Emsal Mahkeme Kararı Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/666 E. 2022/914 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

T.C.

10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/666 Esas
KARAR NO : 2022/914

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVALI : … …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/12/2020
KARAR TARİHİ : 20/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/01/2023

Mahkememize açılan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
DAVA:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle, müvekkili firmanın buğday karşılığında un ihracatı yapmakta iken 2005 yılında yapılan faaliyete ilişkin resmi belgede sahtecilik ve 4926 sayılı yasaya muhalefet suçlarından soruşturma başlatıldığını, soruşturma ve mahkeme süreci yaklaşık 12 yıl sürdüğünü, … 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/537 Esas sayılı dosyası ile görülen dava sonunda görülen dava sonunda müvekkilinin beraat ettiğini ve dosyanın kesinleştiğini, müvekkili hakkında soruşturma başlaması ile birlikte davalı kurum müvekkili firmaya ihracat yasağı koyduğunu, bu yasak nedeniyle müvekkilinin yıllarca ihracat yapamadığını, ticaretinin bittiğini, davalı kurum tarafından yapılan soruşturma, fırsat bilindiğini, işlemediği bir suçtan dolayı kurum tarafından cezalandırıldığını, müvekkili şirket, davalı tarafından peşinen yargılandığını ve şirketin batmasını sağladığını, müvekkil hakkında ihracat yasağına neden olan… 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/537 esas (tefrik kararı öncesinde esas no:2010/772 Esas) ceza dosyasında 19/10/2015 yılında bilirkişi heyeti tarafından rapor alındığı ve bu raporda “beyan olunan toplam un’un dava konusu ihraç ürününün, gümrük idaresinin denetimi ve gözetimi altında, Gümrük idaresince tescilli ve onaylı dört adet çıkış beyannamesi ile gümrüklü sahadan sevk edilerek, beyan edilen eşyaların Türkiye’den tam ve noksansı olarak ihraç edilmiş olduğu” şeklinde belirtildiği ve 06/03/2017 tarihli ek raporda ise “sanıklar ve firması yönünden işlendiği ileri sürülün gümrük kaçakçığı, sevk maddelerinde belirtilen evrakta sahtekarlık fiillerinin her bir sanık ve ihracatçı firma yönünden unsurlarının oluşmadığı, dava konusu ihraç nedeni ile haksız bir kazanç elde edilmediği hazine zararının oluşmadığı” şeklinde belirtildiğini, davalı kurumun müvekkilden ihracat yasağı koyma ve ticaretini durdurma nedeni, Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma akabinde kovuşturma sonunda müvekkilinin suçsuz olduğu ve beraat kararı verildiğinin görüldüğünü, müvekkili firma bu olay nedeniyle yıllardır batık halde bırakıldığını, davalı kurum müvekkilden tazminat almak için … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/543 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını ve bu açılan davanın reddedildiğini, müvekkili davalı kurumun bu kötü niyetli tavrı nedeniyle maddi olarak büyük bir yıkım yaşandığını, dava sürecinde bütün gelir kapısının kapandığını, kar yapan firma iken, herhangi bir geliri olmayan firma haline geldiğini, teminata konu ceza mahkemesi müvekkilinin beraatı ile sonuçlandığı ve kesinleştiğini, davalı kurumun bu zararları ödemesi gerektiğini, müvekkili kurum davalı tarafa yazılı başvuru da bulunduğu ancak sonuç alınamadığını, tüm bu nedenlerle davalarının kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1000,00 TL maddi zararın haksız fiilin işlendiği tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin, vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle, davacının dava dilekçesinde belirttiklerinin aksine davacı firma hakkında Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı müfettişliğince usulsüz un ihracatları konusunda hazırladığı 21.08.2006 tarih, 3 sayılı Soruşturma Raporu sonucu TMO tarafından firmaya ihracat yasağı konulmadığı gibi ihracat yapmasınında engellemediğini, kaldı ki TMO’nun ihracatı engelleme ve yasaklama gibi bir görevi veya uygulaması mevcut olmadığını, Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında gerçekleştirilen tüm ihracat ve ithalat iş ve işlemleri Ticaret Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmekte, firmalar adına düzenlenmekte olan Dahilde İşleme İzin Belgeleri (DİİB)’de yine bu Bakanlık tarafından düzenlendiğini, dolayısıyla firmanın zarara uğramasında kurumlarının hiçbir sorumluluğunun mevcut olmadığını, ayrıca davacı firma ihracat yapamadığı bu nedenle kayba uğradığını belirttiğini, ancak dava konusu olayda TMO’nun dahiliyeti indirimli buğday satışı yapılması olduğunu, bunun dışında davacı TMO’dan buğday alamasa dahi özel sektörden ve piyasadan buğday temin edebilir ve yine ihracat ya da satış işlemlerini gerçekleştirebileceğini, TMO tarafından firmanın iş ve işleyişi hakkında herhangi bir kısıtlama mevcut olmadığını, şirketin mahvına neden oldukları ve zarara uğrattıkları iddialarını kabul etmediklerini, müvekkili Kurum firmayla imzaladığı sözleşmeler kapsamında alacağını talep etmek için dava açtığını ve hukuka uygunluk çerçevesi içinde hakkını arama yoluna gittiğini, bu nedenle firmanın kaybından ve zararından sorumluluklarının bulunmadığını, firmanın iş yapamaması, ya da kar kaybına uğraması ile TMO arasında herhangi hukuki veya organik bir bağının bulunmadığını, bu nedenle davacının taleplerinin aksine Kurum alacağı mevcut olup TMO olarak hem kurumlarının zararı istenmiş hem de ilgili tebliğin kurumlarına yüklediği yükümlülüğü yerine getirdiklerini,
davacı firmanın sahtecilik tespit edilen gümrük beyannamelerinin dahilde işleme izni ihracat taahhüdünün kapatılmasında kullanılması sözleşmeye ve Dahilde İşleme Rejimi mevzuatına aykırılık teşkil ettiğini, dolayısıyla müvekkili kurum tarafından dava konusu olayda; hukuka aykırı bir fiil işlenmemiş, yapılan işlemlerde herhangi bir kusuru bulunmamakta ve en önemlisi davacı firmayı zarara uğrattığını, sadece ceza mahkemesi kararına dayanılarak beraat hükmü alındığından bahisle maddi zararın istenmesi hem hukuka hem de dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, ayrıca Ceza yargılaması sonucu Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesince Zamanaşımı nedeniyle davanın düşürülmesine karar verildiğini, ayrıca yukarıda bahsettikleri TMO olarak birçok indirimli buğday satışı yapılmış olup Davacı tarafından DİİB taahhüdünün kapatılmasında birçok İhracat Beyannamesi kullanıldığını, usulsüzlük tespit edilmeyen İhracat Beyannameleriyle taahhüdün kapatılması yapıldığını, bunlarda bir sorun çıkmadığını, bu da müvekkili Kurum kötü niyetli davranmamış aksine sadece mevzuatta görülen usul ve kuralları uygulamakla yetindiğini, Dahilde İşleme Rejimi mevzuatı ve davalı firma ile yapılan sözleşmeler doğrultusunda iş ve işlemler yerine getirildiğinden davacıyı zarara uğratma ve kaybına neden olmak gibi bir durum asla söz konusu olmadığını, bu nedenlerle öncelikle söz konusu davada; derdestlik, zamanaşımı ve husumet itirazlarımız değerlendirilerek davanın reddine karar verilmesini, aksi kanaatte iseniz esas ilişkin olarak sunduğumuz sebeplerle ve haksız fiil hükümleri ve maddi tazminat şartları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
… 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/537 Esas (tefrik kararı verilmeden önce 2010/772) sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden istenilerek incelenmiştir.
… 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/543 esas sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden istenilerek incelenmiştir.
DELİL DEĞERLENDİRME VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Dava, davalı kurum tarafından davacı şirkete ihracat yasağı konulması haksız eylemleri nedeni ile uğranılan zararın tazmini davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalı kurum tarafından davacıya ihracat yasağı konulup konulmadığı konulmuş ise yasal mevzuata uygun olup olmadığı, davacının zararının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise miktarının ne olduğu ve zararın oluşmasında davalının kusurlu olup olmadığı hususlarındadır.
Dosya kapsamında Ticaret Bakanlığı ihracat genel müdürlüğüne müzekkere yazılmış olmakla; gelen müzekkere cevabında davacı firma hakkında alınmış herhangi bir ihracat yasağı bulunmadığı bildirilmiştir.
Dosya kapsamında bulunan davalı tarafından sunulan belgelerin incelenmesinde; Davalı kurum tarafından Bakanlar kurulu kararı eki ‘dahilde işlemi rejimi kararı’na istinaden ihracatı desteklemek amacı ile dahilde işleme izin belgesine sahip firmalara piyasa değerinin altında buğday satışı yapıldığı, Dış ticaret müsteşarlığı ihracat genel müdürlüğü tarafından dahilde işleme izin belgesinin firmalara verildiği, firmaların aldıkları buğday karşılığına denk gelen miktarda un veya makarna ihraç ettiklerini gösteren Gümrük çıkış beyannameleri ile ihracat taahhüdünü kapattıkları, davacı şirketinde davalıya dahilde işleme izin belgesi ile başvurduğu, davalı ile davacı arasında sözleşmeler imzalandığı ve davacıya indirimli buğday satıldığı , ancak ihracat işlemleri sırasında davacı firmanın gümrük çıkış beyannamelerinde usulsüzlük tespit edildiği, Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı müfettişlerince Habur Gümrük Müdürlüğünde yapılan incelemeler sonucu bazı firmaların ihracat beyannamelerinde usulsüzlük tespit edildiği, TMO ‘dan dahilde işleme izin belgesi ile buğday alan firmalardan bazılarının usulsüz gümrük beyannamesi düzenlendikleri, ihraç edilmeyen unu ihraç edilmiş gibi gösterdikleri, veya ihraç edilenden fazla ihracat beyannamesi düzenledikleri yönünde rapor tanzim edildiği, Gümrük müsteşarlığı müfettişlerini raporlarında davacı firmanın da usulsüzlüklerinin tespit edildiği, ve davalı kuruma bildirildiği, Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından davalı kuruma yazılan müzekkere de dahilde işlemi rejimi 46 maddesine göre işlem yapılmasının istendiği anlaşılmıştır. Yine davacı şirket yetkilileri hakkında soruşturma başlatıldığı, … 1 Ağır Ceza Mahkemesinde davacı şirket yetkililerin 4926 sayılı kaçakçılık suçundan ve resmi belgede sahtecilik suçundan yargılandıkları, ancak haklarında beraat kararı verildiği, kararın zaman aşımı nedeni ile düşme nedeni ile kesinleştiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmelerde alıcının taahhüdü başlıklı 13 maddesinde; alıcı tarafından ihracatla ilgili olarak ibraz edilen belgelerin yürürlükteki mevzuat hükümleri doğrultusunda yetkili mercilerin soruşturma ve incelemelerine bağlı olarak usulsüz, eksik dayanaktan yoksun olduğunun tespiti halinde usulsüz eksik ve dayanaktan yoksun belgeye isabet eden miktarların satıcının bu tespitin yapıldığı tarihteki iç satış fiyatları ile sözleşme satış fiyatı arasındaki farkı teslim tarihinden tahsil tarihine kadar %…. Oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile satıcının alıcıdan tahsil etme hakkı doğduğunu alıcı kabul eder’ şeklinde düzenleme olduğu, davalı firmanın da davacı şirkete karşı … 2 Asliye Hukuk Mahkemesinde alacak davası açtığı anlaşılmıştır.
Davacı davalının haksız eylemleri nedeni ile zarara uğradığını iddia etmekte ise de ;Ticaret Bakanlığı ihracat Genel Müdürlüğünden gelen yazı cevabına göre davacı şirket hakkında verilmiş bir ihracat yasağı kararı olmadığı, yine taraflar arasında tanzim edilen satış sözleşmelerinde alıcının taahhüt kısmında ibraz edilen belgelerin yürürlükteki mevzuat hükümleri doğrultusunda yetkili mercilerin soruşturma teftiş incelemelerine bağlı olarak usulsüz eksik dayanaktan yoksun olduğunun tespiti halinde belgeye isabet eden miktarların satıcının bu tespitin yapıldığı tarihteki iç satış fiyatları ile sözleşme satış fiyatı arasındaki farkı teslim tarihinden tahsil tarihine kadar hesaplanacak faizi ile satıcının alıcıdan tahsil etme hakkı doğduğunu alıcı kabul eder şeklindeki düzenleme olduğu, dosyaya sunulan belgelerden Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığının davalı kuruma yazdığı yazılarda gümrük beyannamelerinin gerçeği yansıtmadığının ve Dahilde işleme rejiminin 46 maddesine göre işlem yapılmasının istendiği, yine davacı şirket yetkilileri hakkında resmi belgede sahtecilik ve 4926 sayılı yasaya muhalefet suçundan yargılandıkları, beraat ettikleri zaman aşımı nedeni ile dosyanın istinafta kesinleştiği, ihracat yasağının davalı kurum tarafından konulmadığı ve davalının aralarındaki sözleşme hükümlerine istinaden alacak davası açmasının haksız eylem olarak kabul edilmeyeceğinden davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :
Yukarıda açıklanan nedenlere, kararın dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, dosyadaki kanıtlara göre;
1-Davanın REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 54,40 TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 26,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Arabuluculuk aşamasında harcanan 1.320,00 TL giderin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, davalı yararına hesaplanan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, kendisini vekil ile temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı tarafın yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde … Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/12/2022

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.

*