Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/123 E. 2023/77 K. 11.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/123 Esas – 2023/77
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/123
KARAR NO : 2023/77

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 07/04/2022
KARAR TARİHİ : 11/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkili şirketin 1963 yılında limited şirket olarak kurulduğunu daha sonra anonim şirket olarak yeniden organize edildiğini, müvekkilinin “…” web sayfası üzerinden marka ve çalışmalarının tanıtımını yaptığını ve sektöre “…” markasını ilk tanıtan firma olduğunu, davalı … GIDA ile müvekkili firma arasında “…” markası ile ilgili hukuki sürecin devam ettiğini, bu süreçte müvekkili – şirketin markasının kullanmama nedeniyle hükümsüz kılındığını, marka hükümsüzlüğü dayanak alınarak itirazın reddedilmesinin hukuken mümkün olmadığını, müvekkilinin “… …” markasının 1969 yılından beri kullandığını, müvekkil şirketin yönetim kurulu başkanı olan …’nun kızının adı olan “…” ismi nedeniyle “… …” un piyasaya sürüldüğünü ve herkesçe bilinen, meşhur ve maruf bir marka haline geldiğini, ülke çapında bilinen bir marka haline geldikten sonra davalı tarafından bu markanın kullanılmışının kötü niyetli olduğunu, müvekkil markalarının usulüne uygun olarak tescil edildiği için 6769 s. SMK çerçevesinde korunmaları gerektiğini, müvekkilinin “…” markasının ilk tescilinin “meyve suları ve gazozlarda” gerçekleştirdiğini ve tescili ile piyasada fiili kullanıma başlayarak tüketiciye ilk ulaştıran gerçek hak sahibi olduğunu, korunması gereken öncelikli, üstün bir hakkının olduğunu, itiraza konu “… nutmania” ibareli markanın müvekkiline ait “…” ibareli markalar ile hem umumi intihadan hem de telaffuz ve görsel açıdan bıraktığı etkiler nazara alındığında ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, itiraza konu markanın müvekkile ait “…” markasını birebir içermekte olup ayniyet derecesinde benzer olduğunu, davalı markasında yer alan “nutmania” ibaresinin tescili istenen sınıflar itibari ile ürün adı olduğunu ve esas unsurun “…” ibaresinin olduğunu, tüketici nezdinde “… nutmania” ibaresinin müvekkil markasının seri markası olarak algılanacağını, itiraza konu marka başvurusunun müvekkilin 1979 senesinden beri faaliyet gösterdiği 32. Sınıfı içerdiğini, bu hususun markaların aynı firmanın birbirine benzer markalar olduğu izlenimini oluşturacağını, markalar arasında var olan farklılığın tüketicilerin algılamaları açısından büyük bir fark yaratmadığı ve tüketicilerin her iki markayı içeren ürünleri karıştırma ihtimalinin yüksek olduğunu, itiraza konu markanın tescili durumunda müvekkil markanın tanınmışlığından haksız olarak yararlanacağını, bu durumun markanın ayırt edici karakterini zedeleyeceğini beyanla …’nın … sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle ve sair beyanlarıyla; davacının “…” ibareli markalar yönünden hak sahibi olduğuna ilişkin iddiası hiçbir şekilde gerçeği yansıtmadığını ve “…” markası yönünden gerçek hak sahibinin müvekkil olduğunu, davacının kullanılmayan markasının iptal edildiğini ve davacının “…” markasına ilişkin her türlü hak sahipliği ve buna yönelik iddiaları kaybettiğini, iptal edilen marka ile … kararına konu markanın farklı olduğun düşünülse de görsel olarak aynı olduğunu, müvekkile ait “…” ibaresini içeren 300’ü aşkın tescilli marka bulunduğunu ve davacının bu markaların başvurularına itiraz etmediğini, davacının “…” ibareli iki adet tescilli markasının olduğunu, davacının markası “… …”’ın aksine herhangi bir ek olmaksızın müvekkilin 1973 yılında “…” markasına yönelik ilk başvurusunu yaptığını, “…” ibaresini ticaret Unvanı kılavuz unsuru olarak içeren bir şirket olarak da 1997 yılında kurulduğunu, bu durumda müvekkilin “…” yönünden kazanılmış ve gerçek hak sahipliğinin olduğunu, bir marka yönünden tescil olmaksızın hak sahibi olunabilmesi için bu markanın çok ciddi şekilde ve uzun süre boyunca yaygın, fasılasız ve ticari sonuç doğuracak şekilde kullanılması gerektiğini, davacının yıllar önce bu markayı kullanmış olmasının tescilsiz marka hakkının ve gerçek hak sahipliğinin doğması için yeterli olmadığını, müvekkilin “…” ibaresini hem davacı kapsamındaki mallar bakımından hem de genel olarak 29, 30, 32. Sınıflar altındaki mallar yönünden çok ciddi biçimde yıllardır kullandığını, müvekkilin “…” markası yönünden kazanılmış hak sahibi olduğunu, davacının itiraza konu markası ile müvekkilinin marka başvurusuna konu markası arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunduğunu, markaların ortalama tüketicilerce ilişkilendirilmesi ve karıştırılması ihtimali bulunduğunu, müvekkilin “…” ibaresini içeren 314 farklı markasının … kayıtlarında yer aldığını ve bunların neredeyse … esas unsurunun tek başına “…” ibaresi olduğunu, müvekkilin “…” kökünden türetilmiş pek çok markası bulunduğu, müvekkil markalarının önemli bir bölümünün davacı markasıyla birebir aynı şekilde 32.sınıf yönünden tescilli olduğunu, kelime ve şekil unsurunun her zaman ön planda, görsel unsurların ise arka planda olduğunu, tüketicilerin görsel unsurları betimlemek gibi uğraşlara girmeyeceğini doğrudan markaların kelime unsurlarını kullanacağını, bu bağlamda Markaların esas unsurlarının birebir aynı şekilde “…” olduğunu, dava konusu marka başvurusunun görselinde “…” ibaresinin ayırt edici büyüklükte olmadığını ve ilgili markanın adının … kayıtlarında salt “…” olarak yer aldığını, bu durumun müvekkil şirket nezdinde hak ihlali oluşturacağını, müvekkilin markasının tanınmışlığından yararlanmaya ve itibarını zedelemeye yol açacağını, söz konusu markaların kapsamındaki malların aynı ve ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, ilgili malların fiziksel görünümlerinin de benzer olduğunu, bahse konu malların satış ve pazarlama yollarının aynı olduğunu, davacının başvuruya konu markası, müvekkil şirket markalarının ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle Markanın bilinirliğinden haksız yararlanılmasına, marka itibarına zarar verilmesine neden olacak nitelikte olup müvekkil şirket markalarının ayırt edici karakterini zedeler nitelikte olduğunu, müvekkilin mülkiyetinde olan “…” markasının bir seri marka olup bu kökten üretilmiş ve şimdiye adar tescil edilmiş onlarca marka bulunduğunu, davacının tescil talebine konu markasının bu markaların her biri açısından ayrı ayrı ihlallere yol açacağını, bahse konu ihlallerin önlenmesi yönünden ilgili … kararının yerinde olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı başvurusuna davalı tarafından yapılan itirazın kısmen kabulü akabinde yine davalı tarafından yapılan itirazın kabulüyle ilgili verilen tümden redde ilişkin … kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
…’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; … TUR A.Ş. adına “…” ibaresinin tescili için yapılmış, başvurunun 556 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 7/1 (b) maddesi gereğince kısmen reddedilmesine kalan malların/hizmetlerin … yayınlanmasına karar verildiği, bu karara başvuru sahibi vekili tarafından itiraz edildiği, akabinde başvurunun 12/09/2012 tarihli yayınına … GIDA SANAYİ VE TİCARET A.Ş. vekili tarafından itirazda bulunulduğu, başvurunun ilanına yapılan itiraz ilgili daire tarafından değerlendirilerek itirazın reddine karar verildiği, bu karara itiraz sahibi … GIDA SANAYİ VE TİCARET A.Ş. vekili tarafından … da görmek üzere itiraz edildiği, itirazların … tarafından değerlendirildiği ve başvuru sahibi adına yapılan itirazın kısmen kabulüne, itiraz sahibi … GIDA SANAYİ VE TİCARET A.Ş. adına yapılan itirazın kabulüne oybirliği ile karar verildiği, akabinde başvurunun 13/07/2014 tarihli yayınına … GIDA SANAYİ VE TİCARET A.Ş. vekili tarafından itirazda bulunulduğu, başvurunun ilanına yapılan itiraz ilgili daire tarafından değerlendirilerek itirazın kabulüne ve başvurunun reddine karar verildiği, daha sonra …. sayılı ilamı uyarınca …’nin … sayılı kararının, davacının 556 sayılı KHK’nın 7/1-b bendi kapsamında yaptığı itirazın “SINIF KODU 30’da yer alan mallar bakımından kısmen reddine karşı yapılan itirazın kabulüne, markanın eşya listesinde yer alan “SINIF KODU 30’da yer alan malların …” yayımlanmasına, eşya listesinde yer alan “SINIF KODU 32: Maden suları, kaynak suları, sofra Suları, sodalar, tonikler. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar.” malları bakımından tescil işlemlerinin devamına karar verildiği, başvurunun 27/08/2020 tarihli yayınına … GIDA SANAYİ VE TİCARET A.Ş. vekili tarafından itirazda bulunulduğu, başvurunun ilanına yapılan itiraz, ilgili daire tarafından değerlendirilerek itirazın kısmen kabulüne karar verildiği, bu karara başvuru sahibi vekili tarafından ve itiraz sahibi … GIDA SANAYİ VE TİCARET A.Ş. vekili tarafından …’da görüşülmesi için itiraz edildiği, itirazların … tarafından değerlendirildiği ve başvuru sahibi adına yapılan itirazın reddine, … GIDA SANAYİ VE TİCARET A.Ş. adına yapılan itirazınkabulüne ve başvurunun reddine oybirliği ile karar verildiği; eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 07/04/2022 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: davaya konu markaların 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi bağlamında benzer olduğu, davaya konu marka markalar bakımından SMK’nın 6/1. bağlamında iltibas ihtimali bulunduğu, SMK’nın 6/3 ve müktesep hak iddialarının uygulanma şartlarının oluşmadığı, … tarafından verilen dava konusu … sayılı … kararının iptal koşullarının oluşmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) … Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik … içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (…).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davacı Markası Örnek Davalı Markaları

… …
(30, 32. sınıf) …







(05, 28, 29, 30, 31, 32. sınıf)

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu emtialar yönünden SMK 6/1 maddesinde sayılan emtiaların aynı/ilişkili olması şartının sağlandığı anlaşılmaktadır. Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davacı markasının incelenmesinden, davaya konu davacı markası yazı ve şekil unsurlarından oluşan kompozisyon bir marka olduğu, markada şekil unsurunun ortasında küçük boyut ve harflerle “…” ve altında büyük şekilde “…” ibaresi olduğu, markanın esaslı unsurunun “…” ibaresi olduğu anlaşılmaktadır.
Davalıya ait itiraza konu markalar incelendiğinde, markaların bir kısmının yazı ve şekil (özel font) unsurlarından bir kısmı ise düz yazı şeklinde tertiplenen kelimelerden oluşan kompozisyon marka oldukları, davacı markalarının bir kısmında markasal algı oluşturan esaslı unsurun ise “…” ibaresi olduğu, bir kısmında ise bu ibarenin çatı marka olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
… Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve …. sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, söz konusu markaların görsel, fonetik (işitsel) veya kavramsal yönleri her zaman aynı öneme sahip olmadığı ve markaların piyasada bulunabilecekleri nesnel koşulların incelenmesi kapsamında, önceki markanın tercih edilmesinin arkasında yatan fikir de göz önüne alınması gerektği, aynı düşünce sonraki markanın seçilmesi için de etkili olabileceği, sonuç olarak, markalarda “…” ibaresinin ortak olması karşısında markaların görsel,kavramsal ve sesçil olarak birbirlerine benzemesi karşısında markaların bütüncül bakış açısıyla benzer oldukları; işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davacının “…” markasını gördüğünde bunun davalının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu, taraf markaları arasında iltibas bulunduğu; dosya kapsamında sunulan delillerden markalar benzer de olmamakla tescile konu mallar yönünden 6/3 maddesi şartlarının ve müktesep hak iddiasının uygulanma şartlarının oluşmadığı kabul edilerek davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 269,85-TL karar harcından peşin alınan 80,70-TL’nin mahsubu ile bakiye 189,15-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 11.07.2023

Katip …. Hakim …
¸ ¸