Emsal Mahkeme Kararı Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/94 E. 2022/160 K. 08.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

T.C.
ANKARA
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/94 Esas
KARAR NO : 2022/160

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …..
DAVALI : … – TCN: …

VEKİLİ : Av. ……
DAVA : İtirazın İptali (Kooperatif Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/02/2020
KARAR TARİHİ : 08/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/03/2022

Mahkememize açılan İtirazın İptali (Kooperatif Borcundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
DAVA:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle, davalı tarafın ortaklığından ayrılmış bulunduğunu, … İşletme Kooperatifine karşı, ortak yerlerin bakım, koruma, güçlendirme ve onarım giderleri ile diğer giderlerden kaynaklanan aidat borcu ve gecikme bedeli ile birlikte tüm borcunu tahsil amacıyla taraflarınca Ankara … Müdürlüğü’nün 2019 / 11874 esas sayılı dosyasında İcra takibi başlatıldığını, borçlu tarafından yapılan itirazda; kooperatiften ayrıldığından bahisle, özellikle ayrılma tarihinden sonra sitenin zorunlu giderlerini içeren ödemeleri gerçekleştirilmesinin gerekmeyeceği sebebiyle borca itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, borçlunun maliki bulunduğu konutun site içerisinde ve kooperatifin hizmet sağladığı alanda olması sebebiyle, elde edilen menfaatin karşılığı olarak site hizmetleri için belirlenen aidat ödemelerinin yapılması gerektiğini; ayrıca ortaklıktan çıkan davalının kooperatif anasözleşmesinin şahsi sorumluluklar kısmının 20. maddesi kapsamındaki “kooperatiften ilişiği kesilen ortağın sorumluluğu ayrıldığı tarihten itibaren iki yıl devam eder.” İfadesi ile çıkma kararının yanı sıra sorumluluğun devam ettiğini, yine anasözleşmenin Ortaklık Payı Dışındaki Ödemeler başlığı altında belirtilen ödemelerden de 21. madde kapsamında sorumlu bulunduğunu iddia ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere; davalının dayanaksız itirazının iptaline ve icra takibinin devamına, davalının % 20 oranından aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesi yönünde talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle, müvekkilinin kooperatife hiç üye olmadığını, site yönetimi olduğunu düşünerek para yatırdığını, müvekkilinin, söz konusu mülkü aldıktan 2 ay sonra site yöneticisi olarak kendini tanıtan Mehmet Büyüktürk’ün, müvekkiline, kooperatife ortaklık dilekçesi yazması gerektiğini söylediğinde durumun böyle gündeme geldiğini, söz konusu müstakil evin satın alma işlemleri yapılırken tapu kaydında evin kooperatif hissesi dahilinde olduğu hakkında herhangi bir bilgi yer almamakla birlikte, evin eski maliki tarafından da müvekkiline herhangi bir bilgilendirme yapılmadığını, müvekkilinin müstakil evin devri sırasında sadece kat mülkiyeti devrinin yapıldığını, bunun dışında herhangi bir kooperatif hisse devri yapılmadığını, KK’nın 8. Maddesi kapsamında da kooperatife üyelik / ortaklık için herhangi bir taleplerinin, yazılı başvurularının yapılmadığını, ortağı olmadıkları bu kooperatife 16.01.2019 tarihinde bir ihtar gönderdiklerini, dolayısıyla davacı tarafın farazi olarak müvekkilini üye kabul etmesinin usul ve yasalara aykırı olduğunu, diğer yandan, müvekkili ve davacı ile ilgili yasal olarak ortada 634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasasına göre kurulmuş bir site yönetimi de bulunmadığını, dolayısıyla, davacı işletme kooperatifinin icra takibinde belirtmiş olduğu miktarlar ile ve aidat toplamasının da usul ve yasalara aykırı olduğunu, müvekkilinin konutunun bulunduğu bölgedeki konutların tamamının tüm belediye hizmetlerinden faydalandığını, bu nedenle site yönetimi veya işletme kooperatifi olarak ortada müvekkilinin yararlandığı bir hizmet bulunmadığını, davacı işletme kooperatifinin ortak tesisleri varsa bile müvekkilinin hiçbir zaman bu tesislerden faydalanmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER :
Ankara … Müdürlüğünün 2019/11874 esas sayılı dosyası getirtilerek, incelenmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve ön inceleme duruşmasında belirlenen uyuşmazlık konuları hakkında kooperatif alanında uzman bilirkişisinden alınan bilirkişi raporunda özetle, davacı kooperatif yönetim kurulunda geçen beyan ve kabul ile davacı vekilinin cevap dilekçesinde geçen beyan dikkate alındığında; davalı tarafın davacı kooperatifin ortağı olmadığı görüşüne varıldığını, aksi halde davacı tarafın, davalının konutu satanın ortaklık payını da devir aldığını, devir suretiyle ortak olunmamışsa, davalı tarafın haricen ortak olmak üzere kooperatife başvurduğunu, davalının Ortaklık Taahhütnamesi imzaladığını, bu ortaklık başvurusunun yönetim kurulunda kabul edildiğini vs. belgelerle kanıtlamak durumunda olduğunu, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun “Toplu Yapılara İlişkin Özel Hükümler’ in düzenlendiği 66. vd. maddelerine göre, davalı vekilinin sözünü ettiği yukarıdaki ada ve parseller üzerinde site yönetimi ve de site yönetim planı oluşturulup oluşturulamayacağının hukuki değerlendirilmesi ile varsa site yönetim planının ilgili tapu müdürlüğünden celbinin gerekip gerekmediğinin takdirinin mahkemede bulunduğunu, davacı kooperatif tüzel kişiliğinin, anasözleşmesinin 6. maddesine ve de Kat Mülkiyeti Kanunu’na uygun olarak site yönetimini olarak seçilip seçilmediğinin, hal böyle olunca da davacı kooperatifin davalıdan aldat vs. talep edip etmeyeceğinin hukuki değerlendirilmesi mahkemenin takdirinde bulunduğunu, davalının konutunun bulunduğu sitede 634 sayılı kanun hükümlerinin uygulanabileceğinin, kat malikleri kurulunun usulüne uygun olarak toplandığının kabulü halinde, davalının icra takip tarihi itibariyle son ödeme günü geçmiş aidat asıl borcu 1.425,00 TL, takip tarihi itibariyle işlemiş borcu ise 37,48 TL olarak hesaplandığını, davalının konutunun bulunduğu sitede 634 sayılı kanun hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığının ve de kat malikleri kurulu oluşturulamayacağının tespit ve kabulü halinde ise; söz konusu aidat ve işlemiş faiz alacağının talep edilemeyebileceğini, ancak takip eden maddelerde açıklandığı üzere, böyle bir durumda davacı kooperatifin vermiş olduğu hizmetlerden yararlandığı ölçüde davalı tarafın davacı kooperatife borçlu olması gerektiği görüşüne varılabileceğini, davacı kooperatifin delilleri arasında gösterdiği genelde defter kayıtlarında, özelde ise davalıya ait cari hesaplarında, icra takibinde 2019 yılı Ocak, Şubat, Mart, Nisan Mayıs, Haziran ve Temmuz (Kaldı ki, icra takibinin 23.07.2019 günü başlatıldığı dikkate alındığında, Temmuz 2019 ayı aidatının son ödeme günü dahi dolmamıştır) ayları için ayrı ayrı 475,00’er TL yer almadığı görüldüğünden, anılan aylar için davalıdan herhangi bir alacak talep edemeyebileceği görüşüne varıldığını, 2018 yılından devreden 2.250,00 TL tutarındaki alacak ile ilgili olarak ise; davalının konutunu – ilgilendiren giderlerden hissesine düşen gider payın 524,52 TL olabileceğinin hesaplandığını, 80 işlem kodlu imar barışı, yapı kayıt belge bedeli olarak 30.11.2018 tarihinde ödendiği belirtilen 41.775,00 TL ile 45 işlem kodlu Bakım-Onarım Tamir Gideri olarak 18 kalemde ödenin toplam 22.374,61 TL’nin nelerden oluştuğunu, mahiyetlerinin neler olduğunu, bunların davalının konutunu ilgilendiren giderleri de kapsayıp kapsamadığını araştırmak, bilirkişiliğimizin uzmanlık alanı dışında kaldığından, bu konuda mahallinde teknik inceleme ve keşif yapılmasının gerekebileceği yönünde görüş ve kanaatini bildirmiştir.
DELİL DEĞERLENDİRME VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Dava davacı kooperatifin ortak yerlerin bakım koruma onarım giderleri ve diğer giderlerden kaynaklı aidat borcu için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı davasıdır.
Davaya konu iptali istenen icra dosyası incelendiğinde takibin Ankara 7 İcra Müdürlüğünde yapıldığı, davalının yetkisiz icra müdürlüğünde takip yapıldığından takibe itiraz ettiği, yetkili icra dairesinin Gölbaşı İcra Müdürlüğü olduğu yönde yetki itirazında bulunduğu, davalının adresininde Gölbaşı olduğu, itiraz üzerine takibin durduğu ve itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş olmakla; Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre, İtirazın iptali davalarında, hem icra dairesinin hem de mahkemenin yetkisine itiraz edilmesi durumunda İİK.nun 50.maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın, HMK’nın 164. maddesi hükmü uyarınca ön sorun olarak incelenmesi gerekir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, bu sonuca etkili değildir. Eş söyleyişle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır(HGK’nın 28.03.2001 gün ve 2001/19-267 E. 2001/311 K.;20.03.2002 gün ve 2002/13-241 E.,2002/208 K.).
Dosyada bulunan sicil kayıtları incelendiğinde ; Davacı kooperatifin adresinin Gölbaşı adresi olduğu, yine davacı vekilinin ara karar gereği sunduğu 11/01/2022 tarihli dilekçesinde de takip tarihi itibari ile kooperatifin adresin Karşıyaka Mahallesi doktorlar sitesi içi Gölbaşı olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı yasanın 14 maddesine göre Özel hukuk tüzel kişilerinin ortaklık veya üyelik ilişkileri ile sınırlı olmak kaydı ile bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerine karşı açacakları davalar için ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğunun düzenlendiği, bu yetki kuralının kamu düzenine ilişkin ve kesin nitelikli olduğu, kooperatifle ortağı arasındaki ihtilaflarda kooperatifin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkili olduğundan yetkili icra dairesinde takip yapılmadığı anlaşılmakla ; yetkili icra dairesinde takip yapılmadığından davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur .
HÜKÜM :
Yukarıda açıklanan nedenlere, kararın dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, dosyadaki kanıtlara göre;
1-Davanın usulden REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine,
3-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 102,49 TL harçtan indirilmesi ile arta kalan 21,79 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Arabuluculuk aşamasında harcanan 1.320,00 TL giderin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, davalı yararına hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, kendisini vekil ile temsil ettiren davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/03/2022

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.

*