Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/68 E. 2021/149 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/68 Esas – 2021/149 Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/68
KARAR NO : 2021/149

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 29/11/2017
KARAR TARİHİ : 22/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; davalı yanca yapılan … sayılı “kendi işim” ibareli marka başvurusuna müvekkilinin sahibini olduğu 2011/93933 sayılı “… kendi işim paketi” ibareli markaya dayanarak itiraz ettiklerini, yapmış oldukları itirazların kısmen kabul edilerek 35. Sınıfta “reklamcılık, pazarlama, halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat – ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri”nin başvurudan çıkartıldığını, kalan mal ve hizmetler açısından anılan karara itiraz ettiklerini, ancak itirazlarının kabu0l edilmeyerek YİDK tarafından reddedildiğini, halbuki taraf markalarının 556 s. KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma ihtimaline yol açabilecek derecede benzer olduklarını, müvekkilinin itiraz gerekçesi olan “… KENDİ İŞİM PAKETİ” ibareli marka ile davalı yana ait dava konusu “KENDİ İŞİM” markasının birer kelime markası olduklarını, her iki markada da “KENDİ İŞİM” ibaresinin münhasır ve ortak ibare olarak yer aldığını, “Kendi işim” ibaresinin “sunulan hizmetin hangi işletmeye ait olduğunu” bildiren bir ibare olduğunu, dava konusu markadaki tek ve esas unsurun “KENDİ İŞİM” ibaresi olduğunu, müvekkilinin markasında ise esas unsurun “KENDİ İŞİM PAKETİ” olduğunu, … ibaresinin müvekkili markalarının lider markası konumunda olduğunu, müvekkili şirkete ait markanın tescilli olduğu mallar ve hizmetler ile davalı tarafa ait marka başvurusunun tescil edilmek istenildiği hizmetlerin aynı veya bağlantılı ya da benzer olduklarını, dava konusu markada 35. Sınıfta yer alan “bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi” hizmetinin, müvekkilinin aynı sınıftaki “global bilgisayar ağı ile araştırma, sipariş verme, satış ve teslimat işlemlerinin organizasyonu, bilgi içeren ve global bilgisayar ağına ulaşılabilir online rehbere, indekslere ve veritabanlarına giriş hizmeti” yönünden benzer olduklarını, 41. Sınıfta yer alan “dergi, kitap, gazete vb. yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil)” ile müvekkilinin markasında 38. Sınıfta yer alan “İletişim hizmetleri, elektronik ortam ve vasıtalarla iletişim ve yayın hakkında bilgi verilmesi, elektronik posta hizmetleri, yayın hizmetleri, bilgisayar vasıtasıyla mesaj ve görüntü iletilmesi ve alınması, elektronik iletişim hizmetleri, iletişim ile ilgili enformasyon hizmetleri, bilgisayar kullanımıyla iletişim, haber ajansları, kablolu televizyon ile yayın, radyo yayıncılığı, televizyon yayıncılığı, bilgisayar terminaller ile iletişim, global bilgisayar ağı üzerinden yayın; global bilgisayar ağı üzerinde bilgi alışverişi yapılması için olanak sağlanması hizmetleri (İnternet hizmetleri)” emtiaları arasında benzerlik bulunduğunu, netice itibariyle davalı yanın marka başvurusu ile davacı müvekkiline ait marka benzer olup bahsi geçen hizmetler bakımından markalar arasında ayniyet, bağlantı bulunduğunu, davalıya ait markanın ayırt edici niteliğinin bulunmadığını, 7/1-a bendi uyarınca tescili mümkün olmayan bir işaret olarak kabul edilmesi gerektiğini, 7/1-c anlamında davalının, davaya konu ibareyi tescil ettirmek istediği hizmetler, tüketicide marka algısı yaratmadan sadece sunulan hizmetin veya hizmeti sunan işletmenin özelliğini bildiren bir adlandırma olarak algılanacağını, bu nedenle tanımlayıcı bir ibare olup somut ayırt ediciliğinin bulunmadığını, iddia ederek YİDK tarafından verilen kararın 35. Sınıftaki “bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi” ve 41. Sınıftaki “dergi, kitap, gazete vb. yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil)” emtiaları yönünden 8/1-b bendi uyarınca benzerlik ve iltibas ihtimaline dayalı olarak iptali ve hükümsüzlüğünü, başvuru kapsamındaki tüm mal ve hizmetler yönünden ise 7/1-a ve c bentleri uyarınca yine YİDK kararının iptali ve dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı Şirket vekili cevap dilekçesiyle; … firmasının 41. Sınıfta herhangi bir tescilinin olmadığını, kesişim alanının 35. Sınıfta olduğunu, davacının iddialarının aksine tüketiciler nezdinde yanıltıcı bir durum oluşacağının kabul edilemeyeceğini, müvekkili markasının kar amacı gütmeyen bir organizasyon olduğunu, amacının girişimcilere ve gelişim alanında destek olacaklara yönelik çalışmalar yürütmek olduğunu, marka renkleri olarak davacı firma ile herhangi bir benzerlik bulunmadığını, davacı markasının sadece bir bölümü ile müvekkili markasının benzerlik gösterdiğini, gerek isim, gerek kapsam, gerek hedef kitle, gerek marka ve gerekse de ticari konumlama itibariyle hiçbir hususta … ile ortak bir benzerlik taşımadığını, …’in kurumsal internet sitesine bakıldığından “KENDİ İŞİM” paketine ilişkin kampanyayı 31.03.2013 tarihinde sonlandırdığını savunarak davanın reddini talep ettiği görülmektedir.
Davalı Türk Patent vekili cevap dilekçesiyle; açılan davanın yerinde olmadığını, YİDK kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu söyleyerek davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE:
Mahkememizce, 12/03/2019 tarih ve 2017/431 E. 2019/133 K. sayılı karar ile; iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu … sayılı marka başvurusu ile davacı yanın önceki tarihli markasının 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi uyarınca bir kısım emtialar yönünden benzer olduğu görülmekle birlikte, anılan ibarenin niteliği itibariyle dava konusu marka ile davacı markaları arasındaki benzerliğin, karıştırılma ve iltibas ihtimaline neden olmayacağı, dava konusu “KENDİ İŞİM” şeklindeki markanın 556 sayılı KHK’nın 7/1-a bendi uyarınca markanın en temel fonksiyonu olan kaynak gösterme fonksiyonunu yerine getirmeye elverişli bir ibare olmadığı, bu nedenle 7/1-a bendi gereği tescilinin mümkün olamayacağı, 7/1-c bendi gereğince doğrudan hizmetin amacını, niteliğini belirtir durumda olduğu, ticaret hayatında kendi işini yapanlar tarafından sıklıkla kullanıldığı, 7/1-c bendi gereğince tescilinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın YİDK iptal talebi yönünden kabulü ile, Türkpatent YİDK 27/09/2017 tarih … sayılı kararının iptaline, dava konusu marka henüz tescil edilmediğinden hükümsüzlük konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Davalı TÜRKPATENT vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Ankara BAM 20 HD’nin 25/02/2021 tarih ve 2019/1097E.2021/239K. sayılı ilamıyla;
”Dava, YİDK kararlarının iptali ve hükümsüzlük istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Hukuk Genel Kurulu’nun 02.11.2011 gün, 2011/11–567 esas, 2011/676 karar ve 14.11.2012 gün, 2012/11–417 esas, 2012/791 karar, 14.01.2015 gün, 2013/11-1316 esas, 2015/34 karar, 01.04.2015 gün, 2013/11-1572 esas, 2015/1133 karar ve 12.04.2017 gün, 2017/11-74 esas, 2017/728 karar sayılı ilamlarında da benimsendiği üzere, mahkemece gerektiğinde hükmün eki niteliğinde kroki ve şekillere, kararın ekinde yer verilebilir ise de, hükmün gerekçe kısmında, HMK.’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesi ve Anayasa’nın 141. maddesi hükümlerine uygun düşmeyecek biçimde şekillere yer verilmesi, davadan davalar doğmasına, tarafların yeniden uyuşmazlığa düşmelerine, infazda tereddüde neden olunmasına yol açabilecektir. Renk, boyut ve diğer özelliklerinden yoksun bir şekilde markaların ve tasarımların gerekçeli karara eksik yansıtılmaları yanıltıcı sonuçlara neden olabilecektir. Somut uyuşmazlıkta da mahkeme kararının gerekçe kısmında davalı taraf adına yapılan marka tescil başvurusuna ve davalı Kurumca başvurunun kısmen reddine dayanak yapılan davacıya ait markalara ilişkin görünümlere yer verilmiştir. Her ne kadar mahkeme kararının dosyaya sunulan örneğinde, anılan markaların siyah beyaz görünümleri yer alsa da, mahkeme kararının Uyap sistemindeki örneğinde markaların renkli görünümlerinin de bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durum 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine uygun bulunmadığından, Dairemizce hükmün kaldırılması gerekmiştir. Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle HMK.’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. İstinaf kararının neden ve şekline göre, davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.” gerekçesiyle, ” HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince Türk Patent ve Marka Kurumu vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/03/2019 gün ve 2017/431 E. – 2019/133 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA; dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE, davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına…” şeklinde karar verilmiştir.
Dava mahkememizin 2021/68 E. sırasına kaydedilmiştir.
Tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu … kod numaralı ”kendi işim” ibareli marka başvuru kapsamından Marka Daire Kararı ile çıkartılanlardan sonra başvuruda kalan dava konusu mal ve hizmetlerin; 35.sınıf: Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. 41.sınıf: Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri, olduğu anlaşılmaktadır.
İtiraza mesnet 2011/93933 sayılı … kendi işim paketi markasının tescil kapsamının: 09.sınıf: iletişim makineleri ve cihazları: Ses ve/veya görüntünün kayıt edilmesi, iletilmesi veya reprodüksiyonu için cihazlar; Bilgisayarlar ve çevre donanımı: kart okuyucular; barkod okuyucular; tarayıcılar, bilgisayarlar; disk sürücüler; veri toplama terminalleri, kelime işlemciler; yazıcılar; monitör; plotter; klavye; mouse; bilgisayar programları ve yazılımları; global bilgisayar ağına giriş ve yararlanmayı sağlayan programlar; interaktif multi-medya disk çalar; DVD çalar. Veri saklama ortamları: manyetik veri ortamları, video ve audio bantlar, CD-ROM, DVD, disketler, optik disketler, kasetler, bantlar, filmler, kompakt diskler; video bantlar, lazer diskleri, görsel-işitsel bantlar; dijital bantlar, manyetik kartlar; telefon kartları, akıllı kartlar; Haberleşme cihazları: telefonlar, mobil telefonlar, telsizler, telsiz telefonlar, telefon santralleri. 35.sınıf: Enformasyon teknolojileri ve bilgisayarlar ile ticari gösteriler düzenlenmesi; reklam hizmetleri; satışı artırma (promosyon) hizmetleri, global bilgisayar ağı ile araştırma, sipariş verme, satış ve teslimat işlemlerinin organizasyonu, bilgi içeren ve global bilgisayar ağına ulaşılabilir on-line rehbere, indekslere ve veritabanlarına giriş hizmeti, müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için İletişim makineleri ve cihazlan: Ses ve/veya görüntünün kayıt edilmesi, iletilmesi veya reprodüksiyonu için cihazlar; Bilgisayarlar ve çevre donanımı: kart okuyucular; barkod okuyucular; tarayıcılar; bilgisayarlar; disk sürücüler; veri toplama terminalleri; kelime işlemciler; yazıcılar; monitör; plotter; klavye; mouse; bilgisayar programlan ve yazılımları; global bilgisayar ağına giriş ve yararlanmayı sağlayan programlar; interaktif multi-medya disk çalar; DVD çalar; Veri saklama ortamlan: manyetik veri ortamları, video ve audio bantlar, CD-ROM, DVD, disketler, optik disketler, kasetler, bantlar, filmler, kompakt diskler; video bantlar; lazer diskleri; görsel-işitsel bantlar; dijital bantlar; manyetik kartlar; telefon kartları, akıllı kartlar; Haberleşme cihazlan : telefonlar, mobil telefonlar, telsizler, telsiz telefonlar, telefon santrallerinin bir araya getirilmesi hizmetleri; on-line elektronik iletişim ağı vasıtasıyla reklam yapılması, halkla ilişkiler hizmetleri. 38.sınıf: İletişim hizmetleri, elektronik ortam ve vasıtalarla iletişim ve yayın hakkında bilgi verilmesi, elektronik posta hizmetleri, yayın hizmetleri, bilgisayar vasıtasıyla mesaj ve görüntü iletilmesi ve alınması, elektronik iletişim hizmetleri, iletişim ile ilgili enformasyon hizmetleri, bilgisayar kullanımıyla iletişim, haber ajansları, kablolu televizyon ile yayın, radyo yayıncılığı, televizyon yayıncılığı, bilgisayar terminaller ile iletişim, global bilgisayar ağı üzerinden yayın; global bilgisayar ağı üzerinde bilgi alışverişi yapılması için olanak sağlanması hizmetleri (İnternet hizmetleri), haberleşme araçlarının ve cihazlarının kiralanması hizmetleri olduğu anlaşılmaktadır.
Dava konusu marka başvurusu kapsamında kalan emtialar yönünden yalnızca 35. Sınıftaki “bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi,” hizmetleri ile davacı yanın aynı sınıftaki “bilgi içeren ve global bilgisayar ağına ulaşılabilir on-line rehbere, indekslere ve veritabanlarına giriş hizmeti” hizmetlerinin birbirleri benzer nitelikte, aynı ihtiyaca yönelik, benzer şekillerde tüketicinin ulaşabileceği mahiyette emtialar oldukları, başvuru kapsamında kalan sair emtialar açısından ise taraf markalarının bir benzerlik göstermediği anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı yanca 38. Sınıftaki hizmetlerin başvuru kapsamındaki 41. Sınıftaki “Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil).” hizmetleri ile benzer olduğu yönünde bir iddiası mevcut ise görülebileceği üzere hizmetler arasında doğrudan bir ilişki olmadığı, salt teknolojik gelişmelere dayalı olarak her emtianın/hizmetin birbiri ile ilişkilendirilmesinin doğru ve yerinde olmayacağı, bu hizmetlerin dağıtım kanallarını, giderdikleri ihtiyaçların, birbirleri yerine ikame edilebilirliğinin, hitap ettikleri tüketici kitlesinin bulunmadığı, bulunsa dahi son derece zayıf ve dolaylı olduğu kabul edilmiştir.
Bu bağlamda, mal ve hizmet sınıfları ile ilgili dava konusu marka başvuru kapsamındaki bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi ile davacı yanın 2011/93933 sayılı marka tescil kapsamındaki bilgi içeren ve global bilgisayar ağına ulaşılabilir on-line rehbere, indekslere ve veritabanlarına giriş hizmeti, açısından 8/1-b maddesi yönünden iltibas ihtimalinin ilk şartı meydana gelmiştir.
Dava konusu marka Kendi İşim şeklinde iki ayrı kelimenin birleştirilmesi ile oluşturulmuş, kelimelerin ayrı ayrı sahip oldukları kavramları koruduğu, yeni bir birleşim ya da algı yaratmayan, mavi ve kırmızı renklerin hakim olduğu, başkaca hiçbir figüratif unsur içermeyen bir sözcük markasıdır.
Davacı yanın … Kendi İşim Paketi ise yine aynı şekilde sadece kelime unsurlarından oluşan bir markadır. Markadaki “…” ibaresi davacı yanın tanınmış ve aynı zamanda şemsiye/lider markası konumundadır. Şemsiye markalar markanın kaynak bildirme fonksiyonuna çoğu zaman doğrudan katkı yapan unsurlardır. Ancak markanın bütünü içerisindeki konumları nedeniyle kimi zaman arka planda kalıp benzerlik değerlendirmesinde ikincil önem göstermekte (başka bir ifadeyle korunmak istenilen asli unsur olmamakta) kimi zaman ise diğer tüm unsurlara nazaran ön planda kalmayı sürdürmektedir. Somut uyuşmazlıkta da davacı yan markasındaki … ibaresi dışında kalan “kendi işim paketi” ibaresine bakıldığında, anılan ibarenin tüketicide bıraktığı algının, “…” üst markası altında verilen hizmeti doğrudan ifade eden bir sözcük grubu olarak algılanacağı değerlendirilmektedir.
“kendi işim” sözcükleri birebir kavramsal karşılığına bakıldığında “bir kişinin sahip olduğu iş” anlamına gelmektedir. Genel olarak ise böyle bir ibare ile karşılaşıldığında “iş dünyası ile ilgili, iş dünyasına yönelik” bir kavram olduğu anlaşılabilecektir. Günümüzde ticaret hayatında pek çok noktada bireylerin kendi işlerini ifade etmede günlük dilde kullandığı bu ibare, yine kendi işini kurmak, tanıtmak isteyenleri bir araya getiren etkinlik ve organizasyonlarda, anılan organizasyonun bu amaca dönük olduğunu ifade etmek adına ya da kendi işinin sahibi olan kişilere yönelik verilen hizmetleri ifade etmek adına kullanılmaktadır. Örneğin … hipermarket zincirinin her yıl 9 Ekim tarihinde düzenlediği görülen “… ile Kendi İşim Günü”6, Türkiye İş Bankası’nın “kendi işim kredisi”7 gibi çeşitli kullanımlara rastlanıldığı gibi Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın da “kendi işim” şeklinde bir projesinin mevcut olduğu görülmüştür. Dolayısıyla “kendi işim” ibaresi ticaret hayatında yaygın kullanımı bulunan genel olarak da tüketicide yarattığı kavram itibariyle markasal ayırt ediciliği tartışmaya müsait bir söz grubudur.
Nitekim “kendi işim” ibaresinin sahip olduğu bu kavramsal karşılık nedeniyle böylesi bir ibarenin ayırt ediciliği bulunan farklı sözcük ve şekil unsurları ile birlikte kullanımı halinde işaretlerin derhal birbirlerinden farklılaşabilecekleri kabul edilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta da davacı yan markasında “kendi işim paketi” ibarelerinin öncesinde … üst markası yer almaktadır. Her ne kadar anılan ibare davacının lider markası konumunda ise de davacının bu ve benzeri formatlarda yarattığı markalarında, … ibaresinin yanına eklediği unsurların genelde verdiği bir hizmeti tanımlamaya yönelik olduğu, somut durumda da “… kendi işim paketi” şeklindeki ibarenin bir bütün olarak …’in kendi işinin sahibi olanlara yönelik sunduğu bir paket, kampanya olarak algılanacağı, davacı markasında yer alan … ibaresi varken, ilgili nitelikli tüketicinin bu markayı dava konusu marka ile ilişkilendirme eğiliminde olmayacağı, bu şekilde zayıf ortak unsur içerir markalarda tüketicinin iltibas değerlendirmesinde zayıf ortak unsura değil markasal algı yükleyebildiği unsurlara yoğunlaşacağı, hal böyleyken her ne kadar davalı kurum nezdinde daha önce taraf markaları aynı tür emtialarda iltibasa neden olabilecek düzeyde benzer görülmüş iseler de başvuru kapsamında kalan ve düşük düzeyli benzerlik taşıyan emtialarda, bu emtiaların ilgili tüketici kitlesinin niteliği de göz önüne alındığında markalar arasında “kendi işim” şeklinde ticaret hayatında kimsenin tekeline bırakılmaması gereken bir ibare nedeniyle iltibas ihtimalinin oluşmayacağı kabul edilmiştir.
556 sayılı KHK 7/1-a maddesi yönünden yapılan incelemede; davalının tescilini talep ettiği işaret Kendi İşim şeklinde olup söz konusu ibare iki ayrı sözcüğün mavi ve kırmızı renklerde bir araya getirilişi neticesinde oluşturulmuştur. Söz konusu başvuruda hiçbir figüratif unsur yer almadığı gibi sözcüklerin ayrı ayrı sahip oldukları anlamlardan sıyrılarak yarattığı başka bir anlam da oluşmamaktadır. Bu bağlamda her ne kadar anılan ibare çizimle görüntülenebilir ya da çoğaltılabilir mahiyette ise de 7/1-a maddesinde aranılan en temel şart olan kaynak gösterme, aidiyet yaratma fonksiyonunu tüketicide sağlamadığı görülmektedir. Zira marka, ayırt edicilik fonksiyonunun gereği olarak, mal ve hizmetleri ferdileştirmekte ve bunları tüketiciler için piyasada teşhis edilebilir hale getirmektedir. Tüketiciler bu sayede, almak istedikleri mal ve hizmetleri başka teşebbüslerin mal ve hizmetlerinden ayırt edebilir. Mal ve hizmetlerin piyasada teşhis edilebilir hale getirilmesi ile farklı teşebbüslerin mal ve hizmetleri için piyasa şeffaflığı da sağlanmaktadır. Kaldı ki dava konusu markanın kullanım neticesinde ayırt edicilik kazandığı yönünde yeterli delil de dosyaya mevcut değildir.
Böylesi bir ibarenin başkaca hiçbir ek ayırt edici unsur içermeksizin tesciline izin verilerek tek bir kimsenin inhisarına bırakılmasının, kamusal yarar bakımından ticari yaşamda rekabeti önleyici sonuçlar meydana getirebileceği, zira bu ibarenin ticaret hayatında sıkça ve yaygın olarak “markasal nitelik göstermeyen” biçimlerde kullanımlarının olduğu, dolayısıyla tüketicinin bu kullanımlara olan aşinalığı nedeniyle dava konusu başvuruyu gördüğünde de bu ibareye markasal bir algıyı zihninde yükleme eğiliminde olmayacağı, hal böyleyken başvuru konusu ibarenin 7/1-a maddesi uyarınca soyut ayırt ediciliğinin bulunmadığı kabul edilmiştir.
7/1-a maddesi bakımından yapılan değerlendirmeler neticesinde anılan ibarenin tüketici nezdinde markasal bir algı oluşturmayacağı kabul edildiğinden ayrıca 7/1-c kapsamında ayırt ediciliğinin bulunmadığı başvuru kapsamında kalan hizmetler yönünden doğrudan amacını, niteliğini, vasfını belirtir durumda olduğu ve tüketicide doğrudan bir marka algısı yaratmadığı, söz konusu hizmetler üzerinde bu işaretin görülmesi halinde hitap ettiği tüketici kitlesi yönünden doğrudan hizmetin kendi işini kuran kendi işini yapan, kendi işini kurmak isteyen kişilere yönelik olduğu algısını oluşturduğu, marka algısından ziyade hizmetin amaç ve niteliğini, vasfını belirttiği ticaret hayatında kendi işini yapan kendi işini kuran kişilerce toplumda sıklıkla kullanılan bir kelime olduğu, bir kişinin tekeline verilemeyecek kelime olup başvuruda başkaca herhangi ayırt edici bir ekte bulunmadığı görülmekle 7/1-c maddesi anlamında ayırt ediciliğinini bulunmadığı kabul edilmiştir. (7/1-c yönünden bilirkişi raporundaki görüşe bu nedenle iştirak edilmemiştir.)
Neticeten, dava konusu … sayılı marka başvurusu ile davacı yanın önceki tarihli markasının 8/1-b bendi uyarınca bir kısım emtialar yönünden benzer olduğu görülmekle birlikte anılan ibarenin niteliği itibariyle dava konusu marka ile davacı markaları arasındaki benzerliğin karıştırılma ve iltibas ihtimaline neden olmayacağı, dava konusu KENDİ İŞİM şeklindeki markanın 556 s. KHK’nın 7/1-a bendi uyarınca markanın en temel fonksiyonu olan kaynak gösterme fonksiyonunu yerine getirmeye elverişli bir ibare olmadığı, bu nedenle 7/1-a bendi gereği tescilinin mümkün olamayacağı, 7/1-c bendi gereğince doğrudan hizmetin amacını niteliğini belirtir durumda olduğu, ticaret hayatında kendi işini yapanlar tarafından sıklıkla kullanıldığı, 7/1-c bendi gereğince tescilinin mümkün olmadığı anlaşılmış, açıklanan nedenlerle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPE YİDK’nın … sayılı kararın iptaline,
Dava konusu marka tescil edilmediğinden hükümsüzlük konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.138,30-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/04/2021