Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/213 E. 2022/224 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/213
KARAR NO : 2022/224

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 09/12/2016
KARAR TARİHİ : 05/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin Türkiye’nin önde gelen sanayi ve ticaret topluluklarından olup süt ve süt ürünleri ile et ve et ürünleri olmak üzere çeşitli gıda ürünlerinin üretim ve satış faaliyetleriyle iştigal eden, bu sektörde ülkemizin öncü kuruluşlarından olduğunu, müvekkili şirketin, tescilli ve önceki tarihlerden beri kullanılmakta olan çok sayıda “…” ibareli markaları bulunduğunu, davalı … Kuruyemiş Gıda ve İhtiyaç Maddeleri San. Tic. A.Ş. tarafından, müvekkil şirketin tescillerinden çok sonra 31.03.2015 tarihinde 2015/27262 başvuru numarası ile diğer davalı TPE nezdinde “LOKUM PINARI” ibaresiyle bir başvuru yapıldığını, anılan başvuruya itiraz ettiklerini, TPE YİDK’nın 10.10.2016 gün ve 2016-M-9775 sayılı kararı ile müvekkili şirket itirazlarının reddine karar verildiğini, müvekkili şirkete ait “…” markasının tanınmış marka olduğunu, müvekkili şirket adına tescilli “…” markası ile dava konusu “LOKUM PINARI” ibaresinin aynı olduğunu, müvekkili şirkete ait … markasının itibar ve tanınmışlığından faydalanılarak haksız kazanç sağlayabileceğini, … veya benzeri ibarelerin, değil aynı sınıfta, hiçbir sınıfta tescilinin mümkün olamayacağını, davalıya ait marka tescil başvurusunun 556 sayılı KHK’nin 7/1-b ve 8/l-a maddeleri uyarınca da reddi gerektiğini, davalı başvurusunun 556 sayılı KHK kapsamında kötü niyetli bir başvuru olduğunu iddia ederek davalının “LOKUM PINARI” ibareli ve 2015/27262 başvuru no’lu marka tescil talebine itirazlarının reddine ilişkin YİDK’nın 2016-M-9775 sayılı kararının iptaline ve başvuru tescil edilmiş ise tescil edilen markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle; açılan davanın yerinde olmadığını, YİDK kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Şirket vekili cevap dilekçesiyle; müvekkili şirketin 1980 yılında kurulmuş ve uzun süredir kuruyemiş üretimi alanında faaliyet göstermekte olan bir kuruluş olduğunu, bugün müvekkili firmanın 20.000 metrekarelik kullanım alanı içerisinde günlük 60 ton kuruyemiş üretimi ile iç ve dış pazarda sektörün önde gelenleri arasında olduğunu, üretip pazarladığı ürünlerin güvenilirliği ve farklı lezzetleriyle bir dünya markası haline gelmiş, fikri ve sınai haklara saygılı, hukuka bağlı, ciddi ve saygın bir ticari teşebbüs olduğunu, tanınmış markalarla ilgili 556 sayılı KHK.’nın 7/1-i maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 27.5.2015 tarih ve 2015/33 E. 2015/50 K. sayılı kararı ile iptal edildiğini, anılan maddenin tescil engeli olarak uygulanmasının mümkün olmayacağını, dava konusu marka­nın kullanılacağı ürün ve hizmetler ile davacı şirkete ait markaların tescilli oldukları ürün ve/veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmadıklarını, davacı şirkete ait “…” unsurlu markalarının KHK.’nın 8/4 anlamında tanınmış nitelikte olduklarını gösterir belge ve/veya maddedeki üç zararlı ihtimalden birinin gerçekleşecek olmasına ilişkin yeterli delil sunulmadığını, çekişmeli markaların benzer olmadığını, markada yer alan “LOKUM” ve “…” kelimesine eklenen “I” harfiyle, özgün arka fon rengi ve yazı fontunun taraf markalarını farklı kılmakta ve benzeri olmaktan çıkardığını, “PINARI” kelimesinin, 556 sayılı KHK.’nın 7/1-c maddesi anlamında ve markanın kullanılacağı ürün ve hizmetleri tanımlamak amaçlı kullanıldığını, adeta bir … kadar bol olduğunu vurgulamak amaçlı olduğunu, markalar arasındaki ortak unsur olan … ibaresinin, müvekkili … Kuruyemiş’in ticaret unvanının esaslı bir unsuru olup, müvekkili adına 1997/008282, 2000/13587, 2006/42014, 2013/13322, 2013/13343, 2013/13720, 2013/13732 tescil nolu markalar ile tescil ettirildiğini ve 2012/53644, 2012/65664, 2013/43985 ve 2013/78200 vs. başvuru nolu markalarında kullanıldığını, markaların potansiyel tüketicilerin alım tercihlerini kullandıkları sırada gösterecekleri olası özen ve ihtimamın hayli yüksek olduğunu, müvekkilinin dava konusu marka başvurusunda kötü niyetli olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Mahkememizce, 09/07/2019 tarih 2016/462 E. 2019/334 K. sayılı karar ile; davacı markaları ile başvuru konusu işaretin bütün olarak bıraktığı izlenimin benzer olduğu, tescilli marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil, anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, başvurunun davalı markalarında yer alan ibare ile ve diğer sözcük ile ilişkilendirilebilecek bir görsellik içerdiği, aynı, benzer, seri marka olarak algılanmasının bütünsellik ilkesi kapsamında mümkün olduğu, davalının önceki markalarının kendisine müktesep hak sağlamadığı, taraf markaları aynı/benzer olduğu kabul edilmiş olup, 556 sayılı KHK 8/4 maddesi anlamında tanınmışlık ilkesine bağlı bir değerlendirme yapılmasına gerek görülmediği, dava konusu başvurunun kötü niyetli yapıldığının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK’in 10/10/2016 tarih 2016-M-9775 sayılı kararının iptaline, davalı adına tescilli 2015/27262 sayılı LOKUM PINARI ibareli markanın tescilli olduğu 30, 35 43 sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.
Karara karşı davalılar vekilleri ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Ankara BAM 20. HD’nin 27/05/2022 tarih ve 2020/1200 E. 2022/619 K. sayılı ilamıyla;
”Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Hukuk Genel Kurulu’nun 02.11.2011 gün 2011/11–567E.- 2011/676K, 14.11.2012 gün 2012/11–417 E.- 2012/791K., 14.01.2015 gün 2013/11-1316E.- 2015/34K., 01.04.2015 gün 2013/11-1572 E.- 2015/1133 K., 12.04.2017 gün 2017/11-74E.- 2017/728K. ve 11.HD 30/06/2014 gün 2014/6427 E- 2014/12462K. sayılı ilamlarında da benimsendiği üzere, mahkemece gerektiğinde hükmün eki niteliğinde kroki ve şekillere, kararın ekinde yer verilebilir ise de, hükmün gerekçe kısmında, HMK.’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesi ve Anayasa’nın 141. maddesi hükümlerine uygun düşmeyecek biçimde şekillere yer verilmesi, davadan davalar doğmasına, tarafların yeniden uyuşmazlığa düşmelerine, infazda tereddüde neden olunmasına yol açabilecektir. Renk, boyut ve diğer özelliklerinden yoksun bir şekilde markaların ve tasarımların gerekçeli karara eksik yansıtılmaları yanıltıcı sonuçlara neden olabilecektir. Somut uyuşmazlıkta da mahkeme kararının gerekçe kısmında dava konusu markalara ilişkin görünümlere yer verilmiş olması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine uygun bulunmadığından, Dairemizce hükmün kaldırılması gerekmiştir. Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle HMK.’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. İstinaf kararının neden ve şekline göre, davalılar Türk Patent ve Marka Kurumu ile … vekillerinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.” gerekçesiyle, ”HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davalılar Türk Patent ve Marka Kurumu ile … vekillerinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 09/07/2019 tarih ve 2016/462 E. – 2019/334 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE, davalı Türk Patent ve Marka Kurumu ile … vekillerinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, davalı Türk Patent ve Marka Kurumu ile … tarafından ayrı ayrı yatırılan 54,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının istek halinde ayrı ayrı davalılara iadesine…” şeklinde karar verilmiş dava mahkememizin 2022/213 E. Sırasına kaydedilmiştir.
GEREKÇE:
Toplanan delillere, alınan bilirkişi raporuna ve tüm dosya kapsamına göre;
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; davalı tarafında dava konusu 2015/27262 kod nolu LOKUM PINARI ibareli markanın tescili için başvuruda bulunulduğu, başvurunun ilanına davacı tarafından itiraz edildiği itirazın markalar dairesi başkanlığı tarafından reddedildiği verilen bu red kararına karşı davacı tarafından bu kez TPE YİDK ya itiraz dilekçesi verildiği ve TPE YİDK’nın 10.10.2016 gün ve 2016-M-9775 sayılı kararı ile “2015/27262 başvuru numaralı “lokum pınarı” ibareli başvurunun yayınına, … Süt Mamulleri San. A.Ş. adına tescilli bulunan ve “…” ibaresini münhasıran ya da esas unsur şeklinde ihtiva eden markalara dayalı olarak yapılan itirazın incelenmesinde, başvuru konusu “lokum pınarı” ibaresinin bütünsel bir anlam ve markasal algıya sahip olduğu, bu nedenle “…” ibareli markalarla karıştırılacak düzeyde benzer olmadığı, “…” markasının tüketiciler nezdindeki bilinirlik düzeyinin de iltibasa neden olmayacağı kanaatine varılmıştır. İtirazda ileri sürülen kötü niyet iddiasının ise yeterli bilgi ve delille ispatlanmadığı tespit edildiğinden bu yöndeki iddialar da haklı bulunmamış ve itirazın reddi gerekmiştir.” gerekçesi itirazın reddine karar verildiği görülmüştür.
Dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 11/10/2016 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 09/12/2016 tarihinde açıldığı anlaşılmış ve işin esasına girilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacının 8/1-b, 8/4 maddesi gereğince yapmış olduğu itirazın reddi ile ilgili verilen YİDK kararının iptal şartlarının ve hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
556 sayılı KHK’nin 7/1-b bendi “Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer markaların” tescil edilemeyeceği hükmünü amirdir. Bu düzenleme marka hukukuna hakim olan öncelik ve bir markanın tek bir sahibi olması ilkelerini ifade eder. Böylece daha önce tescil edilmiş veya başvurusu yapılmış bir markanın aynı veya ayırt edilmeyecek kadar benzerinin, aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetler için bir başkası adına mükerrer tesciline engel olunması amaçlanmıştır. Aksi halin bir markanın birden fazla kişi tarafından kullanılmasına ve halkın yanıltılmasına neden olacağı kabul edilmiştir. Bu hususu TPE tescil sürecinde, kendiliğinden dikkate almakla yükümlüdür.
Başvuruya konu markanın (işaretin) daha önce tescil edilmiş (veya başvurusu yapılmış) marka ile aynı olması, karşılaştırılan markaların (işaretlerin) özdeş, farksız, tıpa tıp taklit, aynen veya bire bir kopya olmalarını ifade eder. Aralarında küçük de olsa farlılık bulunan markalar ise aynı sayılamazlar. Ancak markaların farklı büyüklükte olması veya sözcük markalarının yazı karakterinin (el yazısı, büyük-küçük harf) veya yazı tipinin (Times New Roman, Arial, Comic Sans MS gibi) farklılaştırılması aynı olma durumunu etkilemez.
Ayırt edilemeyecek kadar benzerlik ise, karşılaştırılan markalar aynı olmamakla birlikte, orta düzeydeki alıcıda bıraktığı genel izlenimlerinin hemen hemen aynı olmasıdır. Bir başka deyişle, markalar arasındaki farklılık o kadar önemsizdir ki, müşteri kitlesi nezdinde markalar yazılış, okunuş, görsel veya işitsel olarak aynı imiş gibi algılanırlar.
Ancak 7/1-b maddesindeki tescil engelinin varlığı için sadece başvuru ile önceki markaların aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olması yeterli değildir. Aynı zamanda başvuru ve önceki markanın kapsadığı mal ve hizmetlerin de aynı yada aynı tür olması zorunludur. Bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesi durumunda yasa koyucu halkın bu iki markayı karıştırma ihtimalinin bulunduğunu kabul etmiştir. Bu nedenle, TPE ayrıca karıştırma ihtimalinin var olup olmadığı üzerinde durmaksızın başvuruyu ret edecektir. Başvuru ve redde mesnet markanın kapsamındaki mal veya hizmetlerin bire bir örtüşmesi bir diğer söyleyişle özdeş olması halinde ayniyet mevcuttur. Aynı tür kavramı ise, kural olarak aynı sınıfın aynı alt gurubu içinde bulunmayı ifade eder. Marka Tescil Başvurularına Ait Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırmasına İlişkin 2002/3 sayılı Tebliğin 5 ve 7. maddeleri anılan ilkeyi açıkça ifade etmektedir. Bununla birlikte sınıflandırma Nice Anlaşmasının 2. maddesinde vurgulandığı üzere, tescil edilmiş herhangi bir markanın koruma kapsamının belirlenmesi bakımından bağlayıcı değildir.
Ayırt edilemeyecek kadar benzerlikten söz edilebilmesi için başvuru konusu işaret ile redde mesnet markalar arasında ortalama tüketici ve yararlanıcılar nazarıyla bakıldığında hiçbir araştırma ve herhangi bir inceleme yapılmasını gerektirmeyecek derecede açık ve net biçimde iltibasın ortaya çıkmasının kesin olarak öngörülebilir olması gerekir.
556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesinde, tescil edilmiş veya tescil için başvuru yapılmış bir markanın sahibi tarafından itiraz edilmesi durumunda, başvuru konusu işaretin tescil edilemeyeceği hükme bağlanmış olup; 8/1-b anlamında bir tescil engelinin mevcut olduğundan söz edebilmek için, markaların benzer olması, kapsadıkları mal/hizmetlerin aynı/benzer olması ve iltibas yaratması koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir işaretin tescilli marka ile arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil olmak üzere halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa o işaret tescilli markanın benzeridir sonucuna varılabilir. Karıştırmada halkın istediği, arzu ettiği malı/hizmeti alacağı yerde gerek şekil, gerek yazılış ve gerekse ambalaj mdaki/tamtımındaki benzerlikler sebebiyle gözde veya kulakta yanılma sonucu başka bir malı/hizmeti alması söz konusudur. Bunun haricinde halk, iki marka arasında herhangi bir şekilde bağlantı kuruyorsa karıştırma yine vardır. Markalar arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunup bulunmadığının tespitinde; markalar arası görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, markaların birbirini çağrıştırma durumu, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın/hizmetin değeri ve alıcının bu malı/hizmeti almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları dikkate alınmalı ve marka bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Bütün olarak değerlendirme yapılırken işaretlerin ayırt edici ve baskın unsurları özellikle dikkate alınmalıdır. Kısaca iltibas tehlikesi, eski ve yeni markaların aynı veya benzer olup olmadıkları ve aynı ya da benzer mal/hizmetleri kapsayıp kapsamadıkları dikkate alınarak tespit edilir.
KHK’nin 8/4 hükmü, bir markanın (veya başvurunun) aynı veya benzerinin, farklı mal ve hizmetlerde kullanılabileceği ilkesini açıkça ifade eder. Ancak hüküm bu ilkeye bir istisna getirmiş bulunmaktadır. Buna göre, toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir marka veya başvurunun, aynı veya benzerinin, farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, itiraz üzerine ret edilir. Kuşkusuz bir markanın toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşması, tek başına KHK 8/4 hükmü anlamında davalı şirket başvurusunun reddi için yeterli değildir. Ayrıca başvuruya konu işaret ile davacının tanınmış markasının aynı veya benzer bulunması ve anılan maddede sayılan üç halden en az birinin birleşmesi gerekir. Bu haller, davacının markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlanabilmesi (şöhretini sömürmesi), itibarına zarar verebilmesi, ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabilmesi(sulandırabilmesi)dir.

556 sayılı KHK’nin 35/1. maddesi uyarınca, başvurunun kötü niyetle yapıldığına ilişkin itirazları Türk Patent Enstitüsü’nce nihai olarak reddedilen kişilerin aynı KHK’nin 53. maddesine göre kesinleşen kararın bildirim tarihinden itibaren iki aylık süre içerisinde yetkili mahkemede dava açma hakları bulunmaktadır. 556 sayılı KHK’nin açıklanan hükümleri itibariyle tescil başvurusunun kötü niyetle yapıldığını iddia eden ilgili kişilerin itiraz yoluyla Enstitü nezdinde, itirazın reddi halinde ise yetkili mahkemede marka başvurusunun reddedilmesini istemek hakları bulunmasına karşın, aynı KHK’nin 42. maddesinde markanın hükümsüzlük sebepleri sınırlı olarak sayılırken KHK’nin 35/1. fıkrasında itiraz sebebi olarak belirtilen “başvurunun kötü niyetle yapıldığı” iddiasına yer verilmemiştir.
MK’nın 2. maddesi uyarınca hukuk düzeninin kötü niyeti koruması mümkün olmayıp, bu durumun KHK’nin 42. maddesinde sayılmamış olması halinde dahi kötüniyetin bir tescil engeli oluşturduğu hususunun göz önüne alınması zorunludur. Nitekim, bu benimseme aynı zamanda 556 sayılı KHK’nın marka hakkının korunmasına ilişkin genel sistematiğine de uygun düşmektedir.
Tescil başvurusunun kötü niyetle yapılmış olması halinin 556 sayılı KHK’nin 42. maddesinde düzenlenmemiş olmasına karşın başlı başına bir hükümsüzlük nedeni sayılması hususunda öğretide de görüş birliği mevcuttur. ( Bkz. Sabih Arkan, Marka Hukuku, Cilt II, s.158, Ankara 1998, Ünal Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, s.452, Dördüncü Bası, İstanbul 2005, Hamdi Yasaman ve ark. Marka Hukuku, Cilt II. s.878-879, İstanbul 2004 ).
556 sayılı KHK’nin 35/1. maddesi uyarınca tescil başvurusu sırasında kötü niyetin başlı başına bir itiraz sebebi olarak öne sürülebilmesi mümkün olduğu gibi, sonradan aynı nedenle hükümsüzlük davasının açılabilmesi de KHK’nin amacına uygundur. Çünkü, KHK’nin 35/1. ve 42/1-a maddelerindeki düzenlemeler de, esasen, MK’nın 2. maddesinin özel bir uygulamasından ibarettir. Bu bakımdan her somut olayın özellikleri göz önüne alınarak açıkça kötü niyetle gerçekleştirildiği belirlenen marka tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilebilmelidir. Bu husus 556 sayılı KHK’nin 42. maddesinde başlı başına bir hükümsüzlük nedeni olarak düzenlenmemiş olsa dahi, genel hüküm ve temel prensip niteliğindeki MK’nın 2. maddesi uyarınca kötü niyetin korunması söz konusu olamayacağından dolayı aynı sonuca ulaşılması KHK’nin ruhuna da uygundur.
Tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu 2015/27262 kod numaralı LOKUM PINARI ibareli markanın 30, 35, 43 sınıfta yer alan “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez. Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez İşlenmemiş tarım ve bahçecilik ürünleri, tohumlar. Ormancılık ürünleri. Canlı hayvanlar (kuluçkalık yumurtalar, döllenmiş yumurtalar dahil). Canlı ve kurutulmuş bitkiler ve otlar. Hayvan yemleri. Malt (insan tüketimi için olmayan). Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz). mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri.” yönünden tescil başvurusunda bulunulduğu,
Davacıların itiraz aşamasında ve dava aşamasında redde mesnet olarak gösterdiği 52161, 55498, 102942, 95585, 110226, 110227, 134980, 134944, 134979, 134980, 134944, 134979, 136444, 136445, 93/008814, 145244, 94/000598, 149685, 94/005299, 151275, 152362, 153695, 94/008990, 158047, 156428, 94/014171, 94/014172, 156288, 156576, 156427, 156287, 156282, 156429, 156281, 95/005077, 95/005078, 95/006108, 160263, 163331, 166338, 163346, 163091, 163500, 164007, 164546, 88688, 88689, 88687, 168378, 167574, 96/014403, 96/014404, 202409, 96 017204, 96 017206, 202382, 179927, 97/003326, 97/006659, 210153, 97850, 97847, 98518, 97 011053, 99227, 97/012220, 97/014382, 102934, 198778, 199464, 199574, 199914, 199175, 105649, 107063, 98/017194, 208199, 204318, 204962, 99/000175, 99 004778, 99 004783, 99 004787, 99 004784, 99 004788, 99 004789, 99 004790, 99 004791, 99 004786, 99 004792, 99 004793, 99 004794, 99 004795, 99 004796, 99 004856, 99 004859, 99/004862, 99 006343, 99/016380, 2000/00287, 2003/23544, 2009/45288 2010/19785, 2011/28932, 2011/37668 Sayılı markalarının hükümden düştüğü,
Davacı …ye ait 210121 kod numaralı … Sağlık, Lezzet, Yenilik, Yaşam Pınarım, 97/017503 kod numaralı … Yaşam Pınarım, ibareli markaların 29/ 30 / 31 sınıflarda, 98/001505 kod numaralı …+şekil ibareli markanın 29/ 30 / 31 / 32 sınıflarda, 98/008427 kod numaralı …+şekil ibareli markanın 29/ 30 / 31 / 32 sınıflarda, 99/004858 kod numaralı …+ şekil ibareli markanın 29/30/31/32 sınıfta, 200423 kod numaralı Pizzatto …+ şekil ibareli markanın 29,30. sınıfta, 98/015495 kod numaralı … ibareli markanın 40, 41, 42, 43, 44, 45 sınıfta, 204842 kod numaralı … ibareli markanın 35 sınıfta, 99/04777 kod numaralı … ibareli markanın 29. Sınıfta,
99/006342 kod numaralı … BİODENGE ibareli markanın 29/30/32 sınıflarda, 99/016421 kod numaralı … MİNİ KİDO+ şekil ibareli markanın29/30/32 sınıflarda, 2000/05058 kod numaralı … SAĞLIKLI SERİNLİK+şekil, 2000/05059 kod numaralı …+şekil, 2000/05060 kod numaralı … KLASİK+şekil, 2000/11939 kod numaralı … Servis, 2004/04787 kod numaralı …+şekil ibareli markaların 29/30/32 sınıflarda, 2001/28131 kod numaralı BENİM PINARIM ibareli markanın 29/30/32/35/40/43 sınıflarda, 2002/19479 kod numaralı … TADIM ibareli markanın 43 sınıfta, … DENGE ibareli markanın 29/30/32/35 sınıflarda, 2004/10216 kod numaralı PINARIM ibareli markanın 16, 35 41 sınıfta, 2006/42958 kod numaralı … Silikem Kaymaklı+şekil, 2006/42959 kod numaralı … Silivrim Kaymaklı+şekil, 2007/05123 kod numaralı … Karamela+şekil, 2007/25763 kod numaralı … KIPKIRMIZI+şekil, 2007/25764 kod numaralı … TURUNCU+şekil, 2007/28836 kod numaralı … Kafela+şekil, 2009/11379 kod numaralı pinarmutfagıcom kalitenin görünen yüzü ”üretimden 24 saat canlı yayın, 2009/32255 kod numaralı …, 2009/66883 kod numaralı … OKİ DOKİ, 2011/37586 kod numaralı …, 2011/37592 kod numaralı …+şekil ibareli markaların 29/ 30 / 32 sınıflarda tescilli olduğu, 99/011238 kod numaralı … BAKRAÇ ibareli markanın 29, 30 sınıfta tescilli olduğu, tetkik edilmiştir.
Dava konusu markanın 30, 35, 45 sınıflarda tüm mal ve hizmetler ve 35/06 alt grupta mağazacılık hizmetlerini kapsar şekilde başvuruda bulunulduğu, davacı markalarının kapsamında 29,30,31,32,43 mal ve hizmetler olduğu, dolayısıyla dava konusu markanın mal ve hizmet sınıfında bulunan tüm mal ve hizmetlerin davacı markalarının kapsamında bulunan emtia listelerinde yer alan mal ve hizmetler ile aynı /aynı tür, benzer olduğu kabul edilmiştir.
556 sayılı KHK 7/1-b maddesi yönünden; taraf markalarında … ibaresi ortak olmakla birlikte, LOKUM ibaresi davacı markalarında bulunmamaktadır. Ayrıca davacı markalarında farklı kelime şekil ve renk unsurları bulunmaktadır. Bu farklılıklar taraf markalarını ayırt edilemeyecek kadar benzer olmaktan kurtarmaktadır. Dolayısıyla taraf markalarının KHK. m. 7/1-b anlamında aynı ya da ayırt edilemeyecek kadar benzer olmadıkları, bu nedenle de aralarında KHK. m. 7/1-b anlamında bir karıştırılma tehlikesi bulunmadığı görülmektedir.
556 sayılı KHK 8/1-b maddesi yönüden; taraf markalarının kapsamları incelendiğinde; dava konusu marka başvurusu 30, 35 ve 43. sınıflardaki tüm mal/hizmetler için yapılmış olup, 35. sınıfın 06. alt grubunda “mağazacılık hizmetleri de 29, 30, 31 ve 32. sınıf emtiaları kapsamaktadır.
Davacının davaya mesnet göstermiş olduğu markalarının da 29, 30, 31, 32, 35 ve 43. sınıf mal ve hizmetleri kapsadığı anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla, dava konusu markanın mal ve hizmet listesinde yer alan tüm mallar ve hizmetler redde dayanak gösterilen davacının markalarının emtia listesinde yer alan mal ve hizmetler ile aynı/benzerdir.
Tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki işaretin ayırt edici ve baskın unsurları nazara alınarak münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktıkları izlenimin nazara alınması gerekmektedir.
Dava konusu LOKUM PINARI ibareli markanın yeşil zemin üzerine, beyaz harfler kullanılmak suretiyle oluşturulmuş kelime markası olduğu görülmektedir.
Davaya gerekçe markaların ise … kelimesinden ve bu ibareye eklenen muhtelif şekillerden oluşturulduğu, her markada … ibaresinin esas unsur olarak kullanıldığı, kimi zaman bu ibarenin yanına ek unsurlar eklenmek suretiyle bir markalar ailesi oluşturulduğu görülmektedir. Davalı markasındaki “…” ibaresinin dava konusu markada “PINARI” şeklinde markanın sonuna “I” harfinin eklendiği görülmektedir.
Davalı markası, yeşil zemin üzerine beyaz harfler ile yazılmış iken davacı markalarının büyük bir kısmı da beyaz zemin üzerine yeşil harflerle oluşturulmuştur. Davacı markalarında yer alan kırmızı, mavi gibi renkler ise küçük boyutlarda ve daha geri planda kalmaktadır. Yani yeşil ve beyaz renkler taraf markalarında öne çıkmaktadır.
Bu çerçevede, ortak olan … kelimesinin ve renk kombinasyonunun, markalar arasında görsel anlamda bir benzerlik oluşturduğu söylenebilir.
Davalı yanın dava konusu LOKUM PINARI İbareli markası incelendiğinde LOKUM ve … kavramlarının öne çıktığı anlaşılmaktadır. LOKUM ibaresinin “gıda” sektöründe ayırt ediciliğinin çok yüksek olduğu söylenemez. Bir tatlı ve şekerleme türü olarak ürün adı olduğu gibi, başkaca pek çok gıdada da nitelik belirtebilmektedir. Şöyle ki “lokum gibi” ibaresi, tatlı, güzel, iştah açıcı, yumuşak anlamlarında da kullanılmaktadır.
… kelimesi ise, bir suyun çıktığı yer, kaynak anlamına gelmekte olup, bayan ismi olarak da kullanılmaktadır. Doğrudan bir gıda adı olmayıp, ürünün kaynağını çağrıştırmaktadır. Bu bağlamda, markalarda anlamsal olarak LOKUM ve … kavramlarının öne çıktığı, davacı markalarının temel kavramı olan … kavramının, davalı markasında da, hiçbir anlamsal değişime uğramaksızın aynen yer aldığı, bu nedenle de taraf markalarının anlamsal olarak da benzer olduğu görülmektedir.
Taraf markalarında ortak olan … ibaresi, markaların fonetik olarak da birbirlerine yaklaşmalarına neden olmaktadır.
Taraf markaları bu tespitler çerçevesinde bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davalı şirket tarafından … ibaresinin başına LOKUM ve … ibaresinin sonuna ise iyelik/sahiplik eki olan I eklenerek her ne kadar markaya farklılık kazandırılmaya çalışılmış ise de bu durum, markaların benzer olmasını engelleyememiştir. LOKUM PINARI şeklinde kullanılan bir ibarede de … ibaresine vurgu yapılmaktadır.
Somut olayda taraf markalarını aynı anda ya da ayrı ayrı gören ortalama bir tüketicinin bu markaların ilişkili markalar olduğunu sanması kuvvetle muhtemeldir. Markanın hitap ettiği tüketici kesimi bu iki markanın farklı markalar olduğunu anlasa bile aynı kişiye ait seri markalar olduğunu düşünebilecektir. Davalı markası ile karşılaşan gören bir tüketici muhtemeldir ki; bu markayı, davacıların … veya PINARIM esas unsurlu markalarının türevi yahut alt/yan markası sanacaktır. Davacının … ibaresi etrafında seri marka oluşturma amacı aşikârdır. Bu durumda da davalı markası ile karşılaşan bir tüketici, davacı markalarına ilişkin seri marka kanaatini davalı markasına aktarabilir. Yani, markaların hitap ettiği tüketici kesimi bu iki markayı aynı işletmeye ait seri markalar ya da farklı işletmelere ait ilişkili markalar sanabilir. Davalı markasını gören bir tüketicinin bu markanın, davacının … veya PINARIM ibareli markalarının türevi yahut alt/yan markaları olduğunu düşünmesi de bağlantı kurma ihtimali kapsamındadır. Özellikle davacının … esas unsurlu çok sayıda markasının tescilli olması ve bu markların büyük çoğunluğunun gıda sektöründe kullanılıyor olması nedeniyle tüketiciler davalı markasını gıda ürünlerinde gördüğünde bu markayı davacının seri markası olarak düşünebilirler. Davacı markasının gıda sektöründe çok tanınmış olması ve “lokum” sözcüğünün bir gıda ürününün adı olması nedeniyle gıda emtiaları açısından iltibas ihtimali ortaya çıkmaktadır.
Taraf markalarının mal/hizmetlerinin de aynı/benzer olması nedeniyle, dava konusu markanın ilişkin olduğu tüm sınıflarda, davacı markaları ile KHK. m. 8/1-b anlamında karıştırılma ve iltibas tehlikesi oluşturduğu kabul edilmiştir.
554 sayılı KHK 8/4 maddesi yönünden; 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi madde metninden de anlaşılacağı üzere farklı mal ve hizmetler için sağlanacak korumadan bahsetmektedir. Dava konusu olayda taraf markaları aynı/benzer olduğu kabul edilmiş olup, 554 sayılı KHK 8/4 maddesi anlamında tanınmışlık ilkesine bağlı bir değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.
Davalının müktesep hak iddiası yönünden; Davalı vekili, müvekkilinin ticaret unvanının esaslı bir unsuru olan ve müvekkil adına tescil ettirilmiş 1997/008282, 2000/13587, 2006/42014, 2013/13322, 2013/13343, 2013/13720, 2013/13732 tescil nolu markalar ile tescil başvurusu yatıkları; 2012/53644, 2012/65664, 2013/43985 ve 2013/78200 başvuru nolu markalarında “…” ibaresinin yer aldığını, dolayısıyla bu ibare üzerinde hak sahibi olduğunu ileri sürmektedir.
Marka Hukukumuzda tescilde öncelik ve teklik ilkesi kabul edilmekle birlikte, istisnai durumlar da sözkonusu olabilmektedir. Nitekim; müktesep hak müessesesi de bu istisnai durumlardan birisidir. “Müktesep hak”, marka başvurunun kesinleşmesine bağlanan en önemli sonuçlardan biri olup; tescil hüküm ifade ettiği sürece aynı veya benzer işaret için üçüncü kişinin başvurması halinde, marka sahibi lehine mutlak ve/veya nispi ret nedeni teşkil eder (556 s. KHK m. 7, 8).
Bu istisnai duruma ilişkin olarak Yargıtay’ın aşağıda belirtilen bazı kararlarında, bazı istisnai durum ve koşullarda önceki tarihli marka tescilinin sonraki tarihli marka ya da marka başvurusu açısından kazanılmış bir hak teşkil edeceği içtihat edilmiştir.
Yüksek Yargıtay 11. HD.’nin 19.09.2008 tarih ve 2007/7547E., 2008/10251K. sayılı “… Lady / … Toff” yine, 14.11.2008 tarih ve 2008/11505E., 2008/12839K.s. “Ülker DONUT” kararlarında kazanılmış hak teşkil eden önceki markaların tespiti yönünden bazı kıstaslar getirmiştir.
Müktesep hakkın kabulü üç koşula bağlanmıştır.
Bunlar:
-Müktesep hak iddia edilen tescilli marka ile davaya konu markadaki asli unsurların muhafaza edilmiş olması, eski markaya karşı hükümsüzlük davası açılacak sürenin dolmuş olması ve bu markanın çekişmesiz şekilde kullanılması,
-Markalar arasında işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yaratılan izlenimin korunması,
-Dava konusu markada, müktesep hak iddia edilen markaya nazaran kapsamın genişletilmemiş olmasıdır.
Aşağıda davalının dava konusu marka başvurusu ile önceki tarihli markalarının işaret benzerliğine bakılacaktır. Nitekim öncelikli olarak müktesep hak iddia edilen tescilli marka ile davaya konu markadaki asli unsurların muhafaza edilmiş olup olmadığına bakmak gereklidir.
Davalının müktesep hakka dayanak teşkil ettiğini ileri sürdüğü markalarının:
97 008282 kod nolu … KURUYEMİŞ SANAYİ+şekil ibareli markanın 29 sınıfta yer alan “Kuruyemişler (ayçiçeği, kabak çekirdeği, sakız leblebi, sarıleblebi, antep fıstığı, yer fıstığı, fındık, badem, kuruüzüm, leblebi şekeri)” yönünden tescilli olduğu, (Tescil Tarihi: 07/07/2000)
2000 13587 kod nolu … KURUYEMİŞ SANAYİ Vitamin ÇEREZ+şekil ibareli markanın 29. Sınıfta yer alan “Kuru yemişler, (ayçiçeği çekirdeği, kabak çekirdeği, sakız leblebi, sarı leblebi, antep fıstığı, yer fıstığı, fındık, badem, kuruüzüm, leblebi şekeri)” yönünden tescilli olduğu, (Tescil Tarihi:18/06/2002)
2006 42014 kod nolu … KEYİFLER ÇITIR+şekil ibareli markanın 29 sınıfta yer alan “Kuru yemişler, kurutulmuş meyveler, pestiller … Kuruyemışler(ayçiçeği, kabak çekirdeği, sakız leblebi, sarı leblebi, antep fıstığı, yer fıstığı, fındık, badem, kuruüzum.” yönünden tescilli olduğu, (Tescil Tarihi:21/04/2008)
2013 13322 kod nolu … NUTY MİX ibareli markanın 29. Sınıfta yer alan “Kuru yemişler.” yönünden tescilli olduğu (Tescil Tarihi:15/01/2015)
2013 13343 kod nolu … GOLD MİX+şekil ibareli markanın 29. Sınıfta yer alan “Kuru yemişler.” yönünden tescilli olduğu,(Tescil Tarihi:15/01/2015)
2013 13720 kod nolu … NATU MİX+şekil ibareli markanın 29 sınıfta yer alan “Kuru yemişler.” yönünden tescilli olduğu,(Tescil Tarihi:22/01/2015)
2013 13732 kod nolu … KİNG MİX+şekil ibareli markanın 29 sınıfta yer alan “Kuru yemişler.” yönünden tescilli olduğu, (Tescil Tarihi:15/01/2015)
2013 43985 kod nolu … KURUYEMİŞ NUTS-NÜSSE ibareli markanın 29. Sınıfta yer alan “Kuruyemişler(ayçiçeği, kabak çekirdeği, sakız leblebi, sarı leblebi, antep fıstığı, yer fıstığı, fındık, badem, kuru üzüm). Kuru yemişler.” yönünden tescilli olduğu, (Tescil Tarihi:07/10/2015)
2013/71593 kod numaralı KAHVE PINARI LEZZETE DÖNÜŞEN ANLAR+şekil ibareli markanın 30 ve 35. Sınıf mallar ve hizmetlerde tescilli olduğu, (Tescil Tarihi:16/04/2015)
anlaşılmaktadır.
Davalının daha önce tescilli bulunan 2013 tarihli markalarının, 2015 tarihli dava konusu başvuru için kazanılmış hakka dayanak oluşturması süre açısından mümkün değildir. Zira dava konusu başvurunun, başvuru tarihi itibariyle 31/03/2015 olup 2013 tarihli markalarının tescil tarihleri ise; bir kısmı başvuru tarihinden 2 ay önce, bir kısmı 15 gün sonra, bir kısmı ise 7 ay sonra tescil edilmiş olup, başvuru tarihi itibariyle, uzun süreli birlikte eşzamanlı kullanım ve çekişmesi hale gelme şartını sağlamamıştır.
Diğer önceki tescilli markalarında ise 29. Sınıfta ”kuruyemişler” yönünden tescil edilmiş olup, dava konusu başvuru yönünden önceki tescillerde yer alan ve asıl unsurun bir parçası olan şekil unsuruna yer verilmediği gibi, yazı karakteri de değiştirilerek davacının … asıl usnurlu markaların ki yazı karakteri kullanlmış ve yazı karakteri itibariyle yazım şekli ile davacı markalarına yanaşarak, önceki tescilli markalarından uzaklaşmıştır. Yine 2006/42014 sayılı markada da slogan niteliğinde kelimeler bulunmasına rağmen, bu slogan başvuruda yer almadığı gibi yazım şekli itibariyle yine davacı markalarında kullanılan yazım şekil kullanılarak markanın asıl unsurlarının aynı olduğu da göz önüne bulundurulduğunda davacı markalarına yanaştığı görülmektedir.
Bir an için asıl unsurların değişmediği kabul edilse dahi, önceki tescili 97/008282, 2000/13587 ve 2006/42014 sayılı markaları kapsamı ticaret markası olarak 29. Sınıftır. Oysa yeni başvuruda 29. sınıf sınıf yoktur. Önceki tescili kapsamında kalan ürünlerin 35/06 grupta perakendeciliği söz konusu olup, bu hizmet markasıdır. Bu durumda marka kapsamı genişletilmiştir. Zira ticaret markasında tescilli olmak 35/06 grup yönünden müktesep hak sağlamaz. Yüksek Dairenin bu yöndeki uygulamaları da göz önünde bulundurulduğunda önceki tesilli markanın sınıflarını genişletmiş olduğu anlaşıldığından, müktesep hak iddiası yerinde görülmemiş bilirkiilerin müktesep hak yönündeki görüşlerine Yargıtay uygulamalarına uygun düşmediği için de itibar edilmemiştir .
556 sayılı KHK 35 maddesi yönünden; davalının markanın amaç ve fonksiyonlarına aykırı olarak davacıya ve 3. Kişileri baskı altına alma, engelleme, santaj, yedekleme, tuzak, marka ticareti yapma konusunda kötüniyetli başvuruda bulunduğuna dair delilin dosya kapsamında mevcut olmadığı görülmektedir.
Yalnızca benzer marka başvurusunda bulunmak kötüniyetli başvuru olduğunu kabule yeterli değildir. Davalının markanın kullanım amaç ve fonksiyonlarına aykırı olarak davacıyı veya 3. Kişileri baskı altına almak, engellemek, santaj, yedekleme ve marka ticareti yapmak amacıyla kötüniyetle başvuruda bulunduğu ispat edilemediğinden kötüniyet iddiası ispat edilememiştir.
Mal ve hizmet kapsamları da göz önünde bulundurulduğunda markanın hitap ettiği tüketici kitlesi yönün bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacı markası ile başvuru konusu işaretin bütün olarak bıraktığı izlenimin benzer olduğu, tescilli marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil, anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, başvurunun davalı markalarında yer alan ibare ile ve diğer sözcük ile ilişkilendirilebilecek bir görsellik içerdiği, bu markalarla karşılaşan ve bu markaları okuyan ortalama bir tüketicinin taraf markalarının bir birinden farklı markalar olduğunu kolaylıkla anlamayacağı, farklılığın ilgili tüketici kesimi tarafından derhal algılanabilecek durumda olmadığı, her iki markanın ilk bakışta farklı işletmelere ait 2 farklı marka olduğunun ilgili tüketici kitlesi tarafından algılanmayacağı, iki işaret arasındaki ayırt edilebilinen farklılıklar bulunmadığı, görsel ve sescil olarak iki işaret arasında benzerlik bulunduğu ve farklılıkların marka ve işareti benzer olmaktan kurtarmadığı, aynı, benzer, seri marka olarak algılanmasının bütünsellik ilkesi kapsamında mümkün olduğu, her iki markadaki kelimelerin bütünün gerek okunuş, gerekse anlam ve görsel yönden yeteri derecede farklılık yaratmadığı, davacı markası ile davalı markasının işitsel görsel kavramsal olarak ve genel izlenim olarak karıtıştırılma riski bulunacak düzeyde benzer olduğu, bu nedenle işin uzmanları yahut çok dikkatli kişilerden oluşmayan, yargılama konusu ürünler hakkında normal olarak bilgi sahibi olabilecek, yeteri kadar dikkatli ve tedbirli, marka ve işareti aynı anda göz önünde bulunduramayan, bunları seyrek olarak karşılaştırma imkânına sahip bulunan ve aradığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan, bu şekilde daha önce gördüğü, yararlandığı, satın aldığı ve denediği bir malın yahut hizmetin markasının, göz ve kulağında kalan izine dayanarak hatırlayabildiği kadarıyla hafızasında kalan özelliklerine dayanarak, sonraki aynı veya benzer mal ve hizmetlere ilişkin alışverişlerinde de aynı veya benzer markayı taşıyan ürünü satın almak yahut hizmetten yararlanmak isteyen, bu bağlamda genel olarak ürünün/hizmetin önemine göre çok fazla düşünmeden hareket ederken, tanıdığı, beğendiği ve bilinirliği ile güvenilirliği kanıtlanmış bir markayı seçerek, fazla zaman ayıramamaktan doğan bir takım olumsuzluklardan da kurtulmuş olduğunu ve markanın sağladığı garanti fonksiyonunun kolaylığından yararlandığını düşünen malların/hizmetin alıcısı/yararlanıcısı konumundaki ortalama tüketici kitlesinden büyük bir kısmının, malların/hizmetin ekonomik önemine göre ayırabileceği alım/yararlanım süresi içerisinde, davacı markalarını taşıyan emtiaları satın almak yahut hizmetten yararlanmak isterken, davalının işaretini taşıyan emtiaları satın alma yahut hizmetten yararlanma olasılığı doğabileceği, alıcının davacı tarafından sunulan malı/hizmeti, almayı /yararlanmayı düşündüğü ürün/hizmet zannedebileceği, hatta daha da yüksek bir ihtimaldir ki, bu nedenle, malların alıcısı yahut hizmetlerin yararlanıcısı durumundaki kişilerden iki farklı marka karşısında bulunduklarını anlayabileceklerin, bu iki markanın aynı kişiye ait bulunduğunu sanmaları yahut da bu malları ve hizmetleri üreten işletmeler arasında idari-ekonomik anlamda bir bağlılığın bulunduğunu düşüncesine kapılmaları ihtimalinin dahi yüksek seviyede bulunduğu kabul edilmiştir.

Yukarıda izah edilen nedenlerle aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın kabulü ile
TPE YİDK nın 10/10/2016 tarih 2016-M-9775 sayılı kararının iptaline,
Davalı adına tescilli 2015/27262 sayılı LOKUM PINARI ibareli markanın tescilli olduğu 30, 35 43 sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve ve aşağıda dökümü gösterilen 2.682,55-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/07/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸

DAVACI/MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 110,80-TL
GİDER AVANSI :2.571,75-TL
TOPLAM :2.682,55-TL