Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/118 E. 2022/269 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/118
KARAR NO : 2022/269

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 28/12/2015
KARAR TARİHİ : 20/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; müvekkilinin süt ve süt ürünleri sektöründe… markası ile tanınmış bir firma olduğunu, müvekkilinin dolarlık ar-ge yatırımı ile BURGU peynir olarak bilinen peyniri tasarladığını/bulduğunu, söz konusu burgu peynirin dünyada yeni bir peynir türü olduğunu, müvekkilinin bulduğu bu peynirin korunması için sadece yurtta değil yurt dışında da tasarım tescillerini gerçekleştirdiğini, OHİM başta olmak üzere Avrupa ve Ortadoğu olmak üzere 40 dan fazla ülkede 100 üzerinde tasarım tescil başvurusu ile koruma altına alındığını, müvekkili tarafından yaratılan BURGU peynir markası ile özdeşleşen tasarımın TPE tarafından 2010/01127, 2011 04935, 2013/00646, 2014 02166 sayılı tasarım tescilleri ile korumaya alındığını, yine haksız rekabet hükümleri ile halen korunmakta olduğunu, burgu markası ve peynir tasarımı ortalama tüketici tarafından özdeşleştiğini, tüketicilerin peynir tasarımını doğrudan “burgu” olarak bildiğini ve ismi ile hitap ettiğini, müvekkilinin “burgu peynir” şeklini içeren markanın tescili için 2015/28865 sayılı marka başvurusunda bulunduğunu, başvuruyu reddeden TPE YİDK’nun “şeklin, peynirin ayırt edicilik içermeyen kendi görünümü olduğu, ilgili tüketicinin hemen ve kesin olarak başvuru sahibine ait malları diğer ticari kaynaklara ait mallardan ayırt edebilme imkanı vermeyeceği” gerekçesinin usul ve yasaya uygun olmadığını, davaya konu şeklin ayırt edici niteliği haiz olduğu gibi peynirin doğal şekli olmadığını, burgu şeklindeki görünümün MarKHK.m.5 anlamında bir işaret ve ayırt edici niteliğe sahip olduğunu, marka olarak tescil edilebilecek şekilde baskı ve çizime uygun olduğunu, özgün bir şekil olduğu için tasarım tescilini kabul eden TPE’nin diğer taraftan marka başvurusunu reddetmesinin tam bir çelişki olduğunu, burgu şeklinde tasarlanan peynirin dünyada örneğinin bulunmadığını, yaratılan peynir şeklinin peynirin doğal yapısı ya da geleneksel hali ile ilgili olmadığını, burgu şeklinde üretilmiş olan peynirin alışılageldik bir üretim biçimi ve malın bir özelliği de olmadığını, bugüne kadar üretilen beyaz peynir şeklinin, kaşar peyniri şeklinin ya da küflü peynir şeklinin peynir üretim biçimi olduğunu ve bu türden peynir üretiminin yaygın olduğunu, burgu şeklindeki peynirin peynir üretim biçimi olmadığını, bu türden bir üretimin bu güne kadar sadece marka başvurusu yapan… tarafından oluşturulduğunu, üretilen burgu peynir şeklinin peynir emtiası için teknik zorunluluk gerektirmediğini ve marka olarak tesciline engel olunamayacağını, peynir dışında burgu şeklinden yola çıkarak müvekkilinin genel bir tekel elde etmek gibi bir amaç gütmediğini, burgu peynir şeklinin tümü ile ayırt edici olduğunu, bilinen tüm peynirlerden farklı yeni bir peynirin şekli için başvuru yapıldığını, YİDK kararında olduğu gibi ürünün özgün şekli olsa bile davalı tarafın söz konusu şeklin ayırt edicilik kazandığını gözden kaçırdığını, TPE nezdinde tescilli bu markalar incelendiğinde birçok şekil markasını tescil ettiğini, bunların hepsinin de emtia ile ilgili olduğunun görüldüğünü, TPE’nin bu markaların tesciline izin verip de burgu şeklindeki görsellere izin vermemesinin kendi kararları içinde de çelişki yarattığını, sadece yabancılara ait şekillerin değil Türk firmalarına ait şekillerin de tescil edilebilmesi gerektiğini, ürünlerin özgün şekillerinin Türk firmalarına da açılmasının adalete daha uygun düşeceğini iddia ederek 2015/M-11032 sayılı YİDK kararının iptaline ve 2015/28865 sayılı marka tescilinin kabulü ile sicile kaydının yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle; açılan davanın yerinde olmadığını, YİDK kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu söyleyerek davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA ve GEREKÇE:
Mahkememizce, 21/02/2020 tarih 2019/214 E. 2020/63 K. sayılı karar ile; 05/02/2019 tarih 2017/2625 E. 2019/841 K. sayılı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı markasının, 29. sınıftaki “süt ve süt ürünleri” emtiası bakımından, 556 sayılı KHK’nın 5 ve 7/1-a maddesi anlamında soyut ayırt ediciliği haiz olduğu ve tescil engeli taşımadığı, 2015/28865 sayılı davacı markasının, 29. sınıftaki “süt ve süt ürünleri” emtiası bakımından, 556 sayılı KHK’nın 7/1-c bendi anlamında somut ayırt ediciliği haiz olduğu ve tescil engeli taşımadığı, 2015/28865 sayılı davacı markasının, 29. sınıftaki “süt ve süt ürünleri” emtiası bakımından, 556 sayılı KHK’nın 7/son maddesi anlamında kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
Yargıtay 11. HD’nin 15/12/2021 tarih ve 2020/6685 E. 2021/7156 K. sayılı ilamıyla; ”Dava, marka başvurusunun KHK’nın 7/1-a, 5 ve 7/1-c maddeleri uyarınca reddine ilişkin YİDK kararının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen, Ankara 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2019/238, 2019/240 ve 2019/241 Esas sayılı dosyaları ile tüm davalar arasında bağlantı bulunduğu ve biri hakkında verilecek kararın diğer dosyayı etkileyeceği kabul edilerek, tüm dosyaların aynı dosya üzerinde birleştirilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş ise de, işbu bozma kararı yerine getirilmeden tüm dosyalar birleştirilmeksizin hüküm konulması doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir. Bu aşamada bozma sebebine göre temyiz sebeplerinin şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.” gerekçesiyle ” … açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı vekilinin temyiz isteminin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine” şeklinde karar verilmiştir.
Dava mahkememizin 2022/118 E. Sırasına kaydedilmiştir.
Mahkememizce 26/05/2022 tarihli celsede davacı vekilinin ”her ne kadar bozma ilamı birleştirme kararı verilmesi yönünde ise de tarafımızca bozma kararından sonra birleştirme kararı verilmesi ifade edilen Ankara 4 FSHHM’nin 2019/240, 2019/238 esas sayılı dosyalarında birleşen dosyaların ana dosyası 2019/241 esas sayılı dava dosyası üzerinden feragat edildiğinin bildirilmesi üzerine Ankara 4. FSHHM’nin 2019/241 esas sayılı dosya ve birleşen dava dosyalarından feragat edilip edilmediği ve kesinleşip kesinleşmediği hususunda bilgi istenilmiş, mahkemece 2019/241 E. Sayılı dosyası üzerinden birleşen dosyalar dahil olmak üzere davacının davasından feragat ettiği, feragate ilişkin olarak 23/02/2022 tarih 2019/241 E. (2019/240 E. 2019/238 E. Sayılı birleşen dosyalar dahil) 2020/248 K sayılı ek kararın verildiği, tarafların ek kararı temyiz etmemesi üzerine hükmün, 01/07/2022 tarihinde kesinleştiği, bozma ilamında geçer tüm dosyalardan feragat edilmiş olmakla birliştirme yönünden hukuki yarar kalmadığı anlaşılmıştır.
Davacı yan, davaya konu talebinin sadece “süt ve süt ürünleri” emtiasına ilişkin olduğunu beyan etmiştir.
Somut olayda dava konusu işaret, “Üç boyutlu Burgu Peynir Şekli” olup, çizimle görüntülenebilecek, baskı yoluyla yayınlanabilecek ve çoğaltılabilecek niteliktedir. Marka örneği bizzat peynir ürün şeklinden oluşmakla beraber; yaygın, sıradan ve bilinen bir peynir şekli değil, özgün bir tasarımdır. Bu özgün şekil, uzun dört peynir şeridinin döndürülerek burulması ile oluşturulmuş burgu görünümündedir.Ürüne dairesel kesitten bakıldığında; dört parçadan oluştuğu açıkça görülmektedir. Marka örneği bu haliyle halat görünümü ve hissi yaratmaktadır. Bu özelliklerin marka örneğinden algılanıp, tanınabilecek nitelikte olduğu açıktır. Her ne kadar; beyaz/krem renk, peynir ürününün kendi rengiyse de; ayrıntılı olarak tanımlanan şekil özellikleri ile birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu markanın “süt ve süt ürünleri”nin, özellikle de çekişme konusu peynir emtiasının genel görünümünden farklılaştığı görülmektedir.Yani başvuru konusu şekil, peynir emtiasının doğal yapısına ilişkin bir şekil olmadığı gibi, geleneksel ve bilinen peynir şekillerine oranla ve görünüm itibariyle onlardan yeterince farklılaşıp ayırt ediciliği sağlamıştır.
Davalı kurum, dava konusu şeklin, “ip peyniri” veya “örgü peynir” olarak bilinen ürünlerin şekillerinden ibaret olduğunu savunmuşsa da, ürün şekilleri arasında bariz farklılıklar bulunmaktadır:
Dört şeritli burgu peynir bütünsel açıdan, gerek ip peynirinden gerekse de örgü peynirden oldukça farklı bir şekli haizdir. İp peynir tek bir şeritten oluşmakta iken, dava konusu burgu peynir şekli dört şeridin halat tarzı burulmasından meydana gelmiştir. Yine örgü peynirde üç şerit peynir geleneksel saç örgüsü formunda örülmüşken, dava konusu burgu peynirde dört şeridin halat formunda burulması söz konusudur. Sadece şerit peynirlerden oluşması işbu şekilleri aynı ya da benzer kılmamaktadır. Dolayısıyla bu yöndeki davalı itirazları mesnetsizdir.
Dosya içinde, bahse konu burgu peyniri şeklinin, dava konusu başvurunun yapıldığı 2015 yılı itibariyle geleneksel bir peynir şekli olduğuna ve/veya başka şahıs ya da firmalar tarafından yoğun ve yaygın şekilde kullanıldığına dair herhangi bir delilbulunmamaktadır. Yani dava konusu peynir şekli, malın özgün doğal yapısından ortaya çıkmamış; davacı tarafından, o güne kadar üretilmiş peynir çeşitlerinden farklı bir şekilde tasarlanarak fikirsel bir buluş olarak türetilmiştir.
Malın özgün doğal yapısından ortaya çıkan şekil ile kastedilen, malin cinsini veya bu cinse ait özellikleri gösteren şekillerdir. Örneğin, porselen vazo, su bardağı, bıçak, çatal, sandalye, masa, otomobil lastiği, diş fırçasının sap ve başlık kısmı vs. gibi şekillerin doğal ve bilinen şekilleri marka olarak tescil edilemez. Buna karşılık, malın özgün bir tasarım ürünü olan üç boyutlu şekli, marka olarak seçilebilir. Ancak, seçilen şekiller o derece özgün olmalıdır ki, klasik şekilleriyle hiçbir karışıklığa neden olmamalıdır. Örneğin, kırmızı renkli kalp biçimindeki bir porselen vazo, özgün bir şekil olduğu için marka olarak tescil edilebilir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, bir ayakkabının ayırt edici nitelikteki taban şekli ve desenini tescil ettiren kişinin marka korumasından yararlanabileceğine karar vermiştir. Yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi bir içtihadında, Paris Konvansiyonu üyesi olan bir ülkede tescil edilmiş bir markanın/şeklin, tescil kapsamındaki ürünler için geçerli ve zorunlu olan bir şekil olmaması halinde Paris Konvansiyonunun 4 üncü mükerrer 6 ncı maddesi gereğince Türkiye’de korunması ve tescil edilmesinin zorunlu bulunduğunu, ayırt ediciliğinin artık tartışılamayacağını vurgulamıştır. Bu kararlardan da anlaşılacağı gibi ürün şeklinden farklılaşan üç boyutlu şekil markalarının tescili mümkündür.
Somut olayda dava konusu şekil “peynir” başta olmak üzere, “süt ve süt ürünleri”nin genel, mutat şekli olmadığı gibi, ürünü başka firmalarının ürünlerinden ayırt etmeye elverişli niteliktedir.Dava konusu şekil markası; belirli bir bütünlük arz eden, çizimle görüntülenebilen, soyut anlamda ayırt ediciliği bulunan bir işarettir. Bu nedenle ibaresinin, “süt ve süt ürünleri” emtiası bakımından 556 sayılı KHK m. 5 ve 7/1-a anlamında marka olabilme vasfına sahip olduğu kabul edilmiştir.
Dava konusu marka, YİDK tarafından; “süt ve süt ürünleri” emtiası bakımından vasıf bildiren bir işaret olarak değerlendirilerek reddedilmiştir.
Dosya kapsamı uyarınca; burgu peynir şeklini yaratan ve piyasada ilk kullanan davacıdır. Bu şekil, herkesçe kullanılmadığı gibi, davacı firmayı ve ürünün işletmesel kaynağını işaret etme kabiliyetini haizdir. Bu bağlamda da dava konusu şeklin davacıya hasredilmesi, onun tekeline verilmesi KHK 7/1-c maddesinin amaç ve ruhuna uygundur.
Bu ibare davacının mallarını tanıtan, davacı işletmeyi veya onun mallarını işaret eden, başka işletmelerin peynir ürünlerinden ayırt etmeye yarayan bir ibaredir. Kaldı ki bu ibare davacı tarafından yaratılmıştır. Yani 2015/28865 sayılı markasının; 29. Sınıftaki “süt ve süt ürünleri” emtiası bakımından 556 sayılı KHK’nın 7/1-c bendi kapsamında somut ayırt ediciliği bulunmaktadır.
556 sayılı KHK’nın 7/1-a ve 7/1-c bentleri kapsamında değerlendirme yapmıştır. Ancak gelinen aşamada, Yargıtay BOZMA ilamı gereği “hangi başvuruya konu şekil unsuru açısından markasal kullanımın olduğu ve kuvvetli tanıtım sonucu şeklin ayırt ediciliğinin sağlandığı hususu”nun da incelenmesi geremektedir.
Davacı yan, dava konusu markanın tescil engeli içermediğini savunmakta, öyle olduğu kabul edilse bile, 556 sayılı KHK 7/son maddesi uyarınca “süt ve süt ürünleri” bakımından yoğun ve yaygın kullanım sonucuayırt edicilik kazandığını ileri sürmektedir.
Bu iddiaya ilişkin olarak davacı tarafından sunulan delillerin:
• Piyasada Burgu Peyniri ilk kez davacıdan aldıklarını beyan eden 15 zincir market/hipermarket ve satıcıdan alınmış beyanlar (İşbu belgeler, tek taraflı düzenlenmiş olduğundan; fatura, sözleşme vb. başka delillerle desteklenmediğinden vedava konusu marka görselini içermediğinden ispata elverişli değildir.)
• Davacı şirketin Yeminli Mali Müşavirinden alınmış 2 sayfalık belge (başka delillerle desteklenmediğinden ve dava konusu marka görselini içermediğinden ispata elverişli değildir.)
• Fuar Katılım Belgeleri (Dava konusu marka görselini içermediğinden tek başına ispata elverişli değildir.)
• Reklam, Tanıtım Faturaları (2011-2015 tarihleri arasında düzenlenmiş çok sayıda fatura sunulmuş olup, 2014 yılından sonraki faturaların bir kısmında … BEY BURGU ibaresinin bulunduğu ve ürün tanıtım hizmetlerine ilişkin olduğu görülmüştür. Marka görselini içeren delillerle desteklenmesi halinde ispat kabiliyetini haizdir.)
• Marka ve Tasarım Tescilleri (Burgu peynir tasarımı ile BURGU, HELIX ve… ibareli markaların yurt içi ve yurt dışı tescillerine ve tescil başvurularına ilişkin örnekler sunulmuş olup, işbu deliller marka kullanımını tevsik etmemektedir.)
• Ulusal ve Yerel Basında çıkan haber ve yazılar (2013 yılı Ağustos ayından başlayan işbu haberlerin bir kısmında MURATBET BURGU PEYNİR ürününün görseli yer almakta olup, söz konusu görsel aşağıdaki gibidir.)
• Burgu Peynir hakkında oluşturulan yemek tarifleri (Tek taraflı olarak hazırlanabilecek bilgisayar çıktısı şeklinde olduğundan ispat kabiliyeti yoktur.)
• Burgu peynir hakkında yayınlanmış internet haber ve tanıtım linkleri (500’den fazla link listelenmiş olup, söz konusu içeriklerin incelenmesinde, yukarıda görseli yer alan ürünün yer aldığıtespit edilmiştir.)
• Davacı firmanın BURGU Peynir için duyurusunu yaptığı Basın Bültenleri (Tek taraflı olarak hazırlanabilecek bilgisayar çıktısı şeklinde olduğundan ispat kabiliyeti yoktur.)
• Burgu peynir tanıtım afişi, Türkçe ve Arapça Hazırlanmış Katalog Fotokopileri ile tanıtım broşürleri (İnternet ve gazete haberlerindeki ürün görselini içermektedirler. Bila tarihli olmasına rağmen, önceki delillerle uyumlu olduğundan kullanım sonucu ayırt ediciliği ispat bakımından değerlendirmeye esas alınmıştır.)
• Burgu Peynir TV Reklamlarından örnekleri içerir CD(CD içeriğinde 9 adet reklam filmi bulunmakta olup, ekran görüntüsü şu şekildedir:
Reklam filmlerinin tamamında ürün görseli yer almaktadır. Söz konusu reklamlardanüçünün 2014 ve 2015 yıllarında YouTube platformunda yayınlandığı tespit edilmiştir.
03.11.1995 tarihli ve 4218 sayılı yasa ile 566 sayılı KHK’nın 7. maddesine eklenen, 22.06.2004 tarih ve 5194 sayılı yasa ile değişik son fıkrada “Bir marka tescil tarihinden önce kullanılmış ve tescile konu mallar veya hizmetlerle ilgili olarak bu kullanım sonucu ayırt edici bir nitelik kazanmış ise, (a), (c), (d) bentlerine göre tescili reddedilemez.” şeklinde bir hüküm bulunmaktadır.
Yukarıda bahsedilen istisnai durum incelendiğinde, maddedeki ”Bir marka tescil tarihinden önce kullanılmış ve bu kullanım sonucu tescile konu mallar için ayırt edici bir nitelik kazanmış ise” ifadesinden, iki şartın birden yerine getirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Birincisi tescil tarihinden önce markanın kullanılması, ikincisi ise bu kullanım sonucu kullanılan mallar itibari ile bir ayırt ediciliğin sağlanmasıdır. Ayırt ediciliğin sağlanmasından kasıt, markanın kullanıldığı mal ve hizmetler itibari ile meşhur ve maruf hale gelmesi veya kullanıcıları tarafından refleks olarak hatırlanmasıdır. Başka bir anlatımla; anılan madde anlamında ayırt edicilikten kasıt, ticari hayatta kendini, başlangıçta ayırt edici niteliği bulunmayan bir işaret ile tanıtıp kabul ettirmiş olmaktır. Gerçekten de; KHK’nın 7/son maddesi anlamında kullanım yoluyla ayırt edicilik kazanılmış olması ve bu durumun iddia ve ispat edilmiş olması halinde, başlangıçta ayırt edici niteliği bulunmayan bir markanın tescili mümkündür.
Doktrin ve Yargıtay’ın tanımladığı en temel hak edinme durumu markayı belli bir süre kullanmak suretiyle markanın ilgili olduğu ürün veya hizmet çevresinde ve özellikle ürünün veya hizmetin alıcıları çevresinde belirli ölçüde bilinir ve ayırt edilir hale getirilmesidir. Doktrinde bazı yazarlar bu kullanımı “markasal kullanım” olarak ifade etmektedirler. “Markasal kullanıma” en güzel örnek; ad veya işaretin ürünlerin üzerinde, tabelada, afişte ve reklâmlarda bir tanımlama, ayırt etme aracı olarak kullanılmasıdır.
Yine hak elde etme kavramı kapsamında değinilmesi gereken bir diğer husus hak elde edinilmesi için hususi bir zaman kısıtlamasının, örneğin 1 yıl vs. gibi olmamasıdır. Önemli olan markanın ve markayı taşıyan ürünlerin/hizmetlerin ilgili olduğu sektörde markasal bir kullanım sonucu markanın bilinir hale gelmiş olmasıdır. Bu nedenle gerekli olan kullanım süresinin somut olaya göre belirlenmesi gerekir. Örneğin Türkiye çapında çok yoğun bir kullanım ve ulusal televizyonlar aracılığıyla yapılan yoğun reklamlar sayesinde kısa bir süre bile ayırt edici nitelik kazanma için yeterli olabilir (Karasu, Rauf(Suluk, Cahit/Nal, Temel), Fikri Mülkiyet Hukuku, 3. Baskı, Ankara 2019).
Somut olayda da uyuşmazlık konusu markaya yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere ulusal televizyonlar ve diğer ulusal yayınlar aracılığıyla yapılan yoğun reklamlar sayesinde Türkiye çapında ayırt edici nitelik kazandırılmıştır.
Somut olayda, davacı markasının “süt ve süt ürünleri” bakımından 556 sayılı KHK’nın 7/1-a 7/1-c bentleri kapsamında tescil engeli içermediği sonucuna varılmıştır. Bu sebeple de somut olayda, markanın kullanım sonucu ayırt edicilik kazanıp kazanmadığını ayrıca incelenmeye gerek yoktur. Ancak Yargıtay BOZMA ilamı gereği bu hususta da değerlendirme yapmıştır.
2015/28865 sayılı markasının, 29. Sınıftaki “süt ve süt ürünleri” emtiası bakımından kullanım sonucu ayırt edicilik kazandığını ispata yönelik olarakdavacı tarafından sunulan delillerde yer alan ürün görseli, dava konusu marka başvurusunun aynısıdır. Kullanma belgelerindeki ürün örneği dikkatli şekilde incelendiğinde; dava konusu marka gibi dört peynir şeridinin halat gibi burulması ile oluşturulduğu ve tescile konu ürün ile aynı olduğu anlaşılmaktadır.
Yargıtay BOZMA ilamında, kullanıma ilişkin belgelerdeki ürünün, davacının hangi marka başvurusunun konusu olduğunun tespit edilmesi gerektiği belirtilmektedir. Ankara 4. FSHHM’nin 2019/241 E. sayılı davasına konu marka başvuruları ile kullanım belgeleri yukarıda incelenmiş olup; davacının fiilen üretimini yaptığı burgu peynir emtiasının şeklinin, huzurdaki davaya konu 2015/28865 sayılı marka olduğu tespit edilmiştir.
Söz konusu delillerden anlaşıldığı üzere, davacı BURGU PEYNİR ürününü hem yurt içinde hem yurt dışında 2013 yılından bu yana pazarlamaktadır. Davacının gerek ürünün tanıtımı için harcadığı çaba, gerekse de giderek artan yoğun, yaygın ve eylemli kullanımı dikkate alındığında, davacının 2015/28865 sayılı markasının, 29. Sınıftaki “süt ve süt ürünleri” emtiası bakımından kullanım sonucu markasal ayırt edicilik kazandığı ve 556 sayılı KHK’nın 7/son maddesi gereği tescil edilmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Neticeten, 2015/28865 sayılı davacı markasının, 29. Sınıftaki “süt ve süt ürünleri” emtiası bakımından, 556 sayılı KHK’nın 5 ve 7/1-a maddesi anlamında soyut ayırt ediciliği haiz olduğu ve tescil engeli taşımadığı, 2015/28865 sayılı davacı markasının, 29. Sınıftaki “süt ve süt ürünleri” emtiası bakımından, 556 sayılı KHK’nın 7/1-c bendi anlamında somut ayırt ediciliği haiz olduğu ve tescil engeli taşımadığı, 2015/28865 sayılı davacı markasının, 29. Sınıftaki “süt ve süt ürünleri” emtiası bakımından, 556 sayılı KHK’nın 7/son maddesi anlamında kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazandığı anlaşılmış, açıklanan nedenlerle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPMK YİDK’nın 2015-M-11032 sayılı kararının “süt ve süt ürünleri” yönünden iptaline,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 1.445,80-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük yasal süre içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/09/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ (DAVACI)
İLK MASRAF : 59,50-TL
GİDER AVANSI :1.386,30-TL
TOPLAM :1.445,80-TL