Emsal Mahkeme Kararı Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/426 E. 2022/243 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/426 Esas – 2022/243
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/426
KARAR NO : 2022/243
BAŞKAN…
KATİP :…

DAVACI …
DAVALILAR….
KARAR TARİHİ : 30/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/04/2022

Mahkememize açılan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
İDDİA
Davacı vekili, taraflar arasında 21/05/2012 tarihinde imzalanan sözleşme ile davalıların üstlendiği inşaatın mekanik işleri yapımının müvekkili tarafından üstlenildiğini, davalıların ana işverenle olan sözleşmelerinin 30/12/2014 tarihinde sona ermesi üzerine durumun müvekkiline bildirildiğini, 12 nolu hakediş alacağı ve kâr kaybına ilişkin olarak 17/09/2015 tarihli faturanın düzenlendiğini, davalıların 195.548,43 USD ödeme yaptığını, bakiye 81.876,20 USD alacak ile kâr kaybı ve mühendislik hizmet ücretlerini ödemediğini, İstanbul Anadolu… Müdürlüğünün 2015/20303 esas sayılı dosyada başlatılan takibe haksız itiraz olunduğunu ileri sürerek hakediş alacağı KDV hariç 81.876,20 USD karşılığı 289.841,75 TL’nin, mühendislik hizmeti ücreti ve kâr kaybına karşılık şimdilik 10.000,00 USD karşılığı 35.400,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Dava dilekçesinin konu başlığında “itirazın iptali ile borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi talebidir.” yazması üzerine davacı vekilinden alınan talebin açıklamasına ilişkin 12/10/2017 tarihli dilekçede 12 nolu hakediş bedelinden kalan 81.876,20 USD’nin TL karşılığı KDV hariç 289.841,75 TL ile mühendislik hizmetlerinden, kâr kaybından dolayı 339.701,00 USD (KDV hariç) ‘den şimdilik 10.000,00 USD karşılığı 35.400,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA
Davalılar vekili, davacının uyarılmasına rağmen imalatlardaki hata ve ayıpları gidermediğini, işin yapılmasını geciktirdiğini, ana işveren ile imzalanan sözleşmenin 31/12/2014 tarihi itibariyle feshedilmesi üzerine tüm alt yüklenici ve tedarikçiler ile olan sözleşmelerin sona erdirildiğini, bu hususun 30/12/2014 tarihli yazı ile davacıya bildirildiğini, davacının hiç bir gerekçe ileri sürmeden 01/09/2015 tarihli hakedişi imzalamadığını, 04/08/2015 tarihli ihtarname ile de bir takım haksız taleplerde bulunduğunu, dava dışı şirkete olan 67.513,00 TL borcun başlatılan takip ile müvekkilinden tahsil edildiğini, 17/09/2015 tarihli faturanın yasaya ve sözleşmeye uygun düzenlenmemesi nedeni ile kabul edilmeyerek iade olunduğunu, davacı tarafından başlatılan takibe itiraz olunduğunu, takip tutarı ile davadaki taleplerin uyumlu olmadığını, müvekkilinin sözleşmeyi feshetme yetkisi bulunduğunu, fesihte kusursuz olan davacının sadece hakediş alacağını isteyebileceğini, mühendislik hizmetleri ve kâr kaybı adı ile belirtilen taleplerinin yerinde olmadığını, 12 nolu hakedişin KDV’siz tutarının icra takibinden önce ödendiğini, davacının teminat senedi ile hakedişlerden kesilen nakit teminatının müvekkilinde durduğunu, iade şartlarının oluşmadığını belirterek haksız davanın reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesini istemiştir.
HUKUKİ GEREKÇE
Dava, iş ortaklığını oluşturan davalı şirketlerin yüklenimindeki inşaatın mekanik işlerinin yapımından kaynaklanan alacağın tahsiline yöneliktir.
Mahkemece; davacı açmış olduğu işbu dava ile iş ortaklığını oluşturan davalıların dava dışı iş sahibi ile yapılan sözleşmenin feshedilmesi sebebi ile bakiye iş bedeli alacağı ile mühendislik hizmeti ücreti ile kâr kaybından kaynaklanan alacak talep edilmekte olup, tarafların davaya ilişkin delil ve belgeleri toplandıktan sonra inşaat mühendisi ile mali müşavir bilirkişilerden tarafların ticari defterleri incelenerek alınan 18/07/2018 tarihli raporda davacının toplam KDV dahil imalat tutarından ödeme miktarının düşülmesi ile davacının 108.706,73 USD alacaklı olduğu, açılan dava ile 81.876,20 USD karşılığı 289.841,75 TL talep edildiği, davacının mühendislik hizmet bedeli ve kâr kaybı namı ile talebinin yerinde olmadığı belirtilmiş, bilirkişi raporuna itiraz edilmesi üzerine dosya aynı bilirkişilere tevdi edilerek alınan 16/11/2018 tarihli raporda davacı şirkete teminatın ödenmesi şartlarının tam olarak oluşmadığı, davacı alacağı olarak belirtilen 108.706,63 USD’den teminat tutarı olan 58.603,43 USD’nin SGK’ya olan borçsuzluğun ispat edilmesi halinde istenebileceği belirtilmiştir.
Davacı vekili tarafından 20/03/2019 tarihli dilekçe ekinde sunulan SGK Başkanlığı Ankara Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Ulucanlar Sosyal Güvenlik Merkezi tarafından düzenlenen 25/06/2015 tarihli yazıda “… Yatsız Havalandırma Tesisat Mühendislik Taahhüt Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin faaliyet devresi 15/09/2012 ila 30/09/2014 devresinde kurumumuza verilen aylık prim hizmet belgelerinden dolayı tahakkuk eden herhangi bir borcunun bulunmadığı, yapılan inceleme neticesinde anlaşılmıştır. ” bilgisini içerdiğinden davalılar vekilinden sorulmuş, yazının içeriği inkar edilmediğinden yeniden müzekkere yazılmamıştır.
Bilirkişi rapor ve ek raporu ile sunulan delillerden anlaşıldığı üzere davacının yaptığı işten dolayı davalı şirketten alacağı 108.706,63 USD’dir. Bu alacağın 58.603,43 USD’si teminat kesintisi olup, SGK’dan ilişiksiz belgesi alındığından davacı davalılardan tüm alacak miktarını talep edebilir. İşbu davada da davacı 81.876,20 USD karşılığı 289.841,75 TL’yi davalılar başlatılan takiple temerrütte düştüğünden takip tarihi olan 14/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan talep edebilir.
Davacı sözleşmenin feshi nedeni ile müvekkilinin kâr kaybına uğradığını, verdiği mühendislik hizmeti karşılığını alamadığını belirterek bu hususta da talepte bulunmuş ise de sözleşmenin 20.ve 17/a maddelerine göre sözleşmenin feshi durumunda davacı alt yüklenicinin temin edilmemiş malzeme ve makine açıklaması ile masraf, tazminat, kâr mahrumiyeti adları ile talepte bulunmayacağını taahhüt ettiğinden davacının kâr kaybı ve mühendislik hizmetlerine yönelik talepleri yerinde değildir.
Toplanan delillere göre iş ortaklığını oluşturan davalıların yükleniminde olan inşaatın mekanik yapım işlerinin davacı tarafından yüklenildiği, ana işveren tarafından sözleşmenin feshedilmesi üzerine davacı ile yapılan sözleşmenin de feshedildiği, sözleşme hükümlerine göre de davacının sadece yaptığı bakiye iş bedelini talep edebileceği, bunun içeresinde teminat kesintisinin de olduğu, kesintilerin iade şartlarının oluştuğu, davacının kâr payı ve mühendislik hizmeti taleplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmakla bakiye iş bedeline yönelik davanın kısmen kabulüne, 289.841,74 TL bakiye iş bedeli alacağının takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine dair karar verilmiştir.
Taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 01/06/2021 tarih ve 2020/600 esas, 2021/547 karar sayılı ilamı ile
“…Davalı-yüklenici ortaklık vekili davaya karşı sunmuş olduğu cevap dilekçesinde; müvekkilinin ana işveren … Gayrimenkul Yatırım ve Geliştirme Limited Şirketi ile imzaladığı sözleşmenin 31/12/2014 tarihi itibariyle feshedilmesi üzerine tüm alt yüklenicilerle ve bu arada davacı ile olan sözleşmenin de bu nedenle feshedildiğini ve davacıya konu ile ilgili bilgi verilerek 12 nolu son hak edişin düzenlendiğini ancak davacının hiçbir gerekçe göstermeden ve çekilen ihtarnameye rağmen hak edişi imzalamadığını ve sözleşmeye aykırı haksız taleplerde bulunduğunu, davacı hakkındaki icra takipleri sebebiyle icra dosyalarına yapılan ödemeler mahsup edilerek 12 nolu hak ediş karşılığı kalan alacağın davacı hesabına ödendiğini, davacının 12 nolu hak ediş karşılığı düzenlemiş olduğu faturanın sözleşmeye uygun düzenlenmediğinden müvekkili tarafından iade edildiğini, hak ediş alacağının faturasının kesilmesi halinde ancak KDV alacağının ödenebileceğini, davacının bu davadan önce aynı sebeplerle müvekkili hakkında İstanbul Anadolu… Müdürlüğü’nün 2015/20303 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yaptığını, müvekkilinin bu takibe hem yetki hem de borç yönünden itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu, davacının itiraz üzerine yetkiye yapılan itirazın hükümden düşürülmesi için dava yoluna gitmediği gibi yetkili icra müdürlüğünde icra takibi de yapmadığını ve eldeki davayı açtığını, davacının fesihte kusursuz olması koşuluyla sadece ödenmeyen hak ediş alacağını talep edebileceğini, sözleşmenin 17/A maddesi uyarınca işverenin gerek gördüğü taktirde yazılı bildirim göndermek suretiyle sözleşmeyi feshetme yetkisi bulunduğunu, bu sebeple mühendislik hizmetleri ve kar kaybı nedeniyle alacak talebine hakkı bulunmadığını, yine sözleşme uyarınca nakit teminatın ve teminat senedinin iadesi koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda inşaat mühendisi ve mali müşavir bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulunun 18/07/2018 tarihli kök raporu ile 16/11/2018 tarihli kök raporlarına istinaden davacının yaptığı işten dolayı davalı şirketten olan ödenmeyen hak ediş alacağının 108.706,63 USD olduğu, bu alacağın 58.603,43 USD’sinin teminat kesintisi olup, SGK’dan ilişiksiz belgesi alındığından, davacının davalı ortaklıktan teminat kesintilerinin de iadesini istemeye hakkı bulunduğu, bu sebeple davacının 81.876,20 USD karşılığı 289.841,75 TL’yi davalılar hakkında başlatılan icra takip tarihi itibariyle davalılar temerrüde düşmüş olduğundan, bu tarih olan 14/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan talep edebileceği ancak davacının mühendislik hizmetleri ve kar kaybı alacağı yönünden yapılan değerlendirmede ise; taraflar arasındaki sözleşmenin 20.maddesi ve 17/A maddesi uyarınca sözleşmenin feshi durumunda davacı alt yüklenicinin temin edilmiş malzeme ve makine açıklaması ile masraf, tazminat, kar mahrumiyeti adları ile talepte bulunmayacağını taahhüt etmiş olduğundan, davacının kar kaybı ve mühendislik hizmetlerine yönelik taleplerinin reddine dair karar verilmiş ve davanın kısmen kabulüne dair bu karara karşı davacı ve davalılar vekillerince yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde mühendislik hizmetleri ve kar kaybı alacakları yönünden de, sözleşmedeki ” back to back ” kuralı gereği ana sözleşmede uygulanan hükümlerin taraflar arasındaki sözleşme yönünden de uygulanması gerektiğini, bu sebeple taraflar arasındaki sözleşmenin 17.maddesinin uygulanmaması gerektiğini ve bu taleplerinin de kabulüne karar verilmesi gerektiğini istinaf gerekçesi olarak ileri sürmüş ise de; taraflar arasında düzenlenen 21/05/2012 tarihli alt taşeronluk sözleşmesinin 17/A maddesinde sözleşmenin feshi durumunda, davacı alt yüklenicinin temin edilmemiş malzeme ve makine açıklamasıyla masraf, tazminat, kar mahrumiyeti adı altında herhangi bir talepte bulunmayacağını, sadece kusursuz olması halinde temin ettiği malzeme bedelleri ile varsa hak ediş alacaklarını talep edebileceğini beyan ettiğinden bu taahhüdü ile bağlı olup ” ahde vefa ” kuralı uyarınca ödenmeyen hak ediş bedeli alacağı ve koşulları oluştuğu taktirde davalı nezdindeki teminatlarının iadesini talep edebileceğinden, mahkemece de davacının bu taleplerinin reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasa hükümlerine aykırı bir durum görülmediğinden davacı vekilinin buna yönelik istinaf sebebinde dairemizce isabet görülmemiştir.
Davalılar vekilinin istinaf başvuru sebepleri yönünden yapılan değerlendirme sonucunda ise; davalılar vekili hak ediş alacağının davacı tarafça hak ediş tutanağının imzalanmaması sebebiyle ve bu hak edişler karşılığı davacı tarafça düzenlenen faturanın kabul edilmeyerek iade edilmesinden sonra davacı tarafından sözleşme hükümlerine uygun olarak yeniden fatura düzenlenmemesi sebebiyle hak ediş alacağının dava tarihi itibariyle muaccel hale gelmediğini, yine fatura düzenlenmediğinden KDV alacağının da dava tarihi itibariyle muaccel hale gelmediğinden talep edilebileceğini belirtmiş ise de; sözleşmeden doğan alacaklar sözleşmede ön görülen tarihte, sözleşmenin ifa tamamlanmadan sona erdirilmiş olması durumunda ise fesih/tasfiye tarihinde muaccel hale gelecektir.
Buna göre taraflar arasındaki sözleşme, davalı ortaklık tarafından 31/12/2014 tarihi itibariyle feshedildiğinden, davacı alt taşeronun ödenmeyen hak ediş alacağı bu tarih itibariyle muaccel hale geldiğinden, davalılar vekilinin hak ediş alacağının dava tarihi itibariyle muaccel hale gelmediği yönündeki istinaf sebebinde isabet görülmediği gibi davacının fatura kesmemesi nedeniyle KDV alacağını talebe hak kazanmadığı yönündeki istinaf gerekçesinde de isabet bulunmamaktadır. Zira fatura kesilmemesi devlete ödenmesi gereken KDV’nin yüklenici tarafından talep edilemeyeceği anlamına gelmez. Bu sebeple dava tarihi itibariyle davacının ödenmeyen hak ediş alacağı ile bu alacağa uygulanması gerekli KDV tutarı muaccel hale gelmiş durumdadır. ( Yargıtay … Hukuk Dairesi 2011/6984 E. 2012/3732 K. )
Mahkemece davacı-alt taşeronun, hak edişlerinden nakit olarak kesilen teminat tutarlarını ve davalı ortaklık nezdindeki teminat senedinin iadesi koşullarının oluştuğu kabul edilerek teminatlarından nakit olarak kesilen bedeller de hak ediş alacağına eklenmek suretiyle teminatın iadesi taleplerinin de kabulüne karar verilmiş ise de; taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 7/3.maddesinde teminatların iadesi koşulları düzenlenmiştir. Bu şartlara göre alt yüklenicinin, çalıştırdığı işçilerin özlük haklarına ilişkin olarak tazminat, ödeme, borç ve sorumluluğun olmadığını gösterecek belgeleri ibraz etmiş olması, alt yüklenicinin yaptığı işlerin idare tarafından geçici kabulünün yapılması üzerine bu işlerin işveren tarafından geçici kabulünün yapılması, sözleşmenin 7.3.3 ve 7.3.4 maddelerinde belirtilen şekilde borç, sorumluluk ve risklerin bulunmaması, buna göre de eksik, ayıp, gecikme, idare tarafından işverene uygulanan yaptırım ve cezalar ile bunlarla sınırlı olmamak üzere alt yüklenicinin sözleşme ve yasadan doğan herhangi bir sorumluluğunun bulunmaması, kesin teminat mektubunun ise alt yüklenicinin yaptığı işlerin idare tarafından kesin kabulünün yapılması üzerine, bu işlerin işveren tarafından kesin kabulünün yapılmasından sonra ve alt yüklenicinin işverene hiçbir borcunun kalmadığının saptanması ile alt yüklenicinin yazılı talebi üzerine iade edileceği, belirtildiği gibi sözleşmenin ekinin Ek 2 maddesinde de teminatın iadesine ilişkin bir takım şartlar ön görüldüğü ancak mahkemece bu maddelerdeki teminatın iadesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, dava tarihi itibariyle davacı tarafın bu koşulları sağlayıp sağlamadığı konusundaki taraf delillerinin toplanmadan ve davalılar vekilinin bu konudaki itirazları değerlendirilmeden teminatın iadesi koşullarının kabulü ile davacının davalı nezdindeki teminat kesintilerinin de hükmedilen alacağa dahil edilmesi kabul şekli itibariyle doğru olmamış ve davalılar vekilinin bu konudaki istinaf başvurusu dairemizce haklı görülmüştür.
Yine mahkemece kabule göre de hükmedilen davacı alacağına davadan önce davalı yüklenici ortaklık hakkında İstanbul Anadolu… Müdürlüğü’nün 2015/20303 Esas sayılı icra takip dosyası ile davalı yüklenicilerin temerrüde düştüğü kabul edilerek bu tarihten itibaren avans faizi uygulanarak davalıdan tahsiline dair karar verilmiş ise de; davalı ortaklığın takip dosyasına sunduğu dilekçe ile hem icra müdürlüğünün yetkisine hem de borca itiraz ettiği ve takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı yüklenici ortaklığın takip tarihi itibariyle temerrüde düştüğünün kabul edilebilmesi için davacı alacaklı tarafın, icra takip dosyasının yetkili icra dairesine intikalini sağlayıp, borçluya yeni bir ödeme emri tebliğ ettirmesi veya borçlunun yetki itirazının hükümden düşürülmesini sağlamak için itirazın iptali davası açması gerekir. Davalı yüklenici ortaklık icra takibine karşı yetki itirazında bulunmuş olduğundan, bu hususlar yerine getirilmeden ortada mevcut ve geçerli bir icra takibi olduğundan söz edilemeyeceğinden davalı yüklenici ortaklığın bu takibin açılış tarihi itibariyle temerrüde düştüğünün kabulü ile hükmedilen alacağa yetkisine itiraz edilen icra müdürlüğündeki takip dosyasının açılış tarihinden itibaren faiz uygulanmasına karar verilmiş olması da doğru olmamış ve davalılar vekilinin bu konudaki istinaf başvurusu da dairemizce haklı görülmüştür. (Yargıtay … Hukuk Dairesi 2007/7523 E. 2008/121 K. sayılı kararı)” gerekçeleri ile mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Dosyanın mahkememize gelmesi sonrası yeni esasa kaydı yapılmış, belirlenen 24/11/2021 tarihli duruşmada davacı vekiline iadeye ilişkin sunulmayan belgeler varsa sunulması, celbi gereken var ise yerlerini bildirmek üzere kesin süre verilmesine karar verilmiş, daha sonraki 22/12/2021 tarihli celsede ara karar doğrultusunda belgelerin sunulduğunun beyan edilmesi üzerine dosya daha önce rapor düzenleyen bilirkişilere tevdi edilerek ek rapor düzenlenmesi istenmiş, alınan 28/02/2022 tarihli dilekçede davacının SGK prim borcu ve işçilik borcunun bulunmadığı kabul edildiği takdirde nakit teminat kesintisinin iadesinin talep edilebileceği belirtilmiş, taraf vekillerinin bilirkişi ek raporuna karşı beyan ve itirazları alınmıştır.
Davacı tarafından davalıların oluşturduğu iş ortaklığının üstlendiği inşaat mekanik yapım işleri taşeron olarak davacı tarafından üstlenilmiş, ana işveren tarafından sözleşmenin feshedilmesi üzerine davacı ile yapılan sözleşme de feshedilmiştir. Sözleşme hükümlerine göre davacı nakit teminat kesintisinin iadesini talep edilebilmesi için davacı alt yüklenicinin çalıştırdığı işçilerin özlük haklarına ilişkin olarak tazminat, ödeme, borç ve sorumluluğunun olmadığını gösterecek belgelerin ibrazı gerektiği, davacı alt yüklenicinin yaptığı işlerin idare tarafından geçici kabulünün yapılması, sözleşmede ilgili maddelerde belirtilen şekilde borç, sorumluluk ve risklerin bulunmaması, eksik, ayıp ve gecikme, idare tarafından işverene uygulanan yaptırım cezalarının doğmamış olması, davacının bahsi geçen hususlarla sınırlı olmak üzere alt yüklenicinin sözleşme ve yasadan doğan herhangi bir sorumluluğunun bulunmaması, işlerin işveren tarafından kesin kabulünün yapılmasından sonra ve alt yüklenicinin işverene hiçbir borcunun kalmadığının belirlenmesi halinde mümkündür. Hem İstinaf Mahkemesi kararından önce yapılan incelemede hem de İstinaf Mahkemesi’nin mahkeme kararını kaldırma sonrasında yapılan alınan raporlarda teminat kesintisi içinde olacak şekilde yaptığı iş bedelini davacının talep edebileceği, davacının iadesini talep ettiği teminat kesintisinin iade şartlarının oluştuğu, davacının kar kaybına yönelik açtığı davanın mahkememizce daha önce verilen kararla reddedildiği, bu kararla ilgili davacının yaptığı istinaf talebinin yerinde görülmemesi nedeniyle bu hususta mahkememizce yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığı kanaatine varılmakla davacının teminat kesintisi dahil hakediş alacağına ilişkin talebinin kabulüne, kar kaybına yönelik talebiyle ilgili de yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1.-Davacının kar kaybına yönelik açtığı dava ile ilgili mahkememizce verilen red kararına yapılan istinaf başvurusu reddedildiğinden bu taleple ilgili yeniden mahkememizce hüküm kurulmasına yer olmadığına,
2.-Davacının teminat kesintisi dahil hakediş alacağına yönelik talebinin kabulü ile 289.841,74 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline,
2.-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 19.799,09 TL nispi karar ve ilam harcı için peşin alınan 85,39 TL peşin ve 4.469, 00 TL tamamlama harcı toplamı 4.554,39 TL’nin mahsubu ile noksan olan 15.244,70 TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irad kaydına, (önceki karar gereğince bu hususta işlem yapıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına)
3.-Davacı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 28.738,92 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
4.-Davalılar yararına kesinleşen talepler yönünden önceki kararda vekalet ücreti taktir edildiğinden yeniden hesaplama yapılmasına yer olmadığına,
5.-Davacı tarafından yatırılan 85,39 TL peşin ve 4.469, 00 TL tamamlama harcı toplamı 4.554,39 TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
6.-Davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvuru harcı, 200,10 TL posta gideri ve 2.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.231,50 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan taktiren 1.479,30 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7.-Taraflarca kaldırma kararından sonra yapılan giderlerin üzerlerinde bırakılmasına,
8.-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere 30/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
Katip…