Emsal Mahkeme Kararı Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/216 E. 2021/628 K. 27.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/216 Esas – 2021/628
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/216
KARAR NO : 2021/628
BAŞKAN : …..
KATİP : …..

DAVACI : …….
VEKİLLERİ : Av. ….
Av…..
DAVALI :…..
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 05/04/2021
Birleşen Ankara…..
DAVACI : ….
DAVALI : ….
….
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 03/05/2021
KARAR TARİHİ : 27/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/11/2021

ASIL DAVADA
İDDİA
Davacı vekili, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile elektrik piyasasında yeni bir liberal piyasa yapısı oluşturulmuş ve bununla da faaliyetlerin ayrıştırılması temelli dikey yapılanma modelinin benimsendiğini, bu kapsamda da elektrik iletimi için davacı müvekkil … tek yetkili ve görevli olarak kabul edildiğini, yasa ve ilgili Yönetmelik ve Tebliğler ile iletim sistemi kullanıcılarını da bağlayan bazı teknik gerekler bu mevzuatlar ile belirlenmiştir. İletim sistem kullanıcısı olan tüzel kişilerin, iletim sistemi kullanması nedeniyle bazı yükümler altında olduğunun da tartışmasız olduğunu, bir iletim sistem kullanıcısının sistem kullanım ve bağlantı anlaşmasını davacı müvekkili … ile imzalamasının da bu mevzuatın bir gereği olduğunu, yine, mevzuat gereği, iletim sistem kullanıcılarının sistemin güvenliğini tehlikeye düşürecek faaliyetlerde bulunmamasının önemli yükümü olduğunu, sistem işletmecisinin ve kullanıcısının uyması gereken hususlar Şebeke Yönetmeliği başta olmak üzere tüm mevzuatta yer aldığını, davalı …’ın, davaya konu edilen dönem itibariyle bağlı ortaklığı olan … A.Ş. ile 2006 yılından itibaren sözleşme yapılması için görüşmeler başlatıldığını, bu esnada dahi … iletim sistemini fiilen kullandığını, davaya konu dönem olan 2011 yılında, …’ın sistem kullanıcısı olarak uymak zorunda olduğu teknik yükümleri ihlali nedeniyle dağıtım sisteminden kaynaklanan sebeplerle bir gün içerisinde (00.00-24.00 saatleri arasında) üç ve daha fazla arızaya sebep olarak kesicilerin açmasına neden olduklarını, iletim sisteminde zarara yol açan ve bu tarihten sonra da aynı zarar verici eylemi devam eden sistem ihlali sebebiyle de …’a 28.02.2011 tarih 573038 nolu fatura tanzim edilerek …’a gönderilmiştir. … tarafından fatura bedelinin ödenmediğini, … özelleştirmesi sürecinde, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın davalı …’a muhatap 29.05.2013 tarih ve 4744 sayılı talimat yazılarıyla ve davalı … Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu’nun 13.06.2013 tarih ve 14-232 sayılı Kararları doğrultusunda, …’ın borçlarının davalı … tarafından devralınmasını öngören Borç Nakil Sözleşmesi 16.08.2013 tarihinde davacı Teşekkül tarafından da imzalanarak yürürlüğe girdiğini, borç Nakil Sözleşmesi ile davalı … tarafından işbu dava konusu fatura da dahil olmak üzere bir dönem faturaları ve dönem borçları … tarafından “borç nakil sözleşmesi ” ile borç olarak üstlenildiğini, ancak … tarafından da fatura konusu borcun ödenmediğini, 4628 sayılı Kanun(mülga olup halen 6446 sayılı Kanun yürürlüktedir) ile getirilen düzenlemeler gereği, Kanunun yürürlüğe girdiği tarih olan 2001 yılından bu yana, ve dahi öncesinde de, iletim sistemine bağlanmış ve sistemi kullanarak ticaret yaptığını, davacı iletim sistemini fiili kullanım gereği, sistem kullanım ücretlerini ödediğini, davalı ile davacı … arasında fiili sözleşme ilişkisi başladığını, kaldı ki, … ile 07.03.2008 tarihinde başlayan yazılı sözleşme yapılması ile ilgili yazışmalara bakıldığında da, …’ın iletim sistemini kullandığı ve sistem kullanım anlaşması ve bağlantı anlaşması imzalanması için kendilerine yapılan daveti kabul ettikleri ve anlaşmaların imzalanması için istenilen bir takım teknik verileri hazırlayarak gönderdiklerinin görüleceğini, bu belgelere göre borçlar hukuku için gerekli irade oluşmuş ve sözleşme ilişkisinin de başladığını, davalının sistem ihlali nedeniyle, sistem arz güvenliğini tehlikeye girmiş, sistemi kullanan başka diğer kullanıcılarının da zarar görebilme ihtimalinin ortaya çıktığını, bu sebeple, davacı …, iletim sisteminde kısıtlara yol açılmaması, iletim arz güvenirliğini tehlikeye girmemesi için operasyonel eylemler yapmak zorunda da kaldığını, davalının, bu ihlal eylemi nedeniyle davacı …’ın, faturaya da konu edilen, zararını karşılaması gerektiğini, davalı aynı zamanda, faturanın tebliğ edildiği 28.03.2011 tarihinden başlayan ve son ödeme tarihi olan 12.04.2011 tarihinden başlamak üzere ödeme tarihine kadar işleyecek ve davaya konu da edilen fatura döneminde yürürlükte olan Bağlantı ve Sistem Kullanım Hakkında Tebliğ uyarınca, davalının 6183 sayılı Kanun 51.maddesinde yer alan gecikme zammı oranı kadar fatura konusu alacağa işleyecek faizi ile bu faizin KD V’sini de davacı …’a ödemek zorunda olduğunu beyanla davanın kabulü ile davalının sebep olduğu sistem kullanım ihlali nedeniyle uğranılan zarar sebebiyle kesilen 28.02.2011 tarih 573038 nolu, 1.061.362,55 TL bedelli fatura alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili, huzurdaki davanın dayanağının; iletim sisteminin hatalı kullanımı nedeniyle iletim sistemine verilen zarar karşılığı düzenlendiği iddia edilen 28.02.2011 tarihli ve 573038 numaralı ceza fatura alacağı olduğunu, bilindiği üzere gerek 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda “Borçlu ve borcun naklini” düzenleyen 173. vd. maddelerinde gerekse 6100 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda “Borcun Üstlenilmesi” müessesesini düzenleyen 195 vd. maddelerinde üstlenilen borca ilişkin savunmaları ileri sürme hakkının yeni borçluya geçeceği açık bir biçimde düzenleme altına alındığını, davanın dayanağının 28.02.2011 tarihli fatura alacağı olduğu ve dava tarihinin 05.04.2021 olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde davacı taleplerinin zamanaşımına uğradığının açık olduğunu, Ankara …. İdare Mahkemesi’nin 2014/1476 Esasında ikame olunan davada verilen kararın gerekçesinde
“Elektrik iletim hizmetinin tekel niteliğinde bir kamu hizmeti olduğu, bu hizmetin bir yasal tekel olan … tarafından gerçekleştirildiği, elektrik dağıtım hizmetinin ise bölgesel tekel niteliğinde bir kamu hizmeti olduğu ve davacı şirket gibi lisanslı dağıtım şirketleri tarafından yerine getirildiği, iletim kamu hizmetinin elektrik dağıtım şirketleri açısından zorunlu unsur niteliğinde olduğu ve bu hizmetin … ile dağıtım şirketleri arasında akdedilen sistem kullanım ve bağlantı anlaşmaları ile gerçekleştirildiği, bu bağlamda, bu sözleşmelerin bir kamu hizmetinin ifası amacıyla, kamu tüzel kişisi, yasal tekel … ve iletim sistemi yürüttüğü faaliyet açısından zorunlu unsur olan dağıtım şirketleri arasında akdedildiği; ancak ilgili dönem itibarıyla davacı şirket ile … arasında bir anlaşmanın mevcut olmadığı görülmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden,Sistem Kullanım Anlaşması’nın “Cezai şartlar” başlıklı maddesi ve İletim Sistemi, Sistem Kullanım ve Sistem İşletim Tarifelerini Hesaplama Yöntem Bildiriminde yer alan, “iletim sistemine doğrudan bağlı tüketiciler ve dağıtım lisansına sahip tüzel kişilerin iletim sisteminin her bir ölçüm noktasında çekecekleri endüktif reaktif enerjinin/verecekleri kapasitif reaktif enerjinin, aktif enerjiye oranının ilgili mevzuata uygun olmaması” kuralının ihlal edildiği gerekçesiyle, … A.Ş. Genel Müdürlüğü tarafından ilgili döneme ilişkin olarak sistem kullanım ceza faturası düzenlendiği; bu faturanın iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu olayda, davacı şirket ile davalı idare arasında bir anlaşma mevcut bulunmasa da, Yöntem Bildirimi’nin ilgili hükümleri uyarınca cezai şart uygulanabileceği, cezai şartın yer aldığı Sistem Kullanım Anlaşmasının kamu hukuku ağırlıklı ve tek yanlı değil, tarafların serbest iradeleri ile imzalanarak vücut bulacak bir anlaşma olduğu, dolayısıyla olayda idarece kamu gücüne dayalı resen ve tek yanlı olarak tesis edilmiş bir işlemin söz konusu olmadığı ifade edilmişse de, sistem kullanım anlaşmasının niteliğinin bu uyuşmazlık özelinde irdelenmesine lüzum görülmeksizin, özel faaliyetler için söz konusu olmayacak üstün ayrıcalıklara sahip olan, yükümlülükler rejimine tabi tutulan ve sorumluluğu ile denetimi son tahlilde bir kamu otoritesi tarafından üstlenilen kamu hizmeti niteliğindeki elektrik dağıtım faaliyetini yürüten davacı şirket ile elektrik iletim faaliyetiyle iştigal eden ve yasal tekel niteliğini haiz … arasındaki ilişkinin iletim faaliyeti özelinde özel hukuk ilişkisi olarak değerlendirilemeyeceği, henüz davalı idare ile davacı şirket arasında akdedilmiş bir sistem kullanım anlaşması bulunmadığı, düzenleyici bir idari işlem olan İletim Sistemi Sistem Kullanım ve Sistem İşletim Tarifelerini Hesaplama Yöntemi Bildiriminin sistemi fiilen kullananlara yönelik cezai şart tahakkuk ettirilmesine yönelik hükümleri uyarınca, kamu tüzel kişiliğini haiz davalı idare tarafından, kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade açıklamasıyla tesis edildiği açık olan dava konusu işlemin yargısal denetiminin idari yargı merciine ait olduğu sonucuna ulaşılmıştır.” ifadelerine yer verilerek huzurdaki davaya bakmaya idari yargının görevli olduğunun vurgulandığını, Genel Müdürlülerince … Genel Müdürlüğü tarafından kesilen ceza faturalarının iptali istemiyle ikame olunan 28 adet davaya ilişkin Ankara ….. İdare Mahkemesi’nce görevlilik kararı verildiğini, bahsi geçen mahkemece dava konusu edilen faturaların iptaline karar verildiğini ve mahkeme kararları Danıştay incelemesinden geçerek kesinleştiğini beyanla emsal niteliğindeki kararlar dikkate alınarak yargı yolu itirazılarının kabulü ile davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA
İDDİA
Davacı vekili, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile elektrik piyasasında yeni bir liberal piyasa yapısı oluşturulduğunu ve bununla da faaliyetlerin ayrıştırılması temelli dikey yapılan modelinin benimsendiğini, yasa ve ilgili yönetmelik ve tebliğler ile iletim sistemi kullanıcılarını da bağlayan bazı teknik gereklerinde mevzuatlar ile belirlendiğini, davalının … A.Ş. ile 2006 yılından itibaren sözleşme yapılması için görüşmelerin başladığını, bu esnada dahi … iletim sistemini fiilen kullandığını, davaya konu dönem olan 2011 yılında …’ın sistem kullanıcısı olarak uymak zorunda olduğu teknik yükümleri ihlali nedeniyle dağıtım sisteminden kaynaklanan sebeplerle bir gün içerisinde üç ve daha fazla arızaya sebep olarak kesicilerin açmasına neden olduklarını, iletim sisteminde zarara yol açan ve bu tarihten sonra da aynı zarar verici eylemi devam eden sistem ihlali sebebiyle …’a çeşitli tarihlerde faturalar tanzim edilerek gönderildiğini, … tarafından fatura bedelleri ödenmediğini, … özelleştirme sürecide Özelleştirme İdaresi Başkanlağı’nın davalı …’a muhatap 29/05/2013 tarih ve 4744 sayılı talimat yazılarıyla ve davalı … Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu’nun 13/06/2013 tarih ve 14-232 sayılı kararları doğrultusunda …’ın borçlarının davalı … tarafından devralınmasını öngören Borç Nakil Sözleşmesi 16/08/2013 tarihinde müvekkili tarafından imzalanarak yürürlüğe girdiğini, Borç Nakil Sözleşmesi ile davalı … tarafından işbu dava konusu fatura da dahil olmak üzere bir dönem faturaları ve dönem borçları … tarafından borç nakil sözleşmesi ile borç olarak üstlenildiğini, ancak … tarafından bu faturalara konu borcun ödenmediğini belirterek, davalının sebep olduğu sistem kullanım ihlali nedeniyle uğranılan zarar sebebiyle kesilen 29/04/2013 tarih 78802 nolu 2.827.504,47 TL, 78774 nolu ve 1.385.260,96 TL, 78778 nolu 1.078.738,08 TL, 78782 nolu 1.408.057,19 TL, 78786 nolu 1.619.088,77 TL, 78790 nolu 2.011.034,13 TL, 78794 nolu 2.354.594,90 TL, 78798 nolu 2.711.483,02 TL, 78806 nolu 2.459.631,49 TL, 78810 2.220.167,88 TL, 78814 nolu 1.670.373,67 TL, 78818 nolu 1.627.739,44 TL’nin davalıdan tahsiline, faturalar son ödeme tarihlerinden itibaren başlamak üzere 6183 sayılı Kanun 51.maddesinde yer alan gecikme zammı ve gecikme zammı oranında işleyecek faizin KDV’sinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili, huzurdaki davanın dayanağının; iletim sisteminin hatalı kullanımı nedeniyle iletim sistemine verilen zarar karşılığı düzenlendiği iddia edilen 28.02.2011 tarihli ve 573038 numaralı ceza fatura alacağı olduğunu, bilindiği üzere gerek 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda “Borçlu ve borcun naklini” düzenleyen 173. vd. maddelerinde gerekse 6100 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda “Borcun Üstlenilmesi” müessesesini düzenleyen 195 vd. maddelerinde üstlenilen borca ilişkin savunmaları ileri sürme hakkının yeni borçluya geçeceği açık bir biçimde düzenleme altına alındığını, davanın dayanağının 28.02.2011 tarihli fatura alacağı olduğu ve dava tarihinin 05.04.2021 olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde davacı taleplerinin zamanaşımına uğradığının açık olduğunu, Ankara 13. İdare Mahkemesi’nin 2014/1476 Esasında ikame olunan davada verilen kararın gerekçesinde
“Elektrik iletim hizmetinin tekel niteliğinde bir kamu hizmeti olduğu, bu hizmetin bir yasal tekel olan … tarafından gerçekleştirildiği, elektrik dağıtım hizmetinin ise bölgesel tekel niteliğinde bir kamu hizmeti olduğu ve davacı şirket gibi lisanslı dağıtım şirketleri tarafından yerine getirildiği, iletim kamu hizmetinin elektrik dağıtım şirketleri açısından zorunlu unsur niteliğinde olduğu ve bu hizmetin … ile dağıtım şirketleri arasında akdedilen sistem kullanım ve bağlantı anlaşmaları ile gerçekleştirildiği, bu bağlamda, bu sözleşmelerin bir kamu hizmetinin ifası amacıyla, kamu tüzel kişisi, yasal tekel … ve iletim sistemi yürüttüğü faaliyet açısından zorunlu unsur olan dağıtım şirketleri arasında akdedildiği; ancak ilgili dönem itibarıyla davacı şirket ile … arasında bir anlaşmanın mevcut olmadığı görülmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden,Sistem Kullanım Anlaşması’nın “Cezai şartlar” başlıklı maddesi ve İletim Sistemi, Sistem Kullanım ve Sistem İşletim Tarifelerini Hesaplama Yöntem Bildiriminde yer alan, “iletim sistemine doğrudan bağlı tüketiciler ve dağıtım lisansına sahip tüzel kişilerin iletim sisteminin her bir ölçüm noktasında çekecekleri endüktif reaktif enerjinin/verecekleri kapasitif reaktif enerjinin, aktif enerjiye oranının ilgili mevzuata uygun olmaması” kuralının ihlal edildiği gerekçesiyle, … A.Ş. Genel Müdürlüğü tarafından ilgili döneme ilişkin olarak sistem kullanım ceza faturası düzenlendiği; bu faturanın iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu olayda, davacı şirket ile davalı idare arasında bir anlaşma mevcut bulunmasa da, Yöntem Bildirimi’nin ilgili hükümleri uyarınca cezai şart uygulanabileceği, cezai şartın yer aldığı Sistem Kullanım Anlaşmasının kamu hukuku ağırlıklı ve tek yanlı değil, tarafların serbest iradeleri ile imzalanarak vücut bulacak bir anlaşma olduğu, dolayısıyla olayda idarece kamu gücüne dayalı resen ve tek yanlı olarak tesis edilmiş bir işlemin söz konusu olmadığı ifade edilmişse de, sistem kullanım anlaşmasının niteliğinin bu uyuşmazlık özelinde irdelenmesine lüzum görülmeksizin, özel faaliyetler için söz konusu olmayacak üstün ayrıcalıklara sahip olan, yükümlülükler rejimine tabi tutulan ve sorumluluğu ile denetimi son tahlilde bir kamu otoritesi tarafından üstlenilen kamu hizmeti niteliğindeki elektrik dağıtım faaliyetini yürüten davacı şirket ile elektrik iletim faaliyetiyle iştigal eden ve yasal tekel niteliğini haiz … arasındaki ilişkinin iletim faaliyeti özelinde özel hukuk ilişkisi olarak değerlendirilemeyeceği, henüz davalı idare ile davacı şirket arasında akdedilmiş bir sistem kullanım anlaşması bulunmadığı, düzenleyici bir idari işlem olan İletim Sistemi Sistem Kullanım ve Sistem İşletim Tarifelerini Hesaplama Yöntemi Bildiriminin sistemi fiilen kullananlara yönelik cezai şart tahakkuk ettirilmesine yönelik hükümleri uyarınca, kamu tüzel kişiliğini haiz davalı idare tarafından, kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade açıklamasıyla tesis edildiği açık olan dava konusu işlemin yargısal denetiminin idari yargı merciine ait olduğu sonucuna ulaşılmıştır.” ifadelerine yer verilerek huzurdaki davaya bakmaya idari yargının görevli olduğunun vurgulandığını, Genel Müdürlülerince … Genel Müdürlüğü tarafından kesilen ceza faturalarının iptali istemiyle ikame olunan 28 adet davaya ilişkin Ankara …. İdare Mahkemesi’nce görevlilik kararı verildiğini, bahsi geçen mahkemece dava konusu edilen faturaların iptaline karar verildiğini ve mahkeme kararları Danıştay incelemesinden geçerek kesinleştiğini beyanla emsal niteliğindeki kararlar dikkate alınarak yargı yolu itirazılarının kabulü ile davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ GEREKÇE
Asıl ve birleşen dava, bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlali sayılan iletim sisteminin hatalı kullanımı nedeniyle iletim sistemine verilen zarar karşılığı düzenlenen fatura alacaklarının işleyecek gecikme zammı ve gecikme zammının KDV’si ile birlikte tahsiline yöneliktir.
Davalı, asıl ve birleşen davaya ilişkin olarak yargı yolu itirazında bulunmuş olup, 02/12/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/11/2020 tarihli 7257 sayılı Kanunun 33. maddesi ile, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasına (ç) bendinden sonra gelmek üzere (d) bendi eklenmiş, buna göre “İletim sisteminin normal işletme koşulları içerisinde işletilmesi ile işletme güvenliği ve bütünlüğü üzerinde risk oluşturan durumlara ilişkin olarak bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerinin takibini yapmak, ihlal durumu tespit edilen tüzel kişilere sistem kullanım anlaşmasında düzenlenen cezai şartları ve diğer yaptırımları uygulamak” …’ın görev ve yükümlülükleri arasında gösterildikten sonra 6446 sayılı Kanun’a ek madde 3 ile “8 inci maddenin ikinci fıkrasının (d) bendinin uygulamasından kaynaklanan uyuşmazlıklar idari yargıda görülür.” hükmü eklenmiş, 46. madde ile de Kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği düzenlenmiştir.
Bir davaya hangi yargı kolunda bakılacağı konusu HMK’nın 114/1-b maddesi gereğince dava şartıdır. HMK’nın 115/1. fıkrası gereğince anılan dava şartı yargılamanın her aşamasında ilk derece ve istinaf mahkemeleri ile Yargıtayca resen dikkate alınır. Bu nedenle asıl ve birleşen davaya dayanak yapılan fatura tarihinden sonra yürürlüğe giren 7257 sayılı Kanun ile bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerine ilişkin cezai şartlara ilişkin uyuşmazlıkların idari yargı yolunda görüleceği hükme bağlandığından kanun değişikliği kapsamında uyuşmazlık konusu asıl ve birleşen davanın çözümünün idari yargının görev alanına girdiği gözetilerek, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan “yargı yolunun caiz olmaması” nedeniyle asıl ve birleşen davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1.-Asıl davanın HMK 114/1-b, 115/2.maddeleri uyarınca yargı yolu dava şartı nedeniyle USULDEN REDDİNE,
a)-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 18.125,42 TL’den mahsubu ile arta kalan 18.066,12‬ TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
b)-Davalı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
c)Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
d)Arabulucu ücreti olan 1.320,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
2.-Birleşen davanın HMK 114/1-b, 115/2.maddeleri uyarınca yargı yolu dava şartı nedeniyle USULDEN REDDİNE,
a)-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 399.163,92 TL’den mahsubu ile arta kalan 399.104,62‬‬ TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
b)-Davalı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
c)Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
d)Arabulucu ücreti olan 1.320,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3.-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere 27/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan ….
Üye ….

Üye ….

Katip ….