Emsal Mahkeme Kararı Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/292 E. 2021/300 K. 24.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/292 Esas
KARAR NO : 2021/300

DAVA : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/05/2021
KARAR TARİHİ : 24/05/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/06/2021
Mahkememize açılan Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
DAVA
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkili şirketin sahibi olduğu şantiyedeki bir takım işlerin yapımının davalı şirket tarafından sunulan 13/07/2020 tarihli Teklif Mektubu ile taahhüt edilerek üstlenildiğini, bu doğrultuda davalı şirkete 16/04/2021 vade tarihli ve 25.000,00 TL tutarlı, 16/04/2021 vade tarihli ve 100.000,00 TL tutarlı, 19/05/2021 vade tarihli ve 125.000,00 TL tutarlı 3 adet iş avansı çeki verildiğini, davacı şirket tarafından davalı şirkete verilen çeklerin veriliş amacının iş avansı ödemesi olduğunu, 16/04/2021 vade tarihli toplam 125.000,00 TL tutarlı iki adet çekin ödemesi süresi içinde yapıldığını, ancak 19/05/2021 vade tarihli ve 125.000,00 TL bedelli çekin vadesinin henüz gelmemiş olduğunu, davalı şirketin sözleşmeye konu yapım işlerine ait çalışmalar başladıktan sonra davacı şirkete 01/10/2020 tarihli, 01/12/2020 tarihli, 23/12/2020 tarihli, 31/12/2020 tarihli, 15/01/2021 tarihli, 09/02/2021 tarihli faturaları sunduğunu, fatura tutarlarının tamamının süresi içerisinde davalı şirkete ödendiğini, davalı şirketin her türlü ödemesini süresinde ve eksiksiz yapılmış olmasına rağmen davalı şirketin 13/07/2020 tarihli Teklif Mektubu’ na konu işlerinin hiçbirini eksiksiz ve süresi içinde tamamlamadığını, bu durumun ihbar edildiğini ancak bu tutanakların varlığına ve tüm uyarılara rağmen davalı şirketin yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bu nedenlerle davanın kabulü ile davacı şirket tarafından keşide edilerek davalı şirkete verilmiş olan 19/05/2021 vade tarihli ve 0171915 nolu 125.000,00 TL tutarlı çekin bedelinin gerek davalı şirkete gerekse de anılan çekin ciro edilmiş olması halinde 3. Kişilere muhatap banka tarafından yapılmasının durdurulması ve bu dava sonuçlanıncaya kadar da anılan çekin icra takibine konu edilmemesi yönünde teminat karşılığında ivedilikle ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
GEREKÇE
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanın menfi tespit istemine ilişkindir.
Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Borçlu belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi dayanaksız kalır ve borcu ödemekten kurtulur. Dava devam ederken borç ödenmiş davaya istirdat davası olarak devam edilir. Takip borçlusu ödediğini geri alır.
7155 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca, yasanın 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’ nun 18/A maddesi ; ” (2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmünü içermektedir.
Kanun koyucu talep veya dava türü ne olursa olsun “dava konusu bir miktar para alacağı” olan tüm talepler hakkında, alacaklı ve borçlu açısından bir ayırım yapılmadan ve bir sınırlama getirilmeden dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasını, dava şartı olarak düzenlemeyi amaçlamıştır. İster alacak, ister menfi tespit, ister istirdat, ister itirazın iptali, ister tazminat talebi olsun bu davaların ortak noktası “dava konusunun bir miktar para alacağı” olduğudur. Sadece mahkemelerce kurulacak hükümler birbirinden farklıdır. Sınırlayıcı bir yorum yaparak maddenin sadece “alacak” veya “tazminat” davalarıyla sınırlı bir uygulama yapmanın kanun koyucunun iradesine aykırı olacağı muhakkaktır.
Her ne kadar davacı eldeki menfi tespit davasında zorunlu dava şartı arabuluculuk kapsamında kalmadığını ileri sürmüş ise de, ticari dava niteliğindeki menfi tespit davalarında, 7155 sayılı Kanun ile TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca, kanunun lafzi yorumuna göre, zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğu açıkça anlaşılmasa bile, parasal bir uyuşmazlığa ilişkin olduğundan, gerek iş davalarındaki zorunlu arabuluculuk düzenlemesindeki kanun gerekçelerindeki benzerlikler, gerekse kanun koyucunun, bu tür parasal uyuşmazlığa dair ticari nitelikteki menfi tespit davalarını da kapsama alma arzusunda olduğuna ilişkin doktrin görüşleri karşısında, ticari dava türündeki menfi tespit davasının zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu kabul edilmelidir. Ayrıca TTK nun 5/A maddesindeki düzenleme ile talep sonucuna değil dava konusuna açıkça vurgu yapılarak dava konusunun bir miktar paranın ödenmesi olması şartı aranmış olduğu, menfi tespit davalarının esas itibariyle bir miktar paranın ödemesine ilişkin olmaları da dikkate alındığında dava şartı arabuluculuk kapsamında kaldığının kabulü gerekir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 10/02/2020 tarih, 2019/3048 esas, 2020/1093 karar sayılı emsal ilamında “…menfi tespit davasında davacının borçlu olup olmadığının tespiti ile davalının da alacaklı olup olmadığının tespiti yapılacaktır. Şu halde menfi tespit davasında dava konusunun bir miktar alacağa ilişkin olduğu açık olup, 7155 sayılı yasanın 20.maddesi ile TTK’nun 5.maddesine eklenen 5/A maddesi kapsamında menfi tespit davasında arabulucuya başvurmak dava şartı …” olarak belirtilmiştir.
Netice olarak Davanın kambiyo senedine dayalı açılan menfi tespit davası olduğu, kambiyo senetlerinin Ticaret Kanunu’nda düzenlendiği, bu tür davaların TTK’ nın 3 ve 4/1-a maddeleri uyarınca ticari dava niteliğinde olduğu, ticari davalarda 7155 Sayılı Kanunun 20. Maddesi ile değişik TTK’nun 5/A maddesi hükümlerine göre dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş olup tarafların arabulucuya başvurmadığı anlaşıldığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1.-Davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2.-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 2.134,69 TL’den indirilmesi ile arta kalan 2.075,39 TL’ nin kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
3.-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 24/05/2021

Katip …
¸E-İmzalıdır

Hakim …
¸E-İmzalıdır