Emsal Mahkeme Kararı Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/795 E. 2022/121 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/795
KARAR NO : 2022/121
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACILAR : 1- … TC No: …
2- … TC No: …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : 1- … TC No: …
DAVALI : 2- … TC No: …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 11/11/2020
KARAR TARİHİ : 23/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/02/2022

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacılar vekili, müvekkillerinin baba oğul olup, … Ankara’da …Yazılım Danışmanlık A.Ş. isimli bir yazılım şirketi yönetmekte babası olan … ise Uşak-Sivaslı ilçesinde Eczacılık yaptığını, Emre anılan şirketi başka bir şirkete sattığından bahisle babasını Ankara’ya çağırmış ve 07.09.2020 tarihinde birliikte şirkete gittiklerinde şirkette şirketi satın alan …,şirket çalışanları … ve tanımadıkları kişileri gördüklerini, bunlardan birisi adını sonradan öğrendikleri davalılardan …, diğeri adını bilmediği şüphelinin kardeşi olan kişiyi gördüklerini, müvekkiller içeri girince Şüpheli … şirketten alacağı olduğunu söyleyerek müvekkilden borcun ödenmesi için para istemesi üzerine, müvekkilinin de şirketin kime borcu olduğunu bilmediğini, ayrıca şirketin satıldığını şirketle ilgisinin olmadığını, dolayısıyla muhatap kişi olmadığından para vermeyeceğini söylediğini, zaten müvekkili …’in şirketle hiçbir ilgisi olmayıp ortak olmadığını, şirket kayıtları incelendiğinde bu durum görüleceğini, bundan sonra davalılardan … belinden tabancasını çıkararak,müvekkilleri korkutarak zorla elindeki senede söylediklerini aynen yazarak doldurmalarını ve birlikte imzaladıktan vermesini söylediğini, müvekkiller bu korku ve tehdit üzerine ve silah baskısı altında senedi birlikte imzaladıklarını, tüm bu olayları orada bulunan kişiler gördüğünü, senedi alan şüpheli ve kardeşi daha sonra oradan çıktığını, müvekkilinin 07.09.2020 tarihinde Ankara’ya geldiği halde şüpheli senede düzenleme tarihi olarak 24.08.2020 tarihini attırmış ve vade olarak da 01.09.2020 tarihini yazdırdığını, müvekkilinin düzenleme tarihinde Ankara’da olmayıp Uşak/Sivaslı ilçesinde Eczanesinde olduğunu, bu hususun o günkü eczane evraklarından rahatlıkla tespit edilebileceğini, nitekim şüphelinin hemen senedi kim olduğunu bilmedikleri … isimli kişiye ciro etmiş ve 09.09.2020 tarihi itibariyle de bu kişi adına İhtiyati haciz yolu ile Ankara 31.İcra Müdürlüğünün 2020/7365 E. sayılı dosyası ile haciz işlemi başlatıldığını, işin ilginç yanının senette lehdar olarak bulunan …’in borçlu olarak gözükmediğini, bu durumun bile olayın 07.09.2020 tarihinde olduğunun göstergesi olduğunu, zira senedin düzenleme tarihi her ne kadar 24.08.2020 yazılmış ise de zaten bu tarihte düzenlenmemiş olduğunu, ihtiyati haciz kararının 09.09.2020 tarihinde alındığını, senedin … isimli kişiye verilme tarihinin de 07.09.2020 olup, gerçek düzenlenme tarihinin bu tarih olduğunu, senet alacaklısı bununla yetinmeyerek ve icra takibi başlatarak müvekkili …’e ait tüm taşınmazlar ve araçlar üzerine haciz koyup, eczaneye de hacze geldiğini, ayrıca tüm bunlardan önce takiple ilgisi olmadığı halde lehdar olan diğer davalı … takipten sonra ve hacizden önce müvekkilini telefonla para istemek için aramak istemiş müvekkil cevap vermeyince de mesajla tehdit ettiğini, bu konuda Sivaslı C.Başsavcılığına şikayette bulunulduğunu, İcra takibi üzerine müvekkil …’in taşınmazlarının üzeine haciz konulunca müvekkilin çalıştığı ecza deposu, kredi kullandığı tüm bankalar borçları kat edilerek ihtarlar çekilmiş ve ipotekleri paraya çevirme ve kredi sözleşmelerini feshetmeye başladıklarını, hatta bazı bankalar icra takibine bile başladığını, Senette borç nedeni nakten gösterildiğini, müvekkiller alacaklıları hiç tanımamakta olup,kendilerinden hiçbir şekilde para almamış olduklarını, bu kişilerin şirketle de hiçbir ilgisi olmayıp,şirket defterlerinde ne nakdi ne de mal karşılığı bir alacakları bulunmamakta olduğunu, kendileri şirekete hiç bir şeklde mal satmamış ve para da vermemiş olduklarını, zaten mal satmış olsalar bile ticari defterlerinde gözükeceğini, ticari bir işletmeleri olduğunu defa zannetmediklerini, zaten bu davalılarla ilgili husus ilgili resmi kurumlardan belgeler istendiğinde ortaya çıkacağını, kaldıki anılan şirket A.Ş. olup hangi şekilde para girişi,çıkışı olursa deftere işlenmesi yasal zorunluluk gerektiğini, bu nedenle davalılar hakkında hemen Ankara C. Başsavcılığına TCK. m. 148/2 de belirtilen Yağma suçundan suç duyurusunda bulunulduğunu, Sor.No: 2020/17084 olduğunu, bilindiği gibi Bir mürekkep/bileşik suç türü olan, hırsızlık ile cebir veya tehdidin birleşmesinden oluşan, Türk Ceza Kanunu’nun 148 ila 150. maddelerinde düzenlenen yağma suçunda korunan hukuki yarar, mağdurun malvarlığı, yani mülkiyet ve zilyetlik hakları olduğunu, müvekkilin maddi durumu müsait olmadığından ve Müvekkilerin tüm mal varlığının üzerine (taşınır ve taşınmaz) dava konusu takip ve diğer takipler nedeniyle haciz konulduğundan , alacak bedeli ile teminatın yatırılması mümkün bulunmadığından,anılan takip üzerine teminatsız olarak mahkemece uygun görülecek şekilde dava sonuna kadar İhtiyati tedbir konulmasına,takibe konu edilen senedin yasalara aykırı bir şekilde elde edilmesi nedeniyle ve hukuki anlamda da senet vasfı taşımadığından ve talil edildiğinden, müvekkillerinin İİK.m.. 72 gereğince borçlu bulunmadıklarının tespitine karar verilmesinini ve davalıların tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacılar … ve …’in davalı müvekkili … hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/170841 Sor. Sayılı dosyası kapsamında da şikayette bulunmuş, müvekkil ilgili dosya kapsamında ifadesini verdiğini, davalı müvekkil, diğer davalı …’den 700.000,00-TL civarında alacaklı olup, senedi bu alacağına karşılık olarak almıştır. Davalı müvekkil …’nün ciranta olarak alacaklı olduğu 24.08.2020 düzenleme01.09.2020 ödeme tarihli ve 580.000,00-TL bedelli senet vadesinde ödenmediğini, senet vadesi geldiğinde ödenmediğinden dolayı, öncelikle Ankara …. Asiye Ticaret Mahkemesinin 2020/148. D.iş sayılı dosyası ile 09.09.2020 tarihinde ihtiyati haciz kararı alınarak aynı tarihte Ankara …. İcra Müdürlüğünün 2020/7365 E. Sayılı takip dosyası ile davalılar hakkında icra takibatına girişildiğini, taraflarınca Ankara …. İcra Müdürlüğünün 2020/7365 E. Sayılı takip dosyası kapsamında 09.09.2020 tarihli ihtiyati haciz sırasında dosya üzerinden davalı borçlu … adına kayıtlı 49 taşınmaza ihtiyaten haciz konulması için talep açılmış ancak halen tarafımızca anlaşılamayan bir şekilde bahse konu 49 taşınmaza aynı gün ihtiyati haciz konulamadığını, bu işlem ile ilgili olarak gerekli şikayetler taraflarınca yapıldığını, 11.09.2020 tarihinde ise davalı borçlu … 8 adet değeri yüksek ve tek hissedar olduğu taşınmazlarını muvazaalı olarak satış işlemi göstererek yakın akrabasına devrettiğini, bu taşınmazlara ilişkin olarak gerekli davalar taraflarınca açılmış ve halen devam ettiğini, ancak devir işleminden hemen evvel 10.09.2020 tarihinde, Denizli …. İcra Müdürlüğünün 2020/4200 E. Sayılı takip dosyası ile işbu 8 taşınmaza haciz konulmuş olup, ilgili icra takibatı ise 02.09.2020 vade ve ödeme günlü kambiyo senedine dayalı takiptir. İlgili icra takibatına ilişkin olarak gerekli hukuki yollara taraflarınca başvurulacağını, İlgili icra takibatı kapsamında davalı borçlu …’e ait 2 adet arabaya da haciz ve yakalama konulmuş olmasına rağmen yaklaşık 2 aydır arabalara da ulaşılamadığını, tüm bunlara ek olarak, davalı borçlu … icra takibatımız devam ederken kalan 41 taşınmazının 25’ini daha satış işlemi göstererek yakın akrabasına devrettiğini, ilgili bilgiler icra dosyası kapsamında mevcut olduğunu, dolayısıyla, davacı borçlular kötüniyetli olarak davalı müvekkilin alacağına kavuşmasını engelleme kastıyla hareket ettiklerini, bu nedenle de, davacıların %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmeleri ile birlikte davanın esastan reddine karar verilmesini talep ettiğini, davalı müvekkilinin iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu, senedin muvazaalı olarak devredildiğine dair davacıların iddiası bulunmadığını, bu yönüyle de davalı müvekkil açısından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini talep etmiştir.
Davalı … vekili, davanın reddine ve davacıların %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Dava dosyası, Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararı üzerine mahkememize tevzii edildikten sonra; davacılar vekili açtıkları davadan feragat ettikleri, davalılar vekili de yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığı yönünde talep ve beyanları içeren dilekçeler verdikleri, davacılar vekilinin vekaletnamesinde feragat yetkisinin bulunduğu görülmüştür.
HMK’nın 307. Maddesinde feragat davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tarif edilmiş, 310. Maddede ise feragatın hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği, 311. Maddede ise feragat ve kabulün kesim hüküm gibi hukuki sonuçlar doğuracağı, 312. Maddesinde ise feragat veya kabul beyanında bulunan tarafın davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderini ödemeye mahkum edileceği belirtilmiştir. Davacı vekilinin sunduğu vekaletnamede feragat yetkisi mevcut olmakla geçerli bir feragat yapıldığından duruşma günü beklenmeksizin dosya incelenerek davanın reddine, davalılar vekilinin talebi doğrultusunda da davalılar lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1.-Davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2.-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 9.904,95 TL’den mahsubu ile arta kalan 9.824,25 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
3.-Taraflarca yapılan giderlerin üzerlerinde bırakılmasına,
4.-Talep olunmadığından davalılar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
5.-Davacı tarafça yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere 23/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …