Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/87 E. 2023/54 K. 04.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/87
KARAR NO : 2023/54

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 10/03/2022
KARAR TARİHİ : 04/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; davalı tarafından tescili talep edilen “…” marka başvurusunun, Müvekkili adına … nezdinde tescilli/tescil aşamasında olan “…” ve türevi markalar ile neredeyse birebir aynı olduğunu, müvekkiline ait “…” ve türevi markalar ile karara itiraza konu marka başvurusu kıyaslandığında, söz konusu markanın sanki Müvekkilinin bir seri markasıymış gibi algılanacağını, davalıya ait marka başvurusunda, “…” ibaresine eklenen ek, kelime kökünün anlamını değiştirmeyip, “…” ibaresinin, müvekkiline ait markalarda esas unsur olarak kullanılan “…” ibaresinin bir türevini ifade ettiğini, davalıya ait marka başvurusu ile son derece benzer olan ve “…” ibaresinin çekimlenmesi suretiyle oluşturulan “…” vb. marka başvurularına ilişkin olarak müvekkili tarafından gerçekleştirilen itirazların da … tarafından gerçekleştirilen inceleme sonucunda kabul edilmiş olup söz konusu başvuruların reddine karar verilmiş olduğunu, müvekkiline ait marka ile davalıya ait marka arasında sınıfsal ayniyet bulunduğunu, müvekkili şirketin ticari faaliyetlerindeki kullanımlarından da anlaşılacağı üzere müvekkilinin, “…” ibaresi üzerinde öncelikli hak sahibi olduğunu, müvekkili şirketin ve müvekkiline ait markaların pazarlanmasına aracılık eden; reklamlar, tanıtım çalışmaları, sloganlar, broşürler ve çekimler, müvekkili şirketin internet sitesi, sosyal medya kullanımları, akıllı telefon uygulamaları, motorlu araçları/diğer ulaşım araçları, ürünleri taşıma amacıyla kullanılan poşetleri vb. bütün tanıtım unsurlarında “…” sloganına yer verildiğini, ”…” ibaresinin müvekkili tarafından oluşturulan bir slogan olup, çeşitli reklam kampanyalarında kullanılmış ve tüketici nezdinde maruf hale getirilmiş olduğunu, “…” ibaresinin reklam kampanyalarında herkesin diline dolanan bir melodi ile de yayımlanmış olduğunu, bu minvalde müvekkilinin, “…” ibaresinin gerçek hak sahibi olduğunu, görsellerden ve … üzerinden yayımlanan videolardan da anlaşılacağı üzere Müvekkilinin, 2015 yılından bu yana “…” markasını ticari faaliyetleri kapsamında aktif olarak kullandığını, bu doğrultuda bir değerlendirme yapıldığında, “…” marka başvurusunun esaslı unsuru olan “…” ibaresi üzerinde müvekkiline eskiye dayalı kullanımına bağlı olarak gerçek hak sahibi olduğunu, “…” ibaresi müvekkili ile bütünleşmiş ve bilinir hale gelmiş olduğunu, müvekkiline ait “…” ve türevi markaların tanınmış olduğu hususu dikkate alınmadan tesis edilen kararın iptal edilmesinin gerektiğini, müvekkil markasının ayırt edilemeyecek derecede benzerini ihtiva eden işbu davaya konu markanın davalı tarafından tesadüfen seçilmediğini ve davalının kötü niyetli olduğunu iddia ederek, …’nın … numaralı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı asil davaya cevap vermemiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen … kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
…’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; …+… ibareli marka tescil başvurusunun, … tarafından, uluslararası sınıflandırma sisteminin 35’inci sınıfında yer alan bir kısım hizmetlerde kullanılmak üzere 15.05.2020 tarihli dilekçe ile yapıldığı, söz konusu başvurunun, … kod numarası ile işleme alındığı; 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (6769 sayılı SMK) “Marka Tescilinde Mutlak Red Nedenleri” başlıklı 5’inci maddesi kapsamında yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda, mutlak reddini gerektirir durumu bulunmayan başvurunun 11.06.2020 tarih ve 350 sayılı …’nde ilanına karar verildiği, anılan başvurunun ilanına, yasal süresi içinde olmak üzere … vekili tarafından 12.08.2020 tarihli dilekçe ile, …. sayılı “…”, “… “… ” ibareli markalar mesnet gösterilerek, 6769 sayılı SMK m.6/1, 6/3, 6/5, 6/9 uyarınca itiraz edilmiş; bahse konu itiraz … … tarafından incelenerek “itirazın reddi”ne karar verildiği, itirazın reddi kararına, itiraz sahibi vekili tarafından 25.01.2021 tarihli dilekçe ile itiraz edilmesi üzerine, söz konusu itiraz …’da görüşülmüş ve …’nın 31.12.2021 tarih ve … sayılı kararı ile, ”…Kurul’da, ilgili tüketicilerin başvuruya konu marka ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaları bütüncül algı çerçevesinde farklı ticari kaynaklardan gelen birbirinden farklı markalar olarak algılayabileceği kanaatine varılmış ve başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar bütünüyle bıraktıkları izlenim itibarıyla ilişkilendirilme ihtimali dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer bulunmamıştır. Bu itibarla, markalar arasında 6769 s. SMK’nın 6/1 maddesi hükmü anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Ayrıca, itiraz dilekçesinde belirtilen eskiye dayalı kullanım iddiası incelenmiştir. Yapılan inceleme neticesinde, bu iddianın, yeterli bilgi, belge, delil ile desteklemediği anlaşılmış ve bu nedenle eskiye dayalı kullanım gerekçeli itiraz haklı bulunmamıştır. Öte yandan, 6769 Sayılı SMK’nın 6/5 maddesi *Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hallerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.” hükmüne amirdir. Somut olay açısından, itiraza konu başvurunun tescilinin 6769 Sayılı SMK’nın 6/5 maddesi hükmünde belirtilen koşulların oluşmasına yol açacağı yönünde de bir kanaat oluşmadığından, tanınmışlık gerekçesine dayalı itiraz haklı görülmemiştir. Son olarak, başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönünde somut ve elle tutulur delillere rastlanmadığından ve Kurul’da başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönünde bir kanaat de oluşmadığından, bu iddiaya dayalı itiraz haklı görülmemiştir.” gerekçesiyle ” İtirazın reddedilmesine oybirliği ile karar verilmiştir.” şeklinde karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 10/03/2022 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: dava konusu markanın kapsamındaki emtianın tamamının davacının markalarının kapsamında aynı/aynı tür/benzer olarak yer aldığı, dava konusu marka başvurusu ile davacı markaları arasında marka işaretleri bakımından benzerlik olduğu, dava konusu marka ile davacı markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunduğu, eskiye dayalı kullanım itirazının yerinde olmadığı, tanınmışlık itirazının yerinde olmadığı, … … sayılı … Kararı’nın yerinde olmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) … Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik … içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, …, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (…).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Örnek Davacı Markaları

…+
(35. sınıf)

(01…-45. sınıf)

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu markanın kapsamında yer alan bütün hizmetlerin davalı şirkete ait redde gerekçe markaların kapsamında aynı/aynı tür/benzer olarak yer aldığı bu bakımından 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında benzerlik ve iltibas ihtimali bulunduğu görülmektedir. Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde; dava konusu …+… ibareli marka, üstte “…” altta “…” ibaresi ve bu ibarelerin üstünde elinde kutu taşıyan bir erkek figürünün yer aldığı karma bir marka olduğu, anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; redde gerekçe markalar, münhasıran “…” ibaresi veya bu ibare ile birlikte “….”, “….” ibarelerinin yer aldığı markalar olduğu, markaların esas unsurunun … ibaresi olduğu anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalar doğrultusunda, dava konusu markanın, davacının markalarının esas unsuru olan “…” ibaresini içerdiği, her ne kadar “…” ibaresi ayırt edici zayıf bir ibare olarak düşünülse de, bu durumun markanın kullanımı, tanıtım faaliyetleri, ulusal medyada haberlere konu olması, tüketici nezdindeki algısının artması neticesinde markanın ayırt edici niteliğini artıracağı hususunun göz ardı edilemeyeceği; davacının “…” ibareli markasının, dosya kapsamına sunulan birçok yazılı ve görsel medyada tanıtımının yapıldığı, haberlere konu olduğu, ticari hacminin yüksek olduğu, markaya yüksek hacimli yatırımların yapıldığı, ilgili tüketici kesiminde ayırt edici niteliğinin gün geçtikçe arttığı anlaşılmıştır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
… Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve … sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacı adına tescilli “…” esas ibareli markalar ile davalının “…+…” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak incelendiğinde; davalının “…” unsurlu marka başvurusuyla davacı firmanın “…” ibareli markası arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, şöyle ki; başvuru görselindeki “…” ibaresinin davacının “…” ibareli markası ile çok yakın düzeyde birbirine benzer ve bağlantılı bir marka olduğunun görüleceği, ilgili tüketici kitlesinin yargılama konusu hizmetler için ayırdığı satın alma süresi içinde, davalının “…” ibareli başvuru markasını gördüğünde, derhâl ve hiç düşünmeden bunun davacının “…” markalarından farklı bir marka olduğunu algılamayacağı, her iki markanın aynı işletmenin markası veya idari-mali anlamda bağlantılı işletme markaları olarak algılayabileceği, dava konusu markadaki “…” fiilinde yer alan “…” ekinin bu keyfiyeti değiştirmeyeceği, zira tüketici algısının “…” ibaresi üzerinde olacağı, ayrıca dosya kapsamına davacı tarafından sunulan belgelerden davalının “…” ibareli markasının birçok yazılı ve görsel medyada tanıtımının yapıldığı, haberlere konu olduğu, ticari hacminin yüksek olduğu, yüksek hacimli yatırımların yapıldığı, ilgili tüketici kesiminde ayırt edici niteliğinin gün geçtikçe arttığı, dolayısıyla bu bilinirliğinin markalar arasındaki karıştırılma ihtimalini arttırdığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu marka ile davalı markaları arasında marka işaretleri bakımından işitsel, görsel ve kavramsal olarak karıştırılmaya yol açacak düzeyde bir benzerlik bulunduğu; dosya kapsamındaki belgelerin incelenmesi neticesinde, davacı tarafından ”…” ibaresi üzerinde 2015 ve 2016 yıllarına ait … üzerinden yayınlanan reklam filmlerinde kullanımının bulunduğu; her ne kadar “…” ibaresi ile dava konusu “…” ibaresi karıştırılma ihtimaline yol açacak derecede benzer ise de söz konusu ibarenin sadece 2015 ve 2016 yıllarındaki kullanımının bulunması yani …’de uzun süredir ve kesintisiz olarak dava konusu hizmetler bakımından kullanıldığının ispat edilemediği görülmüş, dolayısıyla davacının dava konusu ibare üzerinde dava konusu hizmetler bakımından eskiye dayalı kullanımının bulunmadığı; dosyadaki delillerden davacıya ait “…” ibaresini içeren markalarının “online perakende satış hizmeti” sektöründe bilinirliği olduğu kanaatine varılmışsa da, davalı başvurusunun davacıya ait “…” markasının sahip olduğu imaj ve prestijden faydalanma amacı taşıdığı, dava konusu markanın haksız yararlanma sağladığı, davacı markasının itibarına zarar verdiği, ayırt ediciliğini zedelediği veya bunların ortaya çıkma ihtimalinin var olduğunun davacı tarafından ispat edilemediği hususları birlikte değerlendirildiğinde, davalıya ait markanın tescilinin 6769 s. SMK’nın 6/5 hükmünde belirtilen koşulların oluşmasına yol açmayacağı ve dava konusu başvuru bakımından 6769 s. SMK’nın 6/5 maddesinin uygulanamayacağı anlaşılmış; tüm dosya kapsamına göre davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
… …’nın … sayılı kararın iptaline,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 179,90-TL karar harcından peşin alınan 80,70-TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 3.609,40-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 04/07/2023

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 172,90-TL
GİDER AVANSI :3.436,50-TL
TOPLAM :3.609,40-TL