Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/146 Esas
KARAR NO : 2021/444
DAVA : İtirazın İptali ve icra inkar tazminatı davası
DAVA TARİHİ : 01/08/2018
KARAR TARİHİ : 29/06/2021
Mahkememize açılan İtirazın İptali ve icra inkar tazminatı davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların müvekkili şirketin ortağı olduğu dönemde sigortasız olarak çalıştırılan dava dışı …’ın şirket aleyhine açtığı … Mahkemesi’nin … esas sayılı dava nedeniyle müvekkilinin ödemek zorunda kaldığı idari para cezasının rücusu için davalılar aleyhine … Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takibi yaptıklarını, davalıların 09.05.2018 tarihli itirazları nedeniyle 11.05.2018 tarihli karar ile icra müdürlüğünce takibin durdurulduğunu, borçluların yapmış oldukları itirazlarında haksız olduklarını belirterek … Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibe 25.599,16 TL asıl alacak yönünden yapılan itirazın iptaline ve icra takibinin devamına, davalıların takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın, davacı şirketin kurucu ortaklarından olduğunu, şirkete ait hisselerini 16.05.2008 tarihinde devrettiğini, şirket hisse devri yapılırken Sosyal Güvenlik Kurumu nezdinde prim ve idari para cezalarına ilişkin borçların sorgulandığını ve devir işlemlerinin buna göre yapıldığını, müvekkilinin hissesini devrettiği tarih itibariyle, şirketin SGK nezdinde bir borcu bulunmadığını, davacı şirketin, SGK tarafından tahakkuk ettirilen idari para cezasından ve bu idari para cezasına konu davadan dava sürecinde yapılan tebligatlar hasebiyle çok önceden haberdar olduğunu, 2 yıllık zamanaşımı süresi geçtiğinden zamanaşımı definde bulunduklarını, rücu istemine konu borcun zamanaşımına uğradığını, buna rağmen davacı şirket tarafından ödenmiş olmasının ve rücuen talep edilmesinin hakkaniyetli olmadığını, şirketten tahsil edilebilen bir amme alacağından kaynaklı limited şirket eski ortağının sorumlu olmadığını belirterek davanın reddini, müvekkili aleyhinde başlatılan haksız icra takibi nedeniyle, davacının alacağın %20’si oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile karşı taraf vekâlet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili …’nın Ankara … Noterliği’nin 7 Mayıs 2008 gün ve .. yevmiye nolu noter devir senedi ile şirketteki hissesinin tamamını bütün aktif ve pasifiyle, hukuki ve mali yükümlülükleriyle birlikte yeni ortak …’a devir ve temlik ettiğini, kamu alacaklarının 5 yılda zamanaşımına uğradığını, dava konusu 14.184,00 TL idari para cezasının müvekkilinin hisse devir tarihinden çok sonra 11.05.2012 tarihinde tahakkuk ettirildiğini haricen öğrendiklerini, bu durumda davacının ödeme tarihi olan 06.04.2018 tarihinde bu borcun zamanaşımına uğradığını, zorunlu olmasına rağmen (Borçlar Kanunu Madde 73) taraflarına hiç bir bildirimde bulunulmadan zamanaşımına uğramış borcu ödeyen davacının müvekkiline rücu edemeyeceğini, müvekkilinin devir sözleşmesindeki devir şartları da dikkate alınarak davacı şirket tüzel kişiliğine ait ayrıca mürürü zamana uğramış bir kamu borcunun ödenmesi nedeniyle müvekkilimden rücuen talepte bulunamayacağından haksız ve dayanaksız açılan davanın reddini, müvekkili hakkında yapılan haksız icra takibi nedeniyle takip miktarının yüzde 20 sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; şirketteki hisselerini devrettikten 10 yılı geçtikten sonra hakkında icra takibi başlatıldığını, bu nedenle zamanaşımı definde bulunduğunu, davacı şirket yetkililerinin söz konusu amme alacağından ve amme alacağını doğuran davadan haberlerinin olduğunu, zira amme alacağını 2012 yılında tahakkuk ettirildikten sonra da hisse devirleri yapıldığını, bu hisse devirleri sırasında yapılan SGK sorgulamaları sırasında davacı şirket amme alacağını öğrendiğini, buna ilişkin 2 yıllık zamanaşımı süresi dolduğunu, bu nedenle de zamanaşımı definde bulunduğunu, tarafından tahsili istenen amme alacağının da zamanaşımına uğradığını, buna rağmen; davacı şirket tarafından ödendiğini, tarafına hiçbir bildirim yapılmaksızın icra takibi başlatıldığını, davacı şirketteki paylarını devrederken herhangi bir amme alacağının bulunmadığını, davacı şirketten tahsil edilebilen amme alacağı limited şirket ortağından istenemeyeceğini, eğer şirketten tahsil edilememiş olsaydı, limited şirket ortağının sorumluluğunun doğabileceğini, bu nedenle haksız ve dayanaksız açılan davanın reddine, tarafı hakkında başlatılan haksız icra takibi nedeniyle takip miktarının yüzde 20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, yargılama giderlerinin davacı tarafa yüklenilmesini talep etmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13 Hukuk Dairesinin 2021/1175 esas 2021/146 sayılı kararı ile dava limited şirket tarafından o dönemdeki şirket ortağına karşı açıldığından Mahkememizin görevli olduğundan gönderilmekle esasa kaydedilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
… Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından 25/04/2018 tarihinde davalılar aleyhine 25.599,16 TL asıl alacak, 143,25 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 25.742,41 TL’nin tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçluların 09.05.2018 tarihinde ayrı ayrı verdikleri dosyaya itiraz dilekçesinde borcun tamamına, işlemiş faize ve oranına itirazda bulundukları anlaşılmıştır.
… Mahkemesi’nin … esas ve … karar sayılı dosyasının incelenmesinde, davacının …, davalıların … ve SGK Başkanlığı olduğu, 16.12.2009 tarihinde karara çıktığını davanın kısmen kabulüne karar verildiği, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 22.03.2011 tarih ve … karar sayılı ilamıyla onandığı anlaşılmıştır.
Dava Limited Şirketin sigortasız çalıştırılan işçiye ödemek zorunda kaldığı paranın şirketin önceki ortaklarından rücuen tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı davasıdır.
Davacı, davalıların limited şirkette ortak oldukları dönemde sigortasız olarak dava dışı …’ı çalıştırdıklarını, şirket Aleyhine Ankara … iş mahkemesinde dava açıldığını, ayrıca SGK tarafından 14.184,00 TL idari para cezası uygulandığını,05/04/2018 tarihinde fark edilen para cezasının gecikme zammı ile birlikte ödendiğini, süresinde ödenmeyen sigorta prim borcu ve idari para cezalarından hem şirket ortağı hemde üst düzey yönetici olarak tüm mal varlıkları ile şahsi olarak borcun tamamından sorumlu olduklarını iddia etmektedir.
Uyuşmazlık davacı şirketin idari para cezasından dolayı önceki ortaklara rücu şartlarının oluşup oluşmadığında toplanmaktadır.
Bir sermaye şirketi türü olan limited şirketlerde ortaklar açısından sınırlı sorumluluk ilkesi geçerlidir. Ortağın asıl borcu, taahhüt ettiği sermayeyi ödemektir. Sermaye borcunu tam olarak yerine getiren ortağın sorumluluğu sona ermektedir. İlke olarak kanun, ortaklarla limited şirket alacaklıları arasında bir ilişki kurmamış, alacaklılara gerektiğinde ortaklara başvurma imkanını tanımamıştır. Ancak bu ilkenin bir istisnası kamu borçlarından dolayı ortakların sorumluluğudur.
Amme Alacakları’nın Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 4369 Sayılı Yasa ile değişik 35’inci maddesi, limited şirket ortaklarının, şirketten tahsil imkanı bulunmayan kamu alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacağını ve bu kanun hükmüne göre takibe tabi tutulacağını hükme bağlamıştır. Bu nedenle davalı ortağın yargılama konusu borçtan sorumlu olmasının ön koşulu, kamu borcunun limited şirketten tahsil imkanının bulunmamasıdır. Davada davacı şirket zaten kamu borcunu ödemiştir ve ödenen bedelin rücuen tahsilini istemektedir. Yukarıda anlatılan gerekçeler ile rücu şartları oluşmadığından davanın reddine karar verilmiştir. İcra takibi başlatılmasında kötü niyetli olunmadığından kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.-Davanın REDDİNE,
Kötü Niyet Tazminat talebinin REDDİNE,
2.-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 59,30 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 308,38 TL.nın indirilmesi ile arta kalan 249,08 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3.-Davalılar … ve … vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile adı geçen davalılara verilmesine,
4.-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5.-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı … vekilinin yüzüne karşı, diğer davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere 29/06/2021 tarihinde karar verildi.
Katip …
Hakim …
¸E-İmzalıdır ¸E-İmzalıdır