Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/168 E. 2022/255 K. 06.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/168
KARAR NO : 2022/255

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 23/08/2016
KARAR TARİHİ : 06/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkili bankanın kuruluşunun 1992 yılına dayandığını, Türkiye’de menkul kıymetlerinin alım satım işlemlerinin takası 1986-1988 döneminde aracısız olarak işlem tarafları arasında gerçekleştirilmekteyken, 1988-1992 döneminde İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) bünyesinde bir müdürlük tarafından sunulduğunu, 1992 yılından itibaren bu hizmetlerin İMKB ve üyelerinin ortaklığı ile kurulan … ve Saklama A.Ş.’ye devredildiğini, anılan şirketin 28.07.1995 tarihine kadar faaliyetini sürdürdüğünü, 23.03.1995 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 95/6551 sayılı Bakanlar kurulu Kararı ile … ve Saklama Bankası A.Ş. (……….bank) ünvanlı yatırım bankası kurulması izninin verilmesi ile anılan şirketin 28.07.1995 tarihli ana sözleşme tadilinin yapılarak 01.01.1996 tarihinde bankacılık faaliyetlerinin başladığını, müvekkili bankanın en büyük ortağı İMKB’nin ünvanının Borsa İstanbul A.Ş. (BİAŞ) olarak değişimine paralel olarak bankanın ünvanının da 11.04.2013 tarihinden itibaren “İstanbul … Saklama Bankası A.Ş.-……bank” olarak değiştirildiğini ve halen bu unvan ile faaliyetlerinin devam ettiğini, müvekkili bankanın esas itibariyle BİAŞ bünyesinde mevcut piyasalarda gerçeleşen pay, borçlanma araçları, yurt dışı sermaye piyasası araçları, türev araçlar ve kıymetli madenler ile ilgili işlemlerin nakit ve menkul takasını sonuçlandırmak üzere 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ile yetkilendirilmiş merkezi takas kuruluşu olduğunu, Borsa İstanbul üyelerinin alım satım işlemlerinden doğan menkul kıymet teslim etme ve teslim alma taahhütleri ile alım satım işlemlerinden doğan menkul kıymet teslim etme ve teslim alma taahhütleri ile alım satıma konu olan menkul kıymet karşılığındaki ödeme taahhütlerinin müvekkili banka aracılığıyla hesaben sonuçlandırılmakta olduğunu, müvekkili bankanın ana sözleşmesinin 3. maddesinde belirtilen temel amaçları doğrultusunda “merkezi takas” ve “bankacılık” lisansları ile Türk sermaye piyasalarında üyelerine takas, merkezi karşı taraf ve bankacılık hizmetleri sunmakta olduğunu, Türk sermaye piyasalarında kritik önemi olan müvekkili bankanın sermaye piyasası alanında sunduğu -dilekçede detaylı olarak listelenen- hizmetler dışında 18.12.2014 tarihinde Tapu ve Kadastro Genel müdürlüğü ile imzaladığı “Veri Erişim, Paylaşım ve Kullanım Esaslarına Dair Protokol” çerçevesinde, ülkemiz gayrimenkul piyasalarında gerçekleştirilen alım satım işlemlerinde, mülkiyet hakkının devri ile aynı zamanda alım bedelinin güvenli bir yöntemle el değiştirmesini sağlayacak sistemin kurulması amacıyla işbirliği yaptığını, oluşturulan bu sistemde; mülkiyet hakkının devri ve alım bedelinin el değiştirmesi sırasında alıcı ve satıcının karşılaştığı paranın çalınması, kaybolması, sahte çıkması, satıcının tapuya gelmeyerek işlemi gerçekleştirmemesi gibi olumsuzlukların bertaraf edilmesinin amaçlandığını, tarafların birbirlerinin güvenini kötüye kullanmalarının önlendiğini, alıcının ve satıcının müvekkili bankadan talep etmesi durumunda; gayrimenkulün tapuda alıcı adına tesciliyle birlikte, alıcı tarafından gönderilen ve müvekkili banka tarafından özel bir hesapta bloke edilen satış bedelinin satıcının hesabına eş zamanlı olarak aktarılması ve böylelikle alım bedelinin güvenli bir şekilde el değiştirmesinin sağlandığını, gayrimenkul piyasasında gerçekleştirilen alım satım işlemlerinin güvenli bir şekilde tamamlanmasını sağlayan bu hizmet kapsamında gerekli altyapı ve sistem müvekkili banka ile Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü işbirliği ile kurulmuş olduğundan, sunulan hizmetin her iki kurumu da ifade etmek üzere “tapu” ve “takas” kelimelerinin birleştirilmesiyle “Tapu Takas” olarak olarak adlandırıldığını, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Bilgi Sistemi (TAKBİS) ile müvekkili Banka arasında kurulan web tabanlı “Tapu Takas” uygulamasının; Çevre ve Şehircilik Bakanı, Bakanlık Müsteşarı, Tapu Kadastro Genel Müdürü ve Takasbank Genel Müdürü, ilgili bürokratlar ve üst düzey yöneticilerin katılımıyla 17.04.2015 tarihinde Çırağan Sarayı’nda gerçekleşen tanıtım toplantısı ile devreye alındığını, Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın; konuşmasında Bakanlıkları tarafından yürütülen çalışmalardan birinin “Tapu Takas” projesi olduğunu belirterek, projenin yukarıda da belirtilen faydaları sağlayacağını, alıcı ve satıcı arasında güven ortamı sağlanacağını, satış bedeli kayıt altına alınarak güvenli ortamlarda işlemlerin gerçekleşeceğini ifade ettiğini, işbu davanın konusunun, müvekkilinin sunduğu bu hizmet kapsamında tescil ettirmek üzere başvurduğu logosunun marka olarak tescili talebinin reddine dair TPE YİDK kararının iptaline ilişkin olduğunu, müvekkilinin 14.07.2015 tarih ve 2015/59751 sayılı marka başvurusunun Markalar Dairesi Başkanlığı kararı ile 556 sayılı KHK’nın 7/1-a ve c maddeleri kapsamına girdiği gerekçesiyle reddedildiğini, bu karara itirazlarında özetle; müvekkili banka tarafından verilen hizmet dikkate alınarak değerlendirildiğinde markanın ayırt edici niteliğe sahip olduğu, “tapu” ve “takas” kelimeleri birleştirilmekle özgün bir anlam kazandığından marka olarak tescilinde 556 sayılı KHK’nın 7/1-a ve c maddelerine bir aykırık bulunmadığının belirtildiğini, ancak itirazlarının YİDK tarafından reddedildiğini, müvekkilinin ayrıca herhangi bir logo unsuru içermeksizin salt “tapu takas” ibareli marka başvurusunun reddine ilişkin YİDK kararının iptali talepli açtıkları Ankara 4. FSHHM’nin 2016/179 E. sayılı dosyasında görülen derdest davanın da bulunduğunu, dava konusu olayda, marka olarak tescili talep edilen kelime kombinasyonunun “tapu” ve “takas” sözcüklerinin birleştirilmesi ile elde edilen bir “birleşke marka” olduğunu, ayırt edici niteliğinin markanın bütünü dikkate alınarak yapılması gerektiğini, YİDK kararında müvekkili tarafından sunulan hizmetin niteliği dikkate alınmaksızın markada yer alan “tapu” ve “takas” sözcüklerinin sözlük anlamlarını aynen muhafaza ettiği görüşüne varılarak, hatalı bir yorum nedeniyle başvurunun reddedildiğini, oysa YİDK kararında belirtilen görüşün aksine başvuruda “tapu” ve “takas” sözcüklerinin sözlük anlamları ile kullanılmadığını, ayrıca 556 sayılı KHK’nın 7/son maddesine dayandıklarını, belirterek, 08.06.2016 tarih ve 2016-M-6045 sayılı TPE YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı Türk Patent vekili cevap dilekçesiyle; başvuru konusu markanın “tapu takas” ibaresinden oluştuğu, markanın temel fonksiyonlarından olan ayırt edici niteliği haiz olmadığı ve üzerinde kullanılacağı emtiaların cins, çeşit ve diğer karakteristik özelliklerini belirtir nitelikte bulunduğu, markada ayırt ediciliğe katkı sağlayabilecek güçte herhangi bir karakteristik şekil/renk ya da kelime unsurunun olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmeini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Mahkememizce, 07/11/2017 tarih ve 2016/345 E. – 2017/346 K. sayılı karar ile; davacının başvurusunun, 556 sayılı KHK’nın 5. maddesi kapsamına girmediğinden bahisle KHK’nın 7/1-a maddesi uyarınca, kapsadığı tüm hizmetler yönünden (36, 38 ve 42. sınıf hizmetlerin tüm alt grupları) reddedildiği ancak başvuruda tescili istenilen markanın TAPU TAKAS biçiminde sözcükler, renk ve şekil unsurlarının bütününden ibaret olduğu, bu işaretin bir bütün olarak KHK’nın 5. maddesinde bahsedildiği gibi çizimle görüntülenebilir, baskı yoluyla yayınlanabilir ve çoğaltılabilir bir ibare olduğu, genel olarak mal veya hizmetleri diğer teşebbüslerin mal veya hizmetlerinden ayırt etme vasfına sahip olduğu KHK’nın 5 ve 7/1-a maddeleri anlamında soyut ayırt edici niteliğinin bulunduğu, davacının başvurusunun kapsadığı hizmetlerden (36,38 ve 42. sınıf hizmetlerin tüm alt grupları) sadece 36. sınıfın 02 ve 03. alt gruplarındaki “Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri yönünden KHK’nın 7/1-c maddesi uyarınca reddedildiği, her ne kadar davacı markayı sözlük anlamından bağımsız olarak başka hizmetler için kullanmış olduğunu belirtse de 7/1-c anlamında yapılacak değerlendirmede markanın fiilen kullanılmak istendiği mal ve hizmetlerin değil tescil edilmek istenen başvuru kapsamındaki mal ve hizmetlerin esas alınacağı, somut olayda dava konusu markayı oluşturan ibarenin “Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri” açısından KHK 7/1-c kapsamına girdiği, zira söz konusu hizmetlerin kapsamına hem tapu hem de takas işlemlerinin girdiği, buna karşılık bu ibarenin “Finansal ve parasal hizmetler” açısından KHK 7/1-c kapsamına girmediği, zira bu işaretin ilgili hizmetlerin karakteristik bir özelliğini, vasfını, amacını, coğrafi kaynağını ya da diğer karakteristik özelliklerini hiçbir özel zihni çabaya mahal bırakmadan, derhal düşündürmediği ve akla getirmediği, davacı ile Karayolları Genel Müdürlüğü arasında imzalanan protokol çerçevesinde 08.12.2014 tarihinden itibaren başlayan ve YİDK karar tarihi olan 08.06.2016 tarihine kadar geçen süreçte gerçekleşen kullanımlar bulunduğu, bu kullanımların ise 556 sayılı KHK’nın 7/1-c hükmü gerekçe gösterilerek reddedilen hizmetler olan 36. sınıfın 02 ve 03. alt gruplarındaki “Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri” kapsamında olduğu ve 556 sayılı KHK’nın 7/son maddesi kapsamında kullanım yoluyla ayırt edici nitelik kazandığı, sunulan delillere göre markanın tanıtımına yönelik yaygın ve yoğun bir reklam kamoanyası yapıldığı, markanın ayırt ediciliğinin sağlandığı, toplumda refleks olarak hatırlandığı veya marka sahibini çağrıştırdığına dair bir izlenim yarattığı dolayısıyla KHK’nın 7/son hükmü anlamında kullanım yoluyla ayırt edicilik kazanıldığı yolundaki davacı iddiasının TPMK nezdindeki itiraz sürecinde sunulan delillerle kanıtlandığı, davacının dava konusu başvuru açısından 556 sayılı KHK’nın 7/son maddesindeki hükümden yararlanmasının mümkün olduğu, davaya konu TPMK YİDK kararının iptali koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile TPMK YİDK’in 08/06/2016 tarih 2016-M-6045 sayılı kararının iptaline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Ankara BAM 20. HD’nin 19/06/2020 tarih ve 2019/220 E.2020/449 K. sayılı ilamıyla;
”… mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve dava konusu başvurunun 556 sayılı KHK’nın 7/1-a maddesi kapsamında soyut ayırt edici özelliğinin bulunduğu, başvuru kapsamından 556 sayılı KHK’nın 7/1-c maddesi gerekçe gösterilerek çıkartılan 36. sınıfın 02 ve 03. alt gruplarındaki “Finansal ve parasal hizmetler.” yönünden tanımlayıcı nitelikte olmadığı, her ne kadar “Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri.” yönünden tanımlayıcı nitelikte ise de dava konusu marka başvurusunun, mal ve hizmet listesinden çıkarılan “Finansal ve parasal hizmetler.” ile “Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri” yönünden 556 sayılı KHK’nın 7/son maddesi kapsamında kullanım yoluyla ayırt edici nitelik kazandığının, somut uyuşmazlıkta sunulan afiş, tanıtıcı broşür, internet sitesi görselleri, RTÜK’ün 01.07.2015 tarihli kararı ile yayımlanmasında kamu yararı bulunduğuna karar verilen spot reklam filmi, ulusal basında 4 günlük sürede 32 gazete, 21 internet haberi, 6 televizyon kanalında yayımlanan haberler ile kanıtlandığının mahkemece görüşüne başvurulan uzman bilirkişi raporunda da belirtildiği…” gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 11. HD’nin 01/03/2022 tarih 2020/6744 E. 2022/1367 K. Sayılı ilamıyla,
”1-Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda, aşağıda belirtilen hususlar dışında bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava konusu markanın başvuru kapsamındaki “Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri” yönünden tanımlayıcı olduğu sabit olup, Dairemizin emsal nitelikteki 01.04.2019 tarihli ve 2018/713-2019/2451 sayılı onama kararına konu 36,38,42 sınıf mal ve hizmetleri içeren “Tapu Takas” ibareli markanın 556 sayılı sayılı KHK’nın 7/1-(a) ve 7/1-(c ) bentleri uyarınca YİDK tarafından reddine ilişkin kararın iptali istemi ile açılan davada, “Tapu Takas” ibaresinin kullanım sonucunda tüketicilerce marka olarak algılanır hale geldiğini ispatlayan dokümanların sunulduğu iddiası kabul görmemiştir. Aynı ibareleri taşıyan bir başka marka başvurusu ile ilgili olarak varılan sonuç, işbu dava bakımından kesin hüküm teşkil etmese de her iki marka başvurusunun ve buna yönelik YİDK kararlarının tarihleri gözetildiğinde ortaya çıkan sonucun işbu davaya konu olgular bakımından davacı aleyhine kuvvetli delil teşkil edeceği muhakkak olmakla işbu davada KHK’nın 7/son maddesi uyarınca markanın kullanılmakla ayırt edici hale geldiğinin kabulü doğru olmamıştır. Dava konusu aynı ibareleri muhtevi markanın başvuru kapsamındaki “Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri” yönünden tanımlayıcı olduğu dikkate alınarak, davanın “Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri” dışında kalan hizmetler yönünden kabulü gerekirken, başvuru konusu markanın kullanım yoluyla ayırt edicilik kazandığı gerekçesiyle tüm başvuru sınıfları yönünden kabulüne dair İlk Derece Mahkemesi kararı yerinde olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru olmayıp Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle, ” Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine…” şeklinde karar verilmiş dava mahkememizin 2022/168 E. Sırasına kaydedilmiştir.
GEREKÇE:
Mahkememizce her ne kadar bozma öncesi kararda başvuru konusu markanın kullanım yoluyla ayırt edicilik kazandığı gerekçesiyle tüm başvuru sınıfları yönünden kabulüne dair karar verilmiş ise de, dava konusu markanın başvuru kapsamındaki “Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri” yönünden tanımlayıcılığının sabit olduğu, Yargıtay 11. HD’nin 01/03/2022 tarih 2020/6744 E. 2022/1367 K. Sayılı ilamında da zikredildiği üzere; emsal nitelikteki 01.04.2019 tarihli ve 2018/713-2019/2451 sayılı onama kararına konu 36,38,42 sınıf mal ve hizmetleri içeren “Tapu Takas” ibareli markanın 556 sayılı sayılı KHK’nın 7/1-(a) ve 7/1-(c ) bentleri uyarınca YİDK tarafından reddine ilişkin kararın iptali istemi ile açılan davada, “Tapu Takas” ibaresinin kullanım sonucunda tüketicilerce marka olarak algılanır hale geldiğini ispatlayan dokümanların sunulduğu iddiasının kabul görmemiş olması karşısında, mahkememiz dosyasındaki dava konusu aynı ibareleri muhtevi markanın başvuru kapsamındaki “Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri” yönünden tanımlayıcı olduğu dikkate alınarak, davanın “Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri” dışında kalan hizmetler yönünden kabulünün gerektiği anlaşılmış açıklanan nedenlerle davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1- Davanın kısmen kabulü ile
TPMK YİDK’nın 2016-M-6045 sayılı kararının “Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri” hizmetleri dışında kalan tüm mal ve hizmet sınıfları yönünden iptaline,
Fazlaya dair talebin reddine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 29,20-TL’nin mahsubu ile bakiye 51,50-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 1.800,00-TL yargılama giderinin takdiren 1.300,00-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 524,43-TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranları göz önünde bulundurularak takdiren 150,00 ‘sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük yasal süre içinde Yargıtay da temyiz yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı.06/07/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸

DAVACI/MASRAF DÖKÜMÜ
İlk masraf : 63,00-TL
Gider Avansı :1.737,00-TL
TOPLAM :1.800,00-TL

TÜRKPATENT / MASRAF DÖKÜMÜ
İstinaf K. Yoluna Başvurma Harcı : 98,10-TL
İstinaf Karar Harcı : 35,90-TL
Temyiz Yoluna Başvurma Harcı :267,80-TL
Temyiz Karar Harcı : 54,40-TL
Gider Avansı : 68,23-TL
TOPLAM :524,43-TL