Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/91 E. 2022/381 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/91 Esas – 2022/381
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/91
KARAR NO : 2022/381

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 26/03/2021
KARAR TARİHİ : 22/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin tanınmış … markalarının sahibi olduğunu, ayrıca yine “FİT” ibaresini ilk olarak 2007 yılında tescil ettirdiğini ve bu marka üzerinde yatırımlar yaparak markalarını arttırdığını, müvekkili markalarının herkesin kullanıma açık bir ibare olmadığına dair çok sayıda kesinleşmiş yargı kararının mevcut olduğunu, davaya konu 2019/101858 başvuru numaralı markanın müvekkili adına tescilli “FİT” ibareli markaları ile iltibas oluşturabilecek düzeyde benzer olduğunu, “FİT” markasının ayırt ediciliği zayıf bir marka olarak yorumlanmasının yerleşik yüksek mahkeme kararlarına aykırı olduğunu, bu hususta verilmiş çok sayıda kararın bulunduğunu, bu kararınların kesinleştiğini, ilgili kararlarda müvekkilinin “fit” markalarının 29, 30 ve 32. Sınıf gıda ürünleri açısından tanımlayıcı bir ibare olarak görülmediğini, dava konusu markada da “fit” ibaresinin bütün olarak yer aldığını, dav konusu markada yer alan “… BİTKİSEL” ibaresinind eğerlendirme dikkate alınmasının mümkün olmadığını, anılan ibarenin davalının Lider markası olduğunu, dolayısıyla esas unsurnu “fit” ibaresi olduğunu, nitekim marka içerisinde bu ibarenin doğrudan yer aldığını, zero kelimesinin “sıfır ve hiçlik” anlamına geldiğini, dolayısıyla tasvisi bir ibare olarak dava konusu marka altında satılan ürünlerin kalori içermediğini belirtir bir ibare olduğunu, müvekkili markalarının aynı zamanda tanınmış marka olduğunu, bu hususta verilmiş mahkeme kararları ve bilirkişi raporlarının mevcut olduğunu, dolayısıyla “fit” markasının tescil edildiği sınıflar açısından zayıf bir marka olarak kabul edilemeyeceğini, müvekkili şirket markalarının tescilli olmasından ötürü her koşulda kanunen korunması gerektiğini, tescilli bir hakkın korunmamasının anayasa aykırılık teşkil edeceğini, zayıf marka kavramının bu çerçevede tartışılamayacağını, dava konusu markanın müvekkili markaları ile aynı sınıflarda yer alan mal ve hizmetleri kapsadığını, ortalama tüketicilerin taraf markalarını benzer olarak göreceklerini, dava konusu markanın bütün olarak müvekkili markaları ile iltibas yaratacak düzeyde benzer olduğunu, markaların kavramsal olarak benzer olduklarını, dava konusu markada “FİT” ibaresinin bağımsız ayırt edici varlığını korumakta olduğunu, “fit” ibaresi içerir şekilde gerçekleştirilmiş başvurular ile ilgili verilen mahkeme kararlarında, bu ibareyi taşıyan markaların müvekkili markaları ile benzer görüldüklerini, markaların görsel olarak da ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olduklarını iddia ederek 2021-M-495 sayılı YİDK kararının iptali ve 2019/101858 sayılı markanın tescilin halinde hükümsüzlüğünü 30. Sınıf ve 05.02 alt grubu mallar açısından talep ettiği karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket davaya cevap vermemiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu “… bitkisel … şifalı bitkiler dünyası” ibaresinin 05 ve 30.sınıf mallarda tescili amacıyla 21.10.2019 tarih ve 2019/101858 sayısı ile marka başvurusuna konu edildiği, yapılan ilk incelemeler sonrasında başvurunun 27.02.2020 tarih ve 343 sayılı bültende ilan olunduğu; anılan ilana karşı davacı yanın önceki tarihli “FİT” markalarına dayalı olarak itirazda bulunduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın ise davacı yanın bu itirazlarını 06.10.2020 tarihli kararı neticesinde haklı bulmayarak reddettiği, söz konusu karara karşı davacı yanın bir kez daha itirazda bulunarak başvurunun reddini talep ettiği, davacı itirazlarını değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 27.01.2021 tarih ve 2020-M-495 sayılı kararı neticesinde özetle; 2019/101858 başvuru numaralı “… bitkisel … şifalı bitkiler dünyası” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2013 60855, 2018 18599, 2018 18606, 2018 18610, 2018 18616 sayılı “fit”, “fit”, “fit x”, “fit index”, “fit indeks” ibareli markalara dayanılarak 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. yapılan değerlendirme sonucunda, işbu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalardaki “Fit ” ibaresinin düşük kalorili, diyet ürünlerinde sıklıkla kullanılması nedeniyle çekişme konusu mallar bakımından düşük ayırt edici niteliğe sahip olduğu, bu bağlamda markalardaki farklılığın markaların bütün olarak bıraktıkları izlenimi değiştirir nitelikte olduğu, dolayısıyla markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı kanaatine varılmıştır” şeklindeki değerlendirmeler sonucunda itirazların reddine karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 26/03/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle:dava konusu 2019/101858 sayılı başvuru kapsamında yer alan ve dava konusu edilen 05.02. ve 30. Sınıf malların tamamı bakımından, taraf markalarının aynı, aynı tür ya da benzer mal ve hizmetleri kapsadıkları, davacı yana ait “FİT” esas unsurlu markaların uyuşmazlık konusu mal ve hizmetler açısından ayırt edici vasfının bulunduğu mahkeme kararları ile tespit edilmiş olmakla birlikte günümüzde koşullarında bu ayırt edici gücünün yüksek olmadığı, sağlıklı beslenme – gıda sektörüne yönelik mal ve hizmetler açısından bu ibareye dair yerleşik ve yaygın olarak bilinen ve tüketici nezdinde kabul görmüş bir anlamın bulunduğu, somut olayda dava konusu markanın tüketici tarafından bir bütün olarak algılanacak, bütün olarak telaffuz edilecek ve bütün olarak yorumlanacak nitelikte olduğu, bu haliyle marka içerisinde birden fazla yer alan sözcüklerden markanın son sesini oluşturduğu görülen “FİT” ibaresinin yarattığı benzerliğin tek başına karıştırılma ihtimali sonucunu beraberinde getirmeyeceği, bununla birlikte davacı yanca sunulan pek çok yargı kararında “FİT” ibaresinin, bağımsız ayırt edici varlığını koruyacak şeklindeki kullanımların, ilgili tüketici kitlesi nezdinde karıştırılma ihtimaline neden olacağı yönünde hüküm kurulduğu, nihai anlamda heyetimizin somut uyuşmazlık koşullarına özgü değerlendirmeleri ve ilgili yargı kararları çerçevesinde somut olayda karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmayacağının nihai takdir ve hukuki yorumunun mahkemeye ait olması gerektiği, davacı markalarının tanınmışlığını gösterir mahiyette işlem dosyasına herhangi bir delil sunmadığı, hükümsüzlük talepli dava dosyasına sunduğu delillerin ise genel olarak iltibas ihtimalinin varlığına yönelik mahkeme kararları ve bir kısım fatura/fit markaları ürün ambalaj görselleri, resmi nitelikte evraklardan ibaret olduğu, salt bu kararlardan ve sair delillerden davacı yanın “FİT” markalarının 6/5 maddesi uyarınca tanınmışlığına kanaat getirilmesinin mümkün olmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporların her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markaları

… bitkisel … Fit
şifalı bitkiler dünyası Fit Index
(05 ve 30. sınıf) Fit Indeks
FitX
(29, 30. sınıf)

Hükümsüzlüğe Mesnet Davacı Markaları
Fit Indeks
Fit Inde
FİT
Fit X
(30, 35. sınıf)

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; taraf markaları 30. Sınıf mallar bakımından birebir aynı malları kapsadığı, her ne kadar davacı markaları kapsamında 05.02 alt grubunda yer alan emtialar doğrudan yer almamakta ise de mal üreten işletmenin karineten ürettiği malı satışa konu edeceği kabul edildiğinden ve davacı yanın yalnızca hükümsüzlük talepli dava dosyasında dayanak yaptığı markalarından 2013/32392 sayılı markası kapsamındaki 35.05 alt grubunda satışa konu edileceği belirtilmiş mallar arasında 05.02 alt grubuna özgü mallar da yer almakta olduğundan taraf markaları arasında anılan mal ve malın satışına özgülenmiş hizmetler açısından da benzerlik düzeyinde bir ilişki mevcuttur.
Bununla birlikte başvuruda yer alan 05.02 alt grubundaki takviye edici, tıbbi içerikli, kimyasal özellikleri bulunan gıda ürünleri ile davacı markaları kapsamında 30. Sınıfta yer alan emtialar açısından ise doğrudan bir benzerlik bulunmadığı düşünülmektedir. Zira başvuruda yer alan 05.02 Sınıftaki mallar ise standart, günlük, alelade tüketime uygun gıda ürünleri olmadıkları, bu ürünlerin emtia sınıflandırmasında da belirtildiği üzere genel olarak tıbbi içerikli ürünler oldukları, bu gıda ürünleri doğrudan ilaç olarak kabul edilmemekle birlikte nutrasötik olarak tabir edilen ürünler oldukları bilinmektedir. Dolayısıyla tıbbi içerikli zayıflama ve diyet yiyecek ve içeceklerinin, alelade gıda ürünleri olarak kabulü mümkün olmayıp bu ürünlerin de insan sağlığını doğrudan etkiler nitelikte kimyasal bileşenlerinin mevcut olabileceği, örneğin “tıbbi amaçlı bitkisel içecekler” emtiasının günlük kullanıma uygun “ada çayı, ıhlamur, nane çayı, rezene” vb. mahiyetteki bitkiler ile yapılan içecekler ile benzer nitelikte olduğunun kabul edilemeyeceği, tıbbi amaçlı içeceklerin hastalıkların tedavisinde de kullanımı olan, takviye amaçlı içecekler oldukları, çeşitli teknik ve tıbbi metotlar kullanılarak meydana getirildikleri, bu ürünlerin nutrasötik olarak ifade edilen temel besleyici özelliklerinin yanı sıra sağlık yararları sağlayan ve fakat doğrudan ilaç olarak kabul edilmeyen, ilaç görünümünde ambalajlarda, tablet, kapsül, yumuşak jel gibi farklı dozaj şekillerinde bulunabilen ve günlük diyetin takviye edilmesi amacıyla kullanılan bu ürünlerin kişisel sağlığı da doğrudan ilgilendirmekte olduğu, nitekim bu ürünlerin standart gıda ürünleri gibi marketlerde, bakkallarda vb. Satış noktalarında satışlarının yapılmadığı (yapılsa dahi tüketicinin bu noktalardan ilgili ürünleri temin etme gibi bir alışkanlığının mevcut olmadığı) daha ziyade eczaneler başta olmak üzere bu tür ürünlerin satışını yapmaya yetkili işletmeler aracılığıyla tüketiciye ulaştırıldığı, tüketicinin bu tür ürünleri kullanmadan evvel çoğu zaman bir uzmana başvurduğu ve uzmanın kendini yönlendirmesi neticesinde ilgili malları kullanma yönündeki iradesini oluşturduğu, bu nedenle bu tür emtialar açısından doğrudan bir benzerliğin varlığı tespit olunmamıştır.
Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde; “… bitkisel … şifalı bitkiler dünyası” şeklinde birden fazla kelime unsurunu, farklı renklerde yazımı ve bu kelimelerinin belli bir görsel kompozisyonda bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş bir bileşke marka olduğu, markanın hakim unsurunun “…” kelimesi olduğu, siyah renkte yazılan bu ibarenin, markanın geri kalanındaki tüm unsurlara göre büyük ve markanın merkezinde konumlandırılmış olduğu, bu ibarenin altında yeşil renkte “bitkisel”, daha alt ve sol kısımda çok daha küçük harf karakterleri ile “şifalı bitkiler dünyası” ve en alt kısımda ise koyu yeşil renkte “zero” ve açık yeşil renkte “fit” kelimelerinden oluştuğu, “fit” kelimesinin, “zero” kelimesine nazaran daha büyük karakterli olarak yazıldığı; karmaşık bir düzende olduğu görülen davacı markası açısından ön plana çıkan unsurların sırasıyla “… …” ibareleri olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacı markalarının FİT kelimesi etrafında türetilmiş sözcük ve seri markalar olduğu, davacının FİT ibareli markaları yukarıda açıklandığı üzere gıda ürünleri üzerinde tescilli olduğu anlaşılmaktadır. Davacı markalarının baskın unsuru FİT ibaresidir.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Anılan ilkeler dikkate alındığında, davacının itiraza mesnet çok sayıdaki seri markalarının asıl ve ayırt edici unsurunun “FİT” ibaresi olduğu, davalı markasının da “FİT” ibaresi ile bittiği, bu kısmın taraf markalarında öne çıktığı, bu ibareye eklenen sair ibarelerin 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 6/1 maddesi anlamında markalar arasındaki ilişkilendirme ihtimalini ortadan kaldıracak düzeyde markaya ayırt edicilik katmadığı, taraf markalarının tüketici zihninde bıraktığı ses ve iz ile aynı etkiyi doğurduğu, tüketicilerin markanın kapsadığı emtia/hizmeti almak için ayırdıkları süre zarfında taraf markalarını ayırt edemeyecekleri, işaretlerin bu derece benzer olması nedeniyle işletmesel bağlantırılma ihtimalinin de mevcut olduğu, yine tüketiciler nezdinde davalının mezkur markayı davacının vermiş olduğu bir lisansla kullandığı düşüncesine kapılmaları ihtimalinin de yüksek olduğu, davalının dava konusu markayı çekişmeli sınıflar bakımından tescil ettirmesinin, davacının “Fit” ibareli ürün/hizmetler için tüketiciler ve yararlanıcılar nezdinde tesis ettiği imaj, güven ve hatırlanırlıktan haksız olarak istifade etmesi sonucunu doğuracağı, bu durumun ise, markaların aynı işletmeye ait seri markalar olduğu izlenimini yaratacağı, Yargıtay 11. HD’nin 21/12/2015 tarihli ve 2015/6137 esas, 2015/13716 karar sayılı kararında “COOKFIT” ile “FİT” markasının benzer bulunduğu hususu da gözönünde bulundurulduğunda dava konusu davalı markasının davacı markaları ile ilişkilendirme ihtimalini de kapsayacak şekilde karıştırılma tehlikesine yol açacak derecede benzer olduğu anlaşılmaktadır. İltibas tehlikesinin bulunması ve emtia listelerinin aynı/benzer olması halinde 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) ve (9) numaralı fıkrasının tartışma alanı bulamayacağı izahtan varestedir. Açıklanan nedenleri ile neticeten davanın tümden kabulü ile; TPMT YİDK’nın 2021-M-495 sayılı kararın iptaline, davalıya ait 2019/101858 kod nolu “… bitkisel … şifalı bitkiler dünyası+şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPMT YİDK’nın 2021-M-495 sayılı kararın iptaline,
Davalıya ait 2019/101858 kod nolu “… bitkisel … şifalı bitkiler dünyası+Şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,

2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.537,60-TL
yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/11/2022

¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 127,10-TL
GİDER AVANSI :2,410,50-TL
TOPLAM :2.537,60-TL