Emsal Mahkeme Kararı Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1327 E. 2021/49 K. 20.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2014/1327 Esas – 2021/49
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ

T.C.
ANKARA
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2014/1327 Esas
KARAR NO : 2021/49

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av….

DAVA İHBAR
OLUNANLAR : 1- …

VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
: 2- …
3- …

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/12/2014
KARAR TARİHİ : 20/01/2021
KARARYAZ.TRH. : 22/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA:
Davacı vekilinin dava dilekçesi ile “… Müvekkili şirket tarafından elektrik enerjisi ihtiyacını karşılamak amacıyla …’tan elektrik enerjisi temin ettiğini ve bu kapsamda sözleşme imzaladığını, …’ın 21.11.2012 tarihinde davalı… ile birleştiğini ve bu kapsamda TTK’nun 153.maddesinde yer alan hüküm doğrultusunda 2016 Eylül-2010 Aralık döneminde fazladan yapılan tahsilat nedeni ile…’a dava açma gereğinin hasıl olduğunu, davalı şirket ile birleşen … tarafından alınan elektrik enerjisi miktarları ve faturalandırmaya esas bilgilerin sayaç okuyarak belirlendiğini, söz konusu sayaç okuma başına sabit bir ücret olması gerekirken tüketilen enerji miktarları üzerinden nispi ücret tahsil edildiğini, Danıştay … Dairesi’nin 06.04.2011 tarih ve 2008/2695 Esas 2011/1365 Karar sayılı ilamında abone başına sabit ücret alınması gerektiği gerekçesi ile…’nın aynı mahiyetteki 875 sayılı kararının iptaline karar verildiğini ve Danıştay İdari Daireler Dava Kurulu tarafından bu kararın onandığını, Danıştay’ın iptal kararı neticesinde 875 sayılı Kurul Kararının “psh” uygulamasına dayanak yaptığı kısım iptal olduğu için ve iptal kararı geçmişe etkili olarak karar hiç alınmamış gibi hukuki sonuç doğurduğundan 01.09.2006-31.12.2010 tarihleri arasındaki dönemde PSH uygulaması ve buna bağlı olarak TL/KWh şeklinde fazladan alınan bedellerin hukuki dayanaktan yoksun kaldığını, Fazlaya ilişkin dava hakları saklı kalmak kaydıyla davalı ile birleşen …’ın müvekkili şirketten başka bir dava ile talep edilen 2008 yılı Mart dönemi hariç olmak üzere 2006 Eylül- 2010 Aralık dönemlerinde fazladan tahsil ettiği KDV dahil 251.373,50 TL tutarındaki PSHB(Perakende Satış Hizmet Bedeli)nin ödeme tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan gecikme zammı, işlemiş ve işleyecek gecikme zammının KDV’si ile birlikte taraflarına verilmesine… ” karar verilmesini istediği görülmüştür.
SAVUNMA:
Davalı cevap dilekçesinde özetle ” Dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, Davacının faturalara itiraz etmediği gibi ihtirazi kayıt koymadan ödemeyi yaptığını, kesinleşen faturalar sebebi ile ödemelerin davacıya iadesinin hukuken mümkün olmadığını, Kurul kararının bir bütün olduğunu, II. Bölümün (b) bendi ile tamamlayıcı nitelikte olduğundan II. Bölümünün (b) bendinin iptal edilmesinin uygulamayı etkilemeyeceğini zira 2006-2010 uygulama dönemine ilişkin tarife tekliflerinin her dağıtım şirketinde ayrı ayrı olmak üzere 24.08.2006 tarih 877-896 sayılı Kurul kararları ve 24.08.2006 tarih 875 sayılı kurul kararları ile onaylanarak yürürlüğe girdiğini, eş zamanlı olarak teşekküllerinin dağıtım ve perakende satış lisanslarının 24.08.2006 tarih 874-57 ve 874-58 sayılı Kurul Kararları ile sonlandırıldığını, 24.08.2006 tarihli 875 sayılı Kurul kararı ile onaylanan 20 Dağıtım Şirketi için Gelir Gereksinimi Hesaplanması ve Tarife Metodolojisinin I. Bölümünde mevcut ikincil mevzuat kapsamındaki hususlara yer verildiğini, II. Bölümünde ise 5496 sayılı Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa eklenen geçici 9.madde gereği geçiş dönemine ilişkin düzenlemelerin neler olduğunun belirtildiğini, buna ilişkin olarak II. Bölümün “Geçiş Dönemi Tarifelerinin Uygulanmasının Gerekliliği” Başlıklı 1.maddesinde “24/05/2006 tarih, 26177 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 10/5/2006 tarihli, 5496 sayılı Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 6.maddesi ile 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa eklenen geçici 9. maddesi çerçevesinde geçiş dönemi tarifeleri belirlenmiştir.” Hükmünün yer aldığını, 4628 sayılı Kanunun geçici 9.maddesinin anılan maddenin yürürlüğe girmesi ile birlikte mevcut Yönetmelik, Tebliğ vb. İkincil mevzuatın üstünde amir bir hüküm olduğunu “ulusal tarife uygulamasının gerekleri ve çapraz sübvansiyon uygulaması” kapsamındaki 2006-2010 yıllarını kapsayan geçiş dönemine ilişkin olarak “teklif edildiği şekliyle” onaylanan ve geçiş dönemi tarifelerinin belirlenmesi yöntemlerini düzenleyen 20 Dağıtım Şirketi için Gelir Gereksinimi Hesaplanması ve Tarife Metodolojisinin II. Bölümünün 4628 sayılı Kanunun geçici maddesi kapsamındaki ilgili mevzuatı oluşturduğunu bu nedenle uygulamaya giren perakende satış hizmeti tarifesine ilişkin… tarafından mevcut ikincil mevzuatta ayrıca bir düzenleme yapılmadığını, … Kurul kararları ile onaylı tarifelerin dağıtım şirketlerince uygulanmasının yasal bir zorunluluk olduğunu, 24.08.2006 tarihli ve 875 kurul kararları ile onaylı 20 Dağıtım Şirketi için Gelir Gereksinimi Hesaplanması ve Tarife Metodolojisinin Geçiş Dönemi Tarife Uygulamaları başlıklı II. Bölümün 2.maddesinin (B) bendinde yer alan hükmün iptal edilmiş olmasının 01.09.2006-31.12.2010 tarihleri arasını kapsayan döneme ilişkin perakende satış hizmeti kapsamındaki gelir gereksinimlerini içeren her dağıtım şirketine özgü Kurul Kararının da iptal edilmiş olduğu sonucunu doğurmayacağını davacının serbest tüketici limitine geçmesine rağmen serbest tüketici olma hakkını kullanmadığını, ikili anlaşma yoluyla tedarikçisini seçmediği, davada temerrüdün söz konusu olmadığını, dava tarihinden önce müvekkili kurumun temerrüde düşürülmediğini, bu durumda faizin ancak dava tarihi itibariyle talep edilebileceğini, beyanla davanın reddine karar verilmesini…” talep ettiği görülmüştür.
İhbar Olunan…Dağıtım A.Ş. vekili bila tarihli beyan dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin mülkiyeti kamuda kalmak şartıyla Bakanlar Kurulu kararı ve özelleştirme yolu ile 01.01.2011 tarihinde işletme hakkını 30 yıllık süre ile kiraladığını, kiralama neticesinde iş yeri devrinin söz konusu olmadığını, … müvekkili şirket ile hukuki veya fiili bir bağının olmadığını bu nedenle davacının alacaklarından sorumlu tutulamayacaklarını, davacının taleplerinin yasal bir dayanağının bulunmadığını, davanın süresi içinde açılmadığını ve taleplerin zaman aşımına uğradığını, davacının talebinin dayanağının fatura olduğunu ve faturaların ihtirazi kayıt olmaksızın davacı tarafından ödendiğini belirterek davanın reddini “talep ettiği görülmüştür.
DELİLLER:
Davacı tarafça dosyaya davaya konu fatura örneklerinin sunulduğu görülmüştür.
Danıştay 13.Dairesi’nin 06.04.2011 tarih, 2008/2695 E.- 2011/1365 K. Sayılı ilamı ile 5496 sayılı Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına dair kanun ile 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanuna eklenen geçici 9.madde uyarınca… tarafından verilen 875 sayılı Kurul kararının ekinde yer alan 20 dağıtım şirketi için Gelir Gereksinimi Hesaplanması ve Tarife Metodolojisinin Perakende Satış Tarifesinin geçiş döneminde uygulanmasına ilişkin II.Bölümünün B bendi olan; “Sayaç okuma ve faturalandırma hizmetlerine ilişkin maliyetlerin abone grubuna ve tüketilen enerji miktarına göre değişiklik gösterecek maliyetler olmadığı ve bu nedenle abone başına sabit bir ücret uygulanması gerektiğinin ortada olduğu, kaldı ki buna ilişkin maliyetlerin metodolojinin 1. Bölümünde abone başına sabit bir ücret olarak belirlendiğinin açık şekilde ifade edildiği ” belirtilmek suretiyle iptal edildiği görülmüştür.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 24.05.2012 tarih, 2011/1901 E. – 2012/798 K. sayılı kararı ile ise Danıştay 13. Dairesinin 06.04.2011 tarih, 2008/2695 E. ve 2011/1365 K. sayılı kararının temyizi üzerine “…davacı şirketin ürettiği elektriği serbest tüketicilere sattığı ve perakende satış hizmet tarifesinin Kwh üzerinden alınmasına ilişkin kuralın “Serbest tüketiciler” yönünden hukuka aykırı olduğu iddiasında bulunduğunun anlaşıldığı, bu durumda davacının dava konusu işlemlerin iptali isteminin “serbest tüketiciler”e yönelik olduğu dikkate alındığından, Daire kararının da “serbest tüketiciler”le sınırlı olarak uygulanacağı belirtilerek onandığı” görülmüştür.
… dan davaya konu 2006-2010 yılları arasında uygulanan PSH tarifelerinin ve tarihlerinin sorulduğu, 09/05/2020 tarihli cevap ile istenen dökümlerin gönderildiği görülmüştür.
Dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış alınan 15/11/2016 tarihli raporda “… Davacının iptal edilen karara dayalı olarak davalıya yapmış olduğu ödemeleri sebepsiz iktisap hükümleri çerçevesinde talep edebileceği, Alacağın zamanaşımı süresi içerisinde talep olunduğu, Faturalar üzerinde yapılan incelemelerde 30.09.2006 ile 31.01.2007 tarihleri arasındaki toplam 10 adet faturada PSHB’nin tahsil edildiğini ilişkin herhangi bir bilgiye ulaşılamamıştır. Mart 2008 dönemine ilişkin faturalar hariç olmak üzere PSHB adı altında davalı yanca 191.929,15TL tutarında fatura tahakkuk ettirildiği, bu tutarında KDV dahil 226,476,39 TL’ ye tekabül ettiği, söz konusu tutarın davacı yanca istirdadına ilişkin istemin yargı kararları gereğince haklı ve yerinde olduğu, Davacı tarafça faiz talebinde bulunulmayıp gecikme zammı talep etmekle birlikte heyetimizde mali müşavir bilirkişi bulunmadığından davacının talebe haklı olduğu miktar konusunda bir hesaplama yapılamadığı, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Kanunun 17. maddesinin değiştirildiği, değişiklik sonucunda dava konusu perakende satış hizmet bedelinin yasal dayanak kazandığı, Kanunun geçici 20. maddesi ile açılmış tüm davalarda 6446 sayılı Kanunun 17. maddesinin uygulanmasının öngörüldüğü, bu hükme göre davacının taleplerinin reddi gerekeceği, geçici 20. madde hükmünün Anayasaya aykırılığı konusunda taktirin Sayın Mahkemeye ait olduğu” belirtildiği,28/02/2018 tarihli raporda “… Kök rapordaki görüş ve kanaatlerinde değişiklik olmadığını,davacıdan tahsil edilen PSH bedeli toplamının KDV dahil 231.790,53 TL olduğunu…” belirttildiği 05/02/2020 tarihli ek raporda “…Tarafların bilirkişi Ek raporuna karşı beyan ve itirazlarının Ek rapordaki görüş ve kanaatimizi değiştirir nitelikte olmadığı,Davacıdan tahsil edilen PSH bedeli toplamı KDV dahil 231.789,35 TL, Dava tarihi olan 08.12.2014’e kadar işleyen Gecikme zammı bedeli KDV Dahil 267.512,74 TL, olarak hesaplanmakla hukuki takdir ve değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olduğu,…” belirtildiği,… dan davaya konu 2006-2010 yılları arasında uygulanan PSH tarifeleri de dikkate alınarak istkenilen 05/05/2020 tarihli ek raporda ise “… Davacının 2006-Eylül/2006-Aralık arası dönemlerde yaptığı tüketim miktarları için…’nın 875 sayılı Kurul Kararı eki tablolardan ve davacının abone gurubuna tekabül eden PSH birim fiyatı (0,00214 TL/kWh) dikkate alınarak yapılan hesaplama sonucu; 10000214751 nolu abone için KDV hariç 13.208,66 TL, 10000202071 nolu abone için KDV hariç 7.251,97 TL olmak üzere toplam KDV hariç 20.460,63 TL PSH bedeli hesaplandığı, Davacının dava konusu 124 adet faturasının tamamında (Mart-2008 dönemine ait 37 ve 38 nolu faturalar hariç olmak üzere toplam 122 adet fatura) …’nın 3612 sayılı Kurul kararında belirtilen sabit PSH bedelinin 4,16 TL olarak dikkate alınması sonucuna göre; Davacının Serbest tüketici olduğu dönemde yürürlükteki tarifelere göre, 2006-Eylül/2010-Aralık dönemlerinde kendisinden tahsil edilen PSH bedelleri, Mart/2008 dönemindeki iki adet fatura hariç, KDV dahil toplam 255.334,01 TL olduğu ,Dava tarihi olan 08.12.2014’e kadar işleyen Gecikme zammı bedelinin KDV Dahil 310.274,72 TL olarak hesaplandığı, …” belirtildiği görülmüştür.
Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2020/1887 E,2020/3682 K sayılı ilamında “….Dosya kapsamına göre, dağıtım şirketi olan davalı tarafından davacı adına düzenlenen faturada 2007 yılı şubat dönemine ait PSHB olarak her sayaç başına sabit ücretin hesaplanması gerektiği halde…’nın 24/08/2006 tarihli ve 875 sayılı kararı ile tüketilen enerji miktarına göre değişik miktarda PSHB davacı şirketten tahsil edildiği anlaşılmaktadır. Davalı şirket tarafından faturaya esas alınan…’nın 24/08/2006 tarihli ve 875 sayılı kararında “Perakende Satış Hizmeti verilen tüm kullanıcılara kwh bazında belirlenen perakende satış bedelinin uygulanacağı” belirtilmiştir. 5496 sayılı Kanun ile 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa eklenen geçici 9. maddesinde yer alan “fiyat eşitleme mekanizmasının” uygulanacağı açıklanmıştır. Danıştay 13. Dairesinin 06/04/2011 tarihli ve 2008/2695 E.-2011/1368 K.sayılı kararı gereğince; bu maliyetlerin, abone grubuna ve tüketim enerji miktarına göre değişiklik gösterecek maliyetler olmadığı ve bu nedenle abone başına sabit ücret uygulanması gerektiğinden” bahisle…’nın 24/08/2006 tarihli ve 875 sayılı kararın iptaline karar verilmiştir. İptal kararları geriye yürür. İptal edilen karar hiç alınmamış gibi, ilke olarak eski durum kendiliğinden geri gelir. İptal edilen karar, davacıdan başka kişileri de ilgilendirecek nitelikte ise, davada taraf olmayan, fakat iptal edilen kararla ilgisi bulunan üçüncü kişileri de etkiler. Davada, …’nın iptal edilen 24/08/2006 tarihli ve 875 sayılı kararı gereğince yapılan fazla ödemenin tahsili talep edilmektedir. Mahkemece konunun uzmanı bilirkişinin rapor hazırlaması sağlanarak davacının sabit PSHB sorumlu olduğu gözönünde bulundurularak bunun üzerindeki miktarın davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır…) Gerekçesiyle bozulmuştur. Bozma ilamına uyan mahkemece; dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa nedeniyle davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle, davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; karar, taraflarca temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı tarafın bütün temyiz itirazlarının reddi gerekir. Davacı tarafın temyiz itirazlarının incelenmesinde;HMK’nın 33 üncü maddesine göre; hâkim, Türk hukukunu resen uygular. Diğer bir anlatımla, bir davada ileri sürülen maddi olayların hukuki nitelendirmesini yapmak, uygulanacak hukuk kaidelerini bulmak ve uygulamak hâkimin doğrudan görevidir. Dava; Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun (…) 875 sayılı kararı ile 01/09/2006 ila 31/12/2010 tarihleri arasındaki geçiş döneminde Perakende Satış Hizmet (PSH) tarifesinin kWh bazında belirlenmesine ilişkin 20 Dağıtım Şirketi İçin Gelir Gereksinimi Hesaplaması ve Tarife Metodolojisinin, Geçiş Dönemi Tarife Uygulamaları başlıklı II. Bölümünün (B) bendinin Danıştay tarafından iptal edilmiş olması nedeniyle, anılan dönemde davacı şirket tarafından davalı şirkete elektrik tüketim bedelleri ile birlikte ödenen PSH bedellerinin istirdadı istemine ilişkindir.Mahkemece uyulan Dairemiz bozma ilamında da açıklandığı üzere; hukuka aykırı bulunan idari işlemler hakkında idari yargı yerlerince verilen iptal kararları; iptal edilen karara istinat eden, onunla doğrudan doğruya alakalı tasarruflara da etkilidir. Bu suretle iptal hükmü; iptal edilen karara dayanan, onunla bağlı bir mahiyet arzeden sonuç işlemleri de ortadan kaldırmak suretiyle geçmişe yürümektedir. İptal kararlarının bu özelliği, dava konusu idari tasarruftan önceki hukuki durumun sağlanması gereğinden kaynaklanmaktadır.Dosya kapsamına göre; davalı şirketin, …’nın, Danıştay tarafından iptal edilen düzenleyici işlemi esas alarak 01/09/2006 ila 31/12/2010 tarihleri arasındaki geçiş döneminde tanzim ettiği faturalar ile elektrik abonesi olan davacı şirketten, tüketilen enerji miktarı (kWh) üzerinden (nispi) PSH bedeli tahsil ettiği anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca mahkemece; uyulan bozma ilamı gereğince, …’nın düzenleyici işleminin Danıştay tarafından iptal edildiği, buna bağlı olarak geçmişe etkili olarak ortadan kalkan düzenleyici işlem nedeniyle davalı şirket tarafından 2007 Şubat döneminde fazladan tahsil edilen PSH bedellerinin davacı şirkete iade edilmesi gerektiği gözetilerek, bozma sonrasında alınan bilirkişi raporu ile belirlenen tutarın davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, hukuki nitelendirmede hata yapılarak, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nda 6719 sayılı Kanun ile yapılan (ve…’nın halen yürürlükte olan düzenleyici işlemleri hakkında uygulama alanı bulan) değişiklikler nedeniyle davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir….” denildiği görülmüştür.
Ankara BAM… Dairesinin 2019/801 E, 2020/466 K sayılı ilamında “… Davada, elektrik abonesi olan davacı şirketten Eylül 2006-Aralık 2010 dönemleri arasında fazla tahsil edilen Perakende Satış Hizmet Bedelinin davalıdan tahsili talep edilmektedir. Danıştay 13.Dairesi’nin 06.04.2011 tarih, 2008/2695 E.- 2011/1365 K. sayılı kararıyla, 5496 sayılı Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına dair kanun ile 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanuna eklenen geçici 9.madde uyarınca… tarafından verilen 875 sayılı Kurul kararının ekinde yer alan 20 dağıtım şirketi için Gelir Gereksinimi Hesaplanması ve Tarife Metodolojisinin Perakende Satış Tarifesinin geçiş döneminde uygulanmasına ilişkin II.Bölümünün B bendi olan; “Sayaç okuma ve faturalandırma hizmetlerine ilişkin maliyetlerin abone grubuna ve tüketilen enerji miktarına göre değişiklik gösterecek maliyetler olmadığı ve bu nedenle abone başına sabit bir ücret uygulanması gerektiğinin ortada olduğu, kaldı ki buna ilişkin maliyetlerin metodolojinin 1. Bölümünde abone başına sabit bir ücret olarak belirlendiğinin açık şekilde ifade edildiği” belirtilmek suretiyle iptal edilmiştir. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu ise Danıştay 13. Dairesinin 06.04.2011 tarih, 2008/2695 E. ve 2011/1365 K. sayılı kararının temyiz edilmesi üzerine 24.05.2012 tarih, 2011/1901 E. – 2012/798 K. sayılı kararı ile “davacı şirketin ürettiği elektriği serbest tüketicilere sattığı ve perakende satış hizmet tarifesinin Kwh üzerinden alınmasına ilişkin kuralın “Serbest tüketiciler” yönünden hukuka aykırı olduğu iddiasında bulunduğunun anlaşıldığı, bu durumda davacının dava konusu işlemlerin iptali isteminin “serbest tüketiciler”e yönelik olduğu dikkate alındığından, Daire kararının da “serbest tüketiciler”le sınırlı olarak uygulanacağı belirtilerek onanmıştır. Yargılama sırasında görüşüne başvurulan bilirkişi heyeti 12/07/2016 tarihli Ek Raporunda; “Davacıya ait iki ayrı abonelikle ilgili dava kapsamında faturalar ile tahsil edilmiş olan PSH bedelinin maktu hizmet bedeli düşüldüğünde 223.155,11 TL , KDV tutarının ise 40.167,92 TL olduğu” belirtilmiştir.Her ne kadar mahkemece; dava konusu PSH sayaç okuma bedeline ilişkin olarak açılmış davaya da 6719 sayılı Yasa’nın 17.maddesinin uygulanması gerektiği, Danıştay’ın iptal kararı mevcut ise de çıkartılan yasa hükmü ile o dönemde geçerli… kararına göre faturalandırmanın yapıldığı gözetilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunmadığı sonucuna varıldığından, mahkemece; “davanın kabulüne” ilişkin hüküm kurulması gerekirken, ” davanın reddine” ilişkin karar verilmesi doğru görülmemiştir. Diğer yandan davacı vekili dava dilekçesinde, alacağın 6183 sayılı Kanun’un 51. maddesine göre işleyecek gecikme zammı ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş ise de; dosyada mevcut abonelik sözleşmelerinin incelenmesinden borcun ödenmemesi hâlinde 6183 sayılı Yasa gereğince gecikme zammı alınacağına dair bir hükmün bulunmadığı görülmüştür.Dairemizin 2018/1607 E.-2019/1373 K. sayılı kararı ile, Yargıtay… Dairesi’nin 2017/9801 E.- 2019/2311 K. sayılı kararları da emsal niteliktedir.Bu durumda, davalı vekilinin istinaf talebinin reddine, davacı vekilinin istinaf talebinde ise haklı olduğu kabul edildiğinden HMK 353/1-b.3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin ” davanın reddine” ilişkin kararının kaldırılarak, taleple bağlı kalınmak suretiyle “davanın kabulüne” ilişkin YENİDEN ESAS HAKKINDA karar verilmesi gerekmiştir.” denildiği görülmüştür.
DEĞERLENDİRME:
Davacı tarafça elektrik abonesi olan davacı şirketten Eylül 2006-Aralık 2010 dönemleri arasında fazla tahsil edilen Perakende Satış Hizmet Bedelinin davalıdan tahsili, davalı tarafça davanın reddine karar verilmesi talep edilmiş olup;
Hukuka aykırı bulunan idari işlemler hakkında idari yargı yerlerince verilen iptal kararları; iptal edilen karara istinat eden, onunla doğrudan doğruya alakalı tasarruflara da etkilidir. Bu suretle iptal hükmü; iptal edilen karara dayanan, onunla bağlı bir mahiyet arzeden sonuç işlemleri de ortadan kaldırmak suretiyle geçmişe yürümektedir. İptal kararlarının bu özelliği, dava konusu idari tasarruftan önceki hukuki durumun sağlanması gereğinden kaynaklanmaktadır.
Dosya kapsamına göre; davalı şirketin, …’nın, Danıştay tarafından iptal edilen düzenleyici işlemi esas alarak 01/09/2006 ila 31/12/2010 tarihleri arasındaki geçiş döneminde tanzim ettiği faturalar ile elektrik abonesi olan davacı şirketten, tüketilen enerji miktarı (kwh) üzerinden toplam 255.334,01 TL PSH bedeli tahsil ettiği, …’nın düzenleyici işleminin Danıştay tarafından iptali nedeniyle geçmişe etkili olarak ortadan kalkan düzenleyici işlem nedeniyle davalı şirket tarafından sözleşme gereği fazladan tahsil edilen PSH bedellerinin davacı şirkete iade edilmesi gerektiği, alacağın temelinin sözleşmeden kaynaklanması nedeniyle tahsilat tarihinden itibaren dava tarihine kadar 10 yıllık zaman aşımının geçmediği, davalının dava tarihinden önce temerrüde düşürülmediği de faiz talebi yönünden gözetilerek , davacı talep miktarı dikkate alınarak aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerkemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
Davacının davasının kabulüne,
251.373,50-TL’sinin dava tarihi olan 08/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Kabul edilen miktar üzerinden alınması gereken 17.171,32 TL harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye 12.878,47 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafça yargılama gideri olarak yapılan ( harç, tebligat, bilirkişi ücreti vb) 5.012,85 TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Hükmün kesinleşmesi halinde bakiye avansın yatırana iadesine,
Dava değeri üzerinden hesap edilen 26.046,14 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/01/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.