Emsal Mahkeme Kararı Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/126 E. 2022/316 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.

10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/126
KARAR NO : 2022/316
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … T.C. No: …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVALI …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 13/11/2015
KARAR TARİHİ : 27/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/05/2022

Mahkememize açılan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
İDDİA
Davacı vekili, davalıya ait otel binasının oda mobilyaları, oda kapıları ile düğün salonunun tefrişi ve dekorasyonu işini eksiksiz olarak yaparak davalıya teslim edildiğini, iş bedeli olarak kesilen 13/07/2014 tarihli 780.000 TL’lik fatura tutarının ihtarnameye rağmen ödenmediğini, fatura iadesi söz konusu olmadığını, başlatılan takibe itirazların haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile davalının % 40 icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesini istemiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili, davacı ile aralarında herhangi akdi bir ilişki olmadığını, davacının hiç bir edimin ifasını üstlenmediğini, müvekkili şirket ile söz konusu işleri üstlenen kişinin dava dışı …isimli kişi olduğunu, davacı …’nın adına hareket ettiğini kendilerine bildirmediğini, söz konusu faturanın farkedildiği anda kayıtlardan çıkarıldığını, …ile 36 kalem işi için 349.000,00 TL + KDV üzerinden anlaşma yaptıklarını, fiyat teklifini kabul etmediklerini, fazla ödeme yapıldığını belirterek davanın reddine, %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatı ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ GEREKÇE
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik başlatılan takibe itirazın haksızlığı iddiasıyla açılan itirazın iptali davasıdır.
Celpedilen … … İcra Müdürlüğü’nün 2014/25819 sayılı dosyasının incelenmesinde; davacının 460.060,00 TL alacağın işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili amacıyla ilamsız takip başlattığı, dayanak olarak da otel binasına yapılan iş gösterildiği, davalının süresinde tüm borca ve dayanak belgelerdeki imzaya itiraz etmesi üzerine takibin durduğu, iş bu davanın ise süresinde açıldığı görülmüştür.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; Defne mobilya ünvanlı işletmenin sahibinin … olması nedeniyle ve Tarık Fakı’nın Defne Mobilya adına söz konusu işi yapması nedeni ile davalının husumet itirazı yerinde olmadığı, yapılan iş miktarı, ödeme gözönünde bulundurulduğunda varsa alacak miktarının belirlenmesi için tarafların davaya ilişkin delil ve belgeleri toplandıktan sonra muhasebeci, ağaç işleri uzmanı, seramik ve dekorasyon uzmanından oluşturulan bilirkişi kurulundan 14/03/2017 tarihli rapor alındığı, davacı vekilinin bilirkişi raporunda geçen davalıca ödendiği bildirilen 09/05/2014 tarih ve 2.800,00 TL bedelli ödeme ile 10/06/2014 tarihli ve 5.000 TL bedelli ödeme belgesindeki imzaların müvekkiline ait olmadığını belirttiği, davalıdan söz konusu belgelerin aslının sunulması talep edilmesine rağmen belge aslının sunulamadığı, davalı vekili tarafından davacı tarafın talebi üzerine … … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/262 D. İş sayılı dosyasında keşif neticesinde ortaya konulan bilirkişi raporunda projeye göre imalatların %55’nin tamamlandığının tespit edildiğini, faturada yazılı imalatların çoğunun yapılmadığını belirterek itiraz ettiği ancak, bilirkişi raporunda taraflara ait defterler yerinde incelenerek ve imalatlar da yerinde görülerek yapılan imalatlar ve bedeli belirlendiğinden davalının bu itirazının da yerinde görülmediği, taraflar arasında davalıya ait otel binasının, oda mobilyaları, oda kapıları ile düğün salonunun tefrişi ve dekorasyonu işinin yapımı ile ilgili anlaşma yapıldığı, davacı tarafından söz konusu iş yapılarak teslim edildiği, taraf defterleri de incelenerek yapılan işlerin bilirkişilerce belirlendiği, davacının talep edebileceği iş bedelinin 663.469,00 TL olduğu, davalının bu işle ilgili yaptığı ödemenin ise 274.000,00 TL olduğu, bu durumda davacının bakiye alacağının 389.469,00 TL yaptığı, buna göre de davalının itirazının kısmen yerinde olmadığı gerekçesi ile, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine alacak eser sözleşmesinden kaynaklandığından ve likit olmadığından inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Taraf vekillerinin istinaf başvurusunda bulunmaları üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi’nin 10/12/2020 tarih, 2020/172 esas, 2020/242 karar sayılı ilamı ile;
“….
6102 sayılı TTK’nın 4.maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması, yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünden düzenleme olması gerekmektedir. Anılan kanunun 5.maddesinde ise, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunun şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi, tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olup, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu düzenlenmiştir.
Somut olayda uyuşmazlık, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun 470. vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmıştır. Anılan bu tür uyuşmazlıklar 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde tahdidi olarak sayılan mutlak ticari davalardan değildir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 22/09/2008 tarih ve 2007/7851 E., 2008/10258 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; TTK.nun 11. madde (6102 sayılı TTK 11.madde) hükmüne göre, ticarethane veya fabrika (md.12), yahut ticari şekilde işletilen diğer müesseseler (md.13) ticari işletme sayılır. Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir (md.14) (6102 sayılı TTK 12.m). Esnafın tanımı 17. maddede yapılmış ve bunların tacir olmadıkları vurgulanmıştır. Esnafın yaptığı işin hacim ve ehemmiyeti, ticari muhasebeyi gerektirdiği ve ona ticari veya sınai bir müessese şekil ve mahiyeti verdiği taktirde, bu müessesenin de ticari işletme sayılacağı 13. maddede hüküm altına alınmıştır. Bir kimsenin Vergi Usul Kanunu’na göre esnaf sayılması, TTK yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmez. Ticari işletmenin, ticaret siciline kayıtlı olmaması, diğer anlatımla esnaf odasına kayıtlı olması, bu işletme sahibinin tacir sayılmamasını gerektirmez ve tacir olmamanın kesin bir kanıtı da değildir. Vergi mükellefi olup olmamak da tacir-esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak değerlendirilmez.
TTK.nun 17. maddesi (6102 sayılı TTK 15. madde) uyarınca, iktisadi faaliyeti, nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri esnaftır. 11/06/2002 tarih ve 24782 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Esnaf ve Sanatkar ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulu’nun 11 numaralı Kararı’nın 2. maddesinde, imalatla iştigal etmekle beraber, 5590 sayılı Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları ve Türkiye Ticaret, Sanayi Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği Kanunu’nun 3. maddesindeki “Sanayici” tanımının kapsamına girenler ile TTK’nın 17. maddesi (6102 sayılı TTK 15. madde) dışında kalanların esnaf ve sanatkar sayılmayacağı belirtilmiştir.
Diğer yandan, TTK’nın 1463. maddesinde de (6102 sayılı TTK 11/2. madde), önce 17. maddeye gönderme yapılarak, 507 Sayılı Kanun hükümlerinin saklı tutulduğu belirtildikten sonra “Bakanlar Kurulu’nun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17. maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz” denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir. Gerçekten, 19/02/1986 tarih ve 19024 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 25/01/1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK.nun 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. (21/07/2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 18/06/2007 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK.nun 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir.) Buna göre;
1-Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesinin 1. fıkrasının 1 ve 3 no’lu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar,
2-Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci maddede belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Davacı gerçek kişi olup, Mahkemece davacının tacir olup olmadığına ilişkin bir araştırma yapılmamıştır.
Somut uyuşmazlıkta öncelikle görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğunun belirlenmesi gereklidir. Kabule göre de dava dosyası içerisinde çıktığı görülen … … İcra Dairesinin 2014/25819 esas sayılı takip dosyasının onaylı bir örneğinin dosya içerisine kazandırılmadan, tarafların sunduğu teklif formları aynı olmadığından taraflardan teklif formların asılları istenerek, hangi teklif formunun uyuşmazlıkta esas alınacağının belirlenmesi, teklif formu altındaki davalı şirkete atfen atılan imzanın davalı şirket yetkili temsilcisi, ticari vekili yahut yetkili elemanı tarafından atılıp atılmadığı ve davalı şirketi bağlayıp bağlamadığı hususunun irdelenmesi, taraflar arasında ihtilaflı bulunan düğün salonundaki işler yönünden taraf vekillerinin bilirkişi raporuna karşı yaptıkları ayrıntılı ve gerekçeli itirazların incelenmesi için bilirkişi heyetinden ek rapor almak gerekip gerekmediğinin değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesinden ibarettir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığından, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine” karar verilerek dosya mahkememize gönderilmesi üzerine yeni esasa kaydı yapılarak taraflara duruşma günü bildirir davetiyeler gönderilmiş, taraf vekillerinin istinaf mahkemesi kararına karşı beyanları alınmış, davacı vekili istinaf mahkemesi kararında belirtilen teklif formunun kendilerinde asılları olmadığı yönünde beyanda bulunmuş, beyanını imzası ile tastik etmiş, davalı vekiline ise bu celsede belirtilen teklif formunun asıllarını sunması yönünde 10 günlük kesin süre verilmiş, beyanda bulunmadığı ve asılları sunulmadığı taktirde teklif formu asıllarının kendilerinde olmadığının kabul olunacağı ihtarı yapılmasına rağmen davalı vekili tarafından da teklif formunun asılları mahkemeye sunulmamıştır.
Verilen ara kararı doğrultusunda dosya muhasebeci bilirkişiye tevdii edilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtilen kriterler incelenerek davacı şirketin esnaf ya da tacir olup olmadığı yönünde rapor alınmasına karar verilmiş, düzenlenen 18/05/2021 tarihli raporda davacının birinci sınıf tacir olarak kabul edilip, beyannameleri dikkate alındığında buna göre davacının dava tarihi itibariyle tacir niteliği taşıdığı belirtilmiş, daha sonra ise dosya daha önce rapor düzenleyen bilirkişi kuruluna tevdii edilmiş, alınan 08/11/2021 tarihli raporda daha önceki kök raporda belirtilen görüşlerini tekrar ettiklerini belirtmişlerdir. Ek rapora karşı taraf vekillerinin beyan ve itirazları alınmış, taraf vekillerince alınan ek rapora karşı itirazda bulunulmuş ise de; ek raporda taraf itirazları ile Bölge Adliye Mahkemesi kararı tartışıldığından bilirkişi raporuna itirazlar yerinde görülmemiştir.
Mahkememizce istinaf mahkemesinin kaldırma kararından önce ve kaldırma kararından sonra toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ile iddia ve savunmalar gözönünde bulundurulduğunda 6102 sayılı TTK’nun 4.ve 5. maddesine göre eldeki davanın taraflarının tacir olması ve iki tarafından da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğması nedeniyle iş bu davaya bakmaya mahkememizin görevli olduğu, bilirkişi raporlarında davalıca ödendiği bildirilen 09/05/2014 tarih ve 2.800,00 TL bedelli ödeme ile 10/06/2014 tarihli ve 5.000 TL bedelli ödeme belgesindeki imzaların davacı tarafça müvekkiline ait olmadığını belirtildiği, davalıdan söz konusu belgelerin aslının sunulması talep edilmesine rağmen belge aslının sunulmadığı, davalı vekili tarafından davacı tarafın talebi üzerine … … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/262 D. İş sayılı dosyasında keşif neticesinde ortaya konulan bilirkişi raporunda projeye göre imalatların %55’nin tamamlandığının tespit edildiği, faturada yazılı imalatların çoğunun yapılmadığı belirtilerek itiraz ettiği ancak, bilirkişi raporunda taraflara ait defterler yerinde incelenerek ve imalatlar da yerinde görülerek yapılan imalatlar ve bedeli belirlendiğinden davalının bu itirazının da yerinde görülmediği, taraflar arasında davalıya ait otel binasının, oda mobilyaları, oda kapıları ile düğün salonunun tefrişi ve dekorasyonu işinin yapımı ile ilgili anlaşma yapıldığı, davacı tarafından söz konusu iş yapılarak teslim edildiği, taraf defterleri de incelenerek yapılan işlerin bilirkişilerce belirlendiği, tarafların sunduğu teklif formları aynı olmadığından taraflardan teklif formlarının asıllarının istenildiği, davacı vekilinin teklif formunun aslının kendilerinde olmadığını beyan ettiği, davalı tarafından da teklif formlarının asıllarının ibraz edilmediği, bu duruma göre de teklif formlarının uyuşmazlıkta esas alınamayacağı, bilirkişilerden alınan raporlara göre de davacının talep edebileceği iş bedelinin 663.469,00 TL olduğu, davalının bu işle ilgili yaptığı ödemenin ise 274.000,00 TL olduğu, bu durumda davacının bakiye alacağının 389.469,00 TL olduğu, buna göre de davalının itirazının kısmen yerinde olmadığı kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne kısmen reddine alacak eser sözleşmesinden kaynaklanmakla alacak likit olmadığından inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
Yukarıda açıklanan nedenlere, kararın dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, dosyadaki kanıtlara göre;
1.-Davanın KISMEN KABULÜNE, davalının 389.469,00 TL’ye yapmış olduğu itirazın iptaline, kabul edilen miktara takip tarihinden itibaren yıllık %11,75 i geçmemek üzere avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
Şartları oluşmadığından davacının inkar tazminatı talebinin reddine,
2.-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 26.604,63 TL nispi karar ve ilam harcı için peşin alınan 5.556,38 TL peşin ve 2.300,30 TL icra peşin harcı toplamı 7.856,68 TL’nin mahsubu ile noksan olan 18.747,95 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, (önceki karar gereğince 27/06/2018 tarih ve 2018/173 sayılı harç tahsil müzekkeresi ile işlem yapıldığından yeniden işlem yapılmasına yer olmadığına)
3.-Davacı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen miktar yönünden hesaplanan 35.712,83 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4.-Davalı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 9.976,83 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5.-Davacı tarafından yapılan 5.556,38 TL peşin harç ile 2.300,30 TL icra peşin harcı toplamı 7.856,68 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6.-Davacı tarafından bu dosya için yapılan 27,70 TL başvuru harcı, 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı, 2.600,00 TL bilirkişi ücreti ve 252,90 TL posta gideri ile tespit dosyası için yapılan toplam 1.862,70 TL olmak üzere toplam 4.841,40 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 4.099,07 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7.-Davalı tarafça yapılan 41,00 TL posta gideri, 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı ile 730,70 TL tespit gideri toplamı 839,80 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan taktiren 128,77 TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
8.-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde … Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere 27/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …