Emsal Mahkeme Kararı Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/866 E. 2021/99 K. 23.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/866 Esas
KARAR NO : 2021/99

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA DEĞERİ : 1.000,00 TL
DAVA TARİHİ : 29/11/2018
KARAR TARİHİ : 23/02/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/03/2021

Mahkememize açılan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı … ile sözleşme imzaladığını, anılan sözleşme gereği davalının yüklenici olarak yer aldığı Etimesgut Belediye Başkanlığı adına “Bağlıca Mahallesi, Bağlıca Blv., Etimesgut/Ankara”da inşa edilecek olan “BAĞLICA AİLE YAŞAM EĞİTİM VE SPOR KOMPLEKSİ” projesinde müvekkilinin “temel ve alt yapıda kullanılan demirlerin” bağlanması ve kurulması için alt-yüklenici sıfatıyla işi kabul ve taahhüt ettiğini, anılan sözleşme kapsamında “on altılık” diye tabir edilen demir kalıplarının kullanılarak temel ve alt yapı demirlerinin bağlanacağı ve bu kalıptaki demirlerin davalı yüklenici firma tarafından tedarik edileceği hususu karar altına alındığını, belirtilen görev ve iş tanımıyla sözleşme kapsamında taahhüt edilen işi, herhangi bir aksaklığa uğratmadan, sözleşme ve yapılan işin niteliklerine uygun olarak ve davalı yüklenici şirketin talimatlarına riayet ederek sürdürdüğün, müvekkilinin belirtilen tesisin yapımı için şantiyede 2017 yılının Ocak Ayından 2018 yılının ilk aylarına kadar çalışmış; çalıştığı dönemde de taahhüt edilen iş ve işlemleri kendisinden istendiği biçimde gerçekleştirdiğini, ancak davalı firma, sözleşme gereği taahhüt edilen “on altılık” kalıptaki demirler aksine inşaatta “on dörtlük” diye tabir edilen demir kalıplarını ve ölçü olarak daha küçük içerikteki “fore kazıkları”nı kullandığını, ilgili durum proje ve mimari çizimlere de aykırı olarak gerçekleştirildiğini, belirtilen durum, taahhüt edilen işin bitirilme sürecinde fark edildiğini; müvekkilince işveren Belediye’nin kontrolörüne, idari birime ve şantiye şefine defaetle bildirildiğini, ancak yapılan bildirime rağmen bu zamana kadar anılan durum ile ilgili bir sonuç alınamadığını, müvekkilince, işin yaklaşık %95’lik kısmı tamamlanmış iken haklı nedenle sözleşmeyi feshettiğini, işbu sözleşmenin fesih tarihi itibariyle davalının usulsüz ve haksız eylemleri nedeniyle uğradığı zarar ise yaklaşık 192.000,00 TL olduğunu, ancak 6098 sayılı BK 125 vd.hükümleri uyarınca uğranılan zarar ve yüklenilen iş gereği temin edilen malın dolar maliyeti üzerinden artışı baz aldındığında, toplam zararın de çok daha yüksek olacağını belirterek müvekkili yüklenici sıfatıyla taahhüt etmiş olduğu ve gerçekleştirdiği iş ve işlemlere dayalı olarak usulsüz ve eksik kullanılan altyapı malzemesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini için fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL’nin, sözleşmenin fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile davalıdan tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davacı yan her ne kadar dava dilekçesinde iddia ettiği şekilde “Bağlıca Aile Yaşam Eğitim ve Spor Kompleksi” proje işinin alt yüklenicisi olarak bu davayı ikame ettiğini belirtiyor ise; işbu davasını bahse konu ettiği işin asıl yüklenicisi olan “…-… Taah. Yapı San ve Tic.- A.Ş.-… İnş. Turz. Taah. San.ve Tic. Ltd. şti ortaklığı” na karşı açması gerektiğini, bu nedenle davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, Bağlıca Aile Yaşam Eğitim ve Spor Kompleksi işinin yüklenicisi müvekkil şirket değil, aralarında müvekkil şirketinde yer aldığı “…-… Taah. Yapı San ve Tic. A.Ş.-… İnş. Turz. Taah. San.ve Tic. Ltd. Şti ortaklığı yani adi ortaklık olup müvekkil şirket olmadığını, işin esasına gelinecek olunduğunda ise davacı yan müvekkili şirketin işçisi olup; demir işi bölümünün ekip başı olması nedeniyle, o işte görev yapan tüm işçileri de kendisi temin ettiği için, yani bu şekilde ekip başı olmasını taşeron olarak değerlendirmesinin tuhaf bir yaklaşımda olduğunu, oysaki kendisinin belirttiği ve kayıtların da desteklediği gibi, müvekkili şirketin sigortalı işçisi olduğundan, çalışmalarının karşılığı olan ücretleri de kendisine ödendiğini, yani ayrı bir SGK işverenliği olmadığı gibi alt taşeronluk sözleşmesi de mevcut olmadığını, davacı yanın müvekkil şirketin taşeronu olduğunu iddia etmesi ardından davacı şirketin işçisi olarak görünüyordum, daha önce de bu şekilde yapmıştık şeklindeki açıklaması da davacı yanın haksız kazanç elde etmeye çalıştığının açık göstergesi olduğunu belirterek davacı yanın haksız ve yersiz davasının reddini istemiştir.
Davacının davalının işçisi olduğu iddia edildiğinden dosyaya davacı yanın SGK kayıtları celp edilmiş, davalının davacı şirkette SGK kayıtlı işçi olarak çalıştığı anlaşılmıştır.
Davacı yemin deliline dayandığından davalı şirkete yemin davetiyesi çıkartılmış, davalı şirket yetkilisi duruşmada yemin altında verdiği beyanında özetle; Bağlıca Aile yaşam eğitim spor kompleksi projesinin yüklenicisinin kendisi olduğunu, davacı ile aralarında herhangi bir taşeronluk sözleşmesi olmadığını, şantiyede demir bağlama ustası olarak çalıştığı şeklinde beyanda bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Davacı davasında davalı ile aralarında Bağlıca Aile yaşam Eğitim ve spor kompleksinde temel ve alt yapıda kullanılan demirlerin bağlanması ve kurulması için alt yüklenici sözleşmesi olduğunu, kendisinin sözleşmeye uygun olarak işlerini sürdürdüğünü, ancak davalı firmanın sözleşmede belirlenen demir kalıplarını ve fore kazıklarını kullanmadığını usulsüz ve eksik altyapı malzemesi kullandığını , bu sebeplerle davacının sözleşmeyi haklı nedenlerle feshettiğini, haklı olarak sözleşmeyi feshetmesi nedeni ile zararı oluştuğundan bahisle uğradığı zararın tazminin talep etmektedir.
Davalı ise davacı ile aralarında alt yüklenici sözleşmesi olmadığını, davacının davalı şirkette işçi olarak çalıştığını belirtmektedir.
Uyuşmazlık taraflar arasında alt yüklenici sözleşmesi olup olmadığı, varsa davalının sözleşmeyi haklı nedenle feshedip etmediğinde toplanmaktadır.
Dava Eser sözleşmesidir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme yoktur. Eser sözleşmesinin geçerliliği şekle tabi değildir. Sözleşmenin kurulması için yazılı şekil şartı yok ise de; davalı tarafından sözleşme ilişkisi inkâr edildiği takdirde, uyuşmazlık miktarı da dikkate alınarak, yazılı delille ispata ilişkin kuralların gözetilmesi gerekmektedir.
Türk Medeni Kanunu’nun 6. ve HMK’nın 190. maddeleri gereğince iddia eden, iddiasını ispat yükümlülüğü altındadır.
Somut olayda davacı, davalı ile aralarında sözlü eser sözleşmesi ilişkisi olduğunu iddia etmekte ise de, davalı akdî ilişkinin olmadığını savunmaktadır. Akdî ilişkinin varlığı senetle ispat zorunluluğunun bulunduğu hallerde yazılı sözleşmeyle, yemin, yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge sunulmuşsa tanık anlatımıyla, karşı tarafın muvafakatı halinde yine tanık anlatımıyla ispatlanabilir.
Dosyada davacı yazılı sözleşme , yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belgeyi dosyaya sunamamıştır. Delil olarak önceki yüklenilen başka işe ilişkin sigorta giriş bildirgeleri maaş bordroları,vb belgeler sunmuş ise de; bunlar dava konusu işe ilişkin belgeler değildir. Yemin deliline dayandığından davalı tarafa yemin davetiyesi çıkartılmış davalı temsilcisi de duruşmada alınan beyanında davacı ile davalı arasında alt yüklenici ilişkisi olmadığı hususunda yemin etmiştir. Davacı taraflar arasında alt yüklenici sözleşmesi olduğunu ispatlayamadığından davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.-Davanın REDDİNE;
2.-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 59,30 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile noksan olan 23,40 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3.-Davalı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4.-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına;
5.-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde iadesine;
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere 23/02/2021 tarihinde karar verildi.

Katip …

Hakim …

¸E-İmzalıdır ¸E-İmzalıdır