Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/35 Esas – 2023/16
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/35
KARAR NO : 2023/16
HAKİM : …
KATİP : …
DAVACI : …
Mersis No: ….
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av. …
…
DAVALI : 2- …
Mersis No: …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 27/01/2022
KARAR TARİHİ : 10/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; … sayısı ile davalı şirket tarafından .. . Sınıf malları kapsayacak
şekilde gerçekleştirilen “… Birası Asırlık …” ibareli başvuruya yönelik
itirazlarının nihai olarak … sayılı … kararı neticesinde
reddolunduğunu, verilen kararın hatalı olduğunu, …
A.Ş.’ne ait … sayılı ve “… Birası” ibareli markanın … …
A.Ş.’ne devrine izin verilmesine dair … Kurulu’nun 25.08.2009 tarih ve
… sayılı kararının, müvekkili şirket … tarafından
açılan dava sonucu …. Dairesi’nin, 26.03.2013 tarih ve … sayılı kararı ile “devir alma nedeniyle …’in
pazardaki hakim durumunun daha da güçleneceği ve bu sebeple
pazardaki rekabetin önemli ölçüde azalacağı” gerekçesiyle iptal edilmiş
olduğunu, kararın kesinleştiğini, anılan devir ve kesinleşmiş hüküm ile ilgili
olarak daha önce kuruma sunulan dilekçelerde “… ile … arasında
imzalanmış marka devri sözleşmesinin geçerliliği, gerek taraf iradeleri,
gerekse 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun gereği …
Kurulu’nun izin kararına bağlanmış olduğunu, Sözleşmenin taraflar arasında
imzalandığı tarih itibariyle hükümlerini meydana getirmeye başlamadığı,
izin tarihine kadar askıda geçersiz olduğu, … Kurulu’nun izin kararının
… tarafından iptaliyle birlikte taraflar arasındaki sözleşmenin
geçerlilik şartının sağlanamaması nedeniyle sözleşmenin baştan itibaren
kesin hükümsüz hâle geldiğini, kesin hükümsüzlük sonucu …
nezdinde … adına gerçekleşmiş marka tescilinin de yasal dayanağını
yitirdiğini, kesin hükümsüzlük nedeniyle tarafların birbirleriyle hukuki ilişkiye
girmesinin ancak yeni bir sözleşme yapılması ile mümkün olabileceğini,
taraflar arasında yeni bir sözleşme yapılmadan taraflardan herhangi birinin
aralarında mevcut olmayan bir hukuki ilişkiye dayalı olarak hukuki bir işlem
tesis edemeyeceğini, iptal kararlarının geriye yürümesi ve eski halin geri
getirilmesi ilkeleri çerçevesinde, iptal edilen idari işleme dayalı olarak tesis
edilmiş işlemlerin düzeltilmesinin zorunlu olduğu, bu kapsamda … adına
mevcut “yolsuz” tescilin de düzeltilmesi gerektiğini, idarenin iptal edilen
idari işlemden önce var olan ve bu işlemle değiştirilmiş bulunan hukuki
durumu sağlamakla yükümlü bulunduğu, iptal kararının yalnızca dava
konusu edilen idari işlem üzerinde etki yaratmakla kalmayacağı, ona bağlı
olarak tesis edilen diğer işlemleri de yapıldıkları tarihten itibaren ortadan
kaldırarak tesis edilmemiş hale getireceğini, … ile … arasında imzalanan Sözleşmenin 3.3. ve 4. maddeleri uyarınca söz konusu
“Sözleşmenin hiçbir şekilde geçerlilik kazanmamış ve hükümsüz kalmış
bulunduğu”nu, …/… tescil numaralı ve “… Birası” ibareli markanın
… … A.Ş.’ne devrine izin verilmesine dair … Kurulu kararının
iptaline ilişkin kesinleşmiş… kararının uygulanması suretiyle, sicildeki
kaydın düzeltilmesi adına 17.12.2018 tarihinde… sayılı
yazıyla …’e başvuruda bulunduklarını, davalı …’in, anılan yargı
kararının ve …’in eski hale getirme işlemini etkisini ortadan
kaldırmak amacıyla, yani kötüniyetle 16.06.2020 tarihinde … ibareli
… .sınıf ürünleri içeren … sayılı işbu davaya konu başvuruda
bulunduğunu, … …’nin, müvekkilinin kesinleşmiş yargı kararı
gereği olan hukuka uygun eski hale getirme istemlerini kabul etmesi
gerekirken … sayılı kararla reddettiğini, …
tarafından anılan …’nın … sayılı kararının iptali istemiyle
… esas sayılı
dosyasında iptal davasının ikame edildiğini, davanın derdest olduğunu,
davalının çok açık bir şekilde kötü niyetli olduğunu ve verilen yargı
kararlarının sonuçlarını dolanmaya çalıştığını, davalının, hukuken devren
bile sahip olamayacağı markayı, bu kez tescil yoluyla elde etmeyi
planladığını, kötüniyetli başvuruların tespitinde, başvuru sahibinin, markanın
tescil edilmesi için başvuruyu yaptığı tarihteki niyeti dikkate alınması
gerektiğini, … sayılı marka tescil başvurusu, başvurucu şirkete
devri kesin yargı kararıyla 4054 sayılı Kanuna aykırı olduğu tespit edilen
… ibaresini içerdiğinden, müvekkili aleyhine haksız …
yaratacağından, başvurunun TTK m.54 ve devamı hükümleri gereği …
kararının da iptal edilmesi gerektiğini, davalı …’in geçersiz hale gelen
sözleşmeye dayalı olarak … Kuruluna başvurusu ve bunun üzerine
tesis edilen … 08.02.2019 tarihli kararı yok hükmünde olduğundan, anılan
kararın işbu davada kendisi lehine kanıt olma vasfının bulunmadığını belirterek … sayılı … kararının iptali ve dava konusu
… sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; … sayılı “… birası” markasının devrine ilişkin 15/08/2008 tarihinde
marka devir sözleşmesi imzalandığını, devir kaydının 10/09/2009 tarihinde
… tarafından siciline işlendiğini, … tarafından çeşitli
tarihlerde …’e sunulan dilekçelerle, ihtilafa konu devir kayıt
işleminin iptal edilerek müvekkillerine ait … sayılı “… birası”
markasının eski sahibi … adına kaydının talep edildiğini, Kurum
tarafından verilen cevapta davacının taraf olmaması nedeniyle bir bilginin
kendilerine verilemeyeceğinin belirtildiğini, nihai olarak ise davacı
taleplerinin 23/09/2020 tarih ve … sayılı kararla reddolunduğunu,
söz konusu karara karşı … sayılı
davada mahkemece davanın usulden reddi yönünde karar verildiğini,
kararın istinaf aşamasında da reddine karar verildiğini, temyiz
incelemesinin halen devam ettiğini, … Kurulu’nun …
sayılı kararına karşı açılan iptal davası neticesinde …. Dairesi
26.03.2013 tarih ve …. sayılı kararı ile …
Kurulu’nun … sayılı kararının iptaline karar verildiğini, dayanak
kararda marka devir sözleşmesinin geçersizliğinin hüküm altına
alınmadığını, … kararının … Kurulunun vermiş olduğu izin
kararına ilişkin olduğu, devir sözleşmesinin hukuki geçerliliğine ilişkin
olmadığı dikkatten kaçmaması gerektiğini, söz konusu iptal kararı devir
sözleşmesini hükümsüz kılmadığı gibi … Kurumuna yapılmış izin
talebinin reddi anlamına da gelmediğini, … Kurulunun markanın
satış iznine ilişkin aksi yönde vermiş olduğu bir karar olmadığı gibi bahse
konu devir sözleşmesinin geçersiz olduğu yönünde herhangi bir mahkeme
kararının da mevcut olmadığını, söz konusu kararın idari yargı tarafından
nihai olarak iptal edilmiş olması ile davalı müvekkilin markanın devrine ilişkin … Kurumu’na bildirim aşamasına dönüştüğünü, davacı vekilinin,
müvekkilinin ve … firması arasındaki ilgili marka devir sözleşmesinin,
sözleşmede yer alan “… Kurumu’nun devralmaya onay vermemesi veya başvuruyu reddetmesi durumunda sözleşme sona erer” hükmüne
bağlı olarak, …’ın iptal kararının ardından hükümsüz kaldığı iddiası
tamamen mesnetsiz olduğunu, iptal kararı sonrasında 18.10.2018 tarih ve
7550 sayı ile … Kurumu nezdinde yeni bir bildirimde bulunulduğunu,
… sayılı “… birası” markasının müvekkil tarafından devralınması
işlemine izin verilmesi yönünde karar tesis edilmesi talep edildiğini, talep
neticesinde ise … Kurulu’nun müvekkil … … ile … İçki
arasında … Birasının devrine ilişkin 2008 tarihli marka devir sözleşmesinin
halen geçerli olduğunu teyit ettiğini, güncel ekonomik koşullar ve pazar
payları göz önüne alındığında bu bildirim hakkında ilgili mevzuat
gereğince izin verilmesini dahi gerektirecek bir durum olmadığı yönünde
07.02.2019 tarihli yeni bir karar vermek suretiyle markanın devrini teyit
ettiğini, … kararı sonrası, … Kurulu’nun mezkûr markanın
devrine izin verilmediği yönünde bir kararı olmadığı gibi, aksine, …
Kurulu güncel piyasa şartlarında tarafların pazar paylarını göz önüne
alarak söz konusu marka devrinin … Hukuku mevzuatı gereğince
izne tabi olmadığı yönünde karar verdiğini, 07/02/2019 tarihli …
Kurulu kararının müvekkiline 12/02/2019 tarihinde tebliğ edildiğini, bu
tebligatı takiben müvekkilinin, “… asırlık …” ibaresinden müteşekkil
… sayılı marka başvurusunda bulunduğunu, 07/02/2019 tarihli
… Kurulu kararının iptali talebiyle …
ANONİM ŞİRKETİ tarafından … Mahkemesi nezdinde dava
açılmışsa da … Mahkemesi 26/06/2020 tarih ve … sayılı kararıyla davayı reddettiğini, yine istinaf aşamasında da
verilen karara karşı istinaf taleplerinin reddolunduğunu, … sayılı
“… birası” ve … “… birası asırlık türk birası” markalarının reddi
yönündeki … Kurulu kararlarına karşı
açılmış ve davacının gene … A.Ş. olduğu davada
… Hukuk Mahkemesi söz konusu Kurul kararlarını
11.03.2020 tarihli ve … sayılı kararı ile iptal ettiğini,
kararda … Kurulu’nun satış izin kararının iptal edilmesi halinde dahi,
markanın önceki sahibine kendiliğinden dönmeyeceğini, başka ifadeyle
sicilin düzeltilmesi ve markanın önceki sahibine dönmesi ancak markanın
ilk sahibinin açacağı bir dava sonucunda verilecek hüküm ile mümkün
olabileceğini, ilgili devir sözleşmesi hem şeklen hem de sözleşme şartları
bakımından hukuken geçerli olduğunu, ayrıca …’in devrin sicile
kaydı işlemi iddia edildiği gibi … Kurulu kararına bağlı olarak ya da
ona dayanarak gerçekleştirilmediğini, devrin sicile kayıt işlemi iddia edildiği
gibi sonradan iptal edilen … sayılı … Kurulu kararına
bağlı olarak gerçekleştirilmediğinden söz konusu kararın iptalinden de
etkilenilmeyeceğini, sözleşmenin geçersiz olduğu konusunda taraflarca
varılmış bir uzlaşma ya da devreden tarafından devir bedelinin iadesi söz
konusu olmadığı gibi sözleşme taraflarından birinin sözleşmenin geçersizliği
konusunda açmış olduğu bir dava dahi bulunmadığını, müvekkilinin 2009
yılından bu yana diğer tüm özel hukuk veya idare hukuku işlemlerinden
bağımsız, … ile korunan bir mülkiyet hakkına sahip olduğunu,
müvekkilinin büyük maliyetlere katlanarak devraldığı … sayılı “…
birası” markasının ticari hayata ve kendi pazarlama stratejisine uygun
güncel versiyonu için … sayılı “… birası asırlık …” markası için
başvuru yaptığını, … sayılı markanın devrinin … Hukuku
açısından izne dahi tabi olmadığı yönündeki 07/02/2019 tarihli …
Kurulu kararının kendisine tebliğ edilmesini takiben yapmış olması en tabi
hakkı olduğunu, esasen kötü niyet iddiasının somut dayanaktan yoksun
olmasının yanı sıra söz konusu durum tek başına başvuru için haklı sebep
oluşturduğunu, “…” ve “… ” markaları üzerinde hiçbir hakkı
bulunmayan davacı tarafından yalnızca piyasadaki … koşullarına
ilişkin asılsız iddialar ve bu iddialara ilişkin süreçlerin sona ermemiş olması
gerekçe gösterilerek kötü niyetli tescil nedeniyle markanın
hükümsüzlüğünün talep edilemeyeceğini, kötü niyet tanımının bu kadar
geniş tutulması halinde, her önemli markaların satın alınması sonrasında
rakip şirketlerin idare ve mahkeme nezdinde yürüteceği benzer süreçler
nedeniyle, büyük maliyetlere katlanarak markayı satın alan tarafların
markalarına yatırım yaparak kullanmak, markalarının kendilerine sağladığı
mülkiyet hakkından gereği gibi yararlanmak, markalarının güncel
versiyonlarını tescil ettirmek gibi hem hukukun hem ticari hayatın en doğal
gereklerini yerine getirmelerinin uzun yıllarca engelleneceğini, …
sayılı markanın devrine ilişkin devir sözleşmesinin ve devrin sicile kaydı
işleminin tarafı dahi olmayan davacının …” ibaresini içeren tüm
markalara karşı idari ve hukuki girişimleri artık hak arama hürriyetinin
sınırlarını aştığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; dava dilekçesinde geçen mal ve hizmet sınıfları kapsamında; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen … kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
…’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu … Birası ibaresinin … . Sınıftaki “biralar, … yapımından
kullanılan preparatlar” emtialarında tescili amacıyla 16.06.2020 tarihinde
gerçekleştirildiği görülen … sayılı marka başvurusunun, yapılan ilk
incelemeler sonrasında 13.07.2020 tarih ve 352 sayılı bültende ilan olunduğu; anılan ilana karşı davacıların itirazda bulunduğu, …
Başkanlığı’nın 26.01.2021 tarihli kararı neticesinde … m. 5 ve 6 kapsamındaki
tüm itiraz gerekçelerinin reddine karar verildiği, söz konusu karara karşı bir kez daha itirazda bulunan davacı yanın
itirazlarını inceleyen … Kurulu’nun … sayılı davaya konu kararı neticesinde özetle;
“… başvuru numaralı “… birası” ibareli başvurunun ilanına … A.Ş. adına yapılan itirazın reddi kararına karşı yeniden yapılan itirazda özetle,
başvuru sahibi adına tescilli bulunan … sayılı ve “… Birası” ibareli markanın …
… A.Ş.’den devralınmış olduğu, buna rağmen bu devir işlemine dayanak olan
… Kurulu’nun 25.08.2009 tarih ve … sayılı kararının, muteriz şirket
tarafından açılan dava sonucu …. Dairesi’nin, 26.03.2013 tarih ve …. sayılı kararı ile “devir alma nedeniyle …’in pazardaki hakim durumunun
daha da güçleneceği ve bu sebeple pazardaki rekabetin önemli ölçüde azalacağı”
gerekçesiyle iptal edildiği, …Kurulu tarafından 28.06.2018
tarih ve … sayılı kararı ile idari yargı tarafından verilen iptal
kararının kesin hüküm halini aldığı, bu çerçevede, “…” ile “…” arasında imzalanmış
marka devri sözleşmesinin geçerliliğini yitirdiği, bu nedenle … sayılı ve “… Birası”
ibareli markanın “…”e iadesi gerektiği ileri sürülmektedir. İtirazda ayrıca, iş bu başvurunun
da … sayılı ve “… Birası” ibareli markanın “…”e iadesini ve buna dayanak olan
Mahkeme kararını etkisiz kılmaya dönük kötü niyetli bir başvuru olduğu ve başvurunun tescili
halinde haksız … oluşturacağı iddia olunmaktadır. Muterizin ilk itirazında ileri sürülen
diğer gerekçelerde ısrar edilmediği ve diğer gerekçelerin iş bu itirazda ileri sürülmediği tespit
edilmiştir.
Başvuru sahibi adına sunulan karşı görüş ve savunmada ise özetle, iş bu itirazda ilk itirazda
ileri sürülmeyen iddialar ileri sürüldüğü, muterizin ilk itiraz dilekçesinde yer almayan,
Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’da düzenlenen rekabeti bozucu fiillere ilişkin hükümler
ve … Kanunu’nda düzenlenen haksız … hükümlerini içeren iddialar itirazın
genişletilmesi niteliğinde olduğundan dinlenemeyeceği, işbu başvuru dışında da “… birası”
ve “…” markalarının başvuru sahibi adına tescilli olduğu, itirazda bahsedilen…
Kararının “… Birası” markasının iadesi ya da devir sözleşmesinin geçersiz olduğuna ilişkin
bir hüküm ihtiva etmediği, … sayılı “… birası asırlık tat” markasının
hükümsüzlüğü talebiyle açılan davanın reddedildiği, … sayılı markanın … İçki’ye iade
taleplerinin Kurum tarafından haksız bulunarak reddedildiği, …. Dairesi’nin iptal
kararı üzerine … Kurulu tarafından tekrar işlem tesis edildiği, … Kurulu’nun
08.02.2019 tarihli kararında; “Bildirim konusu işlemin, …sayılı … Kurulundan İzin
Alınması Gereken Birleşme ve Devralmalar Hakkında Tebliği’nin 7. maddesinin birinci
fıkrasında öngörülen ciro eşiklerinin aşılmaması nedeniyle izne tabi olmadığına” karar
verildiği belirtilmektedir.
Tarafların bahse konu sav ve savunmaları çerçevesinde, iş bu itirazın konusunu başvuru
sahibi tarafından … A.Ş.’den devralınmış olan … sayılı ve “… Birası”
ibareli markanın devir işleminin usulsüz olduğu ve iptali gerektiği, bu markaya bağlı olarak
yapıldığı ileri sürülen iş bu başvurunun kötü niyetli olduğu ve başvurunun tescili halinde
haksız rekabete neden olacağı iddiaları oluşturmaktadır. Yapılan incelemede, … sayılı ve
“… Birası” ibareli markanın devir işleminin usulsüz olduğu ve iptali gerektiği iddialarının
… Kurulu’nun 23.09.2020
tarih ve … sayılı kararıyla reddedildiği tespit edilmiş olup bu yöndeki iddialara
itibar edilmemiştir. Bu çerçevede, esas olarak … sayılı markanın devir işleminin usulsüz
olduğu gerekçelerine dayalı olarak ileri sürülen ve başka somut bir delille ispatlanmayan kötü
niyet iddiaları da haklı bulunmamıştır. Diğer taraftan, başvuru ile tescili talep edilen “…
Birası” ibaresinin bir … türünün adı ya da tescili talep edilen “biralar; … yapımında
kullanılan preparatlar” için doğrudan tanımlayıcı nitelikte bir ibare olmadığı, ilk kez
17.06.1980 tarihinde başvurusu yapılarak tescil edilen bir marka olduğu ve ilgili markanın
usulüne uygun şekilde iş bu başvuru sahibine devredildiği hususları dikkate alındığında,
haksız … iddialarının da yerinde olmadığı tespit ve kanaatine ulaşılmıştır. (Bkz. … sayılı Kurul kararı) Son olarak başvurunun … sayılı …’nın 5/1 … ve … bentleri gereğince reddedilmesi gerektiği yönündeki itiraz da yerinde bulunmamış ve
itirazın reddi gerekmiştir.”
şeklindeki gerekçeler ile davacı taraf itirazlarının nihai olarak da
reddolunduğu; eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 27/01/2022 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle:uyuşmazlığın temel olarak taraflar arasında yaşanılan idari yargı
süreçleri neticesinde verilen mahkeme kararlarının yorumu, …
tescil sayılı markanın devri ile ilgili yapılan 15.08.2008 tarihli
sözleşmeye yönelik … Kurulu’nun verdiği iznin iptali
neticesinde sözleşmenin hukuki açıdan doğurduğu sonuçlar ve
buna bağlı olarak geçerli olup olmaması, gerçekleştirilen ve sicilde
kaydedilen devre rağmen, davalının … sayısı ile elde ettiği tescillin, ortada bu hususta verilmiş bir mahkeme kararı yokken,
davalı idarece geri alınıp alınamayacağı, elde edilen tescilin yolsuz
tescil niteliğinde bulunup bulunmadığı, dava konusu …
sayılı başvurunun, idari yargı tarafından verilen kararın sonuçlarını
dolanmaya yönelik kötü niyetle gerçekleştirilmiş bir başvuru olup
olmadığı noktalarında toplandığı görülmekte olup bu hususlara
bağlı yapılması gereken tüm incelemelerin esasen hukuki bir
yorumun varlığını gerektireceği, bu sonucunda davalı taraf
başvurusunun haksız rekabete sebebiyet veren bir başvuru olup
olmadığı ve buna bağlı olarak dava konusu başvurunun kötü niyetli
bir tescil olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği (dosyaya
sunulan… sayılı ve
… sayılı markasının kötü niyetle tescile dayalı
hükümsüzlüğü gerektiği kararı da gözetilerek) temelindeki konuların
tamamen hukuki açıdan yorum ve değerlendirme gerektirmesi
nedeniyle bu husustaki iddialara dair takdir ve nihai yorumun mahkemeye ait olduğu, dava konusu markanın, … m. 5/1-… maddelerinde
düzenlenen herhangi bir mutlak ret nedeni kapsamında kalan
işaretlerden olmadığı,
takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren … sayılı … Kanunu (…) ile düzenlenmiştir.
… s. … m 5/1-a düzenlenmesine göre 4 üncü madde kapsamında marka olamayacak işaretlerin tescili mümkün değildir. 4. Maddeye bakıldığında ise “Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.” Denilmek suretiyle yürürlükteki mevzuat hükümleri uyarınca hangi işaretlerin marka olarak tescil edilebilir olduğu belirtilmiştir. Buna göre söz gelimi günümüzde, her ne kadar uluslar arası mecrada tartışılmakta ise de, işbu düzenleme uyarınca koku ve tat markalarının tescili, sicil gösteriminin ne şekilde ifade olunacağı noktasında tereddütler oluştuğundan mümkün değildir.
Somut olayda da dava konusu başvurunun 5/1-a maddesi kapsamında
değerlendirilmesi mümkün değildir.
… s. … 5/1-b maddesi “Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler”in marka olarak tescil edilemeyeceklerini düzenlemektedir. Madde gerekçesi incelendiğinde, sicilde gösterilebilir olmasına rağmen mal ve hizmetler bakımından herhangi bir şekilde ayırt ediciliği bulunmayan, kaynak gösterme fonksiyonuna sahip olmayan dolayısıyla tüketiciler tarafından marka olarak algılanmayacak işaretlerin tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir. … sayılı … Tüzüğünün 7. maddesinde de marka olarak tescil edilemeyecek herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler benzer şekilde düzenlenmiş olup söz konusu maddeye göre işaretin tescilinin mümkün olmaması için “kaynak gösterme fonksiyonu”na sahip olmaması gerekmektedir.
Uyuşmazlık konusu … Birası şeklindeki başvuru ise, şekil ve sözcük
unsurlarının bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş, belli bir renk düzenine haiz,
“… birası” esas unsurunu ihtiva eden bir başvuru olduğu,
“…” markası 1980’li yıllarda Tütün, Tütün Mamulleri, …. Müdürlüğü için yaratılmış bir marka olup uzun yıllar boyunca
bir kamu iktisadi kuruluşu olarak faaliyet gösterdikten sonra zaman içerisinde
ilgili piyasadaki münhasır varlığını yitirmiş ve 2008 yılında özelleştirilmiş bir marka
olmakla birlikte ülkemiz tüketicisi tarafından, tarihsel geçmişi itibariyle ticaret
hayatında bilinen ve tanınan bir marka olduğu, bununla birlikte anılan ibarenin
günümüzde, tütün ve alkol ürünlerinin satışının gerçekleştirildiği büfe, market,
kuruyemiş dükkanı gibi yerlerdeki kullanım biçimi itibariyle, yaygın ve tüketici
nezdinde de kabul görmüş yerleşik bir algısı mevcut ise de bu durum anılan
ibarenin markasal vasfını ortadan kaldırmadığı, bu halde dava konusu
başvurunun da bütün olarak … s. … 5/1-b kapsamında değerlendirilebilir
işaretlerden biri olmadığı anlaşılmıştır.
Kanunun 5/1-c maddesi ise “Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler” in marka olarak tescil edilemeyeceklerini düzenlemektedir. 556 s. … döneminde 7/1-c maddesinin doğrudan karşılığı olan bu düzenlemeye göre bir işaretin 5/1-c kapsamında değerlendirilebilmesi için, mal veya hizmetin karakteristik bir özelliğini, vasfını, amacını hiçbir özel zihni çabaya mahal bırakmadan, mal veya hizmet ile olan sıkı ilişkisi sebebiyle derhal düşündürmesi ve akla getirmesi gerekmektedir.
Somut uyuşmazlık konusu … Birası şeklindeki başvurunun esas
unsurunu oluşturan “…” ibaresinin, çok uzun yıllardır toplum nezdinde tütün ve
alkol ürünlerinde esasen ve yalnızca markasal niteliği ile bilinen bir sözcük olup
5/1-b maddesi kapsamında yapılan incelemelerde de açıklandığı
üzere anılan ibarenin, dava konusu markanın başvuru kapsamındaki
emtiaların herhangi bir özelliğini, cinsini, vasfını bildirir bir işaret olmadığı anlaşılmıştır.
… S. …’nın 5/1-….bendi gereğince “Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler..” marka olarak tescil edilemez. Anılan hüküm ile herkesin kullanımına açık olması gereken bir işaret üzerinde herhangi bir kimsenin inhisarı bir hakka sahip olmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır. 5/1-d maddesinde dikkate alınması gereken temel husus, ibarenin tescili talep edilen mallar ve hizmetlerle ilişkili olarak ticaret alanında herkes tarafından başka bir deyişle yaygın kullanımının bulunup bulunmadığıdır.
Dava konusu markanın asli unsuru olduğu görülen “
… Birası” ibaresinin, bütün olarak ayırt ediciliği bulunan unsurlardan
meydana geldiği, “…” anılan ibarenin 5/1-d maddesi kapsamında
değerlendirilmeye uygun bir sözcük olmadığı görüş ve kanaatine varılmıştır.
… S. …’nın 5/1-… bendi gereğince “Malın doğası gereği ortaya
çıkan şeklini ya da başka bir özelliğini veya teknik bir sonucu elde etmek için
zorunlu olan veya mala asli değerini veren şeklî ya da başka bir özelliğini
münhasıran içeren işaretler”marka olarak tescil edilemez. Söz konusu hükmün
amacı, belirtilen şekillerin bir kişinin tekeline verilmesini önlemektir. Zira, malın
özgün yapısından kaynaklanan, teknik olarak zorunlu olan ve mala aslî
değerini veren biçimsel özellikler bir kişi lehine marka olarak tescil edildiğinde,
rakiplerin ürünlerine biçim verme özgürlüğü önemli ölçüde sınırlanmış
olacaktır.
Somut olayda dava konusu markanın, maddede tanımlanan hangi
kriteri hangi açıdan meydana getirdiği hususuna yönelik davacı tarafça işlem
dosyasında ileri sürülmüş somut bir gerekçe bulunmadığı gibi anılan başvuru açısından ilgili mutlak ret nedenlerinin
koşullarının oluşmadığı anlaşılmıştır.
Bir işaretin … s. … 5/1-…. bendi kapsamında değerlendirilebilmesi için, mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya üretim yeri, coğrafi kaynağı vb. hususlarda mal veya hizmet ile ilgili halkı yanıltıcı nitelikte olması gerekmektedir. Bir işaret, bir malın hammaddesi, kökeni, menşei, coğrafi yeri hakkında müşterilerine gerçek dışı bir intiba sağlıyor ve bu intiba müşterilerin o malı tercihlerinde etkili oluyorsa da 5/1-f uyarınca engellenmesi mümkündür.
Dava konusu … Birası ibaresinin bu kapsamda bir
anlamı bulunmadığı gibi tescili kapsamında yer alan malları hammaddesi
açısından da (örneğin rakı içeceği üzerinde “…” ibaresi kullanılması gibi)
yanıltıcı bir niteliğinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 179,90-TL karar harcından peşin alınan 80,70-TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/01/2023
Katip … Hakim …
¸ ¸