Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/87 E. 2022/299 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/87 Esas – 2022/299
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/87
KARAR NO : 2022/299

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 22/03/2021
KARAR TARİHİ : 11/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; davalı yanın 2019/136825 sayılı “… YAŞAM” ibareli markanın tescili için başvuruda bulunduğunu, bu itirazlarının Kurum tarafından nihai olarak reddedildiğini, müvekkilinin tanınmış “BİM” markalarının sahibi olduğunu, müvekkilinin aynı zamanda 20 yılı aşkın bir süredir “yaşam” markası ile de faaliyet gösterdiğini, 2008 44639 sayılı “yaşam” markası ile dava konusu markanın ayırt edilemeyecek kadar benzer olduklarını, dava konusu markanın müvekkili markasının taklidi niteliğinde olduğunu, “…” ibaresinin markanın bütününe yeterli ayırt edicilik sağlamadığı, dava konusu markanın da “yaşam” ibaresi temelinden oluşturulduğunu, dava konusu markanın bu haliyle müvekkili markasının serisi gibi algılanacağını, müvekkiline ait “yaşam” markasının dava konusu markada aynı şekilde kullanılmasının iltibas tehlikesi doğuracağını, taraf markalarının ortak olarak 30. Sınıftaki emtiaları kapsadığını, ayrıca yine 35. Sınıftaki satış hizmetlerinde de 30. Sınıf malların yer almasının benzerlik yarattığını, taraf markaları arasında benzerliği bulunan bu emtialar açısından karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğunu, müvekkili markalarının tanınmış olduğunu, başvurunun kötü niyetle yapıldığını iddia ederek 30. sınıftaki “Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül, şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler” ve 35. sınıftaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül, şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri açısından 2021-M-273 sayılı YİDK kararının ve 2019/136825 sayılı başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; “yaşam” kelimesinin zayıf ayırt edicilikte bir kelime olduğunu, müvekkilinin markasını soyadından türeterek oluşturduğunu, markaların bütün olarak birbirleri ile karıştırılma ihtimallerinin bulunmadığını, müvekkilinin markasını uzun yıllardır kullandığını, müvekkilinin ”… Yaşam” isimli markasını eşine ait olan ve danışmanlık verdiği ”… Yaşam Danışmanlık Hizmetleri Ve Doğan Yaşam Ürünleri Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi” ile aktif olarak kullandığını, davacı yanın markalarına sessiz kaldığını, zayıf unsurların ortaklığı nedeniyle karıştırılma ihtimalinden bahsedilemeyeceğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu ”… Yaşam” ibaresinin 03 / 05 / 09 / 10 / 16 / 18 / 24 / 25 / 27 / 29 / 30 / 31 / 32 / 35 / 38 / 40 / 41 / 43 / 44. sınıf mal ve hizmet sınıflarında tescili amacıyla 31.12.2019 tarih ve 2019/136825 sayısı ile başvuru konusu edildiği, yapılan ilk incelemeler sonrasında başvurunun 27.01.2020 tarih ve 341 sayılı bültende ilan olunduğu, anılan ilana karşı davacı yanın önceki tarihli “YAŞAM” markasına dayalı olarak itirazda bulunduğu, ancak bu itirazların Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından haklı bulunmayarak reddolunduğu, davacı yanın anılan karara karşı bir kez daha itiraz ederek başvurunun yeniden reddini talep ettiği, davacı itirazını inceleyen Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 2021-M-273 sayılı kararı neticesinde “… başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markanın ihtiva ettikleri anlam, genel görünüm ve muhtemel tüketici kitlesi üzerinde bırakacağı etki ve izlenim itibariyle karıştırılacak derecede benzer olmadığı ve markalar arasında görsel, işitsel veya anlamsal düzeyde ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma olasılığı bulunmadığı” gerekçeleri ile itirazların haklı bulunmayarak bir kez daha reddolunduğu, şeklinde karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 22/03/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: dava konusu 2019/136825 sayılı başvuru kapsamında yer alan ve davaya konu edilen 30.sınıfta “Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül bisküviler” ve 35.sınıfta “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül, bisküviler, mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri açısından taraf markalarının aynı, aynı tür ya da benzer mal ve hizmetleri kapsadıkları, dava konusu edilen sair mal ve hizmetler açısından ise taraf markalarının kapsamlarının aynı ya da benzer olmadığı, benzerliği tespit olunan mal ve hizmetler açısından rapor kapsamında ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle taraf markaları arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğu, davacı yan markalarının tanınmış olduğuna kanaat getirilemediği, davalı yan markasının kullanım sonucu ayırt edicilik kazanmadığı, aksi yönde bir sonuç mevcut olsaydı dahi bu durumun davalı lehine, sicilde kayıtlı önceki markanın varlığına rağmen, sicile kayıt hakkını kendiliğinden sağlamayacağı, dava konusu markanın başvuru tarihi ve dava tarihi itibariyle sessiz kalmak suretiyle hak kaybı iddialarının koşullarının oluşmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Taraf vekilleri bilirkişi raporuna itiraz etmiş ve mahkememizce bilirkişi heyetinden itirazlar bağlamında ek rapor alınmıştır.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen ek raporda özetle: kök raporda karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğuna kanaate getirilen mal ve hizmetlere ek olarak 30. sınıfta “Şekerleme, çikolata, kraker, gofret” ve 35. sınıfta “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için “Şekerleme, çikolata, kraker, gofret” mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri açısından da taraf markaları arasında karıştırılma ihtimaline yol açacak bir benzerliğin mevcut olduğu; sair hususlarda kök rapordaki görüş ve kanaatlerini koruduklarını, takdirin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markası

… Yaşam YAŞAM
(30. ve 35. sınıf) (30. sınıf)

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; davalı markasında mal ve hizmet gruplarında ayniyet ve 35. sınıftaki pazarlama hizmetleri ile 30. sınıftaki gıda malzemeleri arasında benzerlik ilişkisi bulunduğu gözetildiğinde SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan birinin emtialar yönünden gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Davalının markasının incelenmesinde;dava konusu marka başvurusu incelendiğinde hiçbir figüratif unsur taşımayan bir sözcük öbeği başvurusu olduğu, markanın “…” ve “yaşam” kelimelerinin bir araya getirilmesi ile oluşturulduğu, “…” kelimesinde “a” harflerinin büyük yazımının herhangi bir etkisinin bulunmadığı, “…” kelimesinin “büsbütün ayrı, bambaşka” anlamına gelen bir sıfat olduğu, “yaşam” kelimesinin ise “doğumla ölüm arasında yaşanan süre, ömür, hayat” anlamına gelen bir sözcük olduğu, her iki kelimenin de Türkçe ve günlük dilde kullanımı bulunan ibareler oldukları, markanın bütünsel algısını bu iki kelimede de mevcut olmakla birlikte “…” sıfatının “yaşam” sözcüğünü vurgulayan niteliği itibariyle esasen “yaşam” ibaresinin tüketici algısında daha ön plana çıkartılmak istenilen ibare olarak asli unsur olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacı yanın önceki tarihli markalarının ise doğrudan YAŞAM kelimesinden meydana geldiği, markada başkaca hiçbir ek unsur mevcut olmadığından, davacı yanın markasının asli unsurunun doğrudan “yaşam” kelimesi olduğu noktasında bir tereddüt bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Taraf markaları arasında, YAŞAM ibaresinin ortak kullanımı dolayısı ile görsel, işitsel, anlamsal benzerlik bulunduğu, davalı markasında bütünsel anlamda görsel, fonetik ve kavramsal algıları birbirinden uzaklaştırmaya elverişli yeterli ayırt edici ek unsur yer almamakta olup dava konusu markadaki “…” kelimesinin, ayırt edicilik yönünde bir etki yaratmayacağı, “öz, has, hakiki, gerçek, bambaşka” gibi birbirine benzer anlamlar / amaçlar taşıyan bu tür sıfatların, ticari markalardaki kullanımlarında genel olarak ayırt edici vasfı son derece zayıf, markanın bütününe ciddi katkı sağlamaya elverişli unsurlar olmadıkları anlaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, bu anlamda davacı adına tescilli “YAŞAM” esas ibareli marka ile davalının “… Yaşam” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının “… Yaşam” markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu; davacı yanın “YAŞAM” markasını taşıyan gıda ürünlerinin satışına yönelik 2014-2019 yılları aralığına ilişkin çok sayıda fatura, davacı yana ait BİM mağazalar zincirinde “YAŞAM” markalarını taşıyan ürünler ile ilgili düzenlenmiş reklam/tanıtım kampanya görselleri gibi delilleri dosyaya sunduğu görülmekte ise de bu delillerin, davacı yanın fiili kullanımlarına yönelik deliller olduğu, özellikle uyuşmazlığın gıda sektöründe yönelik olduğu düşünüldüğünde bu çerçevede kalan delillerin tek başına tanınmışlık değerlendirmesi açısından yeterli görülemeyeceği, bu nedenlerle somut olayda davacı markasının tanınmışlığı ve buna bağlı olarak SMK m. 6/5 kapsamındaki herhangi bir koşulun meydana gelmediği; dosyadaki delillerde davalının yalnızca “… yaşam” ve “apayrıyaşam doğal ürünler” isimli Facebook ve Instagram hesaplarından yapılan 2020 yılına ait birkaç paylaşıma yer verildiği, bu paylaşımlarda davalı yanın 30. Sınıftaki kullanımlarını gösterir hiçbir delil yer almadığı gibi dava konusu markanın başvuru tarihinin de zaten bu paylaşımlardan evvelki tarihli olduğu; bu bağlamda davalı yanın kullanım sonucu ayırt edicilik iddialarını ortaya koyamadığı gibi böyle bir durumun varlığı halinde dahi bu kullanımların davalı lehine, sicilde kayıtlı bir markaya karşı, sicile yapılacak yeni bir başvuru açısından üstün bir hak sağlamayacağı; davalı yanın sessiz kalmak suretiyle hak kaybı iddialarına yönelik koşulların da dava konusu markanın başvuru tarihinin 31.12.2019, işbu davanın tarihinin ise 22.03.2021 oluşu, arada geçen sürenin TÜRKPATENT işlem dosyasının tamamlanması süreci oluşu gözetildiğinde meydana gelmediği anlaşılmış, davanın kabulü ile TPMK YİDK’nın 2021-M-273 sayılı kararın iptaline, davalıya ait 2019/136825 kod nolu “… Yaşam” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPMK YİDK’nın 2021-M-273 sayılı kararın iptaline,
Davalıya ait 2019/136825 kod nolu “… Yaşam” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,

2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.567,10-TL
yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/10/2022

¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 127,10-TL
GİDER AVANSI :2.440,00-TL
TOPLAM :2.567,10-TL