Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/127 E. 2023/76 K. 11.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/127 Esas – 2023/76
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/127
KARAR NO : 2023/76

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 07/04/2022
KARAR TARİHİ : 11/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkili şirketin 1963 yılında limited şirket olarak kurulduğunu daha sonra anonim şirket olarak yeniden organize edildiğini, müvekkilinin “…” web sayfası üzerinden marka ve çalışmalarının tanıtımını yaptığını ve sektöre “…” markasını ilk tanıtan firma olduğunu, davalı … ile müvekkili firma arasında “…” markası ile ilgili hukuki sürecin devam ettiğini, bu süreçte müvekkili – şirketin markasının kullanmama nedeniyle hükümsüz kılındığını, marka hükümsüzlüğü dayanak alınarak itirazın reddedilmesinin hukuken mümkün olmadığını, müvekkilinin “… …” markasının 1969 yılından beri kullandığını, müvekkil şirketin yönetim kurulu başkanı olan …’nun kızının adı olan “…” ismi nedeniyle “… …” un piyasaya sürüldüğünü ve herkesçe bilinen, meşhur ve maruf bir marka haline geldiğini, ülke çapında bilinen bir marka haline geldikten sonra davalı tarafından bu markanın kullanılmışının kötü niyetli olduğunu, müvekkil markalarının usulüne uygun olarak tescil edildiği için 6769 s. SMK çerçevesinde korunmaları gerektiğini, müvekkilinin “…” markasının ilk tescilinin “meyve suları ve gazozlarda” gerçekleştirdiğini ve tescili ile piyasada fiili kullanıma başlayarak tüketiciye ilk ulaştıran gerçek hak sahibi olduğunu, korunması gereken öncelikli, üstün bir hakkının olduğunu, itiraza konu “… …” ibareli markanın müvekkiline ait “…” ibareli markalar ile hem umumi intihadan hem de telaffuz ve görsel açıdan bıraktığı etkiler nazara alındığında ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, itiraza konu markanın müvekkile ait “…” markasını birebir içermekte olup ayniyet derecesinde benzer olduğunu, davalı markasında yer alan “…” ibaresinin tescili istenen sınıflar itibari ile ürün adı olduğunu ve esas unsurun “…” ibaresinin olduğunu, tüketici nezdinde “… …” ibaresinin müvekkil markasının seri markası olarak algılanacağını, itiraza konu marka başvurusunun müvekkilin 1979 senesinden beri faaliyet gösterdiği 32. Sınıfı içerdiğini, bu hususun markaların aynı firmanın birbirine benzer markalar olduğu izlenimini oluşturacağını, markalar arasında var olan farklılığın tüketicilerin algılamaları açısından büyük bir fark yaratmadığı ve tüketicilerin her iki markayı içeren ürünleri karıştırma ihtimalinin yüksek olduğunu, itiraza konu markanın tescili durumunda müvekkil markanın tanınmışlığından haksız olarak yararlanacağını, bu durumun markanın ayırt edici karakterini zedeleyeceğini beyanla …’nın … sayılı kararının iptaline, davalı şirketin … başvuru numaralı marka başvurusunun reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle ve sair beyanlarıyla; davacının “…” ibareli markalar yönünden hak sahibi olduğuna ilişkin iddiası hiçbir şekilde gerçeği yansıtmadığını ve “…” markası yönünden gerçek hak sahibinin müvekkil olduğunu, davacının kullanılmayan markasının iptal edildiğini ve davacının “…” markasına ilişkin her türlü hak sahipliği ve buna yönelik iddiaları kaybettiğini, müvekkile ait “…” ibaresini içeren 300’ü aşkın tescilli marka bulunduğunu, müvekkilin 1983 yılında “…” markasına yönelik ilk başvurusunu yaptığını, “…” ibaresini ticaret unvanı kılavuz unsuru olarak içeren bir şirket olarak da 1997 yılında kurulduğunu, bu durumda müvekkilin “…” yönünden kazanılmış ve gerçek hak sahipliğinin olduğunu, bir marka yönünden tescil olmaksızın hak sahibi olunabilmesi için bu markanın çok ciddi şekilde ve uzun süre boyunca yaygiın, fasılasız ve ticari sonuç doğuracak şekilde kullanılması gerektiğini, davacının yıllar önce bu markayı kullanmış olmasının tescilsiz marka hakkının ve gerçek hak sahipliğinin doğması için yeterli olmadığını, müvekkilin “…” ibaresini hem davacı kapsamındaki mallar bakımından hem de genel olarak 29, 30, 32. Sınıflar altındaki mallar yönünden çok ciddi biçimde yıllardır kullandığını, müvekkilin “…” markası yönünden kazanılmış hak sahibi olduğunu, “…” ibaresinin müvekkil şirketin çatı markası olması ve bu ibare ile yüzlerce markasının bulunmasının “… …” ibareli markanın da tescilini mümkün kıldığını, davacının itiraza konu markası ile müvekkilinin marka başvurusuna konu markası arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunmadığını, davacı markasında yer alan “…” ve müvekkil markasında yer alan “…” ibarelerinin birbirinden farklı olduğunu, markaların ortalama tüketicilerce ilişkilendirilmesi ve karıştırılması ihtimali bulunmadığını, müvekkilin “…” ibaresini içeren 314 farklı markasının … kayıtlarında yer aldığını, bahse konu markalardaki “…” ibaresinin çatı marka niteliğinde olduğu ve ayırt edici nitelikten yoksun ve tali olduğu doğrultusunda esas unsur olamayacağını, davacı markasındaki “…” ibaresinin tali nitelikte olduğunu, “…” ibaresinin ayırt edici olup esas unsurun bir parçası olduğundan “…” ibaresi davacı yönünden çatı marka olsa da olmasa da her halükarda ilgili markaları farklılaştıracağını, markaların görsellerine bakıldığında renk skalası bakımından birbirinden tamamen farklı olduğunu ve büyük/küçük harf kullanımı açısından da farklı olduğunu, müvekkil markasında yer alan “…” ibaresinin “manyaklık” anlamına geldiğini ve bu ibarenin tanımlayıcı olduğundan söz edilemeyeceğini gibi ayırt edici ve esas unsura dahil olduğunu, yine müvekkil markasında yer alan “…” ibaresinin “kuruyemiş” anlamına geldiğini, ürün adı olamayacağını ve kesin olarak ürün adı niteliğinde olduğunu, markaların kapsamındaki mal ve hizmetler arasında ciddi farklılıklar yer aldığını, davacının markalarının tanınmış olduğunu kanıtlayamadığını, davacı tarafın dosyaya sunduğu emsal kararların bağlam dışı şekilde kullanıldığını ve bu kararların emsal olarak kabul edilemeyeceğini, 25.03.2022 tarihli … numaralı … kararında yerinde olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen … kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; davalı tarafın 08/06/2020 tarihli ve … sayılı “… …” ibaresinin uluslararası NICE sınıflandırma sisteminin 32. sınıfında adına tescil edilmesine yönelik tescil başvurusu üzerine yayın kararı verilerek 6769 sayılı SMK 16’ncı maddesi gereğince başvurunun, 12/07/2020 tarihli ve 352 sayılı … yayınlandığı, yayına davacı tarafından, … … nezdinde itirazda bulunulduğu, itirazın … tarafından reddedildiği, itirazın reddine dair karara karşı davacı tarafça … … nezdinde itiraz edildiği, …’nın … sayılı nihai kararıyla; … başvuru numaralı “… …” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın (6769 s.SMK) 19 uncu maddesi uyarınca reddi kararına karşı yapılan itirazın … tarafından incelenmesi neticesi verilen … sayılı kararın tekrar incelenmesi sonucunda, itiraz gerekçesi … sayılı marka bakımından yayına itirazda kullanım ispatı talep edilmiş olduğu görülmekle birlikte, ilgili markanın tescil tarihinin 23/07/2020 olduğu, tescil tarihinden başvurunun yapıldığı tarihe kadar 5 yıllık süre geçmemiş olduğundan sözkonusu markanın kullanım ispatına tabi olmayacağı tespit edilmiştir. Bu çerçevede, kararın görüş ve düşünceler kısmında belirtilen “Kurul nezdinde kullanım ispatı delillerinin yeniden incelenmesi neticesinde, delil olarak 1 adet mahkeme kesinleşme şerhi sunulmuş olduğu, söz konusu belgenin ticari alanda ciddi kullanım göstermeyeceği tespit ve kanaatleri çerçevesinde, … sayılı markanın kullanımının ispatlanamadığı sonucuna varılmış olduğundan, SMK m. 19(2) hükmü uyarınca, söz konusu markaya dayalı olarak SMK m. G(1) kapsamında yapılan itirazın reddi gerekmiştir.” ifadesinin sehven yapılan kullanım ispatı değerlendirmesi sonucunda ilgili kararda yer aldığı tespit edilmiştir. Bu çerçevede, … sayılı Kurul kararının maddi hata içerdiği sonucuna varılmış ve söz konusu Kurul kararının alınmamış sayılması ile … sayılı başvuru hakkında yeni karar tesis edilmesi gerekmiştir. Yukarıda açıklanan tespit ve değerlendirmeler çerçevesinde, … sayılı başvuru hakkında tesis edilen karar şu şekildedir: … başvuru numaralı “… …” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki … kararına karşı, başvurunun …, … sayılı “… içelim,bir oh diyelim”, “…” ibareli markalara dayanılarak 6769 s. SMK’nın 6/1 ve 6/3 üncü maddeleri uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. 6769 sayılı SMK’nın “Marka tescilinde nispi ret nedenleri” başlıklı 6 ncı maddesinin | inci fıkrası; “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.” hükmünü ihtiva etmektedir. Diğer yandan, 6769 fıkrası ise şu şekildedir. SMK’nın “Yayıma itirazın incelenmesi” kenar başlıklı 19’uncu maddesinin 2’nci (2) 6 ncı maddenin birinci fıkrası kapsamında yapılan itirazlarda, itiraz gerekçesi markanın itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinde …’de en az beş yıldır tescilli olması şartıyla, başvuru sahibinin talebi üzerine, itiraz sahibinden, itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde itiraz gerekçesi markasını itirazına dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından …’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunması talep edilir. İtiraz sahibi tarafından bu hususların ispatlanamaması durumunda itiraz reddedilir. İtiraz gerekçesi markanın, tescil kapsamındaki mal veya hizmetlerin sadece bir kısmı için kullanıldığının ispatlanması halinde itiraz, sadece kullanımı ispatlanan mal veya hizmetler esas alınarak incelenir. Başvuru sahibi tarafından SMK’nın 19(2) maddesi uyarınca …, … sayılı markalar hakkında kullanım ispatı talebinde bulunulduğu; … numaralı marka için belirtilen kullanım ispatı talebi, ilgili markanın itiraza konu başvurunun başvuru/rüçhan tarihinde …’de en az beş yıldır tescilli olmaması nedeniyle dikkate alınmamıştır. Yayına itiraz hakkında … verilen kararda … / “… içelim,bir oh diyelim” ibareli kullanımın ispatına ilişkin delil sunulmadığı veya sunulan delillerin yeterli bulunmadığı gerekçesiyle ilgili markanın Md. 6/1 kapsamında yapılan incelemede dikkate alınmamış olduğu tespit edilmiştir. Yapılan incelemede, itiraz gerekçesi … sayılı marka bakımından yayına itirazda kullanım ispatı talep edilmiş olduğu görülmekle birlikte, ilgili markanın tescil tarihinin 23/07/2020 olduğu, tescil tarihinden başvurunun yapıldığı tarihe kadar 5 yıllık süre geçmemiş olduğundan sözkonusu markanın kullanım ispatına tabi olmayacağı tespit edilmiştir. Bu nedenle, … sayılı marka Md. 6/1 kapsamında yapılan incelemede dikkate alınmıştır. Md. 6/1 kapsamında yapılan incelemede, başvurunun herhangi bir unsur ön plana çıkarılmaksızın “… …” ibaresini ihtiva ettiği ve “…” ibaresinin herhangi bir anlamı bulunmaması nedeniyle ayırt edicilik üzerinde etkili olduğu, başvuru ile itiraz gerekçesi … sayılı “… …” ibareli markanın farklılıklar ihtiva ettiği, başvuru sahibi tarafından sunulan karşı görüşte belirtilen başvuru sahibinin ilk kez … sayılı ve “… …” ibareli markayı işbu itiraz kapsamında yer alan Sınıf 32 için, itiraz gerekçesi markadan daha önce 28/12/2005 tarihinde tescil ettirmiş olduğu, bu itibarla başvuru sahibinin … sayılı markaya dayalı öncelikli hak sahibi olması hususları birlikte dikkate alındığında, ilgili tüketicilerin başvuruya konu marka ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaları bütüncül algı çerçevesinde farklı ticari kaynaklardan gelen birbirinden farklı markalar olarak algılayabileceği kanaatine varılmış ve sayılan markalar arasında 6769 s. SMK’nın 6/1 maddesi hükmü anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı kanaatine varıldığından, işbu itirazın reddi gerekmiştir. Md. 6/1 kapsamında … sayılı ve “…” ibareli markaya dayalı itirazın incelenmesinde, işbu itirazın incelendiği tarihte … sayılı markanın … sayılı … kararı ile reddedilmiş olduğu tespit edilmiş olduğundan, ilgili marka incelemeye esas teşkil etmemiştir. Md. 6/3 kapsamında yapılan incelemede, muterizin başvuruya konu ibare üzerinde eskiye dayalı kullanımını gösterir yeterli düzeyde delile rastlanmadığından, ilgili iddianın reddi gerekmiştir. Sayılan nedenlerle, itiraz reddedilmiştir.” gerekçesiyle ” İtirazın reddedilmesine oybirliği ile karar verilmiştir.” şeklinde karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 11/04/2022 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: davaya konu markaların 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi bağlamında benzer olmadığı, davaya konu marka markalar bakımından SMK’nın 6/1. bağlamında iltibas ihtimali bulunmadığı, SMK’nın 6/3. Maddesinin uygulanma şartlarının sağlanmadığı, davalının müktesep hak iddialarının yerinde olduğu, … … tarafından verilen dava konusu … sayılı … kararının iptal koşullarının oluşmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) … Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik … içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (…).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markası

… …
(32. sınıf) (32. sınıf)

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu marka kapsamında yer alan ”maden suları, kaynak sulanı, sofra suları, sodalar, tonikler. Sebze ve meyve suları, sebze ve meyve konsantreleri ve özleri; meyvelerden elde edilen toz ve granül halde içecekler, şıra, şalgam suyu, domates suyu” malları ile davacıya ait … kod numaralı marka tescil kapsamında yer alan ”maden suları, kaynak sulanı, sofra suları, sodalar, tonikler. Sebze ve meyve suları,bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar” mallarının aynı emtialar olduğu, davacı marka kapsamında yer alan ”Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar (arpa mayası, şerbetçi otu özü v.b.). Kolalar, gazozlar, izotonik içecekler. Boza, sahlep. Malları ile davacıya ait … kod numaralı marka tescil kapsamında yer alan ”maden suları, kaynak sulanı, sofra suları, sodalar, tonikler. Sebze ve meyve suları,bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar” mallarının benzer emtialar olduğu görülmektedir. Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde; davaya konu … … ibareli davalı markasının şekil unsuru içermeyen tümü büyük harfler ile yazılmış kelime markası olduğu, markada herhangi bir ibarenin önplana çıkarılmamış olduğu, esaslı unsurunun bir bütün olarak “… …” ibaresi olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacıya ait … … ibareli markanın şekil unsuru içermeyen ilk harfi (E) büyük diğer harfleri ise küçük yazılmış kelime markası olduğu, markada herhangi bir ibarenin önplana çıkarılmamış olduğu, esaslı unsurunun bir bütün olarak “… …” ibaresi olduğu anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
… Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve …. sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacı adına tescilli “… …” esas ibareli marka ile davalının ” … …” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, markaların başlangıç seslerinin ”…” ibaresi olması ancak sonraki seslerin farklılaşması karşısında düşük dereceli sesçil benzerlik taşıdıkları, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının “… …” markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olmadığı, taraf markaları arasında iltibas bulunmadığı; dosya kapsamında sunulan delillerden markalar benzer de olmamakla tescile konu mallar yönünden 6/3 maddesi şartlarının oluşmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 269,85-TL karar harcından peşin alınan 80,70-TL’nin mahsubu ile bakiye 189,15-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 11.07.2023

Katip …. Hakim …
¸ ¸