Emsal Mahkeme Kararı Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/305 E. 2022/586 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.

10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/305
KARAR NO : 2022/586
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … TC No:…
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 25/05/2021
KARAR TARİHİ : 14/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/09/2022

Mahkememize açılan Genel Kurul Kararının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
İDDİA
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin paydaşı olduğunu, şirketin 27.04.2021 tarihli genel kurul gündeminin 3. ve 4. Maddelerinde ret oylarına rağmen alınan şirket sermayesinin biriken karlardan artırılması ve kalan birikmiş karların ise yedek akçeye ayrılması kararlarının müvekkiline zarar verici nitelikte ve geçerli nedenlerle dayanmadığını, şirket sermayesinin artırılma gereksiniminin neden kaynaklandığının gösterilmediğini, sermaye artırımının somut ihtiyaçlara dayandırılması gerektiğini, diğer taraftan şirketlerin kar sağlayıp bu karı ortaklara dağıtmak amacıyla hareket ettiklerini, sermaye artışlarının samimi olması için bu artış sonrasında ortakların durumlarının artış sonrasında daha iyi olacağının ve şirketin daha fazla kar dağıtacağının kanıtlarının gösterilmesi gerektiğini, birikmiş karın şirket ortaklarına dağıtılması şirket ana sözleşmesinin de gereği olduğunu, genel kurulun aldığı bu kararla yasa ve şirket ana sözleşmedeki zorunlu kar dağıtımı düzenlemelerinin ihlal edildiğini, ayrıca sermaye artımı sonrasında kalan karın da yedek akçede tutulmasının da yasal bir nedene dayanmadığını, sermaye artırımı kurallarına uyulmadığını belirterek, davanın kabulüyle, 27.04.2021 tarihli genel kurulda alınan kararların geçersizliklerinin tespiti ile iptallerine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili, şirket sermayesinin artırılma gereksinimi yapılan genel kurulda sözlü olarak ve alınan Yeminli Mali Müşavirlik raporunda açıklandığını, müvekkili şirketin kuruluş tarihinin 09.03.2010 tarihi olup kuruluş sermayesinin 5.000 TL olduğunu, sermayenin 28.01.2014 tarihinde genel kurulda alınan karar ile 10.000 TL’sına yükseltildiğini, 2014 yılından itibaren de aynı sermaye ile devam edildiğini, şirketin 11 yılda ulaştığı ticaret hacmi, çalışan sayısı, ödemeleri, kredibilitesi, yeni yatırımları gibi ölçüler dikkate alındığında 10.000 TL sermaye ile bunların yapılamayacağının çok açık olduğunu, böyle bir durumda sermaye artırımının zorunlu hale geldiğini, şirketin sermayesinin artırılması sonucu şirketin varlığı ve devamı ile güçlü sermaye ile daha fazla kar elde etmek mümkün olacağından sermaye artırımı zorunluluktan dolayı yapıldığını, sermaye artırımı ile ortaklar pay ve pay oranlarının değişmediğin, payların değeri artırım oranında yükseldiğini, yine sermaye artırımı nedeni ile ortaklardan herhangi bir ödeme alınmadığını, artırılan sermayenin tamamının şirket bünyesinden karşılandığını, yedekte tutulan karın yaklaşık 5.000 TL olduğunu, davacının hissesinin 965 olduğu düşünüldüğünde davacıya isabet eden kısmının 250,00 TL olduğunu, bu miktarın davacıya ne zarar verdiğinin anlaşılmadığını, sermaye artırım kurallarına uyulmuş olup bu durum şirket kayıtlarını ve belgelerin incelenmesi ile net olarak ortaya çıkacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ GEREKÇE
Dava, şirket sermayesinin artırılmasına yönelik ana sözleşme değişikliğine ilişkin 27.04.2021 tarihli genel kurulun 3. ve 4. Maddelerinin iptaline yöneliktir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; iptali istenen genel kurul kararlarının yasaya, ana sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırı olup olmadığı üzerinde toplanmaktadır.
Taraf delilleri toplandıktan sonra, şirket kayıtları üzerinde yerinde inceleme yetkisi verilmek suretiyle görevlendirilen bilirkişi heyeti hazırladıkları 23/03/2022.tarihli raporda gerekli açıklamalarda bulunduktan sonra; “…
Davalı şirketin 27.04.2021 tarihli Genel Kurulda alınan 3 nolu kararda “…10.000 TL olan sermayesinin iç kaynaklardan (Geçmiş Yıllar Karlarından) karşılanmak üzere 1.750.000 TL’ye çıkarılması ve artırılan sermayeyi karşılayacak karlar dışında kalan ve ortaklara dağıtılacak durumda olan karın ise yedekte tutulmasının oy çokluğu ile kabul edildiği, 4 nolu kararda “…mevcut sermayenin arttırılmasının zorunluluk arzettiği, bu nedenle 10.000 TL’lik sermayenin 1.740.000,00 TL arttırılarak 1.750.000,00 TL’ye çıkarılması ve arttırılacak kısmın geçmiş yıllar karlardan karşılanması, ana sözleşmenin sermaye başlıklı 6.maddesinin “şirketin sermayesi 25, 00 TL’den 70.000 adet hisse karşılığı 1.750.000,00 TL’dır. Önceki sermayeyi teşkil eden 10.000 TL’nın tamamı hissedarlar tarafından muvazadan ari şekilde tamamlanmış ve tamamı ödenmiştir. Artırılan sermayenin tamamı iç kaynaklardan karşılanmıştır. Payların devri konusunda TTK’nun mevzuat hükümleri uygulanır…” şeklinde değiştirilmesine oy çokluğu ile karar verildiği, iş bu davanın da bu kararların yasa ve ana sözleşmeye aykırı olduğu iddiası ile davacı ortak tarafından açılan Genel Kurul Kararının iptaline ilişkin olduğu,
Raporun İnceleme ve Değerlendirme kısmında detayları ile açıklandığı üzere; şirketin mali yapısının çok güçlü olduğu, özellikle 2020 yılında hemen nakde çevrilebilecek hazır değerleri ile bile bütün borçlarını rahatlıkla ödeyebileceği, bu kapsamda Şirketin sermaye artırımına ihtiyaç duyacak bir durumun olmadığı,
Bununla birlikte Türk Ticaret Kanunu’nun 580. Maddesinde Limited şirketlerde asgari sermaye tutarı 10.000,00 TL olması gerektiği belirtilmiş ise de; ülkemizin içerisinde bulunduğu ekonomik yapı ve şirketin faaliyet alanı dikkate alındığında sermayesinin 200.000 TL olabileceği, bunun dışında kalan tutarında yedek akçe ayrıldıktan sonra ortaklara dağıtılmasının uygun olabileceği,”şeklinde görüş bildirmiş, taraf beyan ve itirazları alındıktan sonra alınan 22/07/2022 tarihli ek raporda ise;
“Davalı vekilinin; TTK. 445. Maddeye göre kararın iptali için kararın kanun veya esas sözleşmeye aykırı olma şartının gerçekleşmediğini yönündeki itirazlarının takdiri Sayın Mahkemenize aittir.
Davalı vekili itirazlarında; TTK. 445. Maddesi kapsamında kararın dürüstlük kurallarına aykırı olup olmadığı yönünden; şirket sermayesi iç kaynaklardan artırılmış olduğundan ve ortakların şirketteki pay oranlarında ortaklara pay verilmiş olduğundan ortakların paylarının azaltılmasından veya onların zarara uğramalarından söz etme olanağı bulunmadığını belirtmişlerdir.

Kök raporumuzda da detaylı olarak açıklandığı üzere; Ortakların amacı; ayni ve nakdi sermaye koymuş oldukları şirketlerden ticari faaliyetler sonucu kar elde etmek olup Şirketin 2010 yılından bu yana mali verilerinin incelenmesinde ortaklara herhangi bir kar dağıtımı yapılmadığı görülmektedir. Bu durumun dürüstlük kurallarına aykırı olup olmadığı Sayın Mahkemenizin takdirindedir.
Davalı vekili itirazlarında; bilirkişilerin hazır değerler ile mevcut borçların ödeyebileceğini belirttiğini, bu görüşün varsayıma dayalı bir görüş olduğunu belirtmişlerdir. Kurulumuz tarafından hazırlanan kök raporda şirketin 2010 yılından 2020 yılına kadar bilanço ve gelir tabloları incelenerek mali yapısı ortaya konulmaya çalışılmıştır. 31.12.2020 tarihli bilanço verilerinde ise Hazır Değerleri ile yani hemen nakde çevrilebilecek kasa, banka, alınan çekler ve diğer hazır değerleri ile mevcut borçlarının tamamını ödeyebileceği görülmüş ve şirketin mali yapısının çok güçlü olduğu belirtilmiştir. Kurulumuzun görüşü varsayıma dayalı bir görüş olmayıp şirketin mali verilerine göre yapılmış bir tespittir. Takdir Yüce Mahkemenindir.
Davalı vekili itirazlarında; Sayın bilirkişi raporunda hem sermaye artırımına ihtiyaç olmadığını söylemekte hem de ülkenin ekonomik koşulları ve şirketin faaliyet alanı nedeni ile sermayenin artırılacağını belirttiğini, ayrıca bilirkişilerin sermayenin 200.000,00 TL olması gerektiği hususunda görüşlerinde de neyi ölçü aldıklarını anlayamadıklarını belirtmişlerdir.
Davacı yanın itirazlarının değerlendirilmesinde de belirttiğimiz üzere; Kurulumuz tarafından sunulan görüşte, şirketin sermayesinin; şirketin kar ve satışlar ile birlikte ülkemizin içerisinde bulunduğu ekonomik yapı dikkate alınarak emsal şirketler göz önüne bulundurularak 200.000,00 TL olabileceği belirtilmiş olup, sadece görüş bildirmekten ibarettir. Bu hususta takdir Yüce Mahkemenize aittir.” şeklinde açıklamalarda bulunarak taraf itirazlarında kök rapordaki görüş ve kanaatlerini değiştirmemişlerdir.
Belirtildiği gibi 27/04/2021 tarihli genel kurul gündeminin 3 ve 4.maddelerinde şirket sermayesinin birikin karlardan arttırılması ve kalan birikmiş karların yedek akçeye ayrılması kararlarının yasa ve şirket ana sözleşmesindeki zorunlu kar dağıtımı düzenlemelerini ihlal ettiği, ayrıca sermaye arttırımı sonrasında kalan karın da yedek akçede tutulmasının da yasal bir nedene dayanmadığı belirtilerek söz konusu kararların iptali talep edilmiş, davalı ise müvekkili şirketin sermayesinin 2014 yılından beri 10.000 TL olduğu, ticaret hacmi, çalışan sayısı, ödemeleri, kredibilitesi, yeni yatırımlar dikkate alındığında şirket sermayesi ile bunların yapılamayacağı, bu nedenle sermaye arttırımının zorunlu hale geldiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Toplanan deliller ve bilirkişi raporlarından anlaşılacağı üzere şirketin 2010 yılından 2020 yılına kadar olan bilançoları ile gelir tablolarının dökümü yapılmış, 2016, 2017, 2018, 2019 ve 2020 yıllarına ait bilançolar ile likidite oranlarına göre işletmenin kısa vadeli borçlarını ödeyebilme yeteneklerinin ölçülmesinde ve çalışma sermayesinin yeterli olup olmadığına bakıldığında net çalışma sermayesinin iyi durumda olduğu, dönem varlıklar toplamından stokların çıkarılması sonucu bulunan tutarın kısa vadeli yabancı kaynaklara bölünmesi sonucu hesaplanan nakit test oranının ülkemiz koşullarında 0,50 -1 arasında olması beklenmekte olup, 2020 yılında şirketin beklentilerinin üzerinde 1,69 olduğu, hemen nakde dönüştürülebilecek varlıkların kısa vadeli yabancı kaynaklara bölünmesi sonucu hesaplanan nakit oranının ülke koşullarında 0,20-0,30 arasında olması beklenmekte olup, şirketin 2020 yılında beklentilerin çok üzerinde 1,47 olduğu, şirketin likidite oranlarına bakıldığında hiçbir nakit girişi olmasa dahil kısa vadeli kısa vadeli borçlarını rahatlıkla ödeyebileceği, karlılık oranlarının iyi olduğu, şirketin mali verilerine göre şirket sermayesinin arttırılmasına ihtiyaç duyulmamasına rağmen iptali istenen genel kurulda şirket sermayesinin arttırılmasına yönelik kararın yasaya ve ana sözleşmeye aykırı olmakla iptali gerektiği kanaatine varılmakla açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1.-Davanın kabulüne,
27/04/2021 tarihli ortaklar kurulunun sermayenin attırılmasına yönelik 3 nolu, ana sözleşmenin değişikliğine dair 4 nolu kararın iptaline,
2.-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcı için peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile noksan olan 21,40 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3.-Davacı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4.-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvuru harcı, 59,30 TL peşin harç, 4.102,00 TL posta/tebligat/bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.220,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5.-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta içinde … Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere 14/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …