Emsal Mahkeme Kararı Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/231 E. 2021/281 K. 10.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/231 Esas – 2021/281
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/231 Esas
KARAR NO : 2021/281

DAVA : Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 19/08/2019
KARAR TARİHİ : 10/05/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/06/2021
Mahkememizin 2019/422 Esas sayılı dosyasından, …. plaka sayılı araçlar yönünden tefrik edilerek açılan ve mahkememizce 2021/231 Esas sayılı dosya numarasını alan Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin yurdun birçok noktasında bayileri aracılığıyla oto cam tedarik ve montaj vs ilgili tüm cam hasar ve arızalarında hizmet veren köklü ve deneyimli bir işletme olduğunu, davalının tanzim ettiği poliçelere dayalı olarak sigortalı, sigorta ettiren ve hak sahiplerinin cam hasarlarını müvekkilinin, şirket sigortalıların tedarik ederek, onarımlarını tamamlayarak vermesi gereken hizmeti eksiksiz olarak ifa ettiğini, ve hak sahiplerinin davalıdan olan hasar tazminat alacağını temlik aldığını ancak davalı şirketin iş bu ifadan dolayı ödemekle mükellef olduğu tazminatları temlik alacaklısı davacıya ödemekten imtina ettiğini, müvekkilinin yurt içinde ki birçok sigorta şirketine bu şeklide anlaşmalı servis veya anlaşmasız olarak hizmet vermekte olduğunu ancak davalı şirket ödemekle mükellef olduğu iş bu tazminatları ödemekten imtina ettiğini, müvekkili ile ilgili temliknameleri ve alacaklarının davalıdan defalarca talep etmiş olmasına rağmen davalı hasar tazmin sorumluluğundan gelen yükümlülüğünü bugüne dek yerine getirmediğini, Borçlar Kanunu’ nun 133. maddesi; ‘Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağının üçüncü bir kişiye devredebilir ve Borçlar Kanunu 134. maddesi; ‘Alacağın devrinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır. ’ gereğince müvekkile alacaklar yazılı ve geçerli bir şekilde devredilmiş olup, sözleşmelerdeki imzalar alacağı devreden şahıslara ait olduğunu, sorumlulukları ve gereklerini yerine getirmeyen davalı sigorta şirketinin müvekkilinin temlik aldığı alacakları ödemediğini, tüm bu nedenlerle davalı şirketten talep edilmesine rağmen bu güne kadar müvekkile ödemekten imtina ettiği hasar bedellerinin toplamı olan 33,071,86TL nin fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla tahsilini, temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
YANIT
Davalı vekili cevap dilekçesinde,müvekkili aleyhine açılmış olan davada yetki itirazlarının olduğu, davanın yetkili yer mahkemesinde açılmamış olup,yetkili istanbul mahkemelerinde açılmış olması gerektiği, davacı şirketin bayileri aracılığı ile oto cam hasarları ile ligili poliçe ile bağlı hak sahiplerinden alacağı temlik aldığı iddiası ile iş bu davayı açtığını, davalı şirketin sorumluluğu hasarlara ilişkin bağlantılı ve poliçe tarihini kapsar hasarlar açısından, kasko poliçe teminatı ve kusur durumu ile sınırlı olduğunu, gerek hasar aşamasında, gerekse başvuru şartı olan arabuluculuk aşamasında davacı tarafından talep edilen hasarlara ilişkin evrakların tam olarak sunulmadığını, davacının talep ettiği hasar bedeli toplamı olduğu iddia edilen 33.071,86 TL gerçeği yansıtmayıp gerekenden daha yüksek servis bedelleri belirtildiğini, eksiksiz ve tam başvuru ile talep edilmiş olan hasar bedelleri için gerçeği yansıtmayan servis bedeline göre değil bağımsız eksper raporuna göre davalı şirketçe ödeme yapıldığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun kalmadığını, hasarların oluşma şekline göre kusur yönünden dosyaya rapor sunulmamış olduğunu, bu hususların dikkate alınması gerektiğini belirterek davanın reddine, yargılama gideri ve yasal vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, alacağın temlikine dayanılarak açılan sigorta sözleşmesinden kaynaklanan hasarın tazmini talebine ilişkindir.
Mahkememiz 2019/422 esas sayılı dosya üzerinden yapılan yargılama neticesinde …. plaka sayılı araçlar yönünden tefrik edilerek açılan ve mahkememizce 2021/231 Esas sayılı dosya numarasını alan Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı) davasının yargılaması yapılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde, her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı düzenlenmiştir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Dava, ticari olarak hareket etmeyen davacının temlik aldığı kişilerin ticari olmayan araçlarında meydana gelen hasarın davalı yanca Sigorta Poliçesi ile teminat altına alınmış olması nedeniyle uğranılan zararın tazmini talepli olduğundan ve buradaki ilişkinin tüketici işlemi sayılması gerektiği, temlik işleminin bu nitelendirmede bir değişikliğe yol açmayacağı görüldüğünden mahkememizin görevli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Neticede yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ile davalı arasındaki ilişkide davacının tüketici olarak kabul edilmesi gerektiği, yapılan işlemin de bir tüketici işlemi olduğu anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1.-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE,
2.-HMK.nın 20.maddesi gereği kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren, kanun yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurularak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi halinde dosyanın GÖREVLİ NÖBETÇİ ANKARA TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3.-6100 Sayılı HMK’nın 331/2. Maddesi uyarınca harç, vekalet ücreti ve diğer yargılama ücretlerinin görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine, davanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmemesi halinde talep üzerine mahkememizce ayrıca değerlendirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda iki hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere tensiben karar verildi. 10/05/2021