Emsal Mahkeme Kararı Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/512 E. 2022/610 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.

10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/512
KARAR NO : 2022/610
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … TC No:…
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
Av. …
Av. …
DAVALI : … …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
Av. …
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 23/10/2020
KARAR TARİHİ : 21/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/10/2022

Mahkememize açılan genel kurul kararının iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
İDDİA
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; aynı zamanda tarafların babaları olan şirket yönetim kurulu başkanı vefat ettiğinden Şirket yönetim kurulunun seçilmesi, bilanço ve gelir tablolarının onaylanması, yönetim kurulunun ibrası gündemleri ile 29.08.2020 tarihinde ertelenmiş olağanüstü genel kurul toplantısının yapıldığını, davacı müvekkilinin toplantıda alınan tüm kararlara olumsuz oy verdiği ve bunların tutanağa geçirildiğini, eski yönetim kurulu başkanının hisselerinin bir kısmını hakim ortak olan oğlu …’e davacı müvekkilinden mal kaçırmak maksadıyla muvazaalı olarak devrettiğini, …’in bu suretle hakim ortak olduğunu, hakim ortak olmasını sağlayan ve tüm kararları da bu güçle alan …’in hisselerinin dayanağı hukuki işlemlerin de geçersiz olduğunu, davacı müvekkilinin vekaleten katıldığı 29.09.2020 tarihli Olağanüstü Genel Kurul toplantısında 2016, 2017, 2018, 2019 yıllarına ait Bilanço ve Gelir Tablosunun onaylanması ve ilgili yıllar içindeki faaliyetlerinden dolayı yönetim kurulu üyesinin ibralarının istenmesi için yapılan oylamada sonuçların şaibeli olup gerçeği yansıtmaması düşüncesiyle muhalif oy kullandığını, bilançoların doğru hesaplanmadığını, mevcut yönetim kurulunun şirket menfaatlerine aykırı olarak afaki iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil edecek şekilde ve şirketi haksız olarak zarara uğratacak davranışlar sergileyeceği yönünde kuvvetli emarelerin olduğunu, pay sahiplerinin emrine amade bulundurulması gereken yıllık faaliyef raporu, denetçi raporu gibi belgelerin müvekkili tarafından talep edilmesine rağmen davalı şirket merkezinde bulundurulmadığını, yapılan toplantılarda defalarca talep edilmesine rağmen müvekkili şirket ortağının bilgi edinme hakkının ihlal edildiğini, bu nedenle de TTK 437. maddesine aykırılıktan genel kurul kararının iptal edilmesi gerektiğini, muvazaalı hisse devri ile hakim ortak olan …’in bu gücünü kullanarak kendini tek başına yönetim kurulu başkanı seçtiğini, alınan bu kararın hukuka aykırı olduğunu, vefat sonrası devredilen hisselerde bölünemeyen hisseler için ya feragat usulü ya da temsilci atanma usulü ile işlemlere devam edilmesi gerekirken bu usullerin hiçbiri yapılmadan bölünemeyen hisselerin bölündüğünü, bu nedenle de genel kurul kararının iptal edilmesi gerektiğini belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla öncelikle TTK’nun 430. maddesi uyarınca tedbir talebinin kabulü ile davanın kesin hüküm ile sonuçlanıncaya kadar davaya konu genel kurul kararının yürütülmesinin durdurulmasını ve TTK 630. maddesi uyarınca da şirketin işlerinin devamı için kayyum atanmasını, TTK 438. maddesi uyarınca özel denetçi atanmasın ve nihai olarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili, davalı şirketin yönetim kurulunu temsil eden …’in vefatı neticesinde şirketin yönetiminin eksik kaldığını, şirketin fesih tehdidi karşısında hissedarlardan …’in mahkemeye başvurarak organ eksikliğinin giderilmesi bakımından genel kurulun toplanmasını, belirlenen gündem maddelerinin görüşülmesini talep ettiğini, … 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yaptığı inceleme neticesinde 28/07/2020 Tarih, ve 2020/255 E., 2020/345 K.sayılı ilamı ile istemi kabul ettiğini, bunun üzerine 29.08.2020 tarihinde belirlenen gündem maddeleri görüşülmek üzere şirket merkezinde toplantının yapılacağının belirlendiğini, ancak bir kısım ortaklarca ertelenmesinin talep edilmesi karşısında toplantının bir ay sonraya bırakılarak 29.09.2020 tarihinde yapıldığını, 29.09.2020 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul toplantısında 2016 yılından itibaren gerçekleştirilmeyen bilanço, kar ve zarar cetvellerinin müzakeresi ve ibra hususlarının görüşüldüğünü, alınan kararların yasa, ana sözleşme ve iyi niyet kaidelerine uygun olduğunu, dava dilekçesinde yer verilen hususların gerçek olmadığını, Muris …’in vefatı ile geride mirasçı olarak eşi … (%0,8568 pay oranı), ile çocukları … (%51,8584 pay oranı), … (%0,8568 pay oranı) ve … (%46,3130 pay oranı) kaldığını ve son on yılda şirkette miras nedeniyle geçişler hariç pay devri ya da değişikliği olmadığını, davalı şirketin 20 yılı aşkın bir süredir muris … tarafından yönetildiğini, …’in 2002 yılında yapılan genel kurulda diğer ortak … ile birlikte yönetim kuruluna üye seçildiğini ve bundan sonraki dönemde yönetim kurulunda görev almadığını, öte yandan davalı şirketin son dönemde herhangi bir ticari faaliyetinin olmadığını, sadece 50.000,00 TL civarında kira gelirinin bulunduğunu, çoğunluk hisseye sahip olması nedeniyle …’e birtakım isnatlarda bulunulmasının, murisin yönetimi dönemindeki işlemlerden sorumlu tutulmasının hayatın olağan akışına ve yasal düzenlemelere açıkça aykırılık teşkil ettiğini, genel kurulda yönetime başkaca bir adayın çıkmadığını, müvekkilin hissesi itibariyle yönetim kuruluna seçilmesinin çok doğal olduğunu, toplantı kararının alınması ve icrası aşamasında herhangi bir usuli veya yasal eksikliğin bulunmadığını, mali tabloların değerlendirildiği dönemde şirketin tek yetkilisinin tarafların ortak murisi … olduğunu, şirketin kira gelirinden başka gelir getirici bir faaliyetinin olmadığını, dava açılmasının sebebinin şirketin işleyişi, bilançosu, mali tabloları ya da faaliyetlerinin değil, ailevi kızgınlıkların, kırgınlıkların olduğunu, dava konusunun 29.09.2020 tarihli genel kurul kararının iptal istemine ilişkin olmasına karşın dava dilekçesinde bu tarihe kadar şirketi yönetmemiş olan …’in şahsının hedef alındığını, pay sahiplerinin bilgi edinme hakkının ihlal edilmediğini, zira finansal tabloların, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunun ve denetleme raporlarının şirket merkezinde pay sahiplerinin incelenmesine hazır bulundurulduğunu, keza zorunluluk olmamasına rağmen gündeme ilişkin belge ekinde ortaklara gönderildiğini, dava konusunun genel kurul kararının iptal istemi olmasına karşın bu taleple bağlantılı olmayan Özel Denetçi Ataması isteminde de bulundurulduğunu, TTK 428.maddesindeki koşulların oluşmadığını, genel kurul kararının iptali istemi ile bu talebin aynı davada birlikte görülemeyeceğini, bu nedenle istemin reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek davacının yerinde olmayan ve yasal dayanağı bulunmayan tüm tedbir istemlerinin ve şirkete kayyum atanması talebinin, Özel Denetçi Tayini istemli davanın reddine, genel kurul yasal bir zorunluluk neticesinde yasa ve ana sözleşmeye uygun yapıldığından ve alınan kararların yasa, ana sözleşme ve iyi niyet kaidelerine aykırı bulunmadığından davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ GEREKÇE
Dava; davalı şirketin 29.09.2020 tarihinde gerçekleştirilen olağanüstü Genel Kurul kararının iptali ve özel denetçi atanması istemine ilişkindir.
Davacının, davalı şirketin ortağı olduğu çekişme konusu olmayıp, çekişme bilanço, kar/zarar cetvellerinin müzakeresi ve yönetim kurulunun ibrasına, …’in yönetim kuruluna seçilmesine ilişkin kararın iptali isteminin yerinde olup olmadığı, şirkete özel denetçi atanmasının gerekip gerekmediği üzerinde toplanmakla tarafların davaya ilişkin delil ve belgeleri toplandıktan sonra dosya bilirkişiye tevdii edilerek alınan 26/10/2021 tarihli raporda;
“….
Davaya konu olayda davacıların ve davalının müşterek murisi Şirketi tek başına temsil ve ilzam eden yönetici …’in ölümünün, yönetim kurulu üyeliğini kendiliğinden sona erdireceği (TTK 363), Anonim Şirketin Yönetim kurulu üyesinin ölümü ile iş yapamaz hale gelen şirket için, her bir pay sahibi ve tüm ilgililerin mahkemeden şirkete kayyum atanmasını talep edebilecekleri (TMK 426) anılan maddelerde belirtilmiştir. Ortak …’in Mahkemeye müracaatı İle … 6. ATM. 28/07/2020 Tarih, ve 2020/255 E., 2020/345 K. sayılı ilamı ile temsil atanan kayyumu olarak atandığı, organ eksikliğini gidermek için şirketin genel kurul toplantısını yapmak üzere görevlendirildiği (TTK530). Bu bağlamda 29.08.2020 tarihinde belirlenen gündem maddeleri görüşülmek üzere şirket merkezinde toplantının yapılmasına karar verildiği, ancak bir kısım ortaklarca toplantının ertelenmesinin talep edilmesi üzerine Genel Kurul toplantısı bir ay sonraya bırakılarak 29.09.2020 tarihinde yapılması kararlaştırıldığı,
29.09.2020 tarihinde yapılan şirketin Olağanüstü Genel Kurul toplantısında 2018 yılından itibaren gerçekleştirilemeyen (2016- 2017-2018-2019 yılları) bilanço, kar ve zarar cetvellerinin müzakeresi ve ibra hususlarının görüşüldüğü, oy çokluğu ile önceki (davalı ve davacıların Mürisi Müteveffa) yönetim kurulu üyesinin ibra edilmesinin kararlaştırıldığı, anılan genel kurul toplantısında şirkete yönetim kurulu üyesi olarak …’in oy çokluğu ile seçildiği ihtilaf konusu değldir.
Davacı ortak …’in 29.09.2020 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısına vekili aracılığıyla katılmıştır. Bilindiği üzere Anonim Şirket Genel Kurul kararlarının iptaline ilişkin dava 3 aylık hak düşüm süresi içinde açılmalıdır. Davacının toplantıya katılmış olması sebebiyle toplantı tarihinden itibaren bu sürenin dikkate alınmasının gerekeceği sayın mahkemenin takdirindedir. Davaya konu olayda İptali talep edilen Olağanüstü Genel Kurul 29.09.2020 tarihinde yapılmış, huzurdaki dava 23.10.2020 tarihinde ikame edilmiş olup, açılan dava süresi içindedir.
Anonim şirketlerde genel kurul kararlarının yasa, ana sözleşme ve afaki iyi niyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için, toplantıya katılar üyenin karara ret oyu kullanarak muhalif kalması ve bu keyfiyeti zapta geçirmesi gereklidir.
Bilanço, kar zarar cetvellerinin müzakeresi ve yönetim kurulunun ibrası konusu:
Davaya konu olayda davacı … vekili Av. … Tüğçe Atasoy, bilanço ve kar-zarar cetvellerinin gerçeği yansıtmadığını, hisse devir senetleri ile ilgili soru işaretlerinin olduğunu belirterek yönetim kurulunu ibra etmediğini belirtmiştir. Yargıtay 11.HD. 10.2.2014 T., E.2013/12250, K.2014/2149 kararında; “…Genel kurul kararı aleyhine Jptal davası açan pay sahibi her bir gündem maddesinin oylamasından sonra muhalif kaldığını befirttiğinden ayrıca foplantı sonunda da yeniden muhalefet şerhi yazması gerekmez.” denilmiştir. Davacının bilanço-kar zarar cetvellerinin müzakeresi sırasında aynen ” Bilanço ve kar zarar cetvellerinin gerçeği yansılmadığını düşünüyoruz hisse devir senetleri ile ilgili soru işaretleri bulunmaktadır. Bu ve diğer konular hakkında yasal haklarımız saklıdır ibra etmiyoruz.” demiştir. Ancak bu müzakerelerin sonunda, “oy çokluğu ile 2016, 2017, 2018, 2019 dönemi bilanço ve kar zarar cetvelleri ibra edilmiştir.” Şeklindeki karardan sonra bu karara muhalefet ettiklerine ilişkin bir muhalefet şerhi genel bulunmamaktadır. Uygulamada ve nazariyatta bu konuda “Dava şartı niteliğindeki muhalefet şerhi, bazı zorunlu unsurları taşımaktadır. Doktrinde oylama öncesi yapılan görüşmeler sırasında yapıları muhalefetin geçerli sayılmayacağına dair görüş mevuttur. Zira karara peşinen muhalefet olmaz. Kararın alınmasından önce peşinen verilen muhafefet kayıtları geçerli değildir ve ortağın iptal davası açmasına imkan vermez. Muhalefetten söz edebilmek için öncelikle kararın alınmış olması şarttır” denilmiştir. Görüleceği üzere davacının bilanço-kar zarar cetvelleri ve ibra kararından sonra bu karara muhalefet ettiğine ilişkin bir şerh ve muhalefet kaydı bulunmamaktadır. Ne var ki hukuki konudaki takdir elbette sayın hakime aittir.
Sayın Mahkeme tarafından davacının bu konuda muhalefet kaydının bulunduğu kanaatine varılması halinde ise;
Davacı yan 2016-2017-2018-2019 yıllarma ait bilançoların hangi senede ve hangi kısmının gerçeği yansılmadığı veya hangi kaydın bilançoda bulunmadığı açıklanmamış olduğu gibi davacının bilançonun gerçeği yansıtmadığı iddiasının doğruluğu hakkında davacı tarafından herhangi bir delil ve veri ortaya konulmamıştır. Bu nedenle bilançonun nasıl ve hangi yönlerden gerçeği yansıtmadığının belirlenebilmesi de mümkün görülmemiştir. Bu nedenle davacının bilanço, kar, zarar cetvellerinin ve yönetim kurulunun ibrası yönünde talebi kanıtlanamadığı sayın mahkemenin takdirindedir.
Davacının “hisse devir senetleri ile ilgili soru işaretleri bulunmaktadır” şeklindeki beyanının bir muhafefet şerhi nitetiğinde olduğu kanaatine vardığında ise, dosyada mevcut pay defterindeki belirlemelere göre en son pay devrinin 31.03.2009 tarihinde gerçekleştiği anlaşılmakla bu kısımdaki davacının talebinin de yerinde olamayacağı sayın mahkemenin takdirindedir.
Öte yandan; Muris …’in hisseleri konusunda ise; bir anonim şirket ortağının ölmesi hâlinde, kendisine ait hisseler mirası reddetmemiş mirasçılarına geçer. Bu durumda mirasçıları payı devren ve kanuni halefiyet çerçevesinde kazanmaktadır. Mirasın kanunla intikal etmesi sebebiyle mirasçılar kendiliğinden şirkete ortak olurlar. Kanunda açık hüküm otmamakla beraber diğer ortakların muvafakatine ihtiyaç yoktur. Olayda murisim veraset ilamının çakırtıldığı ve buna göre şirketteki hisseleri varisleri üzerine geçirildiği belirgindir. Muris hisseletinden şirketin 1 ADET HİSSENİN DEĞERİNE tekabül etmeyecek olan (buçuklu) hisseler varsa bunlar için varisler tarafından MÜŞTEREK TEMSİLCİ seçilmeli alınacak kararlarda MÜŞTEREK TEMSİLCİNİN de imzası bulunmalıdır. Anonim şirketlerde oy hakkı, pay sahibinin vazgeçilmez ortaksal haklarındandır. Kuraf olarak her pay en az bir oy hakkı verir. Pay sahibinin ölmesi halinde, paylar üzerinde birden fazla kişinin ortak Mülkiyeti doğabilir. Birden fazla kişinin ortak mülkiyetinde bulunan paylardan kaynaklanan genel kurula katılma ve oy kullarma haklarına ilişkin Türk Ticaret Kanununun 432. maddesinde bir düzenleme yapılmıştır. Bu düzenleme gereğince, bir pay birden fazla kişinin ortak Mülkiyetindeyse, bunlardan biri veya üçüncü bir kişi, genel kurulda paydan doğan hakları kullanması için temsilci olarak atanabilir. Bu temsilci tüm malikleri temsilen paydan kaynaklı hakları kullanır. Davaya konu olayda Pay sahibi murisin 14.04.2020 tarihinde vefatı üzerine … 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/390 E. 2020/456 K. sayılı Veraset ilamına göre mirasın 4 pay sayılarak 1 payının kızı …’e, 1 payının Oğlu …’e, 1 payının kızı …’a, 1 payının oğlu …’e aidiyetine karar verilmiştir. Buna bağlı olarak murise ait toplam 8.225 Payın; 2.056 payın …’e, 2.056 Payın davacı …’e, 2.056 Payın ortak …’a, 2.056 payın ortak …’e intikal edeceği belirgindir. Bunun dışında kalan 1 payın isabet ettiği oyun varisler tarafından seçilecek müşterek temsilki imzasıyla kullanılacağı sayın Mahkemenin takdirindedir. Bu 1 payın davacılar yönünde oy kullandığı varsayılsa ve hatla muristen intikal eden tüm payların davacılar yönünde oy kullandığı var sayılsa dahi alınan kararların geçerliliğini etkilemeyecektir. Ancak murisin ölümü ile Mirasçılara payların intikalinin TTK 494. Madde gereği olduğu ve bunda bir usulsüzlük bulunmadığı sayın Mahkemenin takdirindedir.
Öte yandan muristen intikal eden Payların varislere intikal etmemesi durumunda Muris paylarının karar nisabına katılmaması dahi, Genet kurulun yine toplantı nisabı ile toplandığı ve yeterli nisapla kararların alındığı anlaşılmakla iptal talebinin yerinde olamayacağı sayın mahkemenin takdirindedir.
…’in yönetim kuruluna seçilmesine illşkin karar konusu :
İptali tafep edilen genel Kurul kararının 6 nolu gündem maddesi ile ilgili 6 nolu kararda; Yönetim Kurulu Başkanı olan …’in vefatı nedeniyle yeni yönetim kurulunun seçilmesi Maddesine geçildi.
Osman Çetinei Yönetim Kurulu Başkanı olmak istediğini beyan etmiştir. Hazır bulunanlardan başka aday da bulunmadığı görülmüştür. … vekili… Yönetim Kurulu Başkanı seçilmesini kabul ettiklerini, … vekili … ve … … ise kabul etmediklerini beyan etmişlerdir. Şirket Yönetim Kurulu Üyeliğine …’in 3 yıl süreyle seçilmesine oy çokluğu ile karar verilmiştir.
Davacı …’in vekili Av. … bu karar üzerine;“ hakim ortağı hakim ortak haline getiren, hisse devirleri şüpheli iken ve bu hususa ilişkin evrak inceleme talebine dönüş olmamışken hakim ortağın oy gücünü kullanarak aldığı bu karar dürüstlük kurallarına, esas sözleşmeye ve kanuna aykırıdır, ayrıca yönetim kurulu başkanlığı için yeterli tecrübesi olmadığı gibi tarafsızlığı da bulunmamaktadır. Yasal haklarımızı saktı tutuyoruz. ” şeklinde muhalefet kaydını tutanağa geçirdiği anlaşılmıştır. Bu şekilde dava şartının yerine getirildiği sayın Mahkemenin takdirindedir.
Sayın Mahkemece takdir edileceği üzere Anonim Şirkette Genel kurullar, Ticaret yasasında veya esas sözleşmede, aksine daha ağır nisap öngörülmüş bulunan hâller hariç, sermayenin en az dörtte birini karşılayan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin varlığıyla toplanır. Bu nisabın toplantı süresince korunması şarttır. İik toplantıda anılan nisaba ulaşılamadığı takdirde, ikinci toplantının yapılabilmesi için nisap aranmaz. Kararlar toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu ile verilir. Genel kurulda alınan kararlar toplantıda hazır bulunmayan veya olumsuz öy veren pay sahipleri hakkında da geçerlidir. Davaya konu genel kurukla, …’in yönetim kurulu başkanı olarak seçilmesine oy çokluğu ile karar verilmiştir. Karara olumlu oy veren oy sahipleri Osman Çetine! ve …’dir. Davacının bu kişinin yönetim kurulu Başkanı olarak seçilmesinin Yasaya, sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğu yönündeki iddialarını kanıtlayıcı bir deli ve veri dosyada mevcut değildir. Bir ortağın yönetim kurulu başkanı olmasında yasaya aykırı bir yön ve ana sözleşmeye aykırı bir yön mevcut olmadığı gibi, bunun dürüstlük kurallarına aykırı olduğu da söylenemeyeceği sayın Mahkemece takdir edilecektir.
Özel Denetçi Atanması Konusu:
IV. Öncelikle Olağanüstü Genel Kurul gündeme bağlılık ilkesi uyarınca Gündemi görüşmek üzere toplanmış, gündeme herhangi bir ilave yapılmasına ilişkin ne Mahkeme kararı ne de davacı da dahil ortakların isteminin olmadığı dikkate alındığında davacının gündemde olmadığı için görüşülmeyen Özel Denetçi Tayini hususunda Genel Kurulda bir karar alınmamıştır. Genel Kurul kararından görüleceği üzere Özel Denetçi konusu gündemde olmadığı ve gündeme İlave istenilmediği için gündeme bağlılık ilkesi gereği görüşülmemiş, bu konuda herhangi bir (kabul yada red) karar da alınmamıştır. Bilindiği üzere özel denetçi olağan genel kurul veya olağanüstü genel kurul tarafından atanabilir. Ancak bu atama İçin ön şart, atamanın genel kurul gündeminde yer aflması gereklidir. Genel Kurul Tutanağından da görüleceği üzere davacının Genel Kurulda bu yönde herhangi bir istemi sepketmemiş, bu konuda herhangi bir istem Genel kurul Zabtına geçmemiş, istem olmadığı için bunun kabul yada reddi de söz konusu olmamıştır. Hal böyle olunca davacının Özel Denetçi atanması ve Genel kurul kararının bu nedenle iptali isteminde bulunabilmesi olanaksızdır.
Yukarıda etraflı olarak yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda, Hukuki konudaki takdir sayın Hakime ait olmak üzere davacının 29.09.2020 tarihli Şşirket Olağanüstü Genel Kurul Kararının iptali yönündeki taleplerinin ve iptal sebeplerinin yerinde bulunmadığı…” yönünde görüş bildirmiştir.
Bu rapora karşı taraf vekillerinin beyan ve itirazları alındıktan sonra dosya aynı bilirkişiye tevdii edilerek alınan 03/01/2022 tarihli ek raporda, bilirkişi görüş ve kanaatini değiştirmemiştir.
Davacının, bilançoya yönelik itirazlarının olması ve şirketin defter ve kayıtlarının da incelenmesi gerektiğinden rapor düzenleyen bilirkişinin yanına mali müşavir bilirkişi eklenerek alınan 08/07/2022 tarihli raporda, “davalı şirketin yasal defter kayıtlarının, mali tabloları teyit ettiği, gerçeği yansıttığının tespit edildiği, şirketin kaydi bilançolarının incelenmesinde bankada bulunan nakdin her yıl düzenli olarak arttığı, bilançoların o düzeyde artmaması sonucu öz kaynaklarında ciddi artış olduğu, şirketin bankada bulunan nakdi toplam borçlarının 2016 yılında 3,12 2017 yılında 5,40 2018 yılında 5,81 2019 yılında da 6,07 katı olduğundan şirketin mali durumunun iyi olduğu, kök raporda belirtilen kanaati değiştirecek nitelikte bulunmadığı, davacının olağanüstü genel kurul kararının iptali yönündeki taleplerinin yerinde olmadığı” yönünde görüş bildirilmiştir. Davacı vekili tarafından son alınan rapora itiraz olunarak yeni bir bilirkişiden rapor alınması talebinde bulunulmuş ise de; alınan raporlarda davacının tüm iddiaları tartışılmış olmakla yeni bir bilirkişiden rapor aldırılması talebi yerinde görülmemiştir.
Davalı şirketin olağanüstü genel kurulunun 29/09/2020 tarihinde gerçekleştirilen olağanüstü genel kurul kararının iptali ve şirkete özel denetçi atanması talep edilmiş ise de; bilanço kar/zarar cetvelinin müzakeresi ve yönetim kurulunun ibrası hususunda alınan kararlarda davacının bu karara ilişkin olarak şerh ve muhalefet kaydı bulunmadığı gibi bu kararın iptaline yönelik herhangi bir delil ve belge sunulmamış ise de; davacının hisse devir senetleri ile ilgili soru işaretleri bulunduğu yönündeki beyanlarının muhalefet şerhi niteliğinde kabul edilebilir ise de; mevcut pay defterindeki belirlemelere göre en son pay devrinin 31/03/2019 tarihinde gerçekleştiği, öte yandan muristen intikal eden payların varislere intikal etmemesi durumunda muris paylarının karar nisabına katılmaması dahi genel kurulun yine toplantı nisabıyla toplandığı ve yeterli nisapla kararların alındığı, davacının bu yöne ilişkin taleplerinin yerinde olmadığı, iptali istenen genel kurulun 6 nolu gündem maddesi ile yönetim kurulu başkanlığına …’in seçilmesine karar verilmiş olup, bu karar da yasa ve ana sözleşmeye göre toplantı ve karar nisabına uygun olduğu, iyiniyet kurallarına da aykırılık olmadığı, TTK’nun 438.maddesine göre özel denetçi atanması talebinde bulunulmuş ise de; davacı tarafından TTK’nun 437.maddesine uygun olarak bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılması halinde TTK’nun 438.maddesine göre belirli olayların özel bir denetimle açıklığa kavuşturulması için genel kuruldan özel denetçi atanması istenebileceği, yazılı şartların yerine getirildiğine yönelik dosyada delil ve belge olmadığından davacı özel denetçi atanmasını isteyemez.
Toplanan delillere göre davacı açmış olduğu iş bu dava ile olağanüstü genel kurulda alınan bir kısım kararların iptalini talep etmiş ise de; bilanço karar/zarar cetvellerinin müzakeresi ve yönetim kurulunun ibrası görüşülür iken karara muhalefet ettiğine ilişkin şerh ve muhalefet kaydı yok ise de; davacının hisse devir senetleri ile ilgili soru işaretleri bulunmaktadır şeklindeki beyanı muhalefet şerhi niteliğinde kabul edilmesi gerektiği, bu durumda dahi muristen intikal eden payların varislere intikal etmesi durumunda muris payları nisaba katılmasa dahi genel kurulun toplantı nisabı ile toplandığı ve yeterli kararların alındığı, iptali istenen …’in yönetim kurulu başkanlığına seçilmesine ilişkin kararın da usulüne uygun toplantı ve karar nisabına uygun olarak alındığı, söz konusu kararların yasaya, ana sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olmadığı, TTK’nun 438.maddesine göre özel denetçi atanması talebinin şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmakla açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1.-Davacının 29/09/2020 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan kararların iptali talebi ile TTK’nun 438.maddesine göre uygun özel denetçi atanması talebinin reddine,
2.-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcı için peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile noksan olan 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3.-Davalı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4.-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
5.-Davacı tarafça yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta içinde … Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere 21/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …