Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/141 E. 2023/75 K. 11.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/141 Esas – 2023/75
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/141
KARAR NO : 2023/75
HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 2- …

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 21/04/2022
KARAR TARİHİ : 11/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; davalı yanın … sayısı ile “…….” ibaresinin tescili amacıyla marka başvurusunda bulunduğunu, davalının başvurusunun, müvekkilinin “… …” ibareli markaları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, başvuruya yönelik itirazlarının Kurum tarafından reddedildiğini, dava konusu markanın müvekkilinin … markasının sonuna …. uzantısı eklenerek oluşturulmuş bir marka olduğunu, müvekkilinin halihazırda ….. uzantılı versiyonunun hak sahibi olduğunu, bu halde taraf markalarının gerek yazılış gerekse okunuşlarının aynı olduğunu, , müvekkili markasının ayırt edici niteliğinin zayıf olmadığını, bu markanın 2006 yılından bu yana müvekkili şirket adına tescilli ve fiilen kullanılan bir marka olduğunu, kaldı ki davalı yan başvurusunun, müvekkili markası ile aynı sınıfları kapsadığını, dava konusu markanın 42. Sınıf hizmetleri kapsadığını, müvekkili markalarının ise 35. Ve 36. Sınıf hizmetleri kapsadığını, bu hizmetlerin benzer olduklarını, müvekkili şirketin ikinci el araç satışı ve bu hizmet ile bağlantılı ek hizmetler vermekteyken davalı tarafın da aynı şekilde araç alım satımı,
kiralanması vs. hizmetleri verdiğini, taraf markalarının kapsamlarının örtüştüğünü, bu şekilde markaların birbirlerinin serisi olarak algılanacaklarını, müvekkilinin … şeklinde seri markalarının bulunduğunu, tüketicilerin bu durumda taraf markaları arasında bağlantı kurmalarının kaçınılmaz olacağını, müvekkili markasının tanınmış olduğunu, … alan adının 2006 yılından beri aktif olarak kullanıldığını, google arama motoru sonuçlarında müvekkilinin ilk sırada çıktığını, dava konusu markanın tescilinin müvekkili markasının ayırt edici karakterini zedeleyeceğini, davalı yanın bu ibareyi tesadüfen seçmiş olamayacağını, müvekkilinin anılan ibare üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu, bu anlamda müvekkili markasının tanınmışlığından yararlanmak isteyen bu markanın iyi niyetli bir başvuru olmadığını iddia ederek … sayılı … kararının iptali ve dava konusu … sayılı “…….” ibareli marka başvurusunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket davaya cevap vermemiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen … kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
…’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu …….+… ibaresinin 42. Sınıf hizmetlerde tescili amacıyla 03.02.2020 tarih ve … sayısı ile marka başvurusuna konu edildiği, yapılan ilk incelemeler sonrasında başvurunun 12.05.2020 tarih ve 348 sayılı bültende ilan olunduğu, anılan ilana karşı davacı yanın … sayılı markalarına dayalı olarak itirazda bulunduğu, bu itirazların 15.09.2021 tarihli … kararı sonucunda haklı bulunmayarak reddolunduğu, söz konusu karara karşı davacı yan tarafından bir kez daha itiraz edildiği ve başvurunun reddinin talep olunduğu, davacı itirazlarını ele alan …’nun sayılı kararı neticesinde … özetle; “… başvuru numaralı “…….” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki … kararına karşı, başvurunun … sayılı “… ikinci eli uzmanına bırakın …”, “… …”, “… ikinci elde içiniz rahat. …” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. İnceleme sonucunda, çekişme konusu markalarda bulunan “… …/…” ibaresinin ayırt edici niteliğinin oldukça zayıf bir ibare olması, başvuruda bulunan ayırt edici … unsuru ve itiraz gerekçesi markaların tertip unsurlarının farklılığı, başvuru ve itiraz gerekçesi markaların aynı/aynı tür hizmetleri kapsamaması hususları birlikte göz önüne alındığında, Kurul; “…….” ibareli başvuru ile … sayılı “… ikinci eli uzmanına bırakın …”, “… …”, “… ikinci elde içiniz rahat. …” ibareli itiraz gerekçesi markaların görsel, işitsel, kavramsal ve bütün olarak ortaya çıkan izlenim bakımlarından benzer markalar olmadığı kanaatine ulaşmıştır. Başvuru ile itiraz gerekçesi markaların benzer markalar olarak değerlendirilmemesi nedeniyle, markalar arasında karıştırılma veya ilişkilendirilme ihtimallerinin ortaya çıkmayacağı sonucuna varılmıştır.” şeklindeki gerekçeler ile davacı taraf itirazlarının nihai olarak bir kez daha reddine karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 21/04/2022 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: dava konusu … sayılı başvuru kapsamında 42.sınıfta yer alan “ Sıfır veya ikinci el kara,deniz,hava aracı satın almak ve veya satmak isteyenlere araçlarıyla ilgili bilimsel ve teknolojik … …ekspertiz hizmeti şeklinde müşteriye rapor sunulması hizmetleri. Kara araçlarının teknik ve bilimsel olarak kontrol edilerek ekspertiz hizmetlerinde taraf hizmeti şeklinde müşteriye rapor sunulması hizmetleri.” markalarının kapsamlarının aynı tür olduğu, bununla birlikte rapor kapsamında gerekçeleri izah edilmiş olunduğu üzere her ne kadar “…” ibaresi bütünsel algıda zayıf nitelikte bir marka ise de gerek anılan markanın tescil ile koruma altında olması gerekse de dava konusu markada şekli unsur haricinde yer alan sözcük unsuru olan “…” ibaresinin, davacı markasının birebir karşılığı olmasından ve dava konusu markada başka hiçbir ek ayırt edici unsur yer almamasından ötürü, taraf markalarını asgari anlamda birbirinden uzaklaştıran hiçbir ek unsurun markalarda mevcut olmadığı, bu durumun ilgili tüketiciler nezdinde dahi, tüketicilerin söz konusu markalara erişim kanallarının çeşitliliği karşısında kimi durumlarda ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline neden olabileceği, davacı yan markalarının tanınmışlığını gösterir nitelikte yeterli delilin dosyada mevcut olmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) … Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik … içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, …, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (…).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markaları

…….+… …+…
(42. sınıf) … +…
(35, 36, 38. sınıf)

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu … sayılı başvuru kapsamında 42.sınıfta yer alan “ Sıfır veya ikinci el kara,deniz,hava aracı satın almak ve veya satmak isteyenlere araçlarıyla ilgili bilimsel ve teknolojik … …ekspertiz hizmeti şeklinde müşteriye rapor sunulması hizmetleri. Kara araçlarının teknik ve bilimsel olarak kontrol edilerek ekspertiz hizmetlerinde taraf hizmeti şeklinde müşteriye rapor sunulması hizmetleri.” markalarının kapsamlarının aynı tür olduğu görülmektedir. Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde; dava konusu …….+… ibareli markanın şeklinde üst kısımda kırmızı bir … (ticaret hayatında birçok markada benzeri görülen kanatlı arma figürü) ve bu logonun orta kısmında “O” ve “E” harflerinden beyaz renkte yaratılmış bir logonun yer aldığı, logonun hemen altında “…….” ibaresinin yazıldığı, markadaki “…” kelimesinin “…” sözcüğünün kısaltması olduğu, markadaki … unsurunun akılda kalıcılığı yüksek nitelikte bir ibare olmayıp daha ziyade dekoratif nitelikte kullanılmış olduğu, “…” kelimesi ise …’deki “…” sözcüğünün … karşılığı olan “…” ibaresinden yararlanılarak -… yerine – x harfi kullanılarak oluşturulduğu, “…” kavramı gündelik kullanımda “bilirkişi, uzman” anlamlarına gelmekte olup otomotiv, sigorta, gayrimenkul, bankacılık, deniz taşımacılığı hizmetleri başta olmak üzere birçok alanda hasar tespit, değer tespit gibi temel faaliyetleri sunan kişiler için kullanılan bir mesleki tanımlama olduğu, (gayrimenkul eksperi, sigorta eksperi vs). Başvuruda yer alan “….” uzantısı ise internet dünyasında “…” kelimesinin kısaltması için kullanılan jenerik bir kavram olup bütünsel algıda bir etkisi bulunmadığı, “…” ibaresinin markanın esas unsurunu oluşturduğu anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacı yanın önceki tarihli markaları ise, …+…, … ikinci eli uzmanına bırakın+… ve … ikinci elde içiniz rahat şeklinde olduğu, her üç markada da yeşil renkte, kesitler halindeki iki yarım dairenin orta kısmında “…” sözcüğünün stilize bir şekilde yazımı oluşturulmuş bir logo ve bu logonun yanına eş boyutlu olarak siyah harflerle yazılmış “…” kelimesi ile oluşturulmuş esas unsurlara sahip markalar oldukları; anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
… Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve … sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, “…” ya da “…” şeklindeki taraf markalarını oluşturan tamlamanın uyuşmazlık konusu benzerliği tespit olunan “… hizmetleri” açısından ayırt edici vasfının, münhasıran zayıf olduğu tereddütsüz olduğu; ticaret hayatında böylesi yaygın kullanılan ibarelerin, ayırt edici vasfı, yaratılmış, özgün ya da farazi nitelikteki sözcükler ile eş düzeyde olmayacağı gibi tüketicinin ticaret hayatında sıkça karşılaştığı/karşılaşma ihtimalinin bulunduğu bu tür ibarelere markasal anlamda da güçlü bir vasıf yükleme ihtimali bulunmadığından bu noktada karşılaştırılan işaretlerin kurumsal imajlarını ihlal eden bir yakınlaşma içerisinde olup olmadıkları araştırıldığında; ilgili sektörde “…” kökünden türetilmiş ya da bu ibareyi ek unsurlar ile içerir çok sayıda alternatif ve halihazırda kullanımı da bulunduğu görülen markaların mevcudiyeti tespit edilmiş ise de tüketicinin bu hizmetlerden yararlanmasının çoğu zaman internet üzerinden yaptığı araştırmalar sonucunda gerçekleştiği, zira bu hizmetlerin ağırlıklı olarak yerinde/görgüye dayalı yapılan satışlarla değil internet üzerinden yapılan satışlar aracılığıyla gerçekleştirildiği, bu halde dikkat düzeyi yüksek bir tüketicinin dahi bu hizmetlerden yararlanırken yapacağı bir araştırmada salt bu ibarelerle oluşturulmuş internet siteleri ile karşı karşıya kalacağı gözetildiğinde, birbirine bu denli yakın şekilde oluşturulmuş isimlerle hizmet sunan işletmeleri birbirlerinden ilk anda ayırt etmesinin mümkün olamayacağı; davacı yanın … şeklinde bir web sitesi varken, davalının …. şeklinde “…” uzantısı ile almaya çalıştığı başvuruya dayalı bir web sitesi oluşturması halinde, bu ihtimalin çok daha kuvvetli bir şekilde ortaya çıkacağı; böyle bir durumda her ne kadar anılan ibareler ayırt edici nitelikleri özgün, yaratılmış, farazi markalar kadar yüksek olmasa ve yine tüketiciye yansıttıkları algı itibariyle kavramsal olarak da oldukça zayıf olsalar da sektördeki bu marka yaratım biçiminden kaynaklı iki işaret arasında en azından ayırt ediciliği sağlar ek unsurların asgari düzeyde olsa dahi daha belirgin olması gerektiği; somut olayda taraf markaları arasındaki tek fark … unsurları itibariyle olup işaretler arasında görsel anlamda herhangi bir benzerliğin mevcut olmadığı, ancak tüketiciler açısından şekli unsurların, karşılaştıkları markalarda yerleşik bir nitelikleri olmadığı sürece, marka sahipleri tarafından zaman, ihtiyaç, kurumsal kimlik çalışmaları, iç ve dış piyasaya sunulan ürün ya da hizmet farkı gibi birçok nedenden ötürü şekli unsurların değiştirilmesi/revize edilmesi mümkün olup tüketiciler açısından bu unsurlar da ikincil planda kalacağı, kaldı ki somut olayda “…” – “…” esas unsurlarını taşıyan işaretlerin, sahip oldukları ek unsurlar, işaretlerin birbirlerinden somut bir biçimde ayrıştırılmaları için yeterli olmayıp dikkat/bilinç düzeyi yüksek tüketicilerin dahi işaretlerin iktisadi kaynakları bakımından yanılgı yaşayabilecekleri, tüketicinin her iki marka ile her zaman yan yana karşı karşıya kalmayacağı bir durumda işaretlerdeki görsel unsurları hatırlayamayabileceği ve zihninde yalnızca sözcük unsurları ile markaları anımsayacağı, dava konusu markadaki “….” ibaresinin bütüne markasal bir katkısı olmadığı, taraf markalarının tümleşik algılarının birebir aynı olduğu, birinin … birinin … yazımı olarak algılanacağı, tüketicinin niteliği ne olursa olsun bu iki marka arasındaki yüksek düzeyli benzerlik karşısında işaretler arasında yanılgı yaşama ihtimalinin mevcut olabileceği; tüketicilerin daha önce gördükleri, satın aldıkları mal veya hizmetin markasının, göz ve kulağında kalan izine, hatırlayabildikleri kadarıyla hafızalarında kalan özelliklerine dayanarak sonraki alışverişlerinde aynı veya benzer markayı taşıyan malı/hizmeti satın almayı tercih edecekleri, tüketicinin daha önce satın aldığı bir mal veya hizmetin göz ve kulağında kalan izine, hatırlayabildiği kadar hafızasında kalan özelliklerine dayanarak, sonraki aynı veya benzer mal/hizmetten yararlanmak isterken önceki markanın kendisinde yarattığı garanti fonksiyonundan yararlanmayı düşünerek hareket edeceği, dolayısıyla önceki markanın zihninde bıraktığı algıyı uyarabilecek düzeyde benzer sonraki bir marka ile karşı karşıya kalan tüketicinin, sonraki markayı da bu güven duygusuna dayanarak tercih etme eğilimi ile hareket edebileceği; dolayısıyla, benzer işareti gören ve duyan tüketiciler daha önce tanıdıkları markaların bıraktığı intibaı hatırlayarak, yeni markanın daha önce görmüş oldukları markanın bir başka versiyonu, serisi, uzantısı olduğunu veyahut da bildikleri marka sahibi tarafından verilmiş bir lisans ile söz konusu ürünün üretildiğini düşünebilecekleri; bu yöndeki bir tespit dahi davacı lehine, “…” ya da “…” ibaresinin ayırt edici ek unsurlar ile, bütünsel algıda uzaklaşır mahiyette, doğrudan tali nitelikte veya yalnızca hizmetin niteliğine dair bilgiyi tüketiciye aktarma amacı taşıyan ve dürüstlük ilkesi çerçevesinde değerlendirilebilecek 3. Kişi kullanımlarına karşı, bir ayrıcalık sağlamayacağı, taraf markalarının başvuru konusu markadaki “ekspertiz hizmetleri” olarak tanımlanabilecek 42. Sınıftaki “Sıfır veya ikinci el kara,deniz,hava aracı satın almak ve veya satmak isteyenlere araçlarıyla ilgili bilimsel ve teknolojik … …
ekspertiz hizmeti şeklinde müşteriye rapor sunulması hizmetleri. Kara araçlarının teknik ve bilimsel olarak kontrol edilerek ekspertiz hizmeti şeklinde müşteriye rapor sunulması hizmetleri.” hizmetlerinde, aynı tür hizmetleri kapsadıkları, karıştırılma ihtimalinde önemli olan hususun ilgili tüketicinin algısı olduğu, tüketicinin her iki markayı her zaman aynı anda görüp detaylarını karşılaştırabileceğinin düşünülmesi hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği, bu haliyle ilgili tüketici kitlesi nezdinde dahi “…” – “…” ibareleri arasındaki benzerliğin tüketicinin işaretler arasındaki iktisadi ilişkiyi sorgulaması sonucunu doğurabileceği, tüketicinin bu markalara söz gelimi internet üzerinden erişmek istediğinde, bu iki marka arasındaki farkı ilk anda algılama ihtimalinin olmayacağı, “…” ibaresinin basit ek unsurlar ile dahi kullanımı halinde karıştırılma ihtimali ortadan kalkabilecekken, mevcut koşullarda işaretlerin yüksek düzeyde benzer oldukları, bu durumun ise taraf markaları arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimalini meydana getirebileceği; davacı yan markalarının tanınmışlığını gösterir nitelikte yeterli delilin dosyada mevcut olmadığı hususları dikkate alınarak davanın kısmen kabulü ile … …’nın … sayılı kararın 42. Sınıfta yer alan ”sıfır veya ikinci el kara, deniz, hava aracı satın almak ve/veya satmak isteyenlere araçlarıyla ilgili bilimsel ve teknolojik … … ekspertiz hizmeti şeklinde müşteriye rapor sunulması hizmetleri. Kara araçlarının teknik ve bilimsel olarak kontrol edilerek ekspertiz hizmeti şeklinde müşteriye rapor sunulması hizmetleri” mal ve hizmet sınıfları yönünden iptaline, davalıya ait … kod nolu ….ibareli markanın 42. Sınıfta yer alan ”sıfır veya ikinci el kara, deniz, hava aracı satın almak ve/veya satmak isteyenlere araçlarıyla ilgili bilimsel ve teknolojik … … ekspertiz hizmeti şeklinde müşteriye rapor sunulması hizmetleri. Kara araçlarının teknik ve bilimsel olarak kontrol edilerek ekspertiz hizmeti şeklinde müşteriye rapor sunulması hizmetleri” mal ve hizmet sınıfları yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kısmen kabulü ile
… …’nın … sayılı kararın 42. Sınıfta yer alan ”sıfır veya ikinci el kara, deniz, hava aracı satın almak ve/veya satmak isteyenlere araçlarıyla ilgili bilimsel ve teknolojik … … ekspertiz hizmeti şeklinde müşteriye rapor sunulması hizmetleri. Kara araçlarının teknik ve bilimsel olarak kontrol edilerek ekspertiz hizmeti şeklinde müşteriye rapor sunulması hizmetleri” mal ve hizmet sınıfları yönünden iptaline,
Davalıya ait … kod nolu …. ibareli markanın 42. Sınıfta yer alan ”sıfır veya ikinci el kara, deniz, hava aracı satın almak ve/veya satmak isteyenlere araçlarıyla ilgili bilimsel ve teknolojik … … ekspertiz hizmeti şeklinde müşteriye rapor sunulması hizmetleri. Kara araçlarının teknik ve bilimsel olarak kontrol edilerek ekspertiz hizmeti şeklinde müşteriye rapor sunulması hizmetleri” mal ve hizmet sınıfları yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
Fazlaya ilişkin istemlerin reddine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 269,85-TL karar harcından peşin alınan 80,70-TL’nin mahsubu ile bakiye 189,15-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalı …’e verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 3.483,40-TL yargılama giderinin takdiren 2.322,26-TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11.07.2023

Katip … Hakim …
¸ ¸
MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 172,90-TL
GİDER AVANSI :3.310,50-TL
TOPLAM :3.483,40-TL