Emsal Mahkeme Kararı Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/484 E. 2021/215 K. 06.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/422 Esas – 2021/233
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/422 Esas
KARAR NO : 2021/233

DAVA : Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 19/08/2019
KARAR TARİHİ : 12/04/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/05/2021

Mahkememize açılan Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin yurdun birçok noktasında bayileri aracılığıyla oto cam tedarik ve montaj vs ilgili tüm cam hasar ve arızalarında hizmet veren köklü ve deneyimli bir işletme olduğunu, davalının tanzim ettiği poliçelere dayalı olarak sigortalı, sigorta ettiren ve hak sahiplerinin cam hasarlarını müvekkilinin, şirket sigortalıların tedarik ederek, onarımlarını tamamlayarak vermesi gereken hizmeti eksiksiz olarak ifa ettiğini, ve hak sahiplerinin davalıdan olan hasar tazminat alacağını temlik aldığını ancak davalı şirketin iş bu ifadan dolayı ödemekle mükellef olduğu tazminatları temlik alacaklısı davacıya ödemekten imtina ettiğini, müvekkilinin yurt içinde ki birçok sigorta şirketine bu şeklide anlaşmalı servis veya anlaşmasız olarak hizmet vermekte olduğunu ancak davalı şirket ödemekle mükellef olduğu iş bu tazminatları ödemekten imtina ettiğini, müvekkili ile ilgili temliknameleri ve alacaklarının davalıdan defalarca talep etmiş olmasına rağmen davalı hasar tazmin sorumluluğundan gelen yükümlülüğünü bugüne dek yerine getirmediğini, Borçlar Kanunu’ nun 133. maddesi; ‘Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağının üçüncü bir kişiye devredebilir ve Borçlar Kanunu 134. maddesi; ‘Alacağın devrinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır. ’ gereğince müvekkile alacaklar yazılı ve geçerli bir şekilde devredilmiş olup, sözleşmelerdeki imzalar alacağı devreden şahıslara ait olduğunu, sorumlulukları ve gereklerini yerine getirmeyen davalı sigorta şirketinin müvekkilinin temlik aldığı alacakları ödemediğini, tüm bu nedenlerle davalı şirketten talep edilmesine rağmen bu güne kadar müvekkile ödemekten imtina ettiği hasar bedellerinin toplamı olan 33,071,86TL nin fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla tahsilini, temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
YANIT
Davalı vekili cevap dilekçesinde,müvekkili aleyhine açılmış olan davada yetki itirazlarının olduğu, davanın yetkili yer mahkemesinde açılmamış olup,yetkili istanbul mahkemelerinde açılmış olması gerektiği, davacı şirketin bayileri aracılığı ile oto cam hasarları ile ligili poliçe ile bağlı hak sahiplerinden alacağı temlik aldığı iddiası ile iş bu davayı açtığını, davalı şirketin sorumluluğu hasarlara ilişkin bağlantılı ve poliçe tarihini kapsar hasarlar açısından, kasko poliçe teminatı ve kusur durumu ile sınırlı olduğunu, gerek hasar aşamasında, gerekse başvuru şartı olan arabuluculuk aşamasında davacı tarafından talep edilen hasarlara ilişkin evrakların tam olarak sunulmadığını, davacının talep ettiği hasar bedeli toplamı olduğu iddia edilen 33.071,86 TL gerçeği yansıtmayıp gerekenden daha yüksek servis bedelleri belirtildiğini, eksiksiz ve tam başvuru ile talep edilmiş olan hasar bedelleri için gerçeği yansıtmayan servis bedeline göre değil bağımsız eksper raporuna göre davalı şirketçe ödeme yapıldığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun kalmadığını, hasarların oluşma şekline göre kusur yönünden dosyaya rapor sunulmamış olduğunu, bu hususların dikkate alınması gerektiğini belirterek davanın reddine, yargılama gideri ve yasal vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, alacağın temlikine dayanılarak açılan sigorta sözleşmesinden kaynaklanan hasarın tazmini talebine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nun genel yetkiyi düzenleyen 6. Maddesinin 1. Fıkrasına göre; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” yine aynı yasanın 16. Maddesinde haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü yer almaktadır.
6100 sayılı HMK’nun 7. Maddesinde ” Davalı birden fazla ise dava , bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak dava sebebine göre kanunda , davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse , davaya o yer mahkemesinde bakılır. Birden fazla davalının bulunduğu hallerde , davanın , davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme , ilgili davalının itirazı üzerine onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.” hükmü yer almaktadır.
HMK’da kesin yetki halleri açıkça sayılmış olup haksız fiile ilişkin davalardaki yetki, kesin yetki olmayıp bir seçimlik yetkidir.
Diğer taraftan 2918 sayılı yasanın 110/2 maddesi; ” Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.” hükmünü içermektedir.
Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel mahkemelerden hiç birinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa o zaman seçme hakkı davalıya geçer.
Somut olayda hususi nitelikteki araçlara ilişkin taleplerin görev konusunda değerlendirme yapılmak üzere tefriki ile yeni esasa kaydına karar verilerek, …. plakalı ticari nitelikteki araçlar için yetki itirazının değerlendirilmesinde; davacının ikamet adresinin İstanbul olduğu, davalının adresinin de İstanbul olduğu, mahkememizin davaya bakmakta görevli olduğu ticari nitelikteki …. plakalı araçlar üzerinde yapılan işlemlere ilişkin talepler konusunda işlem yerlerinin ve poliçelerin Ankara dışında düzenlendiği anlaşılmış olup, Mahkememizin yetkili olmadığı, davalının süresi içerisinde yetki itirazında bulunduğu ve yetki itirazın usule uygun olduğu anlaşılmakla yetkisizlik kararı verilerek, dosyanın davalının seçim hakkını kullandığı yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1.-Mahkememizde açılan davanın ….plakalı araçlar üzerinde yapılan işlemlere ilişkin talepler konusunda mahkememizin YETKİSİZLİĞİ nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE,
2.-HMK.nın 20.maddesi gereği kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren, kanun yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurularak dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi halinde dosyanın YETKİLİ NÖBETÇİ İSTANBUL ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3.-Dava dilekçesinde geçen ve yetkisizlik kararı verilmeyen fazlaya ilişkin taleplerin tefriki ile yeni esasa kaydına,
4.-6100 Sayılı HMK’nın 331/2. Maddesi uyarınca harç, vekalet ücreti ve diğer yargılama ücretlerinin görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine, davanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmemesi halinde talep üzerine mahkememizce ayrıca değerlendirilmesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/04/2021