Emsal Mahkeme Kararı Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/87 E. 2021/314 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/87 Esas
KARAR NO : 2021/314

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/02/2021
KARAR TARİHİ : 27/05/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/06/2021

Mahkememize açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
DAVA:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle, taraflar arasındaki sözlü olarak akdolunan sözleşmeler gereği; müvekkili şirket tarafından, düzenlenen faturalardaki malların davalıya satışı gerçekleştirilip malların teslim olunduğunu, bakiye 78.733,25 TL. borcun ödenmesi yönündeki girişimlerin sonuçsuz kalması üzerine, davalı aleyhine, alacak aslının, TTK 1530. Maddesi hükümleri gereği, son fatura tarihi 09.02.2018 tarihine 30 gün eklenmek suretiyle, 11.03.2018 tarihinden takip tarihine kadar işlemiş 24.798,28 TL. faizi ile, takip sonrasında ise, alacak aslına TTK 1530/7 maddesi gereği işleyecek faiz ve sair ferileriyle birlikte ödenmesi talebiyle, … Müdürlüğü’nün … Esas numaralı dosyası ile takip başlatıldığını, davalı tarafça faturalara ve münderecatına dair evvelce başkaca itiraz bulunmamakta iken, ödeme emrinin tebliği üzerine, herhangi bir borcu bulunmadığı gerekçesiyle takibe itiraz edildiğini, davalı tarafça gerçekleştirilen, 24.798,58 TL. faiz alacağına ve % 21,25 faiz oranına dair itirazlar HARİÇ olmak üzere, takibe konu 78.733,25 TL. alacak aslı ve ferileri yönünden gerçekleşen itirazın iptali ile, alacak aslına, 3095 sayılı Kanunun 2. maddesinin 2. fıkrası gereği, takip tarihi itibariyle Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı uygulanmak suretiyle takibin devamına karar verilmesini talep ettiklerini belirterek, davalı tarafça haksız ve hukuka aykırı biçimde gerçekleştirilen itirazın KISMEN iptaline, davalının, dava ve takibe koru alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum olunmasına, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin de davalı tarafa tahmiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı firmanın, … Müdürlüğü’nün … sayılı takibinde, 78.733,25.-TL asıl alacak yanında 24.798,28.-TL faiz ete talep etmişse de gerek bu faiz talebini, gerekse de asıl alacağa yönelik % 21,75-TLTik faiz oranı uygulanması talebini (bu yöndeki itirazların haklı olduğunu kabul ederek} davanın dışında bıraktığını, davacı firma ile 2017 yılı başlarına dek ticari alışverişin olduğunu, ancak bazı malların istenen nitelikte olmaması nedeniyle iade faturaları kesilip bu hatalı malların davacıya iade edildiği ve bu alacakların mahsup edildiğini, ayrıca davacı tarafın teslim edildiğini ileri sürdüğü malların da müvekkiline teslim edilmediği için davacı tarafın alacak talebinin taraflarınca kabul edilmediğini, sadece kendi kayıtlarını dayanak göstererek alacaklı olduğunu iddia eden davacının dava konusu edilen malların teslim edildiğini ispat külfetinin davacı üzerinde olduğu ve davacının sadece kendi defter kayıtlarıyla alacağını kanıtlanmasının hukuken mümkün olmadığını, müvekkil firma yetkililerinin imzasını taşıyan teslim, tesellüm belgeleri ve irsaliyeleri olmadan mal teslimini dolayısıyla alacak talebini kabul etmediklerini belirterek, açıklanan ve re’sen gözetilecek nedenlerle davanın reddine, davacı tarafın % 20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı öçte meye mahkum edilmesine, yargılama gi eter terinin ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
… Dairesinin … sayılı dosyası getirtilmiş, incelenmiştir.
Davalı ve Davacı şirketin ilgili dönemlere ait BA, BS formları getirtilmiş, incelenmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve ön inceleme duruşmasında belirlenen uyuşmazlık konuları hakkında serbest muhasebeci mali müşavir bilirkişiden alınan bilirkişi raporunda özetle,
Davacı defterleri ve tarafların BA-BS formlarının incelenmesinden 03.09.2019 takip tarihi itibariyle 78.733,25 TL davacı alacağı bulunacağı, icra inkâr tazminatı (73.733,25 x % 20 = 15.746,65 TL) hususunda takdirin mahkemeye ait olduğu görüş ve kanaatini bildirmiştir.
DELİL DEĞERLENDİRME VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Dava; 105. maddesi gereği eda ve İ.İ. K. 67/1 ve devamı maddeleri gereğince, ticari satımdan kaynaklanan itirazın iptali davasıdır.
Davacı taraf taraflar arasında mal satımı konusunda anlaşma olduğu ve bu anlaşmadan kaynaklı ticari ilişkileri olduğu, davalının bir kısım alacağı ödemiş ise de icra takip talebine konu bakiye alacığını ödemediği iddiasına dayanmaktadır. Davacı vekili takip talebinde belirtilen asıl alacağa yapılan itirazın iptalini istemektedir.
Davacı defterlerinin incelenmesinde sahibi lehine delil vasfı taşıyan davacı yasal defter kayıtlarına göre davacının davalıya bir kısım mal satıp bedeli faturalandırdığı, davacının davalıdan bakiye 78.733,25 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği bildirilmiştir. Davalının usulüne uygun olarak defterlerini ibraz emri tebliğine rağmen defterlerini ibraz etmediğinden incelemesi yapılamamıştır.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 13.06.2017 tarih 2016/2310 E ve 2017/2537 K sayılı ilamında ticari defterlerin sunulmaması hususunu şu saptamalarla değerlendirmiştir ; “6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2). İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3). Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.” (Aynı yönde Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 20.06.2017 tarih 2016/9523 E ve 2017/5233 K sayılı ilamı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 24.01.2018 tarih 2016/6668 E ve 2018/635 K sayılı ilamı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 08.01.2018 tarih 2016/12814 E ve 2018/50 K sayılı ilamı)
Somut olaya gelince davacının defterlerinin sahibi lehine delil olma vasfını taşıdığı, davalı tarafın ticari defterlerini ibraz emrine rağmen ibraz etmediği, fakat davalı yanın BA formlarının incelenmesinde davacının dayandığı faturaları vergi dairesine bildirdiği bilirkişi raporundan anlaşılmıştır. Yukarıda Yargıtay 15. Hukuk Dairesi ilamında ayrıntılı izahı yapılmış olduğu üzere tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan davalı, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, davacı defterindeki kayıtlara uygunluğu mahkememizce kabul edildiğinden bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere asıl alacak yönünden itirazın iptaline karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle davalının davaya konu alacağı sabit görüldüğünden davanın kabulüne, itirazın iptaline ve alacak likit olduğundan davacı yararına icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Yukarıda açıklanan nedenlere, kararın dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, dosyadaki kanıtlara göre;
1-Davanın kabulü ile … Dairesinin … sayılı dosyasına yapılan itirazın 78.733,25 TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin bu bedel üzerinden kaldığı yerden devamına,
2-Kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen %20 icra inkar tazminatı olan 15.746,65 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 5.378,27 TL nispi karar ve ilam harcın, peşin alınan 826,91 TL’nin mahsubu ile noksan olan 4.551,36 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, davacı yararına kabul miktarına göre hesaplanan 11.035,32 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, kendisini vekil ile temsil ettiren davacıya verilmesine,
5-Arabuluculuk aşamasında harcanan 1.320,00 TL giderin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafça yatırılan 826,91 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvuru harcı, 766,75 TL tebligat/posta/müzekkere masrafı, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 821,15 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/05/2021

Katip …
¸E-İmzalıdır

Hakim …
¸E-İmzalıdır

*