Emsal Mahkeme Kararı Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/395 E. 2022/442 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/395
KARAR NO : 2022/442
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : 1-…..
2-… – ..

VEKİLİ : Av. … -..
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 02/09/2020
KARAR TARİHİ : 15/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/06/2022

Mahkememize açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
İDDİA:
Davacı vekili, davalılar tarafından müvekkili şirket aleyhine …. esas sayılı dosyası ile takibe başlandığını, takibin dayanağı olarak ise … karar sayılı tenfiz kararının gösterildiğini, söz konusu kararda; davanın kabulünü, ….eyalet mahkemesi …. sayılı kararının tanınmasına ve tenfizine karar verildiğini, yabancı mahkeme kararında ise 51.129,19 Euro ana paranın davalılardan …, 10.225,84 Euro anaparanın ….’e, 211,99 Euro ek meblağın davalılara, 12.12.2009 tarihinden itibaren baz faize ek %45 faizle birlikte ödenmesine karar verildiğini, müvekkili aleyhine başlatılan icra takibinde davalıların müvekkili şirketten farklı tarihlerde toplam 523.000,00 TL tahsil etmesine karşın, ödemelerin icra dosyasına bildirilmemesi ve fazla faiz nedeniyle icra dosyasının kapatılamadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte davalı tarafın alacak talebinin haklı olduğu varsayımında müvekkili şirketin temerrüde düşürülmemiş olmasına rağmen hisse karşılığında paranın ödenmiş olduğu tarihten itibaren faiz işletilmesinin açıkça yasalara aykırılık teşkil ettiğini, temerrüt oluşmadan talep edilen faiz yönünden müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini istediklerini, yabancı mahkeme tarafından verilen kararlarda faiz oranının baz faiz oranı dikkate alınarak hesaplandığını, yabancı ülke para birimine işletilen faiz ile ülkemiz para birimine işletilen faiz oranlarının farklılık gösterdiğini, davalı tarafın alacak talebi yabancı para birimi olmasına rağmen baz faizin dikkate alınmadığını, yabancı mahkeme tarafından hükmedilen faiz oranı ile icra dosyasında talep edilen faiz oranı neticesinde hesaplanan faiz yönünden müvekkili şirketin borçlu olmadığının tespitini talep ettiklerini, tenfiz tanıma kararında vekalet ücretinin 1.320,00 TL olmasına karşın, icra takibinde 13.200,00 TL talep edildiğini ve bu tutara faiz işletildiğini, bu yönüyle de fazla talep edilen tutar yönünden borçlu olmadıklarını,
07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 41. Maddesinde 25/3/1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının teşviki, Sermayenin Tabana yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi düzenlemede alınacak tedbirler ile 5422 sayılı kurumlar vergisi kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik yapılması hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş, işbu geçici 4. Maddede 31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı … kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga …. ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır. Hükmü düzenlenmiş, aynı Kanun’un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır. Aynı Kanun’un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlandığını, maddenin gerekçesinde; ” …. ortaklıklar tarafından ihraç edilen paylar hakkında 6362 sayılı Kanun ile 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga …. ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı ….Kanununun amaçlarına aykırı bir şekilde ortaya çıkan ve şirket sermayesinin iadesi sonucunu doğuran “ortaklık ilişkisinin geçersiz olduğu, usulsüz primli pay satışı yapıldığı, sahip olunan hisselerin nominal değerinin bulunmadığı, hile veya yanıltma ile bu hisse senetlerinin iktisap edildiği, güven ilkesine aykırı davranıldığı” ve benzeri iddialar hakkında tereddütleri gidermek, tüm ortakların mülkiyet hakkını eşit bir şekilde korumak, ülkemiz için ekonomik ve stratejik öneme sahip üretimlerin varlığını ve devamını sağlamak, bu şirketlerin sermayesine güvenerek ticari ilişkiye giren 3. şahısların haklarını korumak, istihdamı artırmak, şirketlerin faaliyetlerini sürekli kılmak, serbest piyasa koşullarında adil bir rekabet ortamı oluşturarak hisse senetlerinin değerinin borsada oluşmasının temini amacıyla; bu ortaklıklar bağlamında pay, ortaklık ilişkisi, ortaklıklara yapılan ödemelerin pay karşılığı yapılmış kabul edilmesi gerektiği ile ortak ve ortaklık haklarının tanımı yapılarak, ortaklık haklarının korunması amaçlanmıştır. Nitekim 2005 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan 10/16, 262 esas numaralı Araştırma Komisyonu Raporunda “Kanuni yükümlülüklerini yerine getiremeyen ve faaliyetini sürdüremeyen şirketlerin tasfiyesini kolaylaştırıcı düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Faaliyeti devam eden, kaynak sıkıntısı olmayan, kanuni yükümlülüklerini yerine getiren holdinglerin istihdama, ticarî hayata, ekonomiye katkıları da dikkate alınmalıdır.” önerisinde bulunulduğunu, ayrıca maddenin ikinci fıkrası ile; yetkili kuramların incelemesinden geçerek borsada işlem gören ve yerli ve yabancı binlerce yatırımcısı bulunan bu şirketlerin faaliyetlerinin devam ettirilmesini temin etmek ve bu suretle yatırımcılar açısından sermaye piyasalarının güvenirliğini sağlamak, ortak ve ortaklığın haklarını korumak amacıyla kurulan ilişkinin zarar görmemesi ve bu ilişkiyi tahrif edecek iddiaların açıklığa kavuşturulması için, maddede belirtilen nedenlerle açılmış derdest davalarla ilgili olarak kanun yolu incelemesindekiler dâhil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verileceği ve yargılama gideri ile maktu vekâlet ücretinin ortaklık üzerinde bırakılacağı hüküm altına alınmıştır.” şeklinde belirtildiğini, müvekkili şirketin kayıtlarında davalı yan şirket hissedarı olarak yer almakta olup kaydileştirilmesi de eksiksiz yerine getirildiğinden yasal düzenleme kapsamında da yer aldığını iddia ederek müvekkili şirket ile davalılar arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin kurulduğunun tespitine, bu talebi kabul edilmediği taktirde müvekkili şirketin yapmış olduğu 523.000 TL ödeme gözönünde bulundurularak … esas sayılı dosyası bakımından icra dosyası alacaklısı olan davalılara asıl alacak, faiz ve diğer alacak kalemleri bakımından borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA:
Davalılar vekili, davacı yanın müvekkillerine toplamda 523.000,00 TL ödeme yaptığını iddia etmekte ise de, bu iddiaların yersiz olduğunu, taraflarına dönem dönem kısmi ödeme yapılmış ise de, borcun tamamını kapsamadığını, icra dairesine tahsilat bildirimini sağlayan temel unsurun, tahsilat bildiriminin yapılması değil, tahsil harcının ödenmesi olduğunu, davacı yanın yaptığı ödemelerin tahsil harcını yatırmadan söz konusu dosyada kısmi de olsa ödeme yapıldığının kabulü ve dolayısıyla faiz işlemesinin son bulmasının hukuken mümkün olmadığını, icra iflas hukuku mevzuatına göre, tahsil harcının borçlunun sorumluluğunda olduğunu, farklı müvekkilleri ile davacı arasındaki benzer hukuki nedenlere dayalı icra takiplerinde tahsil harcının davacı tarafından yatırıldığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
HUKUKİ GEREKÇE:
Dava, tenfiz kararına dayalı olarak başlatılan takibe ödeme ve 7194 sayılı yasa uyarınca borçlu olunmadığının tespitine yöneliktir.
Davalılar tarafından …. numaralı kesinleşmiş karara dayanarak tanıma ve tenfiz isteminde bulunmuş, … esas, … karar sayılı 31/10/2013 tarihli ilamı ile tanıma ve tenfiz isteminin reddine karar verilmiş,…esas…. karar sayılı dosyası ile onanmış, bu ilam …. esas sayılı dosyasında infaza konulmuştur.
Davacı, her ne kadar 07/09/2019 tarihli resmi gazetede yayınlanan 7194 sayılı Kanunun 41.maddesine göre davalılarla davacı şirket arasında ortaklık ilişkisi kurulduğunun tespitini talep etmiş ise de; söz konusu yasa içeriği itibariyle kesinleşmiş mahkeme kararları hakkında uygulanması mümkün görülmediğinden davacının bu hususa yönelik olarak tespit talebi yerinde değildir.
Davacının diğer bir talebi ise, ödemeye dayalı borçlu olunmadığının tespitine yönelik olup, borçlu olan davacı başlatılmış ilamlı takiple ilgili yapılan ödemeler nedeniyle talep edilen kadar borçlu olmadığını talep etmekte hukuki menfaati olduğundan menfi tespit davası açabilir.
Tarafların davaya ilişkin delil ve belgeleri toplandıktan sonra dosya ehil bir mali müşavir bilirkişiye tevdii edilerek alınan 28/06/2021 tarihli raporda;
“….Bilirkişi inceleme neticesinde, davalı şirketin davacı şirketten talep edeceği faiz oranı, yukarıda açıklandığı gibi hem davacı vekili tarafından dosyaya sunulan Alman bankalarının uyguladığı baz faiz oranı hem de….n yabancı paraya vermiş olduğu mevduat faizi dikkate alınarak yabancı mahkeme kararında belirtilen 12.10.2009 olan temerrüt tarihi ile 22.12.2015 olan takip tarihleri arasını kapsayacak şekilde ayrı ayrı hesaplanmış olup, davalı asıl alacağı 63.517,02 Euro’ya…. bankalarının uyguladığı baz faiz oranı dikkate alınarak yapılan hesaplamada, İşlemiş faiz tutarının 1.523,81 EURO,…. bankasının yabancı paraya vermiş olduğu mevduat faizi dikkate alınarak yapılan hesaplamada, işlemiş faiz tutarının 6.632,54 Euro, Tenfiz kararında, vekalet ücreti 1.320,00 TL olarak belirlenmiş olup, karar tarihi ile takip tarihi arasında bu tutara uygulanacak yasal faiz tutarının ise 234,67 TL olduğu hesaplanmıştır. Tenfiz kararına göre, davalıların icra takibine konu yaptığı asıl alacak tutarı 63.517,02 Euro olup, takip öncesi dönem için takipte istenilen Euro cinsinden faiz tutarı ise 19.681,57 Euro’ dur. Davacı tarafından icra dosyasına herhangi bir ödeme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Takip tarihi itibariyle, 1 Euro =3,1679 TLolarak kabul edilip, davacı tarafça buna göre harç ikmal edilmiştir.” şeklinde görüş bildirmiş, raporun tebliği üzerine davacı vekili 13/07/2021, davalılar vekili 06/07/2021 tarihli dilekçeler ile bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazda bulunmuşlar, dosya aynı bilirkişiye tevdii edilerek alınan 24/01/2022 tarihli raporda;
“…Tarafıma verilen görev ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde, davalı şirketin davacı şirketten talep edeceği faiz oranı, yukarıda açıklandığı gibi hem davacı vekili tarafından dosyaya sunulan Alman bankalarının uyguladığı baz faiz oranı hem de ….Bankasının yabancı paraya vermiş olduğu mevduat faizi dikkate alınarak, ana paraya 22.12.2015 olan takip tarihi ile davacı borçlu şirketin yapmış olduğu ödeme tarihleri dikkate alınarak yukarıda ayrıntılı şekilde açıklandığı gibi borç/ alacak hesaplanmıştır.
Yapılan hesaplamalara göre;
1-Öncelikle davacı borçlunun, davalı alacaklı şirkete yapmış olduğu 523,000,00-TL ödemenin ilk bölümü olan 71.000,00-TL’sından, vekalet ücreti olan 1.320,00-TL, bu tutar için takip tarihine kadar hesaplanan işlemiş faiz tutarı 234,67-TL ve yine takip tarihinden ödeme tarihine kadar geçen süre için hesaplanan 488,54-TL toplamı 2.043,21-TL mahsup edilmiş, kalan tutar (71.000,00-2.043,21-) 68.956,79- TL ve diğer ödemelerin tamamı ödeme tarihindeki kur üzerinden Euro’ya çevrilerek, takip tarihinden ödeme tarihlerine kadar faiz hesapları yapılmıştır.
2-Davalı asıl alacağı 63.517,02 Euro ‘ya Alman bankalarının uyguladığı baz faiz oranı dikkate alındığında,
Ana paraya takip tarihine kadar hesaplanan İşlemiş faiz tutarı 1.523,81 EURO, takip sonrası hesaplanan işlemiş faz tutarı 3.748,72 Euro ile ana para 63.517,02 Euro toplamı 68.789,55- Buro’nun yapılan ödeme tutarı 74.354,28-Euro’dan mahsubu sonrasında, davalı alacaklı şirketin davacı borçlu şirketten alacağının kalmadığı,
3- …. bankasının yabancı paraya vermiş olduğu mevduat faizi dikkate alınarak yapılan hesaplamada;
Ana paraya takip tarihine kadar hesaplanan İşlemiş faiz tutarı olan 6.632,54-Euro, takip sonrası hesaplanan işlemiş faz tutarı 7.310,09 Buro ile ana para 63.517,02 Euro toplamı 77.459,65- Euro’dan yapılan ödeme tutarı 74.354,28-Buro’dan mahsubu sonrasında, davalı alacaklı şirketin davacı borçlu şirketten 3.105,37- Euro alacağının mevcut olup,
3.105,37 Euro ( son ödeme tarihi olan19.06.2020 tarihli kur E=6,9795) 21.673,92- TL’dır.” şeklinde görüş bildirmiştir.
Belirtildiği gibi dosyamızın davalıları tanıma ve tenfiz kararından sonra dayanak yabancı mahkeme kararını Türkiye’de infaza koymuş olup, her ne kadar bilirkişi hem borca … Bankalarının uyguladığı baz faiz oranı hem de…ı’nın yabancı paraya vermiş olduğu mevduat faizi dikkate alınarak hesaplama yapmış ise de; …nın yabancı paraya verdiği mevduat faizi dikkate alınarak yapılan hesaplama sonucunda bulunan borca göre taraflar arasındaki çekişmeyi sonlandırmak gerekir. 19/06/2020 tarihi itibariyle de davacının davalılara borcu 3.105,37 Euro olup, bu tarih itibariyle bu miktar haricindeki kısımdan davacı borçlu değildir, bu nedenlerle tüm dosya kapsamına göre davacının tespit talebinin reddine, menfi tespit davasının ise kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
Yukarıda açıklanan nedenlere, kararın dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, dosyadaki kanıtlara göre;
1.-Davacının tespit talebinin reddine,
2.-Davacının menfi tespit davasının kısmen kabulü ile 19/06/2020 tarihi itibariyle davacının davalıya 3.105,37 Euro borçlu olduğunun, fazlaya ilişkin talepler yönünden ise borçlu olmadığının tespitine,
3.-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 1.480,54 TL nispi karar ve ilam harcının peşin alınan 54,40 TL peşin ve 14.505,91 TL tamamlama harcı toplamı 14.560,31‬ TL’den mahsubu ile arta kalan 13.079,77‬ TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4.-Davacı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
5.-Davalılar vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 58.485,37 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
6.-Davacı tarafça yatırılan peşin ve tamamlama harcından mahsubuna karar verilen 1.480,54 TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
7.-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvuru harcı, 148,80 TL posta/tebligat gideri ile 1.500,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 1.703,20 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan taktiren 43,41 TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8.-Davacı tarafça yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde ….Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere 15/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …