Emsal Mahkeme Kararı Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/551 E. 2022/710 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2013/551
KARAR NO : 2022/710
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI :…
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- … TC No:…
2- … TC No:…
3- … TC No:…
VEKİLİ : Av. …
4- … TC No: ….
MİRASÇILAR : … TC No:…
… TC No:…
… TC No:…
… TC No:…
…15886137436
VEKİLİ : Av. …
….
5- … TC No:…
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 03/09/2013
KARAR TARİHİ : 19/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/11/2022

Mahkememize açılan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
İDDİA
Davacı kooperatif vekili, davalılar …, … ve …’nın 1998-2008 yılları arası yönetim kurulu üyeleri, diğer davalıların ise aynı dönemde denetim kurulu üyesi olduklarını, 2009 yılında yapılan genel kurulda oluşturulan hesap tetkik komisyonunun raporu doğrultusunda davalılar hakkında…hazırlık nolu dosyasında davalıların yöneticilik yaptığı yıllarda kooperatifi yaklaşık 75.000 TL zarara uğrattığının belirlendiğini, bu tespitlere göre yönetim kurulu üyelerinin kooperatifler kanunun kendilerine yüklediği görevleri yapmadıklarını, zimmete sebebiyet verdiklerine, kendilerine, yakınlarına ve kooperatife iş yapan kişilere usulsüz ve fazladan ödeme yaptıklarını, yetkilerini aşarak işlemler yaptıklarını, çalışmayan kişileri çalışmış gibi gösterdiklerini, kooperatifin yüklenicilerine ve iş yapanlara usulsüz ödeme yapıldığını, Vergi Usul Kanununa muhalefet edilerek kooperatifin zarara uğratıldığını, denetim kurulu üyesi davalıların da kooperatifler kanunu ile 6762 sayılı TTK’nun 353 ve 359.maddelerince kendilerine yüklenen yasal sorumlulukları yerine getirmeyerek denetim görevlerini yapmadıklarını, kooperatife iş yapan yöneticilerden kesilmesi gereken yasal stopaj vergilerinin kesilmediğini, kooperatifi vergi ziyaı cezası ödemek durumuna düşürdüklerini, kesilen cezalarla ilgili olarak uzlaşmaya gidildiğini, 71.000 TL’nin faizi ile birlikte ödendiğini, 2012 yılında yapılan genel kurulda dava açmak konusunda yönetim ve denetim kuruluna yetki verildiğini, bu yetki doğrultusunda uzlaşma ihtarı gönderildiğini, fakat uzlaşma sağlanamadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 90.000 TL zararın ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA
Davalı yönetim kurulu üyeleri …, … ve …, kooperatifin dava açma yetkisinin olmadığını, genel kurulda dava açılması hususunda açıkça yetki verilmesinin gerektiğini, yönetim kurulu sorumluluk davalarının ancak denetim kurulu tarafından açılabileceğini, yetkili deneticilerin açmak istemediği davanın kooperatif tarafından açılamayacağını, bu davanın konusunun ödenmeyen vergiden dolayı uğranılan zarardan sorumluluk davası olduğunu, faturayı kesmeyen ve stopajı ödemeyenin yüklenici firma olduğunu, … Mahkemesi dosyası bilirkişi raporunda kooperatifin 2008 yılında ödeme aczi içinde bulunduğunun açıkça belirtildiğini, bu nedenle ödenmeyen vergiden sorumlu tutulamayacağını, kooperatifin 75.000,00 TL zararı hususunda kesinleşmiş bir hüküm bulunmadığını, Ceza Mahkemesince müvekkillerince zimmet suçundan hüküm verilmediğini, müvekkillerinin görev dönemlerinde inşaat sırasında para olmadığından vergi ve sigorta ödemelerinde gecikme olduğu ve yapılandırma yasaları çerçevesinde ödendiğini, 2012 yılında iskan alınırken vergi borcu olmadığına dair yazı alındığını, dava konusu olayın Yüklenici ….nin işini zamanında bitirmemesi ve faturasını zamanında kesmemesinden kaynaklandığını, işlerin yapımı, avans ve ödemelerin incelenmesinde kooperatifin kusurunun bulunmadığın görüleceğini, zamanında düzenlenen faturanın muhasebe kayıtlarına girmesi halinde bu tür bir vergi sorunu olmayacağını, sorumluluğun tamamen yüklenici firmaya ait olduğunu, yüklenici firmadan 115.000.000,00 TL tutarlı çek ve 17 0.000,00 TL tutarlı bir senet olmak üzere toplam 285.000,00 TL tutarında teminat alındığını, kooperatifin borcunun olması halinde şimdiki yöneticilerin yapılandırmadan faydalanıp kooperatifi zarara sokmayabileceklerini ancak bunun yapılmamasının müvekkilini sıkıştırma amaçlı olduğunu, kooperatif zararının düşünülmediğini, kooperatifin 2012 yılında vergi borcu yokken 2007 ve 2008 dönemine ait vergi borcunun olamayacağını, bu davaya konu verginin kooperatifler kanununa aykırı şekilde kooperatif sırlarını bilen bir kişinin şikayeti ile bu durumun ortaya çıkmış olduğunu, bu kişinin de yargılanmasının gerekeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı denetim kurulu üyesi … vekili öncelikle zaman aşımı itirazında bulunulduğunu, talep edilen tazminatın ceza zamanaşımına tabi olmayacağını, soruşturma neticesinde müvekkiline ceza tertip edilmediğini, ceza davası dosyasına alınan bilirkişi raporunda müvekkilinin zarar konusunda bir yükümlülük belirlenmediğini, ceza davasında verilen mahkumiyet kararının temyiz edildiğini, bekletici mesela yapılmasının talep edildiğini, stopaja konu sözleşmenin 15.06.2006-30.11.2006 süresine ait olduğunu, şimdi stopaj hesaplanamayacağını, stopaj hususunun kooperatifin mali müşavirinin bilmesi uyarmasının gerekeceğini, kooperatifi zarara uğratma iddialarının kabul edilmediğini, iddiaların asılsız olduğunu, vergi inceleme raporundaki tespitlere göre müvekkilinin görev süresinden sonra seçilen yönetim ve hesap tetkik komisyonu tarafından belgelerin kasten karıştırıldığını, yine müfettiş raporunda yükleniciler ile kooperatif arasındaki ihtilaf nedeniyle faturaların geç düzenlenmiş olduğu, senelere sari iş olmadığı ve kasten yapılmadığının tespit edildiğini, stopajın yüklenici adına ödenen vergi olduğunu, yükleniciye teminatlarını iade eden yönetim kurulunun sorumlu olması gerektiğini, yüklenicinin kestiği faturalarda belirtilmeyen vergiden sorumlu olamayacaklarını, ceza dosyasındaki bilirkişi raporunda kooperatifte nakit para olması halinde gecikmeden sorumlu olunabileceği, kooperatifin nakit parasının bulunmadığının belirlenmiş olduğunu, aidatını ödemeyen ortaktan borcunun gecikme faizi ile birlikte tahsil edilmiş olduğunu, müvekkilinin 20.05.2008 tarihinde istifa etmiş olduğunu, bu tarihten sonraki işlemlerden sorumlu olamayacağını, 28.06.2008 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında denetim kurulunun ibra edilmiş olduğunu belirterek; önce zaman aşımı ve davanın esastan reddi ile….Mahkemesi dosyasının bekletici mesele olarak kabul edilmesini istemiştir.
Davalı denetim kurulu üyesi … vekili, dava konusunun ceza davasında bilirkişi raporları ile sabit olduğunu, HMK.107nci maddesine göre belirsiz alacak davası açılamayacağını, genel kurulda hangi konularda ve kimlere karşı dava açılacağına dair karar alınması ve denetim kuruluna yetki verilmesinin gerekeceğini, davanın 2 yıllık ve 5 yıllık zaman aşımı süresinden Ssonra açılmış olduğunu, davada talep edilenin uzlaşma sonucu ödenen vergi olduğunu, işin sözleşmesine göre yıllara sari olmadığını, önceki genel kurullarda ibra edilip, görevden ayrıldıktan sonra dava açılmasının garip olduğunu, müvekkilinin denetici olduğunu, kooperatifin avukatı ve mali müşaviri ile Emanet Komisyonunun bulunduğunu, müvekkiline atfedilecek kusurun bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
HUKUKİ GEREKÇE
Dava, yönetim kurulu ve denetim kurulu üyeleri olan davalıların yasal görevlerini yerine getirmemeleri nedeniyle kooperatifin uğradığı zararın tazminine yöneliktir.
Davalılar her ne kadar iş bu davanın genel kuruldan alınan karar gereğince açılması gerektiği yönünde savunma yapmış iseler de; davacılar vekili dava dilekçesinde 2012 yılına ait genel kurulda alınan karar gereğince bu konularda anlaşma olmadığı taktirde dava açma konusunda yönetim ve denetim kuruluna yetki verildiğini beyan edip, bu hususa ilişkin genel kurul tutanağı sunmuş, ayrıca yargılama aşamasında mahkemenin verdiği ara kararı gereğince kooperatif denetçisi …’nın kooperatif adına düzenlenen 21 Nisan 2017 tarihli vekaletname sunulması da gözönünde bulundurularak davalıların bu savunması yerinde görülmeyerek davanın usulüne uygun açıldığı kanaatine varılmıştır.
Tarafların davaya ilişkin delil ve belgeleri toplandıktan sonra dosya mali müşavir, müfettiş ve hukukçudan oluşturulan bilirkişi kuruluna tevdii edilerek 25/08/2014 tarihli alınan raporda;
“…Yapılan incelemeler ve değerlendirmeler sonucunda, delillerin takdiri ve yapılacak yargılama sonucunda hüküm tesis etme yetkisinin mahkemeye ait olduğundan hareketle;
1.Davalıların zamanaşımına ilişkin itirazlarının hukuki dayanağının bulunmadığı,
2.Davanın usule uygun olarak açıldığı,
3.TBK 74. Maddesi uyarınca …E. sayılı dosyasının temyiz aşamasında olması nazara alındığında bekletici mesele yapılıp yapılmamasına ilişkin takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu,
4.6111 Sayılı yasa uyarınca hesaplanan stopaj kaynaklı kooperatif zararının 27.103,78 TL’sinden davalı …, …, …, …’ın müteselsilen sorumlu olduğu, …’in ise 20.05.2008 tarihinde istifa etmiş olması sebebi ile bu rakamın 26.761,42 TL’sinden sorumlu olduğu,
5.İstifa eden ortak …’na süresinde ödeme yapılmamasından kaynaklanan zarara ilişkin olarak kooperatif kayıtlarında yapılan incelemede, kooperatif hazır değerlerinin yüksek olmadığı, kooperatifin kasa ve banka hesaplarındaki ödemelerin başka ödemelere yönlendirildiği, bu ödemelerin öncelik sırasını değerlendirme ve karar verme yetkisinin yönetime ait bulunduğu, bu nedenle yönetim kurulu üyelerine bu konuda sorumluluk atfedilmesinin yerinde olmadığı, ayrıca ödemelerin önceliği konusunda karar verme yetkisi yönetime ait bulunduğundan davalı denetim kurulu üyeleri … ile …’a sorumluluk yüklenmesinin yerinde olmadığı,
6.Ortak …’dan aidat gecikme cezasının tahsil edilmemesinden kaynaklanan zararın; BK 120’ye göre 365,44 TL’ye tekabül ettiği, davalı …’in bu rakamın 187,44 TL’sinden sorumlu olduğu diğer davalıların ise 365,44 TL’den müştereken sorumlu olduğu,” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Tarafların iş bu rapora karşı beyan ve itirazları alındıktan sonra dosya aynı bilirkişilere tevdii edilerek alınan 13/02/2015 tarihli ek raporda ise;
“…
1. Davalıların zamanaşımına ilişkin itirazlarının hukuki dayanağının bulunmadığı,
2. Davanın usule uygun olarak açıldığı,
3.TBK 74 uyarınca … Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılıp yapılmamasına ilişkin takdirin mahkemeye ait olduğu,
4.6111 sayılı Ysas uyarınca hesaplanan stopaj kaynaklı kooperatif zararının 27.103,78 TL’sinden davalılar …, …, …, …’ın müteselsilen sorumlu olduğu, …’in ise 20.5.2008 tarihinde istifa etmiş olması nedeniyle bu miktarın 26.761,42 TL’sinden sorumlu olduğu,
5. İstifa eden …’na süresinde ödeme yapılmamasına ilişkin kooperatif kayıtlarında yapılan incelemede, kooperatif hazır değerlerinin yüksek olmadığı, kooperatifin kasa ve banka hesaplarındaki ödemelerin başka ödemelere yönlendirildiği, bu ödemelerin öncelik sırasını belirleme yetkisinin yönetime ait bulunduğu, bu nedenle yönetim kurulu üyelerine bu konuda sorumluluk atfedilmesinin yerinde olmadığı, ayrıca ödemelerin önceliği konusunda karar verme yetkisi yönetime ait olduğundan davalı denetim kurulu üyeleri … ile …’a sorumluluk yüklenmesinin yerinde olmadığı,
6. Ortak …’dan aidat gecikme cezasının tahsil edilmemesinden kaynaklanan zararın BK 120’ye göre 365,44 TL’ye tekabül ettiği, davalı …’in bu miktarın 187,44 TL’sinden sorumlu olduğu, diğer davalıların ise 365,44 TL’den sorumlu oldukları,
7.Kooperatif tarafından vergi dairesine ödenen 71.722,57 TL vergi aslı ve ziyası cezası ile ortak …’nun ödentilerinin geri ödenmeyerek dava açılmasına sebep olunması sebebiyle dava dosyasına ödenen 11.509,96 TL ve ortak …’dan alınması gereken 2.888,00 TL gecikme faizinin tahsil edilmemesi sebebiyle ilgili miktarlar için temerrüt şartlarının oluşmadığı bu nedenle davacının davalılardan 3.879,47 TL gecikme faizi talebinin yerinde olmadığı,” şeklinde görüş bildirilmiştir.
09/11/2016 tarihli celsede rapor ve ek rapor hüküm kurmak için yeterli görülmediğinden mahkemece kooperatif hukukçusu, sayıştay denetçisi ve kooperatif uzmanından oluşturulacak bilirkişi kuruluna dosya tevdii edilerek rapor alınmasına karar verilmiş, söz konusu bilirkişi kurulundan alınan 20/02/2017 tarihli raporda;
“…
1)Dava konusu olayların vukuu bulduğu 2008 yılı ve öncesinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı eski TTK”’nın 341. maddesine ve anılan kanun maddesinin uygulanmasına yönelik yerleşik içtihatlara göre; davacı kooperatifin, huzurdaki davanın açılmasına ve / veya açılan bu davaya icazet verildiğine ilişkin, kooperatif denetçileri tarafından verilmiş vekaletnameyi ibraz edebilmeleri için anılan yıllarda yürürlükte bulunan HUMK’nın 39 ve 40.maddelerine münasip bir mehil verilmesi gerektiği hususunun sayın mahkemenin taktirinde olduğu,
2)Davalı eski denetçiler … ile … açısından iki yıllık zaman aşımının sona ermesinden yaklaşık iki yıl sonra açıldığı, dolasıyla hukuki sorumluluk hallerinin ortadan kalktığı, Sayın Mahkemece zamanaşımı hususunda aksinin düşünülmesi halinde görev süreleri itibariyle davacı kooperatifin 71.722,57 TL zararından diğer davalılarla birlikte sorumlu olacakları, (71.722,57 TL zarara dair vergi dönemlerinin tamamı Haziran 2008 ve öncesine aittir)
Denetçiler açısından, KK’nın 62.maddesinin üçüncü fıkrasında yönetim kurulu üyelerinin ” kamu görevlileri gibi” cezalandırılmalarını öngören herhangi bir hüküm bulunmadığı da gözetildiğinde, denetçilerin cezai sorumlulukları açısından KK’da özel düzenleme var iken, bu konuda TCK hükümlerine gidilmesi, dolayısıyla TCK’daki ceza zamanaşımı süresinin uygulanmasının da yerinde olup olmadığı hususunun sayın mahkemenin taktirinde olduğu,
3)Davalı eski yönetim kurulu üyeleri açısından zamanaşımı süresinin dolup dolmadığının, huzurdaki davanın zamanaşımı süresinde açılıp açılmadığının tespiti açısından, haklarında açılan açılan ceza davasının sonucunun (kesinleşmesinin) beklenilmesi gerektiği, zatın sayın mahkemece beklenilmesi hususunda karar verilmiş olduğu, Ceza Mahkemesi kararının henüz kesinleşmemiş olduğu,
4)Davacının gelir stopaj ödemesinden doğan 71.722,57 TL zararın, daha önce davalı eski yönetim kurulu üyelerinin temerrüde düşürülmemiş olması nedeniyle, huzurdaki davanın açıldığı tarihten tahsil tarihine kadar işleyecek yasal oranlarda faizi ile birlikte davalı eski yönetim kurulu üyeleri olan …, … ve …’dan tahsili isteminin yerinde olduğu,
5)Geç ödenen üye çıkma payı alacağı nedeniyle mahkeme masraflarından doğan zarara ilişkin taleplerin açıklanan gerekçelerle yerinde olmadığı,
6)Ortak …’nın aidat gecikmelerinden dolayı davacı kooperatifin zararın bulunmadığı,” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Yöneticilerin yargılandığı … Esas sayılı dosya Yargıtay’dan bozularak gelmesi üzerine … Esasına kaydı yapılmış, 25/09/2017 tarihinde 2017/674 karar sayılı ilamla görevsizlik kararı verilerek dosya. Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, … Esasına kaydı yapılmış, 17/11/2020 tarihinde yöneticiler …, … ve … hakkında görevi kötüye kullanma suçuyla ilgili açılan davanın düşmesine, yöneticiler …, … … hakkında zimmet suçundan açılan kamu davası ile ilgili beraatlerine, denetçiler … ve … hakkında görevi kötüye kullanma suçu ile ilgili açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmiş, iş bu davanın sonucunun beklenmesine karar verilmişken davacı vekili tarafından 24/05/2022 tarihli dilekçe ile ceza davasının bekletici mesele yapılması yönündeki ara kararından rücu edilmesi istenilmiş, karar duruşmasında ise ceza dosyasındaki deliller ve verilen karar gözönünde bulundurulduğunda ceza davasının sonucunun beklenmesi yönündeki ara kararından rücu edilmiştir.
Davalılardan …’in yargılama esnasında vefat etmesi nedeniyle vekil tarafından mirasçıların vekaletnameleri sunulmuş ve mirasçılar hakkında davaya devam olunmuştur.
Açılan iş bu dava ile kooperatif yöneticileri ve denetçileri olan davalılar hakkında sorumluluk davası açılmış olup, yukarıda belirtildiği gibi dava usulüne uygun olarak açılmıştır. Yargılama esnasında denetçi … vefat etmiş olup, mirasçıları davaya devam etmiştir.
Davalı denetçiler hakkında sorumluluk davası açılmış ise de; bilirkişi raporunda belirtildiği gibi Kooperatifler Kanununun 98.maddesi yollaması ile olay tarihindeki 6762 sayılı TTK’nun denetçilerin hukuki sorumluluklarını düzenleyen 359.maddesine yollamada bulunduğu 309.maddesinin son cümlesinde yer alan “şu kadar ki bu fiil cezayı müstelzim olup, ceza kanununa göre daha uzun müruru zamana tabi bulunuyorsa tazminat davasının da o müruru zamana tatbik olunur” hükmünün kooperatif denetçileri hakkında uygulanmayacağı, dolayısıyla da kooperatif denetçileri hakkında TCK’da ön görülen ceza zamanaşımı sürelerinin de uygulanma imkanı bulunmadığından sadece 309.maddede yer alan 2 ve 5 yıllık zamanaşımı sürelerinin uygulanması gerektiği, zararın da her halükarda 03/10/2019 tarihinde yapılan genel kurulda öğrenildiğinden 03/09/2013 tarihinde dava açıldığına göre 2 yıllık zamanaşımı süresi geçtiğinden denetçiler hakkındaki dava zamanaşımına uğramıştır.
Yöneticiler hakkında açılan sorumluluk davası ise yukarıda belirtilen hükümler gereğince ceza zamanaşımına tabi olduğundan zamanaşımına uğramamış olup, en son bilirkişi raporunda belirtildiği gibi stopaj ödemesinden kaynaklanan 71.722,57 TL zarar mevcut olup, bu zarardan da yönetici olan davalılar …, … ve … sorumludur. Davalılar hakkında geç ödenen üye çıkma payı alacağı nedeniyle mahkeme masrafları nedeniyle oluştuğu iddia olunan zarara ilişkin talepler yerinde olmadığından, aidat gecikmelerinden dolayı davacı kooperatifin uğradığı iddia olunan zararı olmadığından davacının fazlaya ilişkin talepleri yerinde değildir.
Toplanan delillere göre davalı olan yöneticiler ile denetçiler hakkında sorumluluk davası açılmış ise de; denetçiler hakkında açılan davanın ceza zamanaşımına tabi olmadığı, 2 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, öğrenme ve dava açma tarihi itibariyle 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği, bu nedenle denetçiler hakkında açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, kooperatif yöneticileri hakkında açılan sorumluluk davasının ise ceza zamanaşımına tabi olduğu, dava tarihi itibariyle zamanaşımının geçmediği, bilirkişilerden alınan raporlara göre de davacı kooperatifin stopaj ödemesinden kaynaklı olarak 71.722,57 TL zararının mevcut olduğu, fazlaya ilişkin zarar taleplerinin yerinde olmadığı, bu zarardan davalı yöneticilerin kendi dönemleri ile ilgili olması nedeniyle müşterek ve müteselsilen sorumluluklarının olduğu kanaatine varılmakla denetçiler hakkında açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, yöneticiler hakkında açılan davanın ise kısmen kabulüne, kabul edilen miktara dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1.-Davalılar … ve … hakkında açılan davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
1.a)Davalı … mirasçıları vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 14.400,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
1.b)Davalı tarafından yapılan 11,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
2.-Davalı yöneticiler …, Fikret Kılıççı ve … yönünden açılan davanın kısmen kabulü ile 71.722,57 TL’nin bu davalılardan dava tarihi olan 03/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2.a)492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 4.899,37 TL nispi karar ve ilam harcı için peşin alınan 1.537,00 TL’nin mahsubu ile noksan olan 3.362,37 TL’nin bu davalılardan tahsili ile hazineye irad kaydına,
2.b)Davacı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 11.475,61 TL nispi vekalet ücretinin bu davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
2.c)Davalılar vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalılara verilmesine,
2.d)Davacı tarafından yatırılan 1.537,00 TL peşin harcın bu davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
2.e)Davacı tarafından bu dosya için yapılan 24,30 TL başvuru harcı, 3.625,40 TL posta/tebligat/bilirkişi gideri olmak üzere toplam 3.649,7‬0 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 2.908,51 TL’nin bu davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3.-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta içinde … Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere 19/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …