Emsal Mahkeme Kararı Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/9 E. 2021/618 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/9 Esas – 2021/618
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/9 Esas
KARAR NO : 2021/618

HAKİM : …
KATİP :….

DAVACI : ….
DAVALI : …..

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/01/2021
KARAR TARİHİ : 21/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/11/2021

Mahkememize açılan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
DAVA:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle, müvekkil şirketin alt işvereni olduğu davalı kurumun ihale ettiği hizmetlerde, hizmet sözleşmesi imzalanan müvekkil şirkette çalışmış dava dışı personel…’e ödenen Net 11.600,00-TL şirket alacağının ödeme tarihi olan 02/12/2020 tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek sözleşme faizi ile birlikte sözleşmede hüküm bulunmayan hallerde ise avans faizi ile birlikte davalı şirketten rücuen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle, dava dışı işçinin Ankara …. Ceza Mahkemesinin bir dosyasında 09/07/2010 kesinleşme tarihli özel belgede sahtecilik suçuna ilişkin kaydının olduğunun güvenlik soruşturmasından anlaşıldığı, bu hususun teknik şartnamede belirtildiğini buna rağmen işçinin çalıştırıldığını, ödenen tazminatın rücu etmek hakkının olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
DELİLLER :
Ankara ….İş Mahkemesinin 2020/83 esas sayılı dosyası uyap üzerinden getirtilmiş, incelenmiştir.
Dava dışı işçi…’ün SGK hizmet dökümü getirtilmiş, incelenmiştir.
DELİL DEĞERLENDİRME VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Dava taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının hükmen dava dışı …’e 11.600,00 TL ödeyip ödemediği, bu ödemeyi aralarındaki hizmet alım sözleşmesine göre davalıya rücu edip edemeyeceği, davacı yararına faize hükmedilip edilemeyeceği edilecek ise türü ve miktarının ne olduğuna ilişkindir.
Makmememizce davacının dayandığı iş mahkemesince verilen gerekçile karar ve dosya kapsamı incelenmiş mahkemenin; “..somut uyuşmazlıkta ; davalı PTT tarafından diğer davalıya gönderilen 14/01/2020 tarihli yazıda davacının güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunun gereği olarak iş akdinin feshinin talep edildiği görülmüştür. Davalı …tarafından da bu yazıya istinaden davacının iş akdi 17/01/2020 tarihli yazıya istinaden feshedilmiştir. Fesih yazısında davalı PTT tarafından gönderilen yazıya atıfta bulunularak davacı hakkında ilgili birimler nezdinde güvenlik soruşturması ve arşiv araştırılması yapıldığı, yapılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması neticesinde hukuki değerlendirme ile sözleşme ve teknik şartnamenin ilgili maddeleri göz önünde bulundurulmak suretiyle iş akdinin sonlandırıldığı belirtilmiştir. Yerleşik Yargıtay Kararlarında da belirtildiği üzere iş akdinin haklı ve geçerli nedenlerle feshedildiğinin ispat külfeti davalı işveren üzerindedir. 4857 sayılı yasanın 19. Maddesinde de açıkça belirlendiği üzere davalı taraf fesih bildirimini yazılı bir şekilde yapmak ve fesih bildirimini açık ve net bir şekilde belirtmek zorundadır. Her ne kadar davalı taraf feshi yazılı olarak yapmış ise de fesih sebebi açık ve net bir şekilde ortaya konulmuş değildir. Davalı taraf fesih yazısında soyut ifadeler kullanarak davacının iş akdini feshetmiştir. Davalı taraf güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması nedenine dayanarak davacının iş akdini feshettiğini iddia etmektedir. Davalı işyerinde yaklaşık 9 yıldır çalışan işçinin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının zamanında yapılmaması yada yapılıp da bugüne kadar çalıştırıldıktan sonra buna dayanılarak davacının iş akdinin feshedilmesi doğru değildir. Temel kural kişi alınırken güvenlik ve arşiv araştırması yapılıp, uygunsa işbaşı yaptırmak, değilse de çalıştırmamak gerekir. Oysa davalı taraflar davacıyı çalıştırıp 9 yıl sonra da güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının uygunsuz olduğu ileri sürülerek feshedilmesinin hakkaniyete uygun düşmeyeceği açıktır. Kaldı ki davalı taraflar davacının güvenlik ve arşiv araştırması sonucunda çalışmasını engelleyecek ne gibi bir durumun ortaya çıktığı da ispat edilememiştir. Buna ilişkin dosyaya herhangi bir bilgi ve belge de sunulmamıştır. Davalılar tarafından soyut iddia dışında iddialarını ispatlayacak herhangi bir delil sunmadıklarından ve ispat yükümlülüklerini yerine getirmediklerinden davanın kabulüne karar verilmiştir.” , gerekçesiyle karar verildiği anlaşılmıştır. Davalı yan dava dışı işçinin hakkında Ankara … Mahkemesinin bir dosyasında 09/07/2010 kesinleşme tarihli özel belgede sahtecilik suçuna ilişkin kaydının olduğunu bu nedenle iş aktinin feshinde kusurlarının olmadığını beyan etmişse de verilen kesin süreye rağmen buna ilişkin delilini ibraz etmemiştir.
Müşterek müteselsil sorumluluğa ilişkin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 167.maddesi “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar.”, hükmünü içermektedir. İş mahkemesince verilen kararda da işbu davanın tarafları müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulmuşlardır. Burada çözümlenmesi gereken davalının davacı ile eşit oranda mı yoksa tam olarak mı ödemeden sorumlu tutulacağı hususudur. Anılan maddede borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça eşit sorumluluğa gidileceği düzenlenmiştir. İş mahkemesi gerekçesinden de anlaşılacağı üzere işçinin iş akti davalının yazısı üzerine feshedilmiş ve mahkemesince de bu fesih haksız görülmüştür. Davalı yan fesihte kusurlarının olmadığına ilişkin delilini de sunmamıştır. Hal böyle olunca hukuki ilişkinin niteliğinden işçiye ödenen bedelin tamamından davalının sorumluğunun doğması gerektiği anlaşılmaktadır. Davalı yan davacının yaptığı ödeme tarihinde sebepsiz zenginleştiğinden ödeme tarihinden itibaren taraflar tacir olmakla avans faizinden sorumlu tutulmuştur.
Tüm bu nedenlerle davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM :
Yukarıda açıklanan nedenlere, kararın dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, dosyadaki kanıtlara göre;
1-Davanın kabulü ile 11.600,00 TL’nin 02/12/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 792,40 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 198,10 TL harcın mahsubu ile noksan olan 594,30 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, davacı yararına hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, kendisini vekil ile temsil ettiren davacıya verilmesine,
4-Arabuluculuk aşamasında harcanan 1.320,00 TL giderin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 198,10 TL peşin harç olmak üzere toplamı 257,40 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 22,00 TL tebligat masrafı yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/10/2021

Katip ….
¸E-İmzalıdır

Hakim ….
¸E-İmzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.