müvekkillerinden …’in eşine ait … Emlak gelen, yönetici olan davalıların ellerinde olan arsaları satmak istediklerini bildirmeleri üzerine kendileri ile pazarlık yapılarak muhammen bedelin üstünde bir bedelde anlaşma sağlandığını, kendileri 27.02.1998 tarihinde satış sözleşmesi yapıldığını, 23.03.1998 tarihinde de tapu idaresinde resmi satış işlemi yapıldığını, bu satışı yapan diğer davalıları müvekkillerinin bu satış işlemi sırasında tanıdığını, davacılara haksız bir zarar vermelerinin söz konusu olmadığını, Ankara …. Ağır Ceza Mahkemesinin …. E. sayılı dosyasında 30.12.1999 tarihinde müvekkillerinin beraatlerine karar verildiğini, bu durumda davacılar ceza zamanaşımmdan yararlanmayacaklarından davanın zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesinin gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde bahsi geçen tesbit raporunun müvekkiline tebliğ edilmediğini, davacıların satış için karar alınmadığı, satışın usulsüz olduğu, düşük bedelle satılarak kendilerinin ve kooperatif üyelerinin mağdur edildiği ileri sürerek müvekkili hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, müvekkili hakkında Ankara …. Ağır Ceza Mahkemesinin … E. saydı dosyası ile kamu davası açıldığını, yapılan yargılama sonunda müvekkilinin hiçbir usulsüzlüğünün bulunmadığı, taşınmazları değerine uygun biçimde satıldığı, bilirkişi raporu ile tespit edilip müvekkilinin beraat ettiğini, bu nedenle raporu kabul etmediklerini, müvekkilinin davacıların parasını bloke ettiğini ancak daha sonra görevden ayrılması nedeniyle parayı yönetime teslim ettiğini, davacıların bir kaybı bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … dilekçelerinde;davanm haklı hiçbir tarafının bulunmadığını, davacıların arsa satışından paylarına düşen parayı fazlasıyla aldıklarını, kooperatifi müteahhitle dolandıran eski yöneticilerin verdikleri bilgiler doğrultusunda üyelere paralarını ödediklerini, olağanüstü toplanan genel kurulda yönetim kurulu ile müteahhidin kooperatifi dolandırdığının tespit edildiğini, savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, usulüne göre işlem yapıp herkesin parasmı verdiklerini savunmuş, davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE : Dava; TTK ‘nun 336. maddesi uyarınca, kooperatif ortakları tarafından kooperatifin arsalarının düşük bedelle satıldığı ve satım sonucu elde edilen bedelin davacı ortaklara geç ödendiği bu nedenle davacı ortakların doğrudan zarara uğradığı iddiasına dayalı olarak, kooperatifin arsalarının satışını gerçekleştiren yönetim kurulu üyeleri, parayı geç ödediği iddia edilen yönetim kurulu üyeleri ve taşınmazları satın alanlardan tazminat istemine ilişkindir.
Tapu kaydı ve gayri menkul satış Protokolünden dava konusu … parselin, kooperatifi temsilen … ve … tarafından … …, … ve …’e, … parselin … ve …’e 23.03 1998 tarihinde toplam 36.700.000.000 TL’ye satıldığı anlaşılmıştır,
18.06.1996 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında, davalılar ….’in yönetim kuruluna seçildiği ve dava konusu iki parselin metrekaresinin 20 milyondan aşağı olmamak üzere satılmasına ve yönetim kurulunun satışı gerçekleştirmesi konusunda yetki verildiği, o yıl satış gerçekleşmeyince 08.11.1997 tarihli genel kurulda aynı taşınmazların metrekaresinin bir milyondan aşağı olmamak üzere satışına yetki verildiği,yöneticilerin genel kurul kararı gereği satış işlemini gerçekleştirdiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce, iddia, savunma, toplanan kanıtlar, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı yöneticilerin, taşınmazların satışını rayicin altında da olsa genel kurulca belirlenen birim fiyatın üzerinde ilanlar yaparak açıklık ve rekabet şartlarım sağlayarak gerçekleştirdikleri ve Ankara… Ağır Ceza Mahkemesinin beraat kararında yapılan tesbitlerin mahkemeyi bağlayıcı nitelikle bulunması nedeniyle rayicin altında gerçekleşen satışlardan taşınmazı alan davalılarla birlikte sorumlu tutulamayacağı, davalıların çektiği ihtarın davalılara ödemeden önce tebliğ edildiğine dair belge sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekilinin temyizi sonucu mahkememizin kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 09/02/2010 tarihli …. Karar sayılı kararı ile kısmen bozulmuştur.
Yargıtay kararında özetle; davacılar vekilinin taşınmaz satış sözleşmesini yapmayan yönetim kurulu üyeleri …, … ve … yönünden yaptığı tüm temyiz itirazlarının reddine ve kooperatif yönetim kurulu üyelerinin kooperatife ait arsayı usulüne uygun olmayan satımları nedeniyle davacıların doğrudan zarara uğradığı iddiasını kapsayan davada kooperatif tüzel kişiliğine husumet düşmeyeceğinden davalı kooperatif yönünden, davanın pasif husumet nedeniyle reddi gerekirken esastan reddi sonucu itibariyle doğru olan hükmün bozulması gerektirmemesine göre, davacılar vekilinin davalı kooperatif tüzel kişiliği yönünden tüm temyiz itirazlarının reddine, diğer davalılar …, …, …., …, …, …, … ve …’e yönelik olarak ise; ilk olarak davalı kooperatifin 18.06.1996 tarihli genel kurulunda taşınmazların metrekaresinin 20.000.000.-TL’den aşağı olmamak üzere satış işlemi için yönetim kuruluna yetki verildiği, daha sonra 08.11.1997 tarihli genel kurul karan ile bu kez metrekaresi 1.000.000,-TL’den aşağı olmamak üzere arsaların satışı için yönetim kuruluna yetki verildiği, yönetim kurulunun bu son yetkiye dayalı olarak arsaları davalılara 27.02.1998 tarihli protokolden sonra tapuda 23.03.1998 tarihinde sattığı, Mahkemece alınan bilirkişi raporunda belirtildiği üzere … nolu parsel metrekaresi 27.027.000.-TLden toplam 13,000.000.000,-TL, 65 nolu parselin ise metrekaresi 23.988.000.-TL’den toplam 23.700.000.000.-TL/na satıldığı, satış bedellerinin aynı gün kooperatif defterlerine kayıt edildiği ve ibraname karşılığı ortakların kooperatife ödedikleri aidat oranında ödendiği, Yargılama sırasında davacılara da 22.02,1998 tarihinde paylarına düşen miktarın ödendiği, Kooperatifin satıştan sonra 13.06.1998 tarihli genel kurulunda 1997 yılı faaliyet raporunda satış paralarının dağıtım şekli açıklandığı, yukarıda anılan genel kurullarda davaya konu taşınmazların asgari ne miktara satılacağı belirtilmesine rağmen satışın usulünün belirlenmediği, genel kurulda taşınmazların asgari ne miktara satılacağının belirtilmesi nedeniyle yönetim kurulunun bu asgari birim fiyat da dikkate alınmak suretiyle taşınmazı satış tarihinde emsallerine uygun bir fiyat ile satması gerektiği, yasa ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmeyen yönetim ve denetim kurulu üyeleri, bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşt sorumlu oldukları, bu sorumluluğun kusur ilkesine dayandığı, Sorumluluğun söz konusu olabilmesi için de öncelikle bir zararın doğmasının şart olduğu, doğrudan zarar gören ortakların da yöneticiler ve denetçiler aleyhine dava açma hakkı bulunduğunu, bu dava türünde ortakların talep ettiği tazminatın kendisi adına hükmedilmesini isteyebilecekleri, somut olayda, kooperatife ait arsanın yönetim kurulu tarafından usulüne uygun satılmaması nedeniyle kooperatif doğrudan zarar görmüş ise de, satım bedeli davacılar dışındaki ortaklara kooperatife ödedikleri payları oranında ödendiği ve ortaklar tarafından ihtirazı kayıtta konulmadığından artık uyuşmazlık davacılara ödenecek bedel konusunda olduğundan bu durumda taşınmazları satan yöneticiler ve taşınmazı satın alan kişilerin neden olduğu doğrudan doğruya zarar sözkonusu olup davacıların doğrudan kendi adlarına dava açmaları mümkün bulunduğu, mahkemece, davalı kooperatif defter ve kayıtları üzerinde aralarında kooperatifler hukuku uzmanı, muhasebeci ve mülk bilirkişisinin bulunduğu bilirkişi kurulu oluşturulup, davaya konu taşınmazların satış tarihindeki değerlerinin tesbit edilerek satış bedelinden fazla bir değere taşınmazların satılabileceği tesbit edilirse bundan kooperatif yöneticilerinin sorumlu tutulmalarının gerektiği sonucuna varılması halinde, davacıların hissesine düşen miktarın tahsiline, aksi halde davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulduğu bildirilmiştir.
Mahkememizce27/04/2012 tarihli kararla, bozma ilamı öncesi davalılar … …, … ve … ile davalı kooperatif yönünden mahkememizce verilen davanın reddine dair kararın Yargıtay ilamı ile kesinleştiğinden bu davalılar yönünden yeniden karar kurulmasına yer olmadığına, diğer davalılar yönünden önceki kararda direnilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekilinin temyizi sonucu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22.01.2014 tarih 2013/11-158 Esasa, 2014/33 Karar numaralı kararı ile mahkememizin direnme kararı bozulmuştur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bozma kararında özetle; dosyada bulunan bilirkişi raporları da, davalıların hukuki sorumluluklarının tespitinde mahkemece hüküm kurmaya yeterli olmadığı gibi, Yargıtay denetimine de elverişli olmadığı, mahkemece; kooperatif defter ve kayıtlan üzerinde aralarında kooperatifler hukuku uzmanı, muhasebeci ve mülk bilirkişisinin bulunduğu bilirkişi kurulu oluşturulup, davaya konu taşınmazların satış tarihindeki değerlerinin tespit edilerek, satış bedelinden fazla bir değere taşmmazların satılabileceği tespit edilirse, bundan kooperatif yöneticilerinin sorumlu tutulmaları gerektiği sonucuna varılması halinde, davacıların hissesine düşen miktarın tahsiline, aksi halde davanın reddine karar verilmesi gerektiği, aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu bildirilmiştir.
12/06/2015 tarihinde mahallinde Hukuk Genel Kurulu kararı uyarınca resen seçilen bilirkişi heyeti ile keşif yapılmış, 02.11.2016 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle; parsellerin satış tarihindeki rayicinin 36.208.170.935 TL olduğu belirlenmekle bu bedelden daha fazla bedele satılan taşınmazlar dolayısı ile kooperatifin zarara uğratılmadığının anlaşıldığı bildirilmiştir.
Davacılar vekili 05/04/2017 tarihli dilekçesi ekinde 28/02/2017 tarihli özel mütalaa niteliğinde gayrımenkul değerlendirme raporu sunmuştur.
28.02.2019 tarihli bilirkiş raporunda, davacı itirazları, dava dosyası ve ekleri içerisindeki bilgi belge ile mahallinde yapılan inceleme ve pazar araştırmaları çerçevesinde …. Parsel Sayılı,988.00m2 yüzölçümlü, arsa niteliğindeki taşınmazın 12.025.000.000.00 ETL, …. Parsel Sayılı taşınmazın 24.700.000.000.00 ETL değerinde olduğu bildirilmiştir.
06.03.2019 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle; … parselin 24.700.000.000,00 ETL,… parsel sayılı taşınmazın 12.025.000.000.00 ETL olduğu bildirilmiştir.
İtirazlarda dikkate alınarak mahkememizce resen seçilen bilirkişi kurulundan alınan 13/03/2020 tarihli rapor ve ek raporda özetle; davalılar eski yönetim kurulu üyeleri …, … ve … … tarafından kooperatife ait 2 adet arsanın 36.700.000.000.ETL. (=36.700,00.TL.)’na satıldığı, 23.03.1998 satış tarihi itibarıyla kooperatife ait arsaların rayiç değerinin 95.847.000.000.ETL. (=95.847,00.TL.) olarak belirlendiği, dolayısıyla kooperatif arsalarının piyasa rayiç değerinin altında satıldığının belirlendiği, arsalarının piyasa rayiç değerinin altında satılması nedeniyle davacı … …’nun 1.697,52.TL.,davacı …’nun 2.253,50.TL., davacı …’nun 1.366,30.TL. zararının bulunduğu, arsaları satın alan diğer davalılar …, … …, …, … ve … yönünden kooperatifi zarara uğratmak amacıyla kasten söz konusu arsaları belirtilen bedellerle aldığı hususunda net bir kanaat elde edilemediği bildirilmiştir.
Dosya kapsamına uygun olan13/03/2020 tarihli bilirkişi kurulu raporu mahkememizce kabul edilmiş ve hükme esas alınmıştır. Diğer bilirkişi raporları ve davacılar vekili tarafından sunulan gayrımenkul değerlendirme raporunda taşınmazların değerine ilişkin görüşlere itibar edilmemiştir.
Dosya kapsamına, toplanan delilere, iddia, savunma ve bilirkişi raporuna göre; davalı kooperatifin eski yönetim kurulu üyeleri olan davalılar …, … ve … … tarafından kooperatife ait 2 adet arsanın toplam 36.700.000.000.ETL. (=36.700,00.TL.) bedelle satıldığı, mahkememizce benimsenen bilirkişi heyeti raporu ile 23.03.1998 satış tarihi itibarıyla kooperatife ait 2 adet arsanın rayiç değerinin 95.847.000.000.ETL. (=95.847,00.TL.) olarak belirlendiği, dolayısıyla kooperatif arsalarının piyasa rayiç değerinin çok altında bir belle satıldıkları, arsalarının piyasa rayiç değerinin çok altında bir bedelle satılması nedeniyle davacı … …’nun 1.697,52.TL.,davacı …’nun 2.253,50.TL., davacı …’nun 1.366,30.TL. zararının oluştuğu anlaşılmıştır.
Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu TTK’nın 336 ve 338.maddelerine göre, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu, kusura dayanan bir sorumluluktur,TTK’nun 338.maddesi, yönetim kurulu üyeleri aleyhine bir kusur karinesi kabul etmiştir. Bir zarar doğmuş ise, bu zararın yönetim kurulu üyelerinin kusurlu eylemleri sonucu oluştuğunun kabulü asildir.
Davacıların yukarıda belirtilen zararlarının oluşmasında kusursuz olduklarını ispat edemeyen taşınmazları ucuz fiyatla sata kooperatif yönetim kurulu üyeleri olan davalılar …, … ve … … ‘ın davacıların uğramış oldukları zararlardan müteselsilen sorumlu oldukları anlaşıldığından, davalılar …, … ve … … hakkındaki davacıların davasının kısmen kabulüne,
Arsaları satın alan diğer davalılar …, … …, …, … ve … yönünden kooperatifi yada davacıları zarara uğratmak amacıyla kasten söz konusu arsaları belirtilen bedellerle aldıkları ispatlanamadığından bu davalılar hakkındaki davanın reddine,
Davalılar …, …, … ve davalı … Konut Yapı Kooperatifi hakkında daha önce mahkememizde verilen karar kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıda yazılı karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalılar …, …, … ve davalı … Konut Yapı Kooperatifi hakkında daha önce mahkememizde verilen karar kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davalılar …, … (…), …, … ve … hakkındaki davanın reddine,
3-Davalılar …, … ve … hakkındaki davanın kısmen kabulüne,
4-Davacı … için 1.697,52 TL, davacı … için 2.253,50 TL, davacı … için 1.366,30 TL nin dava tarihi olan 23/03/2000 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
5-Alınması gerekli 363,22 TL harçtan peşin alınan 168,75 TL’nin mahsubu ile kalan 194,47 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir yazılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan 168,75 TL peşin harcın davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
7-Davacılar tarafından yapılan 2,08 TL başvuru harcı, 195,40 TL keşif harcı, 110.00,00 TL keşif araç gideri, 6.600,00 TL bilirkişi ücreti, diğer davalılarla ilgili yapılan tebligat müzekkere gideri olarak takdiren 200,00 TL düşüldükten sonra 851,80 TL tebligat, müzekkere gideri olmak üzere toplam 7.759,28 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre 2.750,60 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, kalan tutarın davacılar üzerinde bırakılmasına,
8-Davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden AAÜT uyarınca; davacı … için belirlenen 1.697,52 TL vekalet ücretinin, davacı … için belirlenen 2.253,50 TL vekalet ücretinin, davacı … … için belirlenen 1.366,30 TL vekalet ücretinin davalılar …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacılara verilmesine,
9-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerini AAÜT’nin 10/2.maddesi uyarınca belirlenen 5.317,32 TL vekalet ücretinin, davacılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
10-Davalılar tarafından masraf yapılmadığından hükmedilmesine yer olmadığına,
11-HMK 333. maddesi uyarınca artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere davacı vekilinin, davalı … vekilinin, davalı … ve davalı … Alabayın yüzüne karşı oy birliği ile karar verildi.10/06/2021

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza